Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 32-48 / Aktif Sayfa : 3
Çingene tarih boyunca ya lanetlenen ya da arzulanan bir hayatın sembolüdür. İki anlamda da ilgi çekmesiyle sanatın önemli bir malzemesi haline gelmiştir. Şehirleşmenin ve yerleşik hayatın bir değer olarak yüceltildiği tabiatın kaybının hissedilmediği dönemlerde yersizlik ve yurtsuzluk hayatta kalma mücadelesi onların tekinsiz ve kötücül algılanmasına sebep olmuş ve Çingene hiciv için önemli bir malzeme olarak görülmüştür. Çalışmalardan öyle anlaşılıyor ki edebiyat başta olmak üzere resim müzik gibi diğer gü
Üç kıtada hüküm süren Osmanlı İmparatorluğu’nun idari sistemi, Sokullu Mehmet Paşa’nın vefatıyla birlikte sarsılmış ve devlet bir duraklama dönemine girmiştir. 17 Yüzyılın ilk yarısında çocuk yaşta dört padişahın tahta çıkması, diğer padişahların da ehliyetsiz olmaları haremin iktidarı etkilemesini kolaylaştırmıştır. Bu dönemde padişahların saltanatlarını, savaş meydanlarındaki kahramanlıkları değil annelerinin haremden yürüttüğü siyasi entrikaları belirlemektedir. Neredeyse yüz yıla süren haremdeki iktidar
Metin odaklı eleştiri kuramının Türkçedeki ilk temel yapıtlarından biri olan Yazınsal Metin Üstüne Araştırmalar gözden geçirilmiş baskısıyla kırk beş yıl sonra yeniden okur karşısında... Geleneksel Eleştiriden Yapı Kavramına – Yazınsal Göstergebilim ve Yazınsallık Sorunları – Metinsel Çözümleme ve Okuma Birimleri – Yazınsal Metinde Dil ve Çoğulanlamlama – Yazınsal Metinde Dış Gerçeği Arama Yüzeyselliği çevresinde biçimlenen çalışma göstergebilim terimleri açısından da yenilendi. "Özyaşamdan kayn
Tükendi
Haluk Oral, Doğan Hızlan’ın yerinde benzetmesiyle, bir “edebiyat arkeoloğu”: Kitapların derin tarihini kazıyor, severek, şaşırarak, öfkelenerek, hayıflanarak okuyacağımız hikâyelerini anlatıyor bize. “Bizim okuyup da geçtiğimiz, sadece bir şiir, bir öykü olarak baktığımız metnin ardındaki gizler, yazılma nedenleri, esin kaynakları onun araştırma alanıdır.” Özdemir Asaf’ın “Lavinia”sı, Nâzım Hikmet’in “Kurtuluş Savaşı Destanı”, Ahmed Arif’in Hasretinden Prangalar Eskittim’i, Melih Cevdet’in Garip’ten ayrıldı
Haluk Oral, Doğan Hızlan’ın yerinde benzetmesiyle, bir “edebiyat arkeoloğu”: Kitapların derin tarihini kazıyor, severek, şaşırarak, öfkelenerek, hayıflanarak okuyacağımız hikâyelerini anlatıyor bize. “Bizim okuyup da geçtiğimiz, sadece bir şiir, bir öykü olarak baktığımız metnin ardındaki gizler, yazılma nedenleri, esin kaynakları onun araştırma alanıdır.” Özdemir Asaf’ın “Lavinia”sı, Nâzım Hikmet’in “Kurtuluş Savaşı Destanı”, Ahmed Arif’in Hasretinden Prangalar Eskittim’i, Melih Cevdet’in Garip’ten ayrıldı
Edebiyat, yaşamak gailesiyle uğraşan insan hayatına değer katar. İnsanın hallerinden yola çıkarak insanlığın hallerini anlamamızı sağlar. Bunu yaparken malzemesi dildir. Dilin zenginleşmesi, anlatım gücünün yükselmesi, nesilden nesile aktarılması edebiyat sayesinde olur. Büyük yazarlar, büyük anlatılar bu dünyada var olmamızın değerli olduğunu, bizim değerli olduğumuzu anlatırken, ne kadar karmaşık bir varlık olduğumuzu da söyler. Yeryüzünde bulunma nedenimiz olan Tanrı buyrukları ve edebiyat insanlığın yaş
Tükendi
şiir/yorum dünya üzerinden gelip geçerken insanın tekinin macerasını şiir türündeki eserlerden hareketle anlama/yorumlama gayretiyle meydana geldi. Bir yanıyla okuyarak dünya içerisinde var olma ve yeni anlam alanlarına ulaşma çabası diğer yanıyla yazarak bu anlamı görünür kılma gayreti böylesi bir çalışmanın merkezini oluşturdu. Kitapta; farklı zamanlarda yazılmış ancak aynı gayenin etrafında, kimi zaman akademik kimi zaman da popüler dergilerde yer bulmuş yazılarla “şiir”ler “yorum”lanıyor. Rec
Tükendi
Milli Mücadele dönemi askeri ve siyasi mücadelenin yanı sıra, casusların ve casusluk faaliyetlerinin yoğunlaştığı bir devre olmuştu. Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları hakkındaki idam fermanları, torbalar dolusu şeyhülislam fetvası casuslar tarafından dağıtılmıştı. İngiliz istihbaratının örgütlediği casusluk faaliyetinin amaçları arasında, ulusun iradesini yansıtan Meclis ve Ankara’daki siyasal faaliyetler, Türk ordusunun stratejisi ve planları hakkında bilgi toplamak önemli bir yer tutuyordu. Hiç değişme
Modernleşme, modernlik, birey, bireyin ve toplumun zihin dünyası, Tanzimat dönemi edebiyatından beri yazar/entelektüelin problemi olarak görülmeye başlansa da ancak Cumhuriyet döneminde daha derin bir entelektüel gerilim, çatışma ve korku düzlemine taşınır. Peyami Safa’nın, Ahmet Hamdi Tanpınar’ın ve Oğuz Atay’ın roman ve öyküleri, korkuların kaynaklarını, görünme biçimlerini ve biyografik hikayelerle ilişkilerini izlemek bakımından öncül metinler sayılabilirler. Bu kitap, bir taraftan edebiyattaki korkunun
“Şiir denince öteden beri zihnimde çitlerini aşmaya çalışan bir at canlanır. Gergin kasları ve kan ter içinde devinen gövdesiyle bir yandan öbür yana koşturan bir at. Dilin ve varlığın içinde şiirin çırpınışı, sınırları zorlayarak öbür tarafa atlamaya çalışan bu at gibidir. Etrafımızı kuşatan çitler neyin çitleri ve öbür taraf neresi? Bir at bilemez bunları, bir şair de. Onun yegâne amacı, çırpınışının odak noktası onu tutsak eden, daraltan ve boğan şeylerden bir çırpıda kurtulmaktır.” “Şiir bir sınır sanat
Prof. Dr. İnci Enginün, uzun yıllar yaptığı inceleme ve araştırmaları daha önce Yeni Türk Edebiyatı Araştırmaları, Mukayeseli Edebiyat, Araştırmalar ve Belgeler adlı üç kitapta toplamıştı. Çalışmalarının sonuçlarını şimdi de iki ciltlik bir edebiyat tarihinde ortaya koymaktadır. Bu geniş çalışmanın ilk ürünü olan Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı'nı, Yeni Türk Edebiyatı - Tanzimat'tan Cumhuriyet'e (1839-1923) takip etti. Türlere göre düzenlenmiş olan bu kitapta, bazı tasnif denemeleri de yapılmış olmakla
Tükendi
Son seksen yıl boyunca, Lübnanlı-Amerikalı şair Halil Cibran’ın güzel sözleri; tebrik kartları ve düğün davetiyelerinden ilham verici duvar örtüleri ve kurumsal motivasyonel literatüre kadar her köşeyi süslemiştir. Bir kaynağa göre Cibran, Shakespeare ve Lao-Tzu’dan sonra gelmiş geçmiş en çok satan üçüncü şairidir. Bu kitapta varolmanın ne anlama geldiğine dair temel bilgeliği keşfedecek ve Cibran’ın yaşama dair hikâyelerinden, aforizmalarından, şiirlerinden kesitler bularak ruhunuzu besleme fı
Fuzûlî’nin Leylâ ve Mecnûn mesnevisiyle Shakespeare’in Romeo ve Juliet trajedisini karşılaştırmalı olarak ele aldığımız bu çalışmada iki hikâyenin kökenleri ve kurguları arasındaki ilişkiler incelenmiştir. Sonuçta bu hikâyelerin kurguları arasındaki benzerliklerin tesadüfle veya benzer başka eserleri de kapsayan geniş etkilerle açıklanamayacağı tespit edilmiştir. Bilindiği üzere Binbir Gece Masalları gibi pek çok Doğulu edebiyat ürünü, hem Endülüs Emevileri döneminde hem Haçlı Seferleri sırasında Batı’ya ta
Tükendi
“Bir ‘gen’in ferasetinden ibret almayanın nefes alması cihana ziyandır!” “İlham, Allah’ın imanına ve ibadetine bakmadan, gayesi uğruna gayretle çalışıp ter dökene, hissettirmeden yol gösteren yaklaşımı ve yardımıdır!” “Türk milleti ayağa kalkmadıkça ne İslam âleminin ne insanlığın ne de cihanın ayağa kalkması mümkündür!” “Müşaviri dalkavuk olanın, istişareye ihtiyacı olmaz!” “Kimse farkında değil ama geçmişimizi mumla aratacak bir gelecek kapımızda!” Bu düşünceler anıtını, herhangi bir sayfasını gelişigüzel
Tükendi
Fatma Aksu’nun duvarından memnun olmayan taş kitabında halk edebiyatından divan edebiyatına, Batılı yazarlardan Şark klasiklerine kadar geniş bir imge dünyası ve mecaz kullanımı gözlemleniyor. Bunun günlük kullanılan dilin yalınlığı ve her kesimden okur için anlaşılabilir bir üslup bütünlüğü ile yapılmış olması da eseri emsallerinden farklılaştırıyor. Sadelik içinde soyut düşünceyi Türkçenin imkânlarıyla güçlendiriyor. Yeni Türk şiirine farklı kapılar aralıyor.
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 32-48 / Aktif Sayfa : 3