Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 51 kayıt bulunmuştur Gösterilen 20-40 / Aktif Sayfa : 2
İnanç hürriyeti, insana 'insanlık' vasfını kazandıran ve en başta gelen temel haklardan birisidir. Aynı zamanda inanılan düşünceyi herhangi bir baskı ve şiddete başvurmadan yaymaya çalışmak da bir haktır. Elbetteki bu hakların aynı zamanda bir ödev niteliği arzettiği de dile getirilmelidir. Yani inanan insanlar, inançlarını kendileri yaşadığı gibi başkalarına anlatmakla da yükümlüdürler. Bu sorumluluk ise en anlamlı karşılığını İslam inancında bulmaktadır. İslam dinini benimseyen bir insan çevresindeki olay
Silkiniş ve ayağa kalkışın ilk adımı İslami bilinci uyandırmakta yatmaktadır. Hiç kuşkusuz İslam aklı, Kur'ân ile düzenlendiği, Kur'ân ile sürekli bir kontrol ve zindelik yakaladığı zaman asr-ı saadet döneminde olduğu gibi yeniden eski zindeliğini kazanacak, bu dünyada ve öteki dünyadaki mutluluğumuzun somut göstergesi olacaktır. Bu uyanış ve öze dönüş hamlesi, Kur'ân ülkesinde bitmek tükenmek bilmeyen bir heyecanla yapacağımız seyahatlerle yaşam bulacaktır. Beynini, kalbini, vicdanını başkalarına kiraya v
"Kaynak dilden hedef dile aktarılan manaların lafızda çoğu zaman kaybolması gibi, teorik hakikatlerin pratiğe aktarılması sırasında da çeşitli anlam kaymalrı yaşanır. Bu hadisenin tabiatında vardır. Bu yüzden günümüzde Bediüzzaman'ın hakiki mesajını insanlara hakkıyla ulaştırılmadığını düşünmekteyim. Şimdiki Nur cemaatlerinin pek çoğunun daha çok Bediüzzamanın mesajıyla değil imajıyla temsil edebildiklerini görüyorum.'' Nur hareketi ortaya çıkmasında belirleyici faktör nedir? Hareketin amacı, yöntemi diğer
Geçtiğimiz birkaç yıl içinde Arap coğrafyasındaki beklenmedik isyanlar büyük umutlar doğurdu. Neredeyse her "Arap baharı" ülkesinde bir karşı-devrimin gerçekleşmesi ise aynı büyüklükte hayal kırıklığına yol açtı. Oysa 2011 yılının başındaki değişim umudu ne kadar sahici ise, bugün Tunus, Mısır, Suriye, Yemen ve Libya gibi ülkelerin tosladığı statüko setleri de o kadar sahicidir. Tarih ırmağı suyun dinamizmi yanında onun sınırlarını çizen kayaların kasveti sayesinde de denize doğru akmaya bir yol bulur. B
Türkiye'de İslâmî hareketler, 1960'larda olduğu gibi toplumun "cahil" ve "kandırılmaya açık" kesimlerini istismara yönelik tertipler olarak değil; aydınların "dinamik güçler" olarak adlandırmayı sevdikleri kesimlerin entelektüel eğilimleri ve tercihleri noktasında ele alınmaya başlanmıştır. İslâmî hareketler, üniversite/yüksek okul öğrencisi ya da mezunu olan, genellikle de laik eğitim veren okullardan gelen, kır kökenli olsa bile bugünü ve geleceği açısından kentli/orta sınıfa mensup, bu yönleriyle de gele
1947'de Hindistan'ın parçalanarak bağımsızlaşmasının ertesinde ülkede kalan Müslümanların en önemli siyasi temsilcisi Cemaat-i İslami Hind oldu. Seyyid Ebu'l A'lâ el-Mevdudi tarafından, Hint yarımadasında İslami değerleri yayma amacıyla 1941 yılında kurulan Cemaat ve öğrenci yapılanması 'Hindistan İslami Öğrenci Hareketi (SIMI)' 11 Eylül'den beri Hint güvenlik güçlerince 'Teröre Karşı Savaş'ın bir cephesi haline getirildi. Müslümanların vatandaştan önce terörist farz edildiği bu yeni düzende SIMI, Hindistan
Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri ''Nasıl ki mevsimlerin değişmesiyle elbiseler değişir, mizaçlara göre ilaçlar tebeddül eder; öyle de asırlara göre şeriatlar değişir, milletlerin istidadına göre ahkâm tehavvül eder. ÇÜnkü, ahkam-ı şer'iyenin teferruat kısmı ahvâl-i beşeriyeye bakar, ona göre gelir, ilaç olur'' (Sözler, 2011 s. 787) demektedir. Din için, ''İ'lâ-yı Kelimetullah'' yani Allah'ın adını yüceltmek için farz olan cihad da hakikatini muhafaza etmekle ve kıyamete kadar baki olmakla beraber amacına
Tükendi
İslâm Birliğini farklı açılardan inceleyen bu eser, Bediüzzaman Said Nursinin konu hakkındaki görüşlerini özetleyip, gerekli yerlerde detaylı açıklamalarını İngilizce yapıyor.
Tükendi
Irkçı Emperyalizm, Siyonizm ve Haçlı işbirliği ile uygulanan baskı, zulüm ve işgallerle Müslüman coğrafyasının adeta bir yangın yerine döndüğü, işbirlikçi kukla yönetimler, ekonomik ambargolar, krizler ve çeşitli taktiklerle Müslüman halkların ezildiği bir dönemi yaşıyoruz. Allah'ımızın büyük günahlar olarak saydığı ve kesin olarak yasakladığı, geçmiş kavimlerin de helakına sebep olan birçok haramın alenen işlenen sıradan işler haline dönüştüğü zamanlardan geçiyoruz. İçki, kumar, zina, faiz gibi, Kur'an'ın
Tecdid, Müslümanların dinin aslî kaynaklarına sadık kalarak yenilenme ve kendiliklerini kaybetmeden güncele uyum sağlayabilme çabalarını ifade eder. İslâm tarihinin muhtelif dönemlerinde, özellikle de buhran anlarında yaşanan gelişmelere paralel olarak öne çıkan bu kavramın muhtevası, dönemlere ve kavramı kullanan kesimlerin yönelimlerine göre farklılık arz etmiştir. Modernizmin İslâm dünyasına girişinin hemen öncesi, tecdid arayışlarının en çok yoğunlaştığı dönemlerden birisi olmuştur. Bu dönemde Batı Afri
Tükendi
Cumhuriyet rejimiyle kaldırılan hilafet doksan yıldan beri aydınlarımız arasında farklı bakış açılarıyla daima tartışıldı. Hatta, yurt dışında Türkiyenin sosyal, siyasi ve dini tarihini konu edinen araştırmacılar, özellikle oryantalistler tarafından ele alındı. Ama, konunun ülkemiz özelinde ele alınış biçimlerine bakarsak bunun, hemen her zaman ideolojik saplantılardan, hep-hiç sarmalından kurtulamadığını görürüz. İmdi elimizdeki bu eser hilafet gibi tarihsel, hukuki, sosyolojik ve siyasi yönleri olan ve tü
Takiyyeci Rafizîler, Mecûsi İnançlarıyla Geri Dönüyor! Gerçeğin aydınlatılması, batılın ve batıl yandaşlarının gizli taraflarının ortaya çıkarılması amacıyla yazılan bu kitap; İran'ı ve Rafızîleri konu edinmektedir. Tarihî süreç araştırılarak İranlılar; inanç/din, siyaset ve tarih açısından değerlendirilmektedir. Dinî temelleri, kurdukları devletler, son devrimleri, siyasî emelleri, siyasî ilişkileri tek tek incelenmektedir. Tarihlerinin gizli kalmış ve bilinmeyen yönleri gözler önüne serilmekte; siyase
Tükendi
İslam dünyası için on dokuzuncu yüzyıl çok ciddi bir dönüm noktasıdır. Bu yüzyılla birlikte Batının dünya siyasi dengesine hükmetme arayışları başarı kazanmış ve İslam dünyası tarihinde ilk kez bu denli şiddetli bir dış tehditle yüzleşmek zorunda kalmıştır. Batılı unsurlar gerek siyasi alanda gerekse de toplumsal semboller düzeyinde egemen kılınmak istenmiş ancak buna karşı başlatılan direniş hareketleri en canlı biçimiyle İslami duyarlıklar etrafında siyasal taleple yola çıkan toplumsal hareketler tarafınd
İslami Hareketin müntesiplerinde bulunması gereken siyasi bilinç, tevhidi şuur ve ulvi hedeflerin hepsi, mümini Allah katında derecelerle yükselten temel dinamiklerdir. Bunlar içerisinde ahlâk, edep ve ihlâs gibi manevi unsurların önemli bir yeri vardır. Kuşkusuz bunların her biri mutlak anlamda İs¬lami Hareket için vazgeçilmez ve hareketin her ferdinde bulunması gere¬ken hususlardır. Ancak bunlardan ahlak, edep ve ihlâs, adeta hareketi, iç sorunlarına ve çürümeye karşı bir panzehir gibi korur, birimlerinin
Tükendi
Yeni Kelam İlminde yeni bir yol izlenmiştir. Düşünürlerin görüşleri ve eleştirileri devamlı göz önünde tutulmuş; onlardan islam'ın esaslarına uygun olanlar delillere dayalı olarak kabul edilmiş, uygun olmayanlar da yine delilleriyle birlikte reddedilmiştir. Bütün ilimlerde egemen olan metodoloji kurallarına uyarak iskolastik savunma yerine metot dairesinde savunma yapmayı benimsemiştir.
17-18 Kasım 2012de İstanbul Bağlarbaşı Kongre ve Kültür Merkezinde düzenlenmiş olan Ali Şeriati Sempozyumu, Türkiyedeki entelektüel ilginin evrenselliğini belgelemesi açısından kayda değer bir kültürel ve entelektüel faaliyet olarak görülebilir. Bu manada özellikle Şiî bir İranlı aydın ve düşünürün Sünnî toplumda fikirleri ve eserleriyle rağbet görmesi ayrıca sevindirici bir gelişmedir. Ali Şeriatinin kendi ülkesindeki popülaritesinin azami on yıllık bir gecikmeyle 1978lerden itibaren kitapları vasıtasıyla
İslamiyet ve demokrasi birbiriyle çatışmakta mı Islami hareketler korsan demokrasiler peşinde mi İslam dünyasında hükümetler İslamiyet ve demokrasinin günümüzdeki birçok zıtlaşmasının nasıl üstesinden gelebiliyor Küresel yeniden dirilme ve daha fazla siyasi katılım talepleri soğuk savaş sonrası dönemin en önemli güçleri olmayı sürdürmekte. İslam dünyasında hükümetler ve İslami hareketler demokratikleşme ve sivil toplum konularıyla boğuşmakta. İslamiyet ve Demokrasi daha fazla katılım ve demokrasiye ilişkin
Tükendi
İslam Tarihinin Dört Halife devrinden sonraki dönemlerinde büyük sıkıntılar yaşanmıştır. Bu sıkıntıların başında, İslam Yönetim biçiminden tavizler verilerek Hilafetin Saltanata çevrilmesi gayretlerine karşı direnen bir kitlenin isyan ve kıyamları hareketleri gelir. Ashab-ı Kiram'ın ileri gelenlerinin çocukları, İslam Tarihinde meydana gelen bu inhirafı kabullenememiş ve bunun karşısına dikilerek kanları ve canları pahasına mücadele ederek İslamî yönetimin özünü korumaya çalışmışlardır. Bu kitapta; İslam T
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 51 kayıt bulunmuştur Gösterilen 20-40 / Aktif Sayfa : 2