"En az 16 saat ders yükü, kart basma, projeler, danışmanlıklar... burada hem sekreterlik yapıyoruz, hem memurluk yapıyoruz... hem de bir kolej öğretmeni gibi olabildiğince çok derse giriyoruz. Araştırmaya zaman kalmıyor. (...) Yaratıcı projelerime maddi manevi destek alamıyorum." "Ümit ediyorum doçentlikten sonra biraz rahatlayacağım. Alıştım yani bu şartlara. (...) Depresyona girecek kadar değil... Birkaç saat, bir gün sürüyor belki. Öyle beni fiziksel olarak hasta edecek, bunaltacak, moralimi bozacak, ağl

Bu kitabın konusu olan Türkiye'de öğretmen, daima emeği ile geçinen bir insandı; sonraları icat edilen bir ifade ile "beyaz yakalı emekçi" idi. Başlangıçta kendisini emekçi olarak nitelendirmezdi; devlet memuruydu ve meslek sahibiydi. Daha da önemlisi ona, ayrıca, ilmen, fennen, bedenen kuvvetli ve yüksek karakterli kimliği ile Cumhuriyet'i muhafaza edecek öncü kadroların içinde yer alma görevi verilmişti. Bu nedenle anneler, babalar çocuklarını ona, "eti senin, kemiği benim..." diye emanet ederlerdi. Do

Cumhuriyet kurulurken ilk iş "eğitim sorunu nasıl çözülecek?" sorusuna yanıt aramak oldu. Osmanlı'dan alınan miras ortadaydı. Devleti kuranlar, başta Mustafa Kemal olmak üzere, ivedilikle bu sorunu çözmeye karar verdiler. En akılcı çözüm, kırsalda görev yapacak öğretmenler yetiştirmek, böylece vatandaşların en azından okur-yazar duruma gelmelerini sağlamaktı. Bugün 4+4+4 diye "matematik formulü (!)" gibi sunularak uygulamaya konulan sistem, bir eğitim çıkmazıdır ki, bir çağdışı uygulama olarak tarihteki ye

Hayırsever vatandaş Dadaşoğluna yetim duası. Oltulu emekli Emniyet Müdürü D.r Mevlüt Dadaşoğlu, Oltu merkez ve köy okullarında eğitim gören toplam 307 yetim öğrenciye kışlık mont yardımında bulundu. Erzurumun Oltu Kaymakamlığının ilçe Milli Eğitim Müdürlüğü kanalıyla organize ettiği mont yardımıyla 307 öğrenci sevindirildi. Kaymakamlık binasında gerçekleştirilen mont dağıtımı esnasında konuşan Oltu Kaymakamı Ömer Lütfi Yaran, hayırsever vatandaş Mevlüt Dadaşoğluna hassasiyetinden dolayı teşekkür etti. Kayma

Hesap verebilirlik, eğitim ve eğitim yönetimi alanında ihmal edilen konulardanbiridir. Bu ihmalin arka planında genellikle bireylerin kuramsal ya da kanunda var olanı davranışa dönüştürememesi olgusu varsayılabilir. Eğitim örgütlerinin öğrencilerin eğitimine ve başarısına ne kadar katkıda bulunduğu hesap verebilirlik döngüsü ile ortaya çıkarılmaya çalışılmaktadır. Hesap verebilirlik döngüsü eğitimin niteliğini artırırken aynı zamanda bireylere adalet, hakkaniyet, demokrasi, eşitlik ve hoşgörü de sağlamaktad

Bugünkü milli eğitim sistemimizin ilkeleri ve hedefleri, Cumhuriyetin ilk yıllarında tespit edilmistir. Bu ilke ve hedefleri gerçeklestirmek üzere, yapılacak olan eğitimsel faaliyetleri organize etmek üzere, o zaman çıkarılan kanunlar, zaman içerisinde beliren ihtiyacı karsılamak üzere hazırlanmıs olan yenileriyle birlikte, günümüze kadar eğitimimize yön vermeye devam etmistir. Ancak sonradan çıkarılan bu kanunların büyük bir çoğunluğu, gelisen yenilikler ve olaylar karsısında, Cumhuriyetin ilk yıllarındaki

Çokkültürlü eğitimin amaçları nelerdir? Kavramsal yanlışlar neler? Çeşitlilik arz eden günümüz toplumunda etkili bir vatandaş olarak yer alabilmek için gerekli bilgi, beceri ve yaklaşımların öğrenilmesinde çokkültürlü eğitim neden önemlidir? Günümüz yoğun eğitimcileri çokkültürlü eğitimin uygulamaları, teorileri, ilkeleri, ve kavramlarına nasıl karar verecek ve bunları günlük eğitim ve yönetim yaşantılarında etkili bir şekilde nasıl kullanacaklar?

Öğretmenin toplumda, okulda ve sınıfta belli rolleri bulunmaktadır. Öğretmen mesleğini sınıf denilen fizikî ortamda gerçekleştirmektedir. Öğretmenin meslekî açıdan etkililiği; öğretim boyutu konusunda gösterdiği başarı yanında sınıf yönetimindeki başarısına da bağlıdır. Sınıf yönetimi, sınama ve yanılma yoluyla kazanılan bir beceri değil, bilimsel temelleri olan bir bilim dalıdır. Sınıfta etkili bir öğrenme ortamının oluşturulması, sınıf yönetimiyle yakından ilgilidir. Sınıf yönetimi, öğretmenin öğrenciler