Nezaketi, nüktedanlığı, tevazuu, güzel üslubu, ilmi ciddiyeti ve disiplini, bitmek tükenmek bilmeyen öğrenme aşkı, Osmanlı arşivi konusundaki derin bilgisi ile Mehmet Genç, çalışmalarıyla Osmanlı mali tarihi ve Osmanlı iktisat tarihi disiplinlerinde paradigma değişikliğine neden olmuş bir akademisyendi. Dostlarının ifadesiyle, sağlam bir kayanın üzerine inşa edilmiş deniz feneri gibiydi. Hem belirli aralıklarla ışık verir, size nerede durduğunuzu hatırlatır hem de hayatta doğru bir rota çizmeniz için size yön gösterirdi. Yayımlanan son eserinde “Ne yapmak istedim?” başlıklı sunuşunun son cümleleri öğrenme tutkusunu gözler önüne serer: “Kırk yıldır çalışıyorum, hiç görmediğim çok şey var, ama her seferinde yeni bir şey öğreniyorum. Yahu bu da mı vardı demediğim gün olmuyor.” “Bir büyük imparatorluğun iktisat tarihçisi” tanımlaması onu en iyi anlatan tanımlama olsa gerek. Arşiv pîri Mehmet Genç öğrenerek ve öğreterek yaşadı ve yine aynı şekilde hayatını tamamladı. Çağdaş bir klasiğe dönüşen kitabının önsözünde kendi hayatını şu cümlelerle özetliyordu: “Yapılması gereken bütün çalışmaları yapılmış olanlarla karşılaştırdığım zaman, Hac Yolunda Bir Karınca’dan daha iyi bir durumda olmadığımı düşünmekten kendimi alamıyorum.