Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 266 kayıt bulunmuştur Gösterilen 240-260 / Aktif Sayfa : 13
Naturalis yazar ve ilk çevrecilerden olan Henri David Thoreau (1817-1862) için doğa, inancının bir parçasıydı. Thoreau bu amaçla 1845 yılının ilkbaharında Walden gölünün kıyısına bir kulübe yaptı. Burada doğayı gözlemledi, çiftçilik yaptı gözlemlerini ve düşüncelerini bir günlüğe kaydetti. Doğal dünyada yaşamını sürdürürken bilinçli olarak yaşamayı hayatın sadece temel ihtiyaçlarını dikkate almayı ve hayatın öğretmesi gerekeni öğrenmeyi arzuladı günlük yaşamından kesitlerle beraber insanın varoluş gerçe
”... Tutarlı demokratik bir devlet rejimi için mücadele eden sosyal demokrasi, milliyetlerin mutlak hak eşitliğini savunur ve bir ya da birkaç milliyet olan lehine bütün ayrıcalıklara karşı mücadele eder. Sosyal-demokrasi özellikle ´resmi´ dil´i reddeder... Sosyal-demokrasi “millli kültürel özerklik” (ya da yalnızca “milli özerklik”) sloganını ve onu gerçekleştirme tasarılarını onaylamamaktadır... Milli kültür sloganı yanlıştır; milli sorun kavrayışında burjuva darkafalılığını ifadelendirmektedir. Enter
Tükendi
İktisat, devlet, siyaset ve benzerleri dinden beklenmesi gereken hususlar mıdır; bu alanlar dinin kapsamına girmekte midir; bulunmamaları dinde herhangi bir eksikliğe yol açmakta mıdır; acaba Peygamberlerin risaletinin zati bir parçası mıdırlar? Devlet kurmak dinin vazifesi midir? Siyaset ve devletin şartlarını beyan etmek risaletin görevi midir? Din müslümanlardan böyle bir şey istemekte midir? Hâlâ tartışılmakta olan bu ve benzeri soruları cevap verme amacındaki bu çalışma dini olan ile dinden olan arasın
Tükendi
Bir marksist için, devrimci bir durum olmaksızın bir devrimin olanaksız olduğu tartışmasızdır, ama her devrimci durum da devrime yol açmaz. Genel olarak söylersek, devrimci bir durumun belirtileri nelerdir? Üç büyük belirtiyi gösterirken kesinlikle hata yapmamış oluruz: 1) Egemen sınıflar için hiçbir değişiklik olmaksızın kendi egemenliklerini korumalarının olanaksız olduğu zaman; şu ya da bu biçimde 'üstteki sınıflar' arasında bir kriz, ezilen sınıfların hoşnutsuzluk ve öfkesinin had safhaya ulaşma
Tükendi
İspanyol felsefeci Fernando Savater´den, yaklaşık çeyrek yüzyıldır tutkuyla okuduğu, tartıştığı, yorumladığı Friedrich Nietzsche üzerine, kendi deyimiyle "ne akademik ne de bilimsel" denilebilecek bir eser Nietzsche´nin İdeası. 20. yüzyılın düşünce dünyasını etkileyen, rotasını belirleyen en önemli figürlerden biri olan Nietzsche´ye dair çalışmaların sayısı düşünüldüğünde, geleneksel kalıplar içinde yeni bir şey söylenebileceğini iddia etmek zaten mümkün değil. Fakat Savater´in felsefi birikimi ve yolculuğu
Tükendi
Kendisine faydası olamayan insanın ailesine milletine ve nihayetinden insanlı ğa da faydası yoktur. Kendisine fayda sağlamayan bîr milletin insanh ğa sağlayabileceği hiçbir fayda da olamaz. Bugün insanlı ğa bilimde, ti pta, ahlak alanı nda, ekonomik alanda, teknolojik alanda yarar sağlayan milletler kendilerine yarar sağlamış olan milletlerdir. Kendini çekici ideolojilere, geçmişe ve geleceğe adamı ş olan milletler, mevcut yaşamdan kopmuş olan toplumlar, perişan olduklarıgibi insanlığın sırtı nda da birer y
Tükendi
Bu kitabın merkezi önermesi siyasi bir söylem olarak İslamcılığın Batıda-geliştirilmiş formuyla modernitenin eleştirisi olarak Eleştirel Teori ile birlikte beraber gözönünde bulundurulabileceğidir. Okuyucularından mevcut siyasi kimliklerini askıya almalarını ve söylemlerinin parametrelerini üst üste binen kaygıları tanımak için yeniden biçimlendir-melerini ister. Bunu performatif olarak yapar, bugünü Batılı teorisyenlerden çok çağdaş İslam düşünürlerinin çalışmalarıyla inceler. Mihenk taşları Agamben, Zizek
Tükendi
İnsanlar özgürlüğün sınırları üzerine tarihin bütün dönemlerinde tartışmışlar, özgürlüğün şu ya da bu insan grubuna verilmesi ya da verilmemesi gerektiğine dair kafa yormuşlardır. Liberalizmin bu tartışmalara göre özgüllüğü, mevcut sistem içinde bir ya da iki ek özgürlük talebinde bulunmaması, yeni bir sistem içinde kendi aralarında birbirlerine bağlı, oldukça geniş bir özgürlükler yelpazesi talep etmesidir. "Liberal" sözcüğü, bu yeni düşünce akımını belirtmek üzere İspanya´da, Napolyon savaşları sırasında
Tükendi
Çağımızın içine düştüğü bunalım ve arayışların kaynağı, kişilerin dünyaya ve kendi hayatlarına bir anlam kazandıracak düşünceler bulamamaları ve geliştirememelerinde yatmaktadır. Kişileri hiçlik, boşluk ve parçalanmışlıktan kurtaracak bütünsel bir hayat felsefesine ihtiyaç duyulmaktadır. Hayat standardını geliştirmek için kıyasıya bir yarış içine giren materyalist sistemler, sağladıkları maddi ilerlemelerini hayatın kalitesini aşındırma pahasına gerçekleştirmektedirler.
Tükendi
Uzun ömürlü olamayan hükümetler nedeniyle, kurulduğu günden beri Türkiye demokrasisinde, klasik parlamentarizmi revizyona tabi tutma düşüncesi sık sık dile getirilmektedir. Yönetilebilir, istikrarlı ve çağdaş bir demokrasi oluşturulabilmesi amacıyla başkanlık, yarı başkanlık ve benzeri alternatif sistemler ortaya konulmaktadır. Hakim K. Haluk Yavuz, Türkiye?de Siyasal Sistem Arayışı ve Yürütmenin Güçlendirilmesi isimli çalışmasında; Yürütme Erki Yeterince Güçlü mü? Yarı Başkanlık Sistemi bir Çözüm müdür
Tükendi
Liberalizm, yüzyılımızın son yıllarının en gözde sosyal akımı haline gelmiş bulunmaktadır. Bir çok insanın belirli fikirleri veya muayyen toplumsal sistemleri adlandırmak için kullandığı "liberalizm" kavramı ne anlama gelmekte, neyi ifade etmektedir? Sosyal düşünce sözlüğüne ne zaman ve nasıl girmiştir? Hangi sosyal vakıaya karşılık olarak kullanılmış ve kullanılmaktadır? Bir tek liberalizm mi vardır, yoksa çok sayıda liberalizmler mi mevcuttur? Liberalizmin ögeleri ve özellikleri nelerdir? Atilla Yayla, bü
Tükendi
Yüksek teknolojiye dayanan global bir kapitalizmin egemen olduğu ve çöken örneklerinin ardından sosyalizmin bir döneminin de geride kaldığı günümüzde Marx`a ve Marksizme nasıl yaklaşmak gerekir? Üretimde robotların insanların yerini aldığı, dijital ağ sistemlerinin sadece iletişimi değil tüm bir yaşam tarzını değiştirmekte olduğu, bioteknoloji ve genetikte gerçekleştirilen atılımlara insanlığın yeryüzü serüveninin yakın gelecekte hayal edilemeyecek noktalara gelebileceği koşullarda Marksizmi nasıl yorumlama
Tükendi
72 Baharında, İngiliz komünist filozof John Lewis, Brintanya Komünist Partisi´nin dergisi Marxism Today´de "Althusser Vakası"na iki yazı ayırır. Teşhis: had safhada dogmatizm. tahmin hastanın fazla ömrü yok. Saldırı noktası hümanizmdir. John Lewis İçin sorun yok: marksist felsefe hümanisttir. "Tarihi yapan, insandır." İnsan tarihi "aşkınlaştırarak" yapar. "İnsan, bir tek yaptığını bilir." (Arka Kapak´tan)
Tükendi
"Totaliter rejimlere karşı, bugün hala eski bilgeliği anımsamakta yarar var; mutlak erk mutlak bir şekilde yozlaştırır; özgürlük herkesin kendi kendisinin efendisi olduğu ve salt kendisine danıştığı bir küre olmaksızın yürümez. Bunun ötesinde, siyasal ve toplumsal özgürlükler her şeyden önce ve yüksek değerleri gerçekleştirmek için zorunlu bir araç olarak görüneceklerdir
Tükendi
İngiltereden Amerikaya gelmiş olan siyasal kuramcı ve yazar Thomas Paine, Ocak 1776da Sağduyu adlı 50 sayfalık bir broşür yayımladı.. Üç ay içinde broşürden 100.000 adet satıldı. Paine, soydan geçen krallık anlayışına saldırıyor ve bir tek dürüst adamın bile toplum için gelmiş geçmiş tüm taçlı zorbalardan daha değerli olduğunu belirtiyordu.. Ona göre seçenekler ya zorba bir krala ve yıpranmış hükümete sürekli boyun eğmek ya da kendi kendisine yeterli ve bağımsız bir cumhuriyet olarak mutlu yaşamaktı. Tü
Tükendi
Frankfurt Okulu terimi yaygın, ancak savruk bir biçimde hem bir grup entelektüeli hem de özgül bir toplum teorisini belirtmek için kullanılagelmiştir. Frankfurt Okulu`nun en radikal olduğu kuruluş yıllarını el alan bu kitap Max Horkheimer, Theodor W. Adorno, Herbert Marcuse ve Erich Fromm`un eleştirel toplum teorisi sorununa katkıları üzerinde odaklanıyor. Wilhelm Reich, Karl Korsch, Walter Benjamin ve Bertolt Brecht`in eleştirilerinin ışığında, Frankfurt Okulu`nun toplumsal olaylara yaklaşımında kurampraks
Tükendi
Devrim! Eski zamanlarda kalmış bir sözcük diriliyor... Nerden geliyor bu inat, diye sorulacaktır. Günümüzün koşullarında, bu sözcüğün öne çıkarılması ciddiye alınmayacaktır. Bir hafifliğe, bir hastalığa, hatta bir züppeliğe bağlanacaktır. Değil mi ki artık, devrim kavramı, siyasi düşünce tarihinin ve kısacası siyasi tarihin, ancak akademik çalışmalara neden olacak bir konusu durumuna gelmiştir! Ya da sorumsuz grupçukların öne sürdükleri demode bir slogandır! Denilecektir ki: devrim yerine, otonomi mücadeles
Tükendi
Söz ve öz arasındaki aşikar, aşikar olduğu kadar da kolayca gözden kaçırılan mahrem bağdan yola çıkan kitap, insanın her şeyde olduğu gibi dille olan münasebetinde de savruk tutumuna bir nebze olsun merhem olabilmek için eski dünyaya ve bu dünyanın insanlarının anlayışına müracaat etmiş ve bu amaçla bünyesine Platon´un Devlet´i yanısıra Cassius Longinos´un Yücelik Üzerine (Peri Hupsous) isimli risalesini dahil etmiştir. Bu bağın gevşemesi veya büsbütün ortadan kalkmasın halinde doğacak tehlike ve zarar kend
Tükendi
Bu kitapta, yazarın 1997-1999 arasında çeşitli dergilerde yayımlanmış makale ve kitap tanıtma yazıları, verdiği konferansların metinleri ve çeşitli toplantılarda sunmuş olduğu bildiriler yer almaktadır. Yazar, bu kitabında yer alan yazılarında da, 30 yıla yakın bir süredir hermeneutik (yorumbilgisi) geleneği içerisinde üzerinde çalıştığı tek bir felsefi konu ve problematiği işlemeye devam etmektedir. Bu konu ve problematik; mantık-bilgi-bilim-kültür bağıntısı ve bunların her birinin özleri gereği tarihs
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 266 kayıt bulunmuştur Gösterilen 240-260 / Aktif Sayfa : 13