Devlet, sermayenin örgütlü gücüdür, sermayeyi korur kollar. Devlet bu nedenle, sermayenin kendisi için tehlikeli gördüğü kişileri, kurumları ve ideolojileri sürekli baskı altında tutar, gerekirse yok eder. Bu hep böyle olagelmiştir ve olagidecektir; ta ki devlet denilen aygıt yok olana kadar
GİZLİ ÖRGÜT NASIL KURULUR tam da bunu anlatır. Denetleyemediği, teslim alamadığı küçücük bir ilçede, askeri darbeyi fırsat bilerek, muhaliflerini işkenceden geçirir. Olmayan suçlar ve suçlular üreterek, onları teslim al
Demokrat Parti dönemi toplumsal, siyasal, ekonomik ve kültürel alanda birçok değişimin yaşandığı bir dönem olmuştur. Toplumumuzu derinden etkileyen, onlara yön veren eğitim politikaları ve uygulamaları da bu değişimden nasibini almıştır.
Özellikle eğitim alanında yaşanan değişimin önde gelen isimlerinden Tevfik İleri, Millî Eğitim Bakanlığı yaptığı dönemlerdeki görüş ve uygulamalarıyla o dönem ve sonrasında çok konuşulan ve çok tartışılan isimlerden biri olmuştur.
Tevfik İleri'nin eğitim alanında yapmış old
Bir işçi ve uluslararası proletarya hareketinin bir militanı, Almanya Komünist Partisi´ni gerçek bir Leninist parti olarak inşa etme mücadelesinin öncüsü, antifaşist mücadelenin örgütleyicisi ve önderi, yaşamına Nazi kamplarında son verilen büyük bir direnişçi...
Ernst Thaelmann´ın yaşamı, proletaryanın burjuvaziye karşı tarihsel savaşının cisimlenmesidir. Bu büyük komünistin yaşamını ve mücadelesini Alman proletaryasının mücadele tarihiyle iç içe anlatan bu kitap; hem Alman işçi sınıfının 1910´lardan 1940´
Doğu Perinçek, liberal demokrasiden partiler demokrasisine geçiş; Osmanlı devletinde, tek partili ve çok partili Cumhuriyet dönemlerinde,27 mayıs 1960,12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980 sonrasında partilerin gelişimi ve hukuki rejimleri; partilerdeki oligarşik eğilimler, parti içi demokrasi; siyasi partilerin yasaklanması; parti yöneticilerinin ceza sorumluluğu gibi konuları ülkemizin sosyo-politik gelişmesine merak duyan herkesi, siyasetçileri, her kademeden parti yöneticilerini, parti üyelerini ve hukukçuları
Rahmetli Turan Güneş diyordu ki: Cumhuriyetin toplumu çağdaşlaştırma, batılılaştırma politikasının gerektirdiği kadrolar, Kurtuluş Savaşından beri iktidarı iki ayak üzerine oturtmuştu. Bunlar memurlar (aydınlar) ve Anadolu eşrafıydı. CHPye dönüşen Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyetinin ana unsurunu bu eşraf teşkil ediyordu. Cumhuriyetin çağdaşlaşma politikasına en yatkın sosyal sınıf da buydu. Aynı yatkınlık, aydın-memurlar için de söz konusuydu. Topluma getirilmek istenen yeni sosyal hayat ve yeni
Bu çalışma, Türkiyede yönetici sınıfın en köklü siyasal örgütü olan CHPnin, Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde kuruluşundan günümüze kadar geçirdiği aşamaları; örgütleri, temsilcileri, seçimlerde alınan sonuçlar, izlenen politikalar açısından, gazeteci gözüyle özlü ve somut biçimde aktarmayı amaçlıyor.
Çalışmanın özüne ışık tutan ana fikir şu: Vatandaşlık hakları temelinde Türkiye Cumhuriyetinde yaşamayı herkes benimsemeli. Kürtlerin devleti üniter Türkiye Cumhuriyetidir. Seçimler gelir geçer,
Diğer yandan örgütlerde kriz, çatışma, yabancılaşma, ihtilaf, uyumsuzluk, kaos gibi kavramlara artık klasik bakış açısıyla bakılmamaktadır. Kavramlara iyi yada kötü sıfatı yükleyerek onlardan kaçmanın yada aksine onları kutsamanın doğru olmadığı ortaya çıkmıştır.
YAZARLAR: Ersin Vedat Elgür, Füsun Kökalan Cimrin, Gülçin Erdi Lelandais, Engin Sustam, Savaş Çoban,Barış Çoban, Ulaş Başar Gezgin
"Dünyada küreselleşme karşıtı hareketin yükselişiyle beraber, muhalefet etme biçimleri dönüşüm geçirmektedir. Yeni toplumsal hareketlerin ortay çıkışı yeni "söylem" ve "eylem" biçimlerini de beraberinde getirmiştir, bu anlamda toplumsal muhalefet, yeni siyaset biçimlerini kullanıma sunmuş ve yeni iletişimsel olanaklarla da kitlesel anlamda etkili bir güce dönüşmüştür. Bu kitap
Türkiyenin Geleceği ve CHP kitabı özellikle son dönem Türkiyesinin güncelinde dönen siyasal alandaki tartışmaların bir yönünü oluşturuyor. Özellikle ulusalcı çizgiye yeni bir içerik kazandırmayı amaçlayan Nazım Güvenç, yeni bir açılım için bir tartışma öneriyor ve... Evet, tehlikenin farkındayız! diyerek devam ediyor:
"Türkiyenin gün gün ılımlı şeriat düzenine götürüldüğünün 1923 Cumhuriyetinin, ulusal birliğin, üniter devletin ortadan kaldırılmak istendiğinin " çok iyi farkındayız.
Eksiğimiz teşh
Hamas, bir siyasi parti mi yoksa sosyal bir hareket ya da sivil toplum örgütü mü?.. Ya da çeşitli eylemler düzenleyen askerî-militarist bir yapı mı?.. Yoksa hepsini içinde barındıran yeni tip bir örgüt mü?
Tüm bu sorulara yanıt arayan Ersin Doyran, İsrail-Filistin çatışması, İsrail ve onun kolonizasyon politikaları, Osmanlı İmparatorluğu´ndan günümüze kadar Filistinlilerin toplumsal tarihi ve işgal altındaki Filistin topraklarındaki günlük yaşamı da gözler önüne seriyor. Ayrıca elli yıldan fazla bir sür
Siyasi partiler, demokratik siyasi hayatın vazgeçilmez unsurlarıdır. Nitekim Anayasamız da bu ilkeyi aynen vurgulamaktadır. Bu nedenle çok partili siyasi yaşamın olduğu klasik demokrasilere Partiler Devleti denmektedir.
Ülkemizde Siyasi Partiler Hukukunun en önemli sorunları siyasi partilerin kapatılması ve siyasi partilerde parti içi demokrasinin olmamasıdır. Ayrıca, ülkemizdeki siyasi partilere baktığımızda, hiyerarşik bir şekilde parti liderinin ve yakın çevresinin tartışılmaz egemenliğini görmekteyiz.
Çalışmanın amacı, siyasal partilerin, politikanın öznesi olarak incelenmesi gerektiğini ve önemini ortaya çıkarmak ve "iç politika-dış politika" etkileşimini açıklamaktır. Eserde, şu an özellikle iç politika-dış politika kesişimi üzerinde çalışan düşünürlerin makaleleri yer almaktır.
Bu eserdeki makaleleri altı grup altında toplamak mümkündür. Birinci grup makaleler, teoriyi ön plana çıkarmaktadır; ikinci grup makaleler, tarihsel boyuta ışık tutmaktadır; üçüncü grup makaleler, uluslararası ilişkilerin eko
AP ve önderi Demirel, Türkiyede ordu-politika ilişkisinin en canlı yaşanıp tartışıldığı 1960-80 döneminin baş aktörleri arasında yeralıyor. Demirelin orduyu bir yandan sınırlayıp hükümete tabi kılmaya, bir yandan suyuna giderek yatıştırmaya yönelen ikili söylemi, ordu-politika ilişkisinin cereyan ediş biçiminde başlıbaşına önemli bir etken. Bu ikili söylemi inceleyen kitapta, APnin mirasını üstlenen partilerin 12 Eylülden sonraki ordu politikaları da kısaca ele alınıyor.
"Ermeni belgeleriyle Ermeni Soykırımı Yalanı" dizisi Ermeni tarihçisi A.A. Lalayan'ın çalışmalarıyla devam ediyor.
Gerçeklere bağlı, dürüst ve nesnel bir Ermeni tarihçisi olan Lalayan'ın bu eseriyle, Ermenistan Devlet Arvişi açılıyor. Çünkü Lalayan, 1914-1923 yılları arasındaki Türk-Ermeni ilişkilerini, çoğu Ermenistan arşivlerinde bulunan belgelere dayanarak açıklıyor.
Lalayan, Taşnaksutyun gerçeğini ve kendi ifadesiyle "Sözde Ermeni Meselesi"nin içyüzünü gözler önüne seriyor ve özellikle şu önemli k
"Bölügiray Paşa ile tanışmamızı anımsıyorum. Yıl 1989.
Bölügiray Paşa'nın "Sokaktaki Asker" isimli kitabı
çıkmıştı. Muhteşem bir kitaptı ve bir solukta okudum."
"Bölügiray Paşa, bana, bazen mektuplar gönderir ve ben
de bir çoğunu yayımlamışımdır. Çünkü onlar, topluma
sunulması gereken belge ve fikirlerdi. O mektuplardan
çok şey öğrenir ve okurlarımla paylaşmak isterdim."
"Yayımladığım mektuplar hep ses verir, hürriyet
okurlarından çok sayıda olumlu tepki gelirdi, Bölügiray
Paşa, bu mektupları kitap
"Dominik Cumhuriyetinde seçimle iktidara gelen Juan Bosch, 1965 yilinda Küba ile olan iyi iliskileri ve anti emperyalist siyaseti nedeniyle, arkasinda Pentagon'un yer aldigi bir askeri darbe ile devrildi. 1954 yilinda Guatemela'da baslayan Latin Amerika'daki Pentagon destekli askeri darbelersarmali, 1964 yilinda Brezilya, 1970'li yillardaki Sili, Uruguay ve Arjantin darbeleri ile deam edecek, bütün bu ülkeler bütünüyle yeni bastan fasizan militer rejimler tarafindan neo liberal ekonomi politikalari çerçeves
"Tarihi, kendini oluşturan somut olayların cereyan ettiği zaman dilimlerinde yakalamak olanaksızdır; çünkü tarih biraz da akıp giden zamanın gelecekteki öyküsüdür..." Bu satırları nerede okuduğumu, kimin yazdığını doğrusu anımsamıyorum. Bir kenara not etmiştim. Yazı masamın çekmecelerini karıştırırken yeniden bulunca sevindim. Bir kağıt parçasının bir köşesine özensiz biçimde çiziktirilmiş bu satırlardan etkilendiğim anlaşılıyor. Nitekim bu kitabımın adını koyarken bu satırlardan esinlendim; onların anlamı
Türbanın kamusal alanda takılmaması hakkındaki yasaların ve yüksek yargı kararlarının etkin olarak 28 Şubat Süreci ile uygulanması sonucu bu konu gündemden düşmüştü. AKP´nin iktidara gelmesiyle bu konu yeniden alevlenmiş ve tartışmaların da süreceği anlaşılmıştır.
Bölügiray, bu durumu dikkate alarak yazdığı bu kitapta; T.C. nin temel niteliklerine bir tehdit olarak algılanan türban sorununun kaynaklarını, kamusal alandaki türban yasağının dayanaklarını, partilerin türban sömürüsünü, türbanı irticanın sim
Toplam 74 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 40-60 /
Aktif Sayfa : 3
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.