Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 20-40 / Aktif Sayfa : 2
Adolf Hitler’in intihar etmeden 2 ay önce yazdırdığı notlar… Gördüğü Almanya rüyası çok geçmeden bir kabusa dönüşen Hitler’in vasiyetnamesi… Ya da adım adım sona yaklaşan bir diktatörün tarihin karanlıkta kalan kısımlarını aydınlatan son sözleri. Birer itiraf niteliği taşıyan notlar ilk kez gün yüzüne çıkıyor…
Tükendi
Bu kitabın amacı İslâm-Osmanlı-Türk entelektüel tarihine ilişkin bir okumanın nasıl yapılabileceğini bir beyit üzerinden göstermeye çalışmak ve bu beyit edebî ve meşhur olduğu için de elden geldiğince geniş bir kesimle irtibat kurabilmektir. Söz konusu amacın gerçekleştirilmesi için "mahsûs olmadan Doğa üzerine, ma'kul olmadan Tanrı üzerine, menkûl olmadan Din üzerine, mısdâk olmadan Kavram üzerine konuşulmaz" ilkesi benimsendiğinden, öncelikle mefhumların dünyasına kısa bir seyahat gerçekleştirildi, d
On dokuz başlık altında ontolojik bir mecburiyetle ortaya çıkan Fragmanlar; dil, hakikat, kurmaca, bilinç, imge, muhayyile, gerçekçilik, üslup, biçim, buluş gibi kavramlara dikkat çekiyor. Okuyucusunu kendini inşa etme sürecindeki kavramların her hâline tanıklık etmeye davet eden Cemal Şakar, insanın kendi kimliğine yönelik arayışı için müşterek bir alan oluşturuyor.
Dünyaca ünlü Danimarkalı filozof Soren Kierkegaard bu kitapta İbrahim Peygamber’in oğlunu kurban etme girişimi üzerinden imanı inceliyor. Kierkegaard’a göre iman akla sığan bir şey değil. Lirik bir dille yazılan kitapta Kierkegaard felsefesinin meşhur etik, estetik ve dini « varoluş aşamaları » da açıklanıyor. Arka kapak : Kierkegaard yazın hayatı boyunca pek çok kez başvurduğu üzere bir takma ismin, bu kez Johannes de Silentio’nun suskunluğunun ardına saklanıp iman kavramı üzerinde bir düşünme denemesinde
Bu kitap Kaan H. Ökten’in, varoluşumuza ilişkin siyaset, ölüm, zaman, anlam, dil gibi konular hakkında yazdığı veya çevirdiği çeşitli metinlerden meydana geliyor. Bunları öncelikle Heidegger ve Kant üzerinden tartışan yazar, ardından bu meselelerin kadim köklerinin izini sürmeye gayret ediyor. Bu çabanın odağında ise aslında tek bir mesele var: Biz insanların düşünce ve eylemlerinin oluşturduğu karmaşık dünyaya, bazı özgül örneklere müracaat ederek bakmaya ve onu anlamaya çalışmak.
Theodor W. Adorno, İkinci Dünya Savaşı sonrası dönemin önde gelen filozof ve toplum kuramcılarından biridir. Eleştirel Kuramın gelişmesinde önemli rolü olan, özgün ve de genellikle zor olan yazıları sadece temel felsefi sorular ileri sürmekle kalmayıp aynı zamanda edebiyat, sanat, müzik, sosyoloji ve siyaset kuramına ilişkin derin analizler de sunar. Bu kapsamlı kitapta Brian O’Connor, Adorno’nun felsefesini, onun eserleriyle ilk kez karşılaşanlara açıklamaktadır. O’Connor, bu amaçla, yaşamı ve entelektüel
Kaçıp ona sığınmadığı sürece insan hayattan nasıl zevk alabilir ki?Aforizmalar, 20. yüzyılın en etkili yazarlarından Franz Kafka’nın düşüncesini anlamak için bir anahtar olan temel felsefi metinlerdir.Kafka, Ağustos 1917’de kendisine tüberküloz teşhisi konduktan sonra iyileşmek için kız kardeşinin Bohemya’nın Zürau Köyü’ndeki kır evine taşındı. Eylül 1917’den Nisan 1918’e kadar kaldığı bu evde zamanını hem yaşamının sonunu hem de sonsuzluğun olası yansımalarını düşünerek geçirdi. Burada kaleme aldığı ve yüz
İnsan tini, bir nevi tarihin kumaşıdır, insanın duygu ve düşüncesinden çıkmış ve tarihsellik kazanmış olan her şeydir. Ancak bu tin kendisini öylece açığa vurmaz; taşlarda, jestlerde, sözcüklerde ve eylemlerde, açımlanmayı yani yorumlanmayı beklemektedir. Bu nedenledir ki Dilthey hermeneutiği veya yorumbilimi, ‘filolojik virtüözlük’ olarak tanımlar. Anlama ve açımlama daima bizzat yaşamdan etkilenir ve yaşamı etkiler. Örneğin sanat, yaşam deneyimine dayanır; hem cenneti hem cehennemi, yaşam gerçekliğinin re
Felsefeci, natüralist, şair ve denemeci Henry David Thoreau (1817-1862) Yürümek başlıklı bu denemesinde yürümek eylemi üzerinden insanla doğa arasındaki ilişki üzerine düşünür. Modernleşmenin insan yerleşimlerini etkilediği bir dönemin ürünü olan bu metin, kır-kent dengesindeki keskin dönüşümlerin ilham verdiği fikirleri yansıtır.
Bugün Nietzsche’yi en az Marx ve Hegel gibi 19 yüzyılın çığır açan düşünürleri kadar okumamızın birçok nedeni var. O bize tekrar tekrar dönerek kendi gündemimizle meşguliyetimize eşlik ediyor. Zaten bir düşünür ancak okunduğu çağın sorunlarında yankılanıyorsa kendini bize açar, o sorunları daha uygun bir bağlama yerleştirmemize olanak tanır. Soruları yeniden formüle etmemize yardımcı olur. Nietzsche bugün artık giderek karmaşıklaşmış sorunlar çokluğumuza o sert ama bir o kadar da isabetli oklarıyla vurmaya
Jules Payot, özellikle gençler için kaleme aldığı İrade Eğitimi isimli kitabında entelektüel ilerlemenin önündeki engelleri, zihinleri gündelik işlerle oyalamanın zararını ve derinleşebilen düşüncenin önemini anlatıyor. Fikir ve duyguların irade üstündeki etkisini de gündeme getirerek tembelliğin, sefil tutkuların ne derece zarar getireceğini bir eğitimci olarak gözler önüne seriyor. Payot'tan güncelliğini hâlen koruyan bir metin!
Günümüzün biyoteknolojik ve genetik gelişmeleri, insan doğasının geleceğine ilişkin pek çok tartışmayı beraberinde getiriyor. Bu gelişmelerin felsefi, etik ve siyasal sonuçlarını ele alan Habermas'ın yönelttiği en çarpıcı soruların başında, insanın tasarımcısının yüce bir varlık değil, yine bir insan olmasının, insanın kendini tanıyıp bilmesi açısından nasıl bir sonuç doğuracağı geliyor. Pratik felsefenin adalet kuramları tartışmaları içinde tıkanmasını eleştirip, ahlakın "tür etiksel" bir anlayış iç
Metafizik, insan bilgi ve düşüncesinin temelini oluşturur. İnsan zihninin ortaya koyduğu bütün bilgi ve düşünceler, bu temel üzerinde yükselirler. Bu temel olmadan, sağlıklı bir bilgi ve düşünce sistemi kurmak mümkün değildir. Daha doğrusu, ortaya konulan fikir ve düşünceler, bir temele dayanmadığı için kalıcı olamazlar. Sadece bilgi ve düşüncelerimiz değil, uygarlıklar da metafizik bir temel üzerinde yükselirler. Bütün büyük uygarlıkların arka plânında mutlaka metafizik birtakım kabuller vardır. Tıpkı bir
Tükendi
Akıl, insanın en önemli ve en değerli yetisidir. Akıl, ne kadar değerliyse, onu doğru ve etkin bir biçimde kullanmak da o kadar önemli bir konudur. Bunun için de bilgi, yöntem, eğitim vb. hususlara ihtiyaç vardır. Aklın doğru kullanılması konusunda yeterli bir bilinç düzeyine ulaşmadan, aklı doğru ve etkili bir biçimde kullanmak mümkün değildir. Bu konuda bizi aydınlatacak değerlerin başında da felsefe gelir. Ayrıca, din (vahiy), bilim, sanat, ahlâk vb. değerlerin ışığına gereksinim vardır. Bütün bunları bi
Tükendi
DÜŞÜNCE DÜNYAMIZDA “DAHA FAZLASINI BİLME” KIVILCIMININ PARLADIĞI İLK ANDAN BUGÜNE FELSEFENİN ÖYKÜSÜ İnsanı diğer türlerden ayıran en önemli özelliğin düşünme yetisi olduğunu bilsek de bu meziyeti temel alan “felsefe” kavramıyla daima mesafeli bir ilişkimiz olmuştur. Peki, esasen attığımız her adımda bir izi olan bu disiplini araştırma ya da hayatımıza uygulama gayretinden geri durmamıza sebep nedir? Dünyayı Değiştiren Düşünürler adlı kapsamlı felsefe tarihi serisiyle tanıdığımız Sadık Usta, olabilecek en ya
Tükendi
İnsanlar, olan şeylerden değil, o şeylerle ilgili fikirlerden rahatsız olurlar. Mesela ölüm kötü değildir, eğer kötü olsaydı Sokrates’e de öyle görünürdü. Kötü olan ölümün kötü bir şey olduğunu düşünme fikridir. Engellendiğimizde, rahatsız edildiğimizde veya acı çektiğimizde suçlu olan başkaları değil kendi fikirlerimizdir. Fikirlerimiz kadar güçlü, fikirlerimiz kadar huzurlu ve yine fikirlerimiz kadar Özgürüz.
Son dönemlerde sık sık şu türden deyişler duyuyoruz: 'Bu senin görüşün', 'her şey öznel göreceli', 'her şey perspektife bağlı', 'hakikat diye bir şey yok', 'nesnellik imkansız bir hayal', 'her şey önyargılı ve ideolojik'. Bu türden deyişler neden yaygınlaştı? Bunun temelinde üç nedeni var. İlki, gelişen kitle iletişim araçlarının ve sanal dünyanın oluşturduğu doğru-yanlış ayrımı içermeyen enformasyon borbardımano; ikincisi, kuantum fiziğinde ya da mikro gerçeklik alanında yaşanan kimi gelişmeler ve bu geliş
Elinizdeki kitap, 20 yüzyıl düşüncesinin iki büyük ismi Levinas ve Lacan’a, öteki, iyi, arzu ve yüceltim başlıkları üzerinden karşılaştırmalı bir okuma sunmaktadır. Bu, hem psikanaliz ile etiğin, trajedi ile metafiziğin bir araya geldiği bir yeniden düşünme olanağı hem de Hegel, Freud, Heidegger, Derrida ve Irıgaray’ı birlikte okuma imkânı sunan bir karşılaşmadır. İnsan arzusu ile ötekilik arasında nasıl bir ilişki vardır? İnsan deneyimi bağlamında kökensel olanın kaybı ne anlama gelmektedir? Kişisel tarihi
Felsefe nedir? Nasıl felsefe yapmalıyız? Felsefenin bir özü var mı? Bu soruları sorarak ‘metafelsefe’ye, yani ‘felsefenin felsefesi’ne adım atmış oluyoruz. Günümüzde felsefe, kafa karıştırıcı ve göz korkutucu bir dizi felsefi yöntem ve yaklaşımla kuşatılmış durumda. Peki bunlar ne kadar ‘felsefe’? Frege, Carnap, Husserl, Heidegger ve Derrida için felsefenin neliği tartışması Sokrates ile Sofistlerden beri süregelen bir çatışmanın ürünü müdür? Analitik ve Kıta felsefesi ayrımı neye dayanıyor? Fenomenoloji, b
Arkadaşlarını Tusculum’daki evine toplayan Cicero onlardan akıllarına takılan herhangi bir konuda kendisine sorular sormalarını ister. Ölümden korkan bir adamın bu konuda ne yapması gerektiğini Cicero’ya sormasıyla birlikte beş gün sürecek olan düşünsel yolculuk başlar. Her yeni soruyla birlikte daha önceki sorularda değinilen öğretilerin doğruluğu somutlaştırılır. Beş kitap halinde rapor edilen beş gün boyunca ölümden kedere, arzulardan nefrete ve mutlu bir yaşam için gerekenlere kadar her çeşit konu, Cice
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 20-40 / Aktif Sayfa : 2