İnsanların birbirlerinden uzaklaşmalarını anlatır.

Beş Yapraklı Yonca yazarın daha önce yayınladığı bütün eserleriyle metinler arası ilişkiler üreten ve gerçekle bütünleşen bir roman. Ayna, serinin akıcı kitabı olarak Albina ve diğer karakterin tuhaf tercihlerini ve yaşamlarını anlatıyor. Kadınların elde etmek konusundaki hastalıklarına değinirken elde etmenin pis yöntemlerini de ayrıntılı olarak işleyen kitap, son bölümünde üretilen denemelerle, romanın içine müzik yaymaya girişiyor. Tüm kitaplarının toplam 99 bölümden oluşması, bazı kelimelerin metnin içinde gömülü durmaları... Bunlar araştırmacı okurların kendi yazarlarını ve tercihlerini belirginleştirmesi için yapılan hareketlerden...

Kitaptan Alıntılar:

Deniz. Tam bu sırada söylediği ve sustuğu kelimedir. Deniz. Bu düz kelime koltuğa uzanmasını ve ağlamaya başlamasını sağladı. O kadar yavaş ağlıyordu ki tembellik kelimesini anımsamıştım. Az biraz önce tembel olan Tuğçe işte şimdi de korkmaya başlamıştı. Geçmişte ne zaman korksa yanında Serkanı bulmuştur fakat bu sefer öyle olmadı. Korku. Bu yüzden ortaya çıktı korkusu. Panik. Korkudan hemen sonra göründü. Bu defa güçsüzdü. Alkol tarafından kuşatılmıştı. Ses. Sustu. Müzik. Açılıyordu. Çok yavaştı. Gözleri her zamanki gibi pis parlamaya başladı. Müzik. Viva La Fete çalmaya başladı. Konu değişiverdi.

Küçük insan bu hayattaki en büyük problemdir. Ki hangi rejim sürekli olarak küçük insan yaratıyorsa, o rejimden korkmak gerekir. Küçük insanlar. Kendilerine alan yaratırlar ve herkesi o alanın içine hapsetmek ister bunlar. Kadınlarının bir çeşidi, yazları hastalanır çünkü bunlar artık emindir ki hayatlarının aşkını bulamayacaklar. Tütün kağıdı üzerine aşk şiirleri bastıramayacaklar. Fıstıktaki derviş gibi. Bir derviş varmış, bir gün bu derviş bir fıstığın içine girmiş. Öyle.