Kızılderililer, karaderililer, sarıderililer, Anglosakson olmayan beyazderililer, İnkalar, Aborjinler gibi özgün kültür sahibi halklar türlü yöntemlerle öldürüldü, soykırıma uğratıldı... Bu insanlık dışı senaryoların tümünün ortak yanı, sömürü ve kan aksı üzerinde kurgulanmasıydı... Yüzlerce yıla yayılan türlü iğrenç ve sinsi saldırı sonucu başta Ortadoğu, dünyanın her yerindeki yığınlar nesneleştirilip ötekileştirilirken yaratılan Batı, kendisini özneleştirdi... Oysa uygarlık tarihinin başlarında bu bölge (Mezopotamya, Ortadoğu) dünyanın bugünkü Avrupa'sı, Amerika'sıydı... Benzer şeyler Mayalar ve İnkalar için de söylenebilir... Karaduman, bu çalışmasında kanla toplumsal rollerin nasıl değiştirildiğini anlatırken, oryantalizme yanıt niteliğinde bir oksidentalist paradigmanın kapısını aralıyor. Kitabın sayfalarında kan içerek beslenen bir uygarlığın bıraktığı izlerin kanlı kanıtlarını, belgelerini sunuyor... Çetin Yiğenoğlu Avrupa'nın en işe yaramaz insanları çapul amacıyla yeni Anakara'ya akın ettiler. Çapulcuların ilki olan Korsan Kristof Kolomb, kendisini güler yüzle karşılayan yerlilerin sevecen bakışlarına karşın, "50 silahlı adamımla ben bunların her şeylerini ellerinden alırım" diye geçirdi içinden. Öyle de oldu ve tarihinin en acımasız katliamıyla dünya yüzünden bir insan türü (Kızılderililer) yok edildi. "Kandan İzler", insanı insanlığından utandıran ve insanın kanını donduran bu vahşeti de gözler önüne seriyor. Fikret Babuş