Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 976-992 / Aktif Sayfa : 62
"Zaman ne gösterir, yıllar ne getirir ya da neler götürür bilmiyorum ama o gün, Kerem'in her şeyi olmaya hazırdım ben. Bir insanın her şeyi nasıl olursunuz? Yani siz benim yerimde olsanız Kerem'in o yıldız yıldız gözlerine bakıp, "her şeyin olmaya hazırım, işte geldim" diyecek olsanız, ne yapardınız? (...)" Tam da "Kerem ile Selma" adlı yeni bir aşk efsanesi ortaya çıkacakken (!) "Kerem ile Aslaaa!" dedirten bir düğün hikâyesini komedi tadında aktaran bu kitabı okurken, ilk satırından son satırına dek dudak
Tükendi
Ne kadar yukarı çıkarsanız, o kadar yüksekten düşersiniz. Manhattan'da İhanetin olduğu kadar dostluğun da bir bedeli var. Çünkü ne derler bilirsiniz. Bedavaya sadece güneş Doğar... İhtişamlı giriş diye buna derler: Carlyle üçüzleri, Yukarı Doğu Yaka'da çoktan birkaç dost ve daha da fazla düşman edinmeye başladı. O, en yakın arkadaşının kız arkadaşını çaldı, A, Chanel bale pabuçlarının kraliçesini tahtından etti ve B de yanında o malum özel kişi olmadan kuş gibi, Avrupa'ya uçuverdi. Artık Beşinci Cadde bo
1.Dünya Savaşı sırasında üç yılını Sibirya'da savaş esiri olarak geçiren Gabriel Dan 1919 yazında Polonya'ya dönerek Varşova yakınlarında, Lodz kentindeki Savoy Hotel'e yerleşir. Toplumsal katmanların ters yapılandığı otelde zenginler alt katlardaki odalarda kalırken yoksul müşteriler en üst kattaki odalara yerleşmiştir. Otelin yöneticisi Kaleguropulos henüz hiç kimsenin yüzünü görmeyi başaramadığı, merak uyandıran birisidir. Oda ücretini ödeyemeyenlerin yaşlı asansörcü tarafından rehin alınan bavulları,
"Smyrna'nın bütün sokakları denize götürürdü insanı; denize paralel uzanan sokaklarda bile, adım başı sokağı dik kesen yan sokaklar, daracık geçitler insanı yolunu değiştirmeye davet eder, burnuna iyot kokusunu, kulağına suyun hafif çalkantısını üflerdi." Loren Edizel'in ilk kez 2008 yılında yayımlanan ve övgüyle karşılanan İzmir Hayaletleri isimli romanı, Delidolu Yayınları'nın gözden geçirilmiş yepyeni baskısıyla edebiyatseverlerin beğenisine sunuluyor. İzmir Hayaletleri, Birinci Dünya Savaşı'ndan Kurtul
an Yeri - Zifir, "Haramdan Sakın" serisiyle yüz binlerce okura ulaşan Merve Özcan'ın kaleminden uzun zamandır beklenen yepyeni bir soluk. Birbirine düşman iki halk ve zamandan, dünyadan soyutlanmış, kısıtlanmış, dışlanmış bir bölge; Ateşoyuk. Ve bu toprakların şahit olduğu savaş, efsane, kan, aşk ve kaybın hikayesi. Bir orman vardı. Adamı gizler, kadını saklar, dalları arasına gecenin zifirini sarardı. Kadın adamı bir okla vurur ama yine kendini yaralardı. Zihnindeki eksikleri adamın izleriyle yamar, sonra
Düşler uzak gibi görünüyordu ama yakındı aslında. Belki de bazı şeyleri görmeyi istemek gerekiyordu. Gözlerini aç desem, kapatacaksın biliyorum. Ama kapatma gözlerini, gözlerinin içinden gelen o sıcaklıktan bari mahrum etme beni. Gözlerimi gelişlere verdim ben. Gözlerimdeki hüzün bile seni özlemiş. Düşüncelerim gururlu, hayallerim, aşkım gurur tanımıyor. Gelseydin, gururumu ezip sana koşacaktım yine. Susturacaktım içimdeki o isyanı, kavgaların ortasında bir güneş gibi doğacak ısıtacaktım kalbini. Sevinçten
Tükendi
Düşler uzak gibi görünüyordu ama yakındı aslında. Belki de bazı şeyleri görmeyi istemek gerekiyordu. Gözlerini aç desem, kapatacaksın biliyorum. Ama kapatma gözlerini, gözlerinin içinden gelen o sıcaklıktan bari mahrum etme beni. Gözlerimi gelişlere verdim ben. Gözlerimdeki hüzün bile seni özlemiş. Düşüncelerim gururlu, hayallerim, aşkım gurur tanımıyor. Gelseydin, gururumu ezip sana koşacaktım yine. Susturacaktım içimdeki o isyanı, kavgaların ortasında bir güneş gibi doğacak ısıtacaktım kalbini. Sevinçten
Tükendi
Dedim ki, ey sevgili senin derdine düştüm, dertliyim. Dedi ki, derdin bir gün nihayete erer, Dedim ki, bana ay ol, beni ışıklandır. Dedi ki, talihin varsa pekala. Dedim ki, merhametlilerden vefa adetini öğren Dedi ki, güzeller pek az vefakar olur....... Dalarsın yeşil güzlerine Firdevs cennetleri zannedersin, çıkmak istesen de artık çıkamazsın, yine ram olursun mavi gözlerine, sonsuz deryalarda yüzüyor gibi, bir daha dönemezsin çıktığın limana, unutursun tüm bir benliğini, düşersin kara gözlerine dips
Bir Tanrı'ya âşık olduğunuzda taşa dönüşebilir, kinin ve intikamın yıldırımlar düşürdüğü denizlerde acı içinde kıvranarak can verebilirsiniz. Deniz Atasoy, hiç şüphesiz cehennemin kor alevlerini üzerinde taşıyan bir şeytan, Tanrıların ölümcül güzelliğiyle onurlandırılmış bir fani, meleklerin el değmemiş saflığını barındıran safir mavisi gözlere sahip bir kalp kırandı. Ne şeytandı ne de bir Tanrı. O, ölümsüz bile değildi, fakat acıtan bir güzellikle sonsuza değin ödüllendirilmişti. Mücevher'i günbegün yakan,
Gerçek mutluluk, hayal kırıklıklarından ders almayı öğrenmekte gizlidir. Elizabeth ile Jack üniversite çağında aşk yaşayıp genç yaşta evlenir, kısa bir süre sonra iki çocuk sahibi olup ailelerini genişletirler. Yirmi yılı aşkın bir süre sonra dışarıdan bakıldığında hâlâ kusursuz bir çift gibi görünseler de aslında birliktelikleriyle ilgili kendilerine bile itiraf edemedikleri ciddi sorunları vardır. Jack yıllardır kariyer hedeflerinin peşinden gidip tüm ülkeyi dolaşmış, Elizabeth de ailesini bir arada tutm
Tükendi
?Biliyorum, imkânsız aşk bu!" demişti Murat. ?Ama hükmedemiyorum kendime. Çünkü, YÜREĞİM SENİ ÇOK SEVDİ!" Ardından da dizelere dökmüştü sevdasını: yüreğim seni çok sevdi o yürek talan o yürek yangın yeri o yürek seni istiyor bir tek seni... Aslı ile Murat'ın İstanbul-Bursa-Amerika üçgeninde yaşadıkları destansı aşkın öyküsü.
Tükendi
Allah affetsin beni. Aşırı değer verdiğim her gün için affetsin. Düşündüğüm, aklımdan geçen her saniye için affetsin. Gözümden akan her damlanın dünyalık bir sevgi için aktığı her salisesi için affetsin. Dünyalık bir sevgi gibi görünüyor ama belki yeni bir dünyanın kapılarını aralamaktır bu sevgi.. Kim bilebilir? Allah seni de işlediğin her günah için affetsin. Gönlünde ne varsa hakkında hayırlı olsun. Aklından geçen ne varsa çıksın karşına. Kimi istiyorsan bu ömür denilen yolda, o senin yol arkadaşın olsun
Tükendi
Kendisi dâhil her şeyden uzaklaşma arzusu duyduğu bir anda parka giden Leon, çok ilginç bir sürprizle karşılaşır. Varlığından habersiz olan genç bir kızın, tatlı sesini duyarak uzaktan yavru kedi ile oynamasını izlemeye başlar. Sevimli hallerine kapıldığı kızın, sımsıkı topuz yapılmış saçları ve baykuşa benzemesine sebep olan kocaman gözlükleri ile bakımsız bir görüntü sergilediğini düşünürken saklı güzelliğine şahit olarak hayatının şokunu yaşar. İlk defa bir kadının varlığından bu derece heyecanla
Tükendi
Hastalarına hayat vermeye çalışırken kendini hasta yatağında derin komada bulan acil servis doktoru Lauren, yaşam ile ölüm arasında sessiz bir mücadeleye girer. Annesi bile farkında değildir bu mücadelenin, servisin bölüm şefi olan hocası ise çoktan fişin çekilmesinden yanadır. Lauren kendini hastanede bırakıp sesine karşılık aramaya başlar, ulaşamadığı yer yoktur ama hiç kimse farkında değildir varlığının/yokluğunun Ve bir gün, artık başkasının oturduğu dairesinde yakalanır. İlk kez görülür, duyulur olmuşt
Tükendi
"Âşık oluyoruz, çünkü beynimiz var; düşünüyor, hissediyor, tepki veriyor... Âşık olduğumuz şey, karşımızdaki insana beynimizin atfettiği değerlerin tümü. Kimine göre güzellik olabilir bu, kimine göre akıl, kimine göre uyum yeteneği. Ama sonuç olarak, beynimizin yarattığı bir hayale âşık oluyoruz. Aşkın gözünün kör olduğu önermesi bu nedenle doğru. Âşık, beyniyle görüyor çünkü, gözüyle değil, Âşık olan kişi, beyninin görmesini emrettiği şeyi görüyor; normal insan gözünün görebileceğinin çok ötesinde bir görü
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 976-992 / Aktif Sayfa : 62