Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 48-64 / Aktif Sayfa : 4
; Kelâm ilmi tarihinin başlangıcı, Hicrî I. yüzyılın sonu itibariyle İslâm dünyasında ortaya çıkan başta kader konusu olmak üzere inanç ilkeleri ve usulleri çerçevesinde başlayan tartışmalara dayanır. Zaman içinde kelâm ilmi, Mutezile dışında Neccarilik, Küllâbiye ve Kerrâmiliğin yanı sıra Zeydilik ve Şianın Usulî kanadı ile temsil edilmeye başlanmış, Eşarilik ve Matüridilik ile birlikte güçlü bir kelâm damarı oluşmuş ve bugüne ulaşmıştır. Bu kitap, özellikle kelâm mezhepleri esas alınarak kaleme al
17. yüzyıl, Osmanlı Devleti için ilim ve fikir dünyasında çeşitli hareketliliklerin yaşandığı, din ve siyaset merkezli çeşitli çekişmelerin meydana geldiği önemli bir asır olmuştur. Bu döneme damgasını vuran Kadızâdeliler hareketi, bu kitapta salt tekke-medrese çatışmasının yansıması olarak değil; itikadî görüşleri etrafında mezhepsel ilişkileri araştırılarak oluşum ve etkileşim süreçleri ile birlikte neden-sonuç ilişkisi içerisinde daha geniş bir perspektifle ele alınmıştır. Bir yandan Kadızâdelilerin t
“Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk, 31 Temmuz 1920’de, Afyon’da, subaylara hitaben şöyle buyuruyor: ‘Şahsi ve özel hayatları itibariyle de subaylar fedakârlar sınıfının en önünde bulunmak mecburiyetindedirler. Çünkü düşmanlarımız herkesten evvel onları öldürürler. Onları aşağılar ve hor görürler. Hayatında bir an olsa bile subaylık yapmış, subaylık izzeti nefsini, şerefini duymuş, ölümü küçümsemiş bir insan hayatta iken, düşmanının tasarladığı ve reva gördüğü bu muameleye katlanamaz. Onun yaşamak için bi
Tükendi
Geleceği yarına taşımak amacıyla kaleme alınan bu eserde; vatanı ve milleti uğruna bir ömür geçiren devletin üst düzey bürokratının kamu malını korumak için işbirlikçi çetelere karşı nasıl bir mücadele ettiğini okuyacaksınız. Hayatı başarılarla geçmiş, yeri gelmiş o çok sevdiği ve güvendiği devleti uğruna kurşun yemiş, yeri gelmiş haklı mücadelesini siyasi iktidara anlatamamış ama hiçbir zaman devletine küsmeden azimle mücadelesini sürdürmüş vatansever bir bürokratın bazı zamanlar acı, bazı zamanlar tatlı y
İdrîsîler Devleti(170-375/786-985)’ni konu edinen kaynaklarda, devletin tesis edildiği ve coğrafî konumundan dolayı son derece önemli bir bölge olan Mağrib bölgesi ön plana çıkmaktadır. İdrîsîler Devleti, Abbasîler Devleti’nden ayrılarak bağımsızlığını kazanan ilk devletlerden biri olması nedeniyle, Abbasîleri konu edinen kaynaklar, İfrîkıyye bölgesinde kurulan Ağlebîler, Fâtımîler, Rüstemîler, Endülüs Emevî devletlerini de ele almış ve bu devletlerin yanı sıra İdrîsîler Devleti’nden de bahsetmiştir. Bu ara
Zeki Velidi Togan, 1927’den itibaren İstanbul Üniversitesi’nde verdiği Umumi Türk Tarihi derslerine “Türk tarihinin ancak Asya ve Avrupa milletleri tarihiyle birlikte öğrenileceği” sözleriyle başlar. Yıllarca üzerinde çalıştığı Asya tarihinin ders olarak üniversitede okutulabilmesi ise uzun uğraşılarının sonucu ancak 1968- 1969 döneminde mümkün olabilmiştir. “Asya Tarihine Bir Bakış” başlığıyla başladığı derslerde, üç gruba ayırdığı Asya devletlerinden Türk tarihi açısından çok önemli olduğunu vurguladığı Ç
Yahudilerin dünyayla ve parayla ilişkisinin tarihi, tartışmalara ve büyük acılara zemin oluşturmuş bir alan. Kimileri için uygarlığın, kimileri içinse dünyadaki kötülüklerin kaynağı. İbrahim Peygamberden beri dünyanın her tarafında kendi yaşayışlarını başkalarının düzenlerine uydurarak var olan bu insanlar tarih boyunca büyük zorluklarla karşılaştılar. Aydınlanma Çağı ve Sanayi Devrimiyle talihleri değişecekken modern dünyanın en sistemli katliamlarına ve soykırıma maruz kaldılar. Jacques Attali, Yahudil
Tükendi
Kültürel antropolojinin önemli isimlerinden olan Robert H. Lavenda ve Emily A. Schultz'un on iki bölüm ve bir ekten oluşan Kültürel Antropoloji: Temel Kavramlar adlı bu kitabında; kültür, insanın anlam yaratma süreci, dil, din, mit, ritüel ve akrabalık gibi kavramlar tarihsel-toplumsal bağlamlarıyla ve antropolojik bakış açısıyla ele alınmıştır. Sosyal bilimler ve özellikle antropoloji ve sosyoloji ile ilgilenenler için temel kaynak niteliğindeki bu eserde; başlangıcından bugüne kadar antropolojinin bilim o
Öldürülenlerin tarihi ile ilgili bu çalışmada, yeryüzünde kanı dökülen ilk insan olan Habil’den başlayarak yaşadığımız günlere kadar geçen süre içinde öldürülmek suretiyle hayatına son verilmiş 156 şahsın kısa biyografileri ve son anlarının ibretâmiz hikâyeleri anlatılmıştır.
Bir yaşında yetim, altı yaşında şeyh, on dört yaşında hükümdar, Kızılbaşların Şahı, Safevî Devleti'nin kurucusu, Ebu'l-Muzaffer, Mürşid-i Kâmil, Allah'ın Yeryüzündeki Gölgesi, Hataî... Kısacık bir ömre sığdırılan büyük bir tarih. Şeyhlikten şahlığa doğru uzanan çetin mücadele... Baş döndürücü zaferlerin ardından gelen Çaldıran yenilgisi. Kızılbaş Türkmenlerin şeyhlerini şah yapmak için giriştikleri mücadeleler... Bir inanç hareketinin devletleşmesi, biçim değiştirmesi, farklılaşması... Dinin siyasall
Yeni gelen emirde, beş günde Akbaş İskelesine gidecek, oradan da vapur ile Anadoluya geçecekmişiz. ...Ben siperde düşmanla karşı karşıya olmalıyım. Çünkü çarpışmak, boğuşmak istiyorum. Hem ben, kendimin ne olduğunu anlayayım, hem düşman ...Maydos [Eceabat] Bu küçük ve şirin kasaba şimdi ne matemî bir manzara arz ediyordu. Binaların hemen hepsi düşman mermileri ile yıkılmış, yakılmıştı. Yanımda akşam namazı kılındı. Huşû içinde dinledim. Bu dindar seslerde öyle hoş bir ahenk vardı ki Hikmet-i ilâhî, dinl
Hz. Peygamber (s.a.v.) döneminde belirlenen hedef ve yöntemler çerçevesinde Müslümanların büyük fetih hareketi, Hz. Ebû Bekir (r.a.) döneminde başladı. Hz. Ömer (r.a.) döneminde Sâsânîler tümüyle yıkıldı ve Akdeniz'in hâkimi Roma'nın siyasi ve ticari düzeni altüst oldu. Perslere ait bir eyalet olan ve başkent Medâin'in de bulunduğu Irak, bu büyük fetih dalgasında Müslümanların girdikleri ilk bölgeydi. Irak'ın fethi hem Sâsânîlerin yıkılmasının hem de Şam fetihlerinin başarıya ulaşmasının zeminini oluşturmuş
Machiavelli’den Hobbes’a, Freud’dan Pinker’a herkes şuna inanıyor: İnsanlar kötüdür! Çoğu İnsan İyidir’deyse yeni bir argüman var: İnsanların iyi olduğunu varsaymak hem gerçekçi hem de devrimci bir eylemdir. Zira başkalarının kötü olduğunu düşündüğümüzde gerek siyasetin gerek ekonominin en kötü yanları ortaya çıkıyor, oysa insanların temelde iyi olduğunu varsaymak, bambaşka seçenekleri mümkün kılıyor. İnsanlık tarihinin son 200.000 yılına yeni bir perspektiften bakan Bregman rekabetten ziyade iş birli
Eski insanlar, içinde yaşadıkları dünyaya dair bir iz bırakma dürtüsüne sahipti, bugün varlığını sürdüren mağara resimleri ve oymaları bunun kanıtıdır. Peki, neden dünyanın çeşitli yerlerindeki kaya resimlerinin hepsi aynı şeyleri tasvir ediyor gibi görünüyor? Tarih öncesi dünyanın halkları birbirleriyle temas kurdular mı? Bazılarının, atalarımızın "uçan arabalar" olarak tanımlayabileceği araçlarla çok uzak yerlere nakledilmiş olması mümkün mü? Teknik açıdan henüz gelişmemiş olan bu insanlar nasıl olup da a
“Uygar bir ülkenin gerçekten değerli insanları olabilmeleri için ülkemin erkek ve kadınlarının ahlâkî değerlerini yükseltmek adına çaba harcamak istiyorum.” Yukichi Fukuzawa Fukuzawa hayat hikâyesini anlatmaya Nakatsu’da geçen çocukluğuyla başlıyor. Yaşadığı toplumun Fukuzawa’nın kaleminden tasviri, bugün neredeyse hayal dahi edilemeyecek katılıktaki hiyerarşik bir düzeni en ince ayrıntılarıyla gözler önüne seriyor. Öte yandan yazarın yaşadığı dönem, Japonya’daki toplumsal düzenin, ekonomik ve siyasi bo
II. Dünya Savaşı, dünyanın en kanlı ve iz bırakan savaşı olmuştur. Tüm dünyayı derinden etkileyen savaş, birçok cephede çoğu kez eş zamanlı olarak acımasızca yaşanmıştır. II. Dünya Savaşı öncesi dünyada yaşanan olaylardan başlayarak, Polonya’nın işgali, Atlantik Muharebeleri, Nazi Almanyası’nın Avrupa’da yayılması, İtalya’nın savaşa dahil olup cephe genişletmesi, Hitler’in Barbarossa Harekatı, Rommel’in Kuzey Afrika Cephesi’ne atanması, Pearl Harbor’un bombalanmasıyla ABD’nin savaşa dahil olması gibi konula
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 48-64 / Aktif Sayfa : 4