Tanzimat´la resmen başlayan batılılaşma hareketinden sonra yabancı unsurların bütün içinde erimeleri zorlaşmış ve sonuçta hemen hemen her alanda birbirine zıt iki yaşayış kendisini göstermiştir.Doğunun eskiyi ve Batı yeniyi temsil ettiği bu anlayşta, en köktenci tavır her ikisinin de ötekini yok etme arzusudur.Ancak birçok yazar iki kültür ve medeniyet arasındaki ortak beşeri değerlerden hareket ederek bunlar arasında bir uzlaşmayı gerçekleştirmeye çalışmışlardır.İşte Halide Edib bu görüşün,2,meşrutiyetin s
Türkiye Rumları, bugün sayıları iyice azalmış bir cemaatin üyeleri. Azınlık statüsünün karşılığı olarak kullanılan, varlıkları ancak eski mahallelerdeki bir "renk" olarak hatırlanan bir cemaat. Şehirlerin havasında etkileri belli olmadan, kendilerine sağlanan haklara minnet duyup, sessiz sakin ve fazla göze batmayacak şekilde bir kenarda "muhafaza olmaları" yeterli görülüyor. Hem Türkiye hem de Yunanistan ulus-devlet çağı tarihlerinin nesnesi konumundalar. Samim Akgönül, Türkiye´deki Rum cemaatinin modern
Cumhuriyet´in temel değerlerine yönelik saldırılar,
Önüne geçilemeyen yolsuzluklar,
Eğitim ve sağlık başta olmak üzere çöken kamusal sistemler,
Sorunlara çözüm getirmesi beklenen siyasetteki kirlilik
BİR İDAMLIK CİHAN VARDI ASILDI Üstad bundan seneler önce;
"Bir idamlık Ali vardı asıldı Kaydını düştüler mühür basıldı.
Geçti gitti, bir kaç günlük fasıldı. Ondan kalan boynu bükük ve sefil
Bahçeye diktiği üç beş karanfil..." Demiş....Şiirdeki "Ali" ismini "Cihan" diye değiştirin. Buyurun size Cihan Oskay´ın yaşadıklarının özeti. 27 Kasım 2006 gecesi bir ülkenin futbol alemini derinden sarsacak açıklamalar yaptı Cihan Oskay, ama tıpkı şiirdeki gibi yaşandı hersey. Birkaç günlük fasıl oluverdi anlatılanlar.
... 12 Eylül'den sonra "Sokaktaki Asker" artık kışlasına döndüğü için bu kitap 12 Eylül Yönetimi Dönemi'ne ait kimi anıları içermektedir. Bu nedenle, bu kitap "Sokaktaki Asker"in devamı sayılmalıdır.
Mete Tunçay, hem son derece titiz ve üretken bir araştırıcı olarak hem ufuk açan, tecessüsleri tahrik eden bir "öğretmen" olarak, Türkiye´nin sosyal bilimler ortamında derin izler bırakmış, bırakmaya devam eden istisnâî bir entelektüel.
Elinizdeki derleme, Mete Tunçay´ın temel ilgi ve çalışma alanlarını gözeterek hazırlandı. Kitap, onun araştırma, derleme ve çevirileriyle katkıda bulunduğu üç alana ilişkin özgün makalelerden oluşuyor.
Siyasal düşünceler tarihi ve siyasetbilimi teorisine ilişkin: Mehmet Al
Sanayi toplumunun bir sonucu olarak ortaya çıkan modern ulusçuluk, kuşkusuz geleneksel toplumun ilişki biçimlerinin bir çoğunun yerine başka yeni ilişki biçimlerinin ikame edilmesinde etkili olan gelişmelerden biri olmuştur. En önemli ikame işlemi ise bizzat "ulus" olarak ifade edilen ilişkilerin kendisidir.
Modern Türk ulusunun inşasına eşlik etmiş ve bu sürece büyük ölçüde etkide bulunmuş entelektüel tartışmalar bu kitabın merkezî konusudur. Türkçülüğün oluşum sürecinde; geliştirdikleri teorik yaklaşımla
Yaşadığımız süreci doğru kavrayıp yorumlama açısından kusursuz bir yaklaşım
Gazeteci yazar, şair, edebiyat ve düşün adamı Özdemir İnce, Cumhuriyetle birlikte modern Türkiye´nin yapı taşlarını oluşturan değerlerimize bir kez daha sahip çıkıyor.
Laikliği iğdiş edip Cumhuriyetin değerleri karşısında rövanş düşleri sergileyenleri, içte ve dışta oluşturulmak istenen Süryani, Ermeni, Kürt planlarını deşifre ediyor.
Koskoca bir tarihi içinde barındıran Boğaziçi, bu kitap sayesinde gözünüzden kaçan tüm güzelliklerini karşınıza bir bir çıkarıyor. Kadıköy´den Anadolukavağı´na, Tophane´den Rumelifeneri´ne kadar olan ve İstanbul´un diğer semtlerini içine alan bir yolculuk sizleri bekliyor.
Bize bu yolculuğu yaptıran Ünal Kurtçu, Boğaziçi´nin sahilsaraylarını, yalılarını, eski ve yeni mekânlarını, bahçelerini; oralardaki yaşanmışlıkları, olayları, hikâyeleri, okuyucuyu yormadan yalın bir dille anlatıyor.
Bir araştırma
Köy Kanunu, Maden Kanunu, Tapu Kanunu, Vakıflar Kanunu, Yabancı Yatırımlar Kanunu gibi kanunlar peş peşe değiştirilerek, Kıyı Kanunu gibi kanunlar çıkarılarak ve topraklarımızın % 15´i çok-uluslu şirketlere ayrıcalıklı sözde "maden arama imtiyazlarıyla" verilerek, ülkemizin toprakları milli güvenliğimizi tehdit edecek biçimde yabancı kişi ve kuruluşlara peşkeş çekilmektedir. Tüm vatansever insanlarımızı rahatsız eden bu emperyalist saldırıya ilk kurşunu atanlardan biri olan Orhan Özkaya; Cumhuriyet Toprakla
Elinizdeki bu eser, Hristiyan Avrupa'nın, yüzyıllar boyu İslam'dan intikam alma çabalarının zamanla hangi boyutlara ulaşmış olduğunu göstermesi bakımından çok dikkat çekicidir. Bu kitapta ayrıca İslam'ın yayılmasını önlemek, İslam'ın çekilmiş kılıcı Türkleri tarih sahnesinden silmek için şeytanın bile aklına gelmeyen tertiplere girişildiği, akıllara durgunluk veren entrikaların çevrildiği de görülecektir.
"Medyanın İç Savaşı-Büyük Cumhuriyet Polemiği" neden yazıldı? Bu kitaba yer vermeyen gazete, kitabın adını anmayan televizyon kalmadı Türkiye´de. AB İle 3 Kasım görüşmelerine ne kadar yer verdiyse Türk medyası, neredeyse bu kitaba da aynı hakkı tanıdı. Kitapta Hasan Cemal´in betimlemelerinden kurtulanların bıyık altından güldüğünü, kurtulamayanların ise hayli öfkeli göründüğünü bizzat yaşadım. Nerede üç gazeteci bir araya gelse ´Hasan´ın kitabını okudun mu?" diye birbirine soruyor ve yorumlar başlıyordu. Ya
Sözünün arkasında duramayan Türkiyenin caydırıcılık gücü ve inandırıcılığı giderek azalmakta. Ama belki daha önemlisi, vatandaşın da bu kırmızı çizgi edebiyatına karnı doymakta.
Yeni kırmızı çizgiler icat ve ilan edenlere, izledikleri politikaların maliyetlerini de millete fatura edenlere, Bizim zaten kırmızı çizgilerimiz vardı. Onları kimler aldı? diye sormak hepimizin en doğal hakkı değil mi?
Türkiye´nin puslu derinliklerine ışık huzmesi düşürmeye çalışan belgesel bir kitap ´Ben Yeşil´...
Son dönemde adı derin ilişkiler ve eylemler dolayısıyla en fazla duyulanlardan biri hâline gelen Mahmut Yıldırım´ın nam-ı diğer "Yeşil"in silüetinin izini süren yazar, önümüze bir Türkiye fotoğrafı koyuyor...
Yeşil´in ortaya çıktığı süreci ve yaşanan olaylar
Türkiyenin Siyasal Partileri (1859-2005), Türkiyedeyasal olarak kurulmuş bulunan 337 siyasal partiyi inceliyor. 337 siyasal partinin 89u 1859-1922 yılları arasında, 103ü 1923-1980 arasında ve 145i 1980 sonrası kurulmuş.
Partilerin kurucuları ve kuruluş tarihleri, girdiği seçimler, topladığı kongreler, kapanma nedenleri ve kapanma tarihlerinin yer aldığı bu kitapta, 1859dan itibaren Türkiyenin siyasal serüveni de ele alınmış oluyor. Yakın siyasal tarihimize açıklık getiren ve trajikomik birçok bilg
...Bu çalışmanın konusu, katılım biçimlerinin değişen sosyoekonomik ve siyasi koşullara uyarlanmasıdır. Kısacası, Osmanlı döneminden kalma himayecilik ilişkilerinden, bugün Türkiyede çok yaygın olan modernleştirilmiş kliyentalist yapılara nasıl gelindiği açımlanmaktadır. Bu kitapta sunulan sonuçlar, sadece Datça için geçerli değildir; toplum ve siyasetin içyapılarında hâkim olan güç mekanizmaları ile ilgili olduklarından, bir ölçüde (kırsal) Türkiyeyi de anlatmaktadır...
Horst Unbehaunun elinizdeki
Türkiye`nin düşünce yelpazesinde özgün bir duruşa sahip olan Nevval Sevindi`yi özellikle kadınların ve gençlerin sorunlarına karşı duyarlılığıyla tanıyoruz. Kitapları, sivil toplum çalışmaları, Anadolu`da verdiği sayısız konferanslarının yanı sıra köşe yazılarında da günümüz dosyası ve Türkiye`nin kültürel, sosyal ve bireysel sorunlarıyla yakından ilgili.
1995-2005 yılları arasında kaleme aldığı yazılarının derlendiği bu kitabın temel amacı, son on yılın karmaşasını, şiddetini ve uzlaşmaya geçişi tarif e
Türkiye Yol Ayrımında
Bir Yeni Emperyalizm
26 Yıl Sonra
Güven Bunalımı
Bazı Temel Sorunlar ve Öneriler CHP İçin
Bazı Temel Sorunlar ve Öneriler Türkiye İçin
Kemalizm Kuşatma Altında
Cumhuriyet'e Çok Yönlü Saldırı
Yeni Ortaçağ
CHP Nereye
Yeni Dünya Düzeni'ne Karşı
Bir Dünya mı Kuruluyor?
İyi de Sosyaldemokrat Hareket Ne Yapar?
Kitleler Neden Sessiz?
Türkiye İşgal Altında
Rantiye İslamcı İşbirliği
Çıkış Yolu
Büyük Tehdit..
Dünyanın yeniden düzenlendiği günümüzde Türkiye tarımı da buna koşut olarak yeniden yapılandırılıyor. Bu yeniden yapılandırmayla, Türkiye tarımı tahrip ediliyor. Çiftçilik mesleğini zorunlu olarak bırakanların toprakları, şirketler veya daha büyük değişik yapıların elinde toplanıyor. Çok uluslu ve yerli tarım-gıda şirketleri, Latin Amerika ülkelerinde yaptıkları gibi toprakları satın alarak, plantasyon usulü topraklara sahip olmuyor, aksine Türkiyede plantasyon özelliği gösteren ürün bölgelerinde üretim ya
Toplam 546 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 480-500 /
Aktif Sayfa : 25
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.