Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 715 kayıt bulunmuştur Gösterilen 700-720 / Aktif Sayfa : 36
(...) İki öznenin birbirini "öteki"leştirmekten uzaklaştırıcı nitelikteki üst-göstergesel alan, film olgusunun başında, başlangıcında yer alan bilgisayar penceresi, görüntü göstergeleri, imleç, fare, tıklama sesleri, İnternet´e bağlanma etkileri, renkler sanallık/gerçeklik göstergeleri ve film olgusunun sürecinde dağılımını saptadığımız filmsel donanım ile " YOU´VE GOT MAIL"deki sinemasallığın ta kendisidir. Bir sinemasallık da en etkin ve etkili bir araç olarak kullanılmış, kimi markaların tanıtımı ayrıca
Tükendi
Fantastik Türk Sineması, kenarda köşede kalmış, fazla ilgi gösterilmemiş, hep hasıraltı edilmiş, karanlık(!) bir döneme ışık tutmaktadır. İki üç günde çekilmiş, dar bütçeli, teknik olanaksızlıklar yüzünden kimi zaman "absürd", kimi zaman "trajik" sonuçları olan filmlerdir bunlar. Ama ne olursa olsun sonuç her zaman "klasik" ve "haysiyetli"dir. Çünkü çoğu "B" tipi film, istemeden de olsa keskin bir zekânın, duygusallığın ve fedakârlığın filmidir. Son bir söz: Kim Dünyayı Kurtaran Adam´ı izledikten sonra aynı
Tükendi
Türk sinemasının tarihi yazılırken 70´li yılların ´seks furyası´ utangaçlık ile küçümseme karışımı bir duyguyla görmezden gelinmiştir bugüne değin. Genel görüş, televizyonun aileyi sinema salonlarından koparıp eve kapattığı ve meydanın lumpen takımına kaldığı yönündedir. Erotik Türk Sineması, sinema tarihimizin ihmal edilmiş bu ´karanlık´ dönemine ait filmlerden oluşan bir galeri adeta. Banu Alkan, Müjde Ar, Ajda Pekkan gibi bugün şöhretlerini belli ölçüde koruyanlardan Ahu Tuğba, Tülin Elgin, Leyla Sayar,
Tükendi
Bireysel, ulusal, bölgesel ve uluslararası alanlarda, belgenin ve belgeselciliğin nesnelliği, kesinliği ve yargı oluşumuna katkısı göz önünde bulundurulduğunda aslında temelde 21. yüzyılın iletişim ve algılama biçimi ile bunların ışığında bilgiyi yapılandırıp yargılama ve kendine katma biçimini sorguladığı da düşünülebilir. Bu çerçevede bireylerin günümüzde ve gelecekte belgesel filme daha fazla önem vereceği ve gelecek nesillere daha iyi belgeler bırakabilmesi çabası ile hareket edeceği umulmaktadır. B
Tükendi
Anneke Smelik´in yazdığı bu kitap, çağdaş feminist sinemanın siyaseti ve beğenilerini ele alan bir çalışmadır. Feminist yönetmenlerin son derece üretken yollarla yarattıkları alternatif film biçimlerini takip eden yazar, feminist filmlerin temelini oluşturan sinemasal sorunlar(yaratıcı yönetmenlik, bakış açısı, metafor, montaj ve imgesel aşırılık)üzerinde durmanın yanı sıra, teori ile sinema arasındaki kesintisiz bir ayna oyunu misali, bu sinemasal tekniklerin dişil öznelliği olumlu biçimde nasıl temsil ede
Tükendi
1895 yılında yaşama katılan cinematographe’ın mucidi Lumiere Kardeşler’in filmleri varolanı/olup biteni/güncel yaşamdan kesitleri, vb. olduğu gibi görüntülüyordu. Sinema varolmayanı yaşama katmak, gerçekmiş izlenimi veren yanılsamalar yaratmak açısından da benzeri bulunmaz bir görsel-işitsel sanattır. Bu bağlamda sinema sanayii için düş sanayii yakıştırması da yapılmıştır. Günümüzde ulaşılan teknoloji sâyesinde gerçekte varolmayan varlıklar(ın görüntüleri) ile gerçekte varolan varlıklar(ın görüntileri) bir
Tükendi
"Bir tören idi sinema, herkesin katılmak istediği, paylaştığı bir tören. Giderek yapay bir inanca dönüştüğü de oluyordu, her türden insanı loş bir salonda, kocaman insan şekillerinin devleştirdiği beyaz bir perdenin ve o perdeden yansıyan ve yayılan duyguların, aşkların, nefret ve heyecanların, şaşkınlık ve mutlulukların girdaplarına çeken. Bir düş perdesi, bir hayal perdesi karşısında benzer ama başka ve başkalaşmış gerçeklerle burun buruna gelmekti; bir arada onları paylaşmaktı, sanki tek bir ağızdan çıka
Tükendi
Belli bir konumu, belli bir bakış açısını sunan filmler yasemenler, menekşeler sunuyorlar, kimileri de akasyaların açmasını bekliyor. Filmler, daha doğrusu bu kitabın ele aldığı melodramlar "var olanı" mı yoksa "olması gerekeni" mi sunuyor? Sunduğu ne olursa olsun sunarken kullandığı şifreleri çok akıllıca seçiyor. Toplumsal gerçekliği inşa eden kültürel temsiller sisteminin bütünlüğü içinde yer aldığı belli olmasın diye bize menekşelerle, yasemenlerle sesleniyor. "Örgütlenmiş ya da düzenlenmiş temsil" nası
Tükendi
Rekin Teksoy´s Turkish Cıneema is öne of the first Englîsh language sources outlining the history of the cinema in Turkey from the late Ottoman period to the present day. it provides international students and film enthıısiasts a comprehensive survey of the country´s film history. This book İs an extended and updated English edition of the Turkish dnerna sections previously published in Rekin Teksoy´un Sinema Tarihi (Rekin Teksoy´s History of Cinema) by Oğlak Yayınları in 2005. Rekin Teksoy looks at the his
Tükendi
Matrixi Slovenyada bir sinemada seyrederken, filmin ideal seyircisinin yani bir budalanın yanında oturmak gibi bir daha ele geçmez bir fırsata sahip oldum. Sağımda oturan, yirmili yaşlarının sonunda bir adam filme kendini kaptırmış, Aman Tanrım, vay be, demek ki gerçeklik merçeklik yok! gibi yüksek sesli nidalarla seyircileri habire rahatsız ediyordu. O kılı kırk yaran felsefi ya da psikanalitik kavramsal ayrımları filmle bağdaştıran sözde-sofistike entelektüel okumalardansa böylesi naif kaptırmaları hiç d
Tükendi
Işık ve gölgenin resimdeki etkileri, gölgelerin perspektifi, renk ve ışık etkisinin sanatsal anlatıma katkısı, renk kontrastı ve kromatik atmoster teknikleri... Çalışmalarınızda ışık ve gölgeyi başarılı bir şekilde kullanmak için gerekli tüm bilgileri bu kitapta bulacaksınız.
Tükendi
Resmi tarihe göre Türk sineması 89 yaşına gelmiş bulunuyor. Fuat Uzkınay`ın belgesel filmiyle başlayıp, Muhsin Ertuğrul`dan Cahide Sonku`ya, Ö. Lütfi Akad`dan Metin Erksan`a, Yılmaz Güney`den Zeki Ökten`e doğru uzanan çizgide, heyecan verici bir serüvenin toplamı bu süreç. Agah Özgüç de, resmi tarihe ışık tutmanın yanı sıra gayri resmi tarihi atlamadan ve hakikaten ince işçilikle hazırladığı bu kitapta, sadece çekilen filmleri isim isim kaydetmekle yetinmiyor, bunun yanında, Türk sinemasının anlamlı bir fot
Tükendi
İyi senaryolar kendiliğinden yazılmaz; iyi senaryo kaleme almak, özenli çalışmaların, deneyim ve eğitimle kazanılacak sezgilerin ve öyküleme sanatını beyazperdeye uygulamayı iyi bilmenin ürünüdür. Bu kitap da bu amaçla, sinemanın ayrı dönemleri ve farklı ülkelerinden özenle seçilmiş, hepsi ayrı bir senaryo türünü temsil eden dört klasik film senaryosunun derinlemesine çözümlenmesiyle hazırlanmış; ayrıca, Hitchcock`tan Polanski`ye, Fritz Lang`dan Jacques Demy`ye değişik yönetmenlerin kullandığı formüller ve
Tükendi
Sinema tarihine "bütün zamanların en iyi filmleri"ni bırakmış olan Eisenstein'ın "Film Duyumu" kitabından sonra "Film Biçimi"ni de yayımlamakla mutluluk duyuyoruz... İnsanbilimden resme, mimariden müziğe, dilbilimden edebiyata, tiyatroya dek çeşitli bilim ve sanat alanlarında bilgi sahibi olan Eisenstein, bu iki yapıtında sinemanın temel sorunlarını bir bilim adamının titizliğiyle ele almakta ve gerçek bir sinema yapıtının nasıl oluşturulması gerektiğini temellendirmeye çalışmaktadır. "Sanat her zaman bir ç
Tükendi
"Film Duyumu" dört bölümden oluşmaktadır. "Sözcük ile Görüntü" adını taşıyan birinci bölümde Eisenstein, kurgunun yazın alanındaki örneklerini, kullanılışlarını ortaya koyar ve çözümler. "Duyumların Eşlenmesi"nde müzik, şiir ve resimde kurgunun ve özellikle görsel-işitsel olayın çözümlemesini yapar. "Renk ile Anlam" bölümünde ise, rengi ele alarak, sanatçının yapıtını oluştururken başvurabileceği "karşılıklar"ı araştırır. "Biçim ve İçerik: Uygulama" adını taşıyan son bölümde ise baştan sona, "Aleksandr Nevs
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 715 kayıt bulunmuştur Gösterilen 700-720 / Aktif Sayfa : 36