Tekil düşünce, tekil ile çoğul arasında kolektif bir yere sahiptir. Her bir insanı çokluk olarak ele alır; Tarde'ın yazdığı gibi, tekil olan birey değil onun çokluğudur; her bir bireyleşme eğilimi kolektif olmaya devam etmektedir. Herkes bir toplumdur. Toplum, insanların içinde oldukları alan olmaktan çok, toplumlar, insanın içindedir. İnsanlar toplumda değil toplumlar bir insanın içinde vardır; yine Tarde örneğini düşünürsek, denizde balıklar değil balıkların arasında deniz vardır. Tekil düşünce çoğulluğum

Bilinçle ya da bilinçsizce, verili olan her şeyin yapıbozumuna tabi tutulduğu günümüzde, egemen söylem 'tektiplik'ten 'değişik olmanıntadı' na doğru dönüşürken; toplumsal değişme-kültür-kişilik ilişkilerinde farklılığın ortaya konmasıyla kalmayıp; farklının, iktidardan yansıyan/iktidarı yansıtan, hiyerarşinin oluşturduğu/hiyerarşiyi oluşturan verili değerlerin ötesinde ele alınmasını gerekli buluyorum. Kuşkusuz tektipleştirici söylemin egemenliğindeki bilimsel çalışma ve yorumlarda da farklıdan söz edildi.

Bu eserde Tunceli kültür değerlerinin araştırma ve inceleme sonucunda otantiğe uygun bir biçimde yer almıştır. Bu eser Tunceli yöresine ilişkin araştırma-inceleme yapan kişi, kurum ve kuruluşların başvuracağı kültür ve sanat değerlerini tanıyacağı kaynak kitabıdır.

Modernitenin genelleyici, tektipleştirici, pozitivist, akılcı içeriğine yönelik eleştirel kadınlık durumu ve bu durumla doğrudan ilişkili feminist hareketler açısından da gündem değişikliği yaratmıştır. Böyle bir bağlamda tartışılan 'gerçek', yanlızca feminist hareket tarafından değil; modernitenin egemen lehine işleyen kuram ve pratiklerinin, üstelik onların özgürlük ve mutluluğu adına 'dışladığı' kimliklerce de yapı-bozumuna tabi tutulmaya başlamıştır.

Günümüz sosyolojisini ve kuramlarını en derinden etkileyen isimlerin başında kuşkusuz Fransız sosyolog Pierre Bourdieu gelmektedir. 2002de hayatını kaybeden Bourdieunün sosyolojinin, antropolojinin ve felsefenin gündelik hayatla ilişkileri üzerine temellendirdiği düşünceleri, birçok sosyal bilimci için ilham kaynağı olmayı sürdürüyor ve daha uzun zaman da sürdüreceğe benziyor. Yerli-yabancı akademisyenler tarafından kaleme alınan makalelerden oluşan bu kapsamlı derleme Bourdieunün hayatını, düşünce sistem

Bu kitabı hazırlarken önce toplumla ilgili değerlerimi damıtmak, sonra da kendinin topluma yaklaşımını sınamak siteği hep başat ölçütüm oldu. Toplumun temel kurumları ile benim ilişkilerim değerlendirirken, özellikle genç kuşaklara belki bir hizmette bulunurum ümidi de temel güdüyü oluşturdu.

Bugün dünya İranın Nidasında sembolleşen olayları tartışıyor. Nida bir özgürlük çığlığı mı yoksa Soroz turuncusunun İrandaki açık yeşil versiyonu mu? İran sokaklarında bugün yaşananlar, İranı anlamaya yetmez. Elinizdeki kitabın yazarının da söylediği gibi, Türkiyede çeyrek asır boyunca İran destekli ayrılıkçı ve dini terörün etkisi altında kaldı. İran bununla da yetinmeyip Türkiyenin iç işlerine müdahaleye varan açıklamalarda ve organizasyonlarda bulundu. 2000li yıllara gelindiğinde yaşanan g

Genel olarak bilim sosyolojisi literatüründe üç gelenekten söz edilebilir. İlki; bilimsel doğruluk ve geçerlik kriterlerinin hiçbir tarihsel-sosyal kökene bağlanamayacağını savunan; ve dolayısıyla, bilim topluluğunun 'kendine has' normlara sahip, 'özgür' birey araştırmacılardan oluşan 'özel türden' bir topluluk olduğunu iddia eden pozitivist bilim sosyolojisi yaklaşımlarıdır. Bunun tam karşısında, bilim topluluğunun ve bilimsel eğitimin katı hiyerarşik yapısına, bilimsel bilginin konvansiyonel karakterine o

Bilgi nedir? Bilginin türleri nelerdir? Bilgi,nesnel olarak elde edilebilirmi? Bilginin oluşum sürecinde toplumsal ve kültürel yapıların rolü nedir? Farklı bilgi dallarının gelişimi nasıl bir süreç izlemektedir?Bilgi sosyolojisi, bilgi- toplum ilişkisi bağlamında bazı temel sorulara cevap arayan bir sosyoloji alt disiplinidir.Modern sosyoloji, bu ve buna benzer sorulara, son,200 yıl içinde bir cevap bulmaya çalışırken Batı'da 'bilgi sosyolojisi' denilen disiplin ortaya çıkmış ve bugün önemli bir sosyoloji

Yazılı veya sözlü, etkin bir iletişim, ancak dilin doğru kullanılmasıyla mümkündür, iyi biryazının yetenek kadar, uzun yıllara yayılan yazma deneyimini gerektiren bir iş olduğu bilinmektedir. Başarılı yazı yazma, yazımın temel kurallarının yanında, sistemli düşünme, hayal kurma, duyguları ve düşünceleri aktarabilme yeteneği gerektirdiği de bilinmektedir. İş yazışmaları birçok amaçla yapılmaktadır. Yazışmaların asıl amacı; örgüt çalışanlarını bilgilendirmek, örgütün iç ve dış çevresi arasındaki gelişmelerden