Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 326 kayıt bulunmuştur Gösterilen 260-280 / Aktif Sayfa : 14
William Rupert Hay ve onun 1918-1920 yılları arasında Kuzey Irak´taki İngiliz kolonyal yönetiminin tarihi. Hay, 1918´den 1920 yılına kadar Kuzey Irak´ta, çoğunluğu Kürt olan Erbil vilayetinde görevli olan bir İngiliz Siyasi Subayıydı. Birinci Dünya Savaşını takip eden işgalin ardından bölgede İngiliz yönetimini kurma görevi ona verilmişti. "Kürdistan´da İki Yıl", Hay´ın Erbil´de geçirdiği sürenin ayrıntılı ve kişisel bir dökümüdür. Savaşın ardından kötü koşullar içinde yaşayan ve İngiliz yönetiminin yeni
Tükendi
Plevne'nin, yerleşim yeri çok küçük bir kasaba olmasına rağmen, hinterlandı çok geniştir. Konumu itibarıyla, Osmanlı Devleti'nin Avrupa topraklarındaki son durak yeri, bu bölgedir. Türkler açısından büyük stratejik öneme sahip Plevne, bölgenin kilidi gibidir. Ruslar için ise, "Boğazlara İstanbul'da Ulaşma" hedefinin anahtarıdır. Plevne Savaşında, Osman Paşa 360 derecelik bir savunma bölgesini sipere çevirmiş, her yönden gelen Rus saldırılarını püskürterek, Ruslara çok büyük kayıplar verdirmiştir.
Tükendi
Bu kitap, 1928´de Erzurum´un Güllüce Köy´ünde doğan, 1940´ta şehir merkezine gelen bir Anadolu insanının, ilim ve irfan hayatının tezahürüdür. Bu eser, geçmiş günleri anmaktan, kaybedilenlere eseflenmekten başka özelliği olmayan sıradan bir hatıra kitabı değildir. Bir büyük müceddidin, bir dava adamının, bir karakter abidesinin talebesi olarak, onun davasını neşir ve ilan için verilen mücadelenin anatomisidir.
Tükendi
Necip Fazıl Kısakürek´in mahkeme arşivlerinde çürüyüp yokolmuş pek çok savunmasının dışında, 1946´da Sümerbank dâvasından başlayarak, özellikle ünlü "Malatya suikasti dâvası"nın yer aldığı; onun mücadele tarihine ışık tutan, "zor günler"deki üslûbunu, üstün mantık ve diyalektiğini örneklendiren kitaptaki savunma konusu diğer dâvalar şunlardır: Türklüğe Hakaret Dâvası (1947); Rejimi Kötüleme Dâvası (1947); Şapka Dâvası (1950); Hükümetin Manevî Şahsiyetini Tahkir Dâvası (1965); b.d. Fikir Kulübü Dâvası (19
Adam Gibi Vali (Recep Yazıcıoğlu) Uzm. Dr. Köksal Pabuçcu Sürmene´de doğan, yurdun dört bir yanında yaptığı icraatlarla çığır açan, sistemi alabildiğine eleştiren, elli beş yılda, "Gönüller Sultanı" olan bir valinin hikayesidir... "Milletin Valisi", "Halkın Valisi", "Sıradışı Vali", "Süper Vali", "Efsane Vali", "Vali"... Ve..."Adam Gibi Vali"... Kimdir? "Adam gibi adam", "Adam gibi Vali" oluşu nedendir? Emanet bıraktığı anılarındaki saklı hasletleri nelerdir? Bir yıldız gibi kayıp gitti, ardından milyonlar
Tükendi
"... Anılarımı yazma fikri kafamda nasıl doğdu? En son Uşak Valisiydim. Burada göreve başlayalı daha bir yıl bile (10 ay) olmamıştı ki, aniden merkeze alındım. Bu tayin, gerek benim gerekse yöre halkı için tam bir sürprizdi. Zira bu işlemi gerekli kılacak herhangi bir olay vuku bulmadığı gibi başarı ya da başarısızlık durumum hakkında yargıya varacak yeterli bir zaman da geçmiş sayılmazdı. Aslında alınış sebebini tahmin etmek zor değildi. Ne var ki, insan, içindeki adalet duygusunu bastıramıyor. Boş yere de
İnsan yarım yüzyılı çoktan geride bırakınca hatıralarına daha çok sarılıyor. Gerilerde kalan yıllar, o dönemin sıkıntılarını silip süpürüyor, tatlı hatıralar gittikçe ballanıyor. 1948-1952 döneminde İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi´nde gerçekten "Dev Hocalar"ımız vardı. Bunlardan bazıları yalnız Türkiye´de değil Avrupa´da hatta dünyada tanınmış yabancı ilim adamlarıydı. Eski (İslâmî) hukukumuzda yed-i tûlâ sahibi Ebulûla Mardin unutulmaz bir hocaydı. 42 yıl hocalıktan sonra ayrılışı vesilesiyle öğre
Tükendi
Siyasetin Yollarında ali naili erdem hatırat Politika sanıldığı kadar kolay bir iş değildir. Ne kadar Milletvekili varsa o kadar farklı yorumlar vardır. Ve bu yorumların önemli bir miktarı kişisel çıkarla ilişkilidir. Ülke yararını düşünenler, eğer sağlam bir argümana sahip olmazlarsa, küçük oyunlara yenilirler... * 1970’in sıcak bir yaz günü. Marmara şıkır-şıkır renklerin cümbüşünde. Selimpaşa’dayız. Ayda bin lira taksitle aldığım yazlığın bahçesini düzenliyorum. Seçimden yeni çıkmışız. AP iktidar. K
Tükendi
Van`da Teftiş Heyeti Başkanı olarak görev yapan Sadettin Paşa`nın 1896 yılında kaleme aldığı anılar, araştırmacı-yazar Sami Önal tarafından gün ışığına çıkarıldı. Sadettin Paşa, bölgede yaşanan Ermeni olaylarını, Kürt aşiretleri ile Ermeni çetecilerini çatışmalarını günü gününe kendi tanıklığıyla anlatıyor. Resmi belgelerin ötesinde, bölgenin özel koşullarını da yansıtması açısından Sadettin Paşa`nın Anıları daha bir önem kazanıyor.Van`da Teftiş Heyeti Başkanı olarak görev yapan Sadettin Paşa`nın 1896 yıl
Tükendi
Bu kitaptaki bilgiler, sadece kitabın kahramanı olan Hasan Amca`dan dinlediklerimden oluşmuştur. Karışık bir dönemi yaşamış, hayatını iki defa ipte hissetmiş, ideali uğruna her tehlikeyi göze almış, hatta sonradan pişmanlık ve üzüntüyle hatırladığı bazı olaylara istemeyerek katılmış olan bu insanın yaşamına ait bilgileri dile getirmeyi görev saydım.
Tükendi
Tuna Köprülü, Beyaz Saray`da 15 yıl kesintisiz süreyle muhabirlik yapmış ilk Türk gazetecidir. Aynı dönemde ABD Kongresi, Dünya Bankası ve IMF`yi de izleyerek, edindiği bilgileri, tanık olduğu olayları günü gününe ülkesi okurlarına ulaştırmıştır... Beyaz Saray Anıları, ABD`de üst düzey birçok kişiyle dostluk kurmuş, ülkesi hakkında oluşmuş yanlış yargıları çeşitli yollarla gidermeye çalışmış, girişken ve enerjik bir muhabirin belge niteliğindeki anılarını içeriyor.
Tükendi
Esat Paşa, son devir Türk tarihinin değerli askerlerindendir. 1862’de, babası Mehmed Emin Efendi’nin belediye reisi bulunduğu Yanya’da doğdu. 1890’da askerî tahsilini tamamladı ve kurmay yüzbaşı oldu. 1897 Türk–Yunan Savaşı’na, Yanya kolordusu kurmayında vazife alarak katıldı. Sonra Harbiye’ye muallim ve 1899’da miralay (albay) rütbesiyle ders nazırı oldu. Zamanla rütbesi mîrlivâ ve ferikliğe yükseldi. Meşrutiyet’ten sonra rütbelerin tasfiyesi kanunu mucibince, rütbesi mîrlivâlığa indirildi. 1911’de Gelibol
Tükendi
"Kürdistanda Bir Gece", şaşırtıcı, iki bölümden oluşan hikayesinin ilk bölümündeki kanlı sahnelerle, belki biraz da irkiltici bir roman. Savaşçıların mızraklarla ve yaylarla donandığı bir zamanda, -adı üzerinde- Kürdistandayız... Bir Nasturi köyüne saldırmayı planlayan Kürt aşiretinin soylu savaşçısı Saad çıkıyor karşımıza. Jean-Richard Bloch, okuyucusuna bir yandan Saad ve mensubu olduğu aşiretin hayatını tasvir ederken diğer yandan bir Nasturi köyüne çeviriyor yüzünü. Gördüğü ve gösterdiği, aynı coğrafyay
Tükendi
On yaşında, çocukluk çağında Asker ocağına giren, birbirini izleyen askeri okullar ve Harp Akademilerindeki hayatı, Kurmay Subay olarak 2. Dünya Harbi'nde Ateşemiliterliği sürecinde, Almanya'nın davetlisi olarak, Ogr. Cemil Cahit Toydemir başkanlığındaki heyetinde, Hitler'in makamında Avrupa ve Türkiye'nin durumu üzerie izlenimleri, 27 Mayıs 1960 İhtilali, İnönü ile çalışmaları, 22 Şubat Olayları, 21-22 Mayıs Ayaklanması, 3. Kolordu Komutanlığı, Milli Savunma Bakanlığı Müsteşarlığı dönemindeki 12 Mart
Tükendi
"Ve bu iş böylece bitti. Zaten ayaktaydık. Vekarla salondan çıktık. Vicdani rahat, suçsuzlukdan emin, masum ve muktedir insanların rahat nazarlarıyla bakıyorum.. Boyum sanki daha uzamış, başım herzamankinden dik. Huzur...Önümdeki Bayar vakarla ve heykel gibi kararı dinliyor. Kimsede en ufak bir sarsıntı alameti yok... Koğuşumuza gideceğimizi zannediyoruz. Birden bire teğmenler önümüzde bitiyor. Aklıma gelen başıma geliyor. Ellerimizi uzatıyoruz. Kelepçeler takılıyor. Başta Bayar olmak üzere idam ve müebbet
Tükendi
"Benim, Suriye ve Filistin´den gelen iki alayım Plevne´de son neferlerine kadar şehid oldular. Türk İmparatorluk toprakları bana değil, Türk Milletine aittir. Bu İmparatorluğun hiç bir parçasını hiç bir kimseye veremem. Yahudiler şimdilik milyarlarını biriktirsinler. Kimbilir, bir gün bu İmparatorluk paylaşılırsa, onlar da istediklerini belki de bir şey ödemeden elde edebilirler. Fakat ancak kadavramız paylaşılır, canlı vücuttan parça koparılmasına müsaade etmem." Sultan Abdülhamid´in gerçek bir devlet a
Tükendi
Eser, geçmişte yaşanan hâdiselerin millî, îman ve vicdan süzgecinden geçirilerek anlatılışıdır. Yazarın geçmişe hasretini ve gönül yanığını ifâde eden bu hâtıralar, siyâsî hayâtımız, kültür ve medeniyet târihimiz bakımından büyük önem taşır ve günümüze ışık tutar.
Kurtuluş Savaşı´nın öncü kadrosu içinde yer alan Hüsrev Gerede´nin Kurtuluş Savaşı, Atatürk ve Devrimlere ilişkin anıları yayımlandı. Anılar Sami Önal tarafından yeni harflere çevrilerek yayına hazırlandı. Atatürk´ün "Benim ilk inkılap ve müşkülat arkadaşım" dediği Hüsrev Gerede, olayları günü gününe not defterine geçirmiş ve bir süre sonra bu notları yeniden elden geçirerek anılarını kaleme almıştır. Gerede´nin anılarının ilk bölümü, 16 Mayıs 1919 günü Bandırma Vapuruyla İstanbul´dan hareketle başlayıp; Ku
Tükendi
Hangimiz, içini anılarla doldurduğumuz bir evin yıkımından sonra, zihnimizde de yeller estirebiliriz onun yerinde? Bu ev, bitişiğindeki arsada top koşturduğumuz komşu bir ev bile olsa, nasıl söküp atabiliriz onu geçmişimizden? İçine çocukluğumuzun sızdığı, büyüyerek dışına aktığımız; fakat, sırlarımızdan tutun da kendimize özel ne varsa, gelip tekrar yerinde bulmak arzusuyla her şeyimizi içinde bıraktığımız bu evin, en küçük ayrıntılarını bile cömertçe önümüze seren fotoğraflarıyla karşılaştığımızda neler h
Tükendi
Muhammed Salih bugün elli bir yaşında. Kendisinin söylediğine göre, bu 51 yılın, 7 yılı büyükannesinin anlattığı ilginç efsanelerin gölgesinde geçmiştir. Kalan 17 yılı değişik Sovyet okullarında israf edilmiş, 13 yılı kiralık ev aramakla harcanmış, 7 yılı siyasete kurban edilmiş, son 7 yılı da sürgünde geçmiştir. Ne güzel bir taksim. Bunun dışında Muhammed Salih` in 5 evladı, 13 kitabı ve geleceğe sağlam inancı var. Muhammed Salih: Bir kimsenin talih yüzüne gülecekse ancak bu kadar güler, demektedir.
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 326 kayıt bulunmuştur Gösterilen 260-280 / Aktif Sayfa : 14