Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 214 kayıt bulunmuştur Gösterilen 20-40 / Aktif Sayfa : 2
Güney Kafkasya, Hazar Denizi ve Karadeniz havzaları günümüzde yeryü­zünün en önemli jeopolitik, jeoekonomik ve askerî-jeostratejik mekânların­dan bir tanesi olarak kabul edilmektedir. Söz konusu bölge 20. yüzyıl sonundan itibaren yeryüzünün en büyük ve gelecek vaat eden enerji, ulaşım, iletişim projelerinin ve diğer projelerin merkezine dönüşmekle beraber, Avrasya'nın en istikrarsız ve çatışmalı bölgelerinden bir tanesi olarak da bilinmektedir. Çalışmada; bölgenin güvenlik ortamı, bölge ülkelerinin askerî-j
Türklerin daha İslâm medeniyeti çevresine girmeden önce kullandıkları Oniki Hayvan Takvimi, bazı Türk şubeleri arasında Ortaçağ’ın son zamanlarına kadar kullanılmıştır. Türklerin kullandıkları Oniki Hayvan takvimi hakkında elde toplu bir eser bulunmaması, tarih araştırmaları için büyük bir noksan teşkil ediyordu. Gerçi bu takvimin Uzak Şark medeniyeti çevresinde kullanılışı ve bilhassa menşei hakkında mühim tetkikler vardı; fakat bunlar, çok dağınık bir halde idi ve bilhassa genç tarih araştırıcıları için
Akademisyen kimliği ile yazdığı ?Stratejik Derinlik' kitabıyla dış politika doktrinini yazan Ahmet Davutoğlu, önce güçlü bir hükümetin dışişleri bakanı, ardından da başbakanı olarak hiçbir müdahale ve engelleme ile karşılaşmadan doktrinini uygulama imkanı buldu. Elinizdeki kitap, ?sessiz devrim" ile Türkiye'de yapısal bir değişim yaratmış bir partinin bölge politikasını dayandırdığı teorik arka planın gerçekçiliğini ve tutarlılığını, bunun bölge için öngördüğü düzenle olan ilişkisini, hedeflerini ve 14 yıll
Türkiye'nin Aydınlanma hareketi dendiğinde hep tartışılagelen önemli nokta şu olmuştur: Ulusal bağımsızlık mücadelesi sonucunda elde edilen haklar kazanılmış mıdır, verilmiş midir? Bir başka deyişle birtakım haklar halka tepeden mi dayatıldı, yoksa halk bunları kendi mücadelesiyle mi kazandı? M illi Mücadele döneminin yerel ve ulusal kongre hareketlerini inceleyen Bülent Tanör, bu hareketlerin nirengi noktalarını titizlikle ortaya koyarak kongre örgütlenmelerinin hangi ihtiyaçtan doğduğunu incelerken, yukar
-Tek Partili Dönem, Modernleşme ve Siyaset -Çok Partili dönem ve demokratikleşme Süreci 1946-1980 -1980-2000 Yılları Arasında Siyaset -21. Yüzyılda Siyaset
Tükendi
"Galiplerin Türklerin sırtındaki yumruğu acımasızdı, buna rağmen ilk onlar kendi güçleriyle Sevr´in zincirlerini kırdılar. Bütün Avrupa 1922 yılındaki bu şahlanışı Doğu´nun bir mucizesi olarak gördü... Biz ise Türklerin, özellikle Kemal Atatürk gibi disiplinli ve uzak görüşlü bir önderim komutası altında olunca, vatanları için nasıl olağanüstü fedakârlıklar yaptıklarını ve başarılar elde ettiklerini biliyorduk. Bir osmanlı tümen komutanı olarak hatıralarımı anlatışım, Türk silah arkadaşlarıma şanlı ordula
Tükendi
Tüm bu kavramların, Avrupa´ da aynı ortak düşman için, yani Türkler için telaffuz edildiğini ve ´´korku´´yla örülü bir ´´literatür´´ oluşturulduğunu düşünürsek, tarihi amneziyle direnen, kolay kolay silinemeyecek, bir korku türü çıkıyor karşımıza: Türk Korkusu. Elinizdeki kitap, klasik ´´yabancı korkusu´´ nun çok ötesine geçen bir ruhsal-siyasi durumun, XVI.yüzyıl Avrupası´ndan nasıl yaratıldığını, hangi araçlarla yayıldığını ve popülerleştirildiğini inceleyen, kısacası Avrupa´ da hüküm süren /sürmekte olan
Tükendi
Milliyetçilik, Muhafazakârlık, İslâmcılık... Türk Sağının ana ?malzemesi' olan bu üç ideoloji, üç ayrı pozisyon olmanın ötesinde, beraberce bir yumak oluşturmuyorlar mı? Öyleyse, birbirine nasıl bağlanıyor, nerelerde kesişiyor, birbirleriyle nasıl içiçe geçiyorlar? Bu üç ideoloji, Türk Sağının üç hâli olarak düşünülemez mi? Milliyetçilik, katı hâli: sağın dilbilgisi/grameri... Muhafazakârlık, gaz hâli: bir üslûp ve ?hava'... İslâmcılık, sıvı hâli: onsuz olunmaz bir imge ve değer kaynağı... Bu soruların, bu
Tükendi
Nihâl Atsız yaşasaydı bugün 87 yaşında olacaktı. Yaşasaydı... Son zamanlarda sık sık düşünüyorum, acaba yaşasaydı bu olanlara ne derdi? Bütün ömrü boyunca uzak diyarlardaki tutsak Türklerin birgün özgürlüklerine kavuşacaklarını hayâl etmişti. Bu hayâlin mutlaka gerçekleşeceğine inanıyor, ancak epeyi ileri bir târihte olacağını tahmîn ediyordu. Ayrıca bunun çok kanlı biçimde olacağını ve sonunda, bütün Türklerin tek bir bayrak altında toplanacağını öngörüyordu. Yâni Turancıydı. Netîcede Atsız, hatâları, seva
Tükendi
"Haber vereyim ki Atatürk ne yaptığını, nasıl yapacağını, kimlere ne yaptıracağını, kimleri nasıl ve nerede kullanacağını bilen pek hesaplı bir adamdı. Yapmış oldukları üzerinde istediğiniz tenkitlerde bulunabilirsiniz. Fakat kendi varmak istediğine ulaşmaktan başka bir şey düşünmeyen, dostluklarının, yakınlıklarının, sözde sırdaşlıklarının üstünde bilhassa "kendi kendine vefalı" bir lider olduğu su götürmez bir gerçektir. Falih Rıfkı Atay Kurduğu Cumhuriyet´le adını tarihin şanlı sayfalarına yazdıran, Tür
Dünya tarihinde bir kavim daha var mı, kendi kendine bu kadar çok zarar versin. Neredeyse ondokuzuncu asrın sonuna değin hem Asya'nın batısında hem de ortalarında birbirleriyle yaptıkları savaşlarda, belki de milyonlarca soydaşının kanını akıtan Türkler, bütün bunları bir kenara bırakıp, birlikte hareket edebilseydi, herhalde bugün dünyayı Türkler yönetiyor olurdu. Bu anlamsız harplerin sebebi nedir? Para, mal, mülk, toprak mı? Bize göre, hiçbirisi. Birbirlerine karşı duydukları husumetin tek bir nedeni var
Tükendi
Sınıf-ı münevver telkinle, irşadla kitle-i ekseriyeti kendi maksadına göre iknaa muvaffak olamayınca, başka vasıtalara tevessül eder. Halka tahakküm ve tecebbüre başlar; halkı istibdatta bulundurmağa kalkar. (...) Halkı ne birinci usul ile ne de tahakküm ve istibdat ile kendi hedefimize sürüklemeye muvaffak olamadığımızı görürüyoz. (...) Bunda muvaffak olmak için, münevver sınıfla halkın zihniyet ve hedefi arasında tabii bir intibak olmak lazımdır. Yani sınıf-ı münevverin halka telkin edeceği mefkureler, ha
Tükendi
"Türkiye gerçekten intihar ediyor. Türkiye Cumhuriyeti ayaklarımızın altından kayıyor. Vatan toprakları ve milletimizin bir bölümü PKK'ya teslim ediliyor. Daha açık bir ifade ile Türk Milletinin Alparslan'ın komutasındaki ordu ile Malazgirt'te Romen Diyojen'den aldığı Anadolu'nun egemenliğini, İmralı'da yapılan pazarlıklar ile Öcalan ve PKK ile paylaşmaya her geçen gün bir adım daha yaklaşıyoruz. Bu süreç eğer böyle devam eder ise Türkiye'nin parçalandığını birlikte göreceğiz. Ondan sonra cevaplanması ge
Tükendi
Birinci Dünya Savaşı nda Türklerin Çanakkale de gösterdikleri kahramanlık destanının bir benzeri de Hicaz da kutsal toprakların müdafaasında yaşanmıştır. Mondros Mütarekesi (1918) ile Osmanlı İmparatorluğu nu parçalayan güçlerin ve yandaşlarının karşısında Fahreddin (Türkkan) Paşa ve kumandasındaki kahraman Türk Askeri, mütareke şartlarını ve Osmanlı Sarayı nın emirlerini hiçe sayarak bu toprakları hiçbir karşılık beklemeden dinlerine ve peygamberlerine olan engin sevgi ve saygı ile savunmuşlardır. Türk As
Bu anılar kitabında, nüfusu 250 milyona yaklaşan Kardeş Türk Cumhuriyetlerine ve Türk topluluklarına yönelik ne gibi hizmetler verdik, bu hizmetler esnasında ne gibi aksaklıklar yaşandı, eğitim alanları başta olmak üzere kültürel alanda, bilhassa Ortak Tarih, Ortak Edebiyat, Ortak Alfabe, Ortak Dil ve Ortak Lügat konularında ne gibi çalışmalar yapıldı, ne gibi neticeler alındı, ne gibi aksaklıklar ve yanlışlar ortaya çıktı? Bu projeleri yürüten kişi olarak ilgilenen dostlara bilgi vermek ihtiyacını duydum.
Değişen dünya düzeniyle değişim sancıları yaşayan Türk dış politikasının ele alındığı bu çalışmada, Türkiye'nin 1990'lardan bu yana uyguladığı dış politika perspektifi irdelenmiştir. Kimlik buhranı olarak adlandırdığımız bu dönemde Türkiye'nin dış politikasında, iç politikasıyla orantılı olarak değişim Soğuk Savaş'ın bitimiyle yeniden keşfedilen, baskılanmış Osmanlı kimliği/havzası ekseninde gelişmeye başlamıştır. Türkiye'nin bu değişim serüveninin, bağımsız bir dış politika anlayışı olarak mı; yoksa iş bir
Tükendi
Uğur Mumcu öldürülmeden önce Kürt Meselesi üzerinde çalışıyordu. Kürt Meselesi'ni etnik ve dinsel yönünü birleştirerek ele almış, Şeyh Sait ayaklanmasını Kürt-İslam Ayaklanması olarak değerlendirmiş, Türkiye'yi uzun yıllardır yöneten Sağ iktidarların ideolojisini ise Kürt-İslam Sentezi olarak tanımlamıştı. Kaya Ataberk bu kitabında, Uğur Mumcu'nun bu tanımlamasını referans alarak, Uğur Mumcu'nun çalışmasını derinleştiriyor. Kürt-İslamcılık, Türkiye Cumhuriyeti'nin üniter ve laik yapısını kabul etmeyen gen
Tükendi
"Türk Dış Politikası" , ülkemiz açısından tarihten dersler çıkarma düşüncesiyle 20'nci yüzyılın başlarında yaşanan ve imparatorluktan ulusal devlete dönüşümün olayları, düşünceleri, olguları ve sonuçlarının ele alındığı bir çalışmadır. Umudum, daha güzel, daha mutlu, geleceğe daha güvenle bakan bir Türkiye ve dünya görmektir. Bu düşünce ve duygularla kitabın okuyuculara yararlı olacağını umuyorum
Tükendi
"Büyük Ermenistan" ideali ile yaşayan Ermeniler, kendi amaçlarına ulaşmak için dış himaydarlarının yardımı ile farklı zamanlarda Azerilere ve Türklere karşı korkunç terör ve soykırım yaparak, etnik temizlik politikası gütmüşlerdir. Öyle ki, Azerbaycan halkı son 200 yıl içerisinde Ermeni milliyetçilerinin sürekli olarak etnik temizlik, soykırım ve saldırganlık politikasına maruz kalarak, kendi tarihi topraklarından göç ettirilmiş, mülteci ve zorunlu göçmen durumuna düşürülmüştür. Öyle ki, 1905-1907 yıllarınd
Tükendi
Bu Mülkün Sultanları 36 Osmanlı Padişahı kitapçılarda ve internet satış noktalarında! Akla gelen ilk soru ya da sorun Osmanlı padişahlarının yaşamlarına hangi açıdan bakıldığı ya da bakılması gerektiğidir. Bu çalışmalar her düzeyde ve farklı yönlerden yapılabilir. Örneğin çocuk padişahların öyküleri, savaşçı padişahların çileli seferleri kadar ilginçtir. Dindar, savaşçı, av, eğlence, müzik, kitap, sanat tutkunu sanatkâr padişahlar; her birinin hastalıkları, ölüm nedenleri üzerinde de ilginç çalışmalar y
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 214 kayıt bulunmuştur Gösterilen 20-40 / Aktif Sayfa : 2