Bulmacada usta mısın? Mantık oyunlarını sever misin? Öyleyse hodri meydan! Büyük nöron testi başlasın. Matematikçi Miquel Capó’nun hazırladığı 365 bilmece, görsel illüzyon, paradoks ve matematik problemi sayesinde gri hücrelerin neye uğradıklarını şaşıracaklar! Çözümü bulduğunda gururlanmak en büyük hakkın! Ama bulamazsan lütfen sorumlu okurluğu elden bırakma; çözememenin verdiği sinirle fırlatılan kitap yaralayıcı olabilir!

O, kimselerin etkisinde kalmadan, gerçeği ama sadece gerçeği öğrenmenin peşindeydi. Gökyüzünü araştırdı, gök cisimlerini inceledi. Onu destekleyen çok az insan vardı ama teorileri Dünya ve evreni algılayışımızı değiştirdi. Huzurlarınızda göklerin kaşifi, Galileo Galilei. Büyük ilgi gören Dâhiler Sınıfı serisi Galileo Galilei – Göklerin Kâşifi ile devam ediyor.

Beyaz Kanatlı Vampir serisi ilk kitabıyla yüz binlerce çocuğun gönlünü fethetmeyi başardı. Diğer kitapları ile de tutkulu bir hayran kitlesine sahip oldu. Kitap okumaktan nefret eden çocuklar dahi bu seriye kayıtsız kalamadı. Tam bitti derken bambaşka bir macerayla yeniden başladı. Ve şimdi Beyaz Kanatlı Vampir 11- Üç Gece sizlerle. Her sayfasında heyecan, macera ve eğlence…

En değerli varlığımız kalbimiz midir aklımız mı? Cesaretimiz yoksa bu ikisi fayda eder mi? Peki ya hepsine sahipsek neyi arar gözlerimiz? İnsanın evi pusulası olabilir mi? Dorothy, köpeği Toto’yla birlikte kendisini yabancı bir diyarda bulduğunda başına gelecekleri hiç mi hiç beklemiyordu. Fakat ne hikmetse kendini Korkuluk, Teneke Oduncu ve Aslan’la bu diyarın büyücüsü Oz’un peşine düşmüşken buldu. Her bir kahramanın bir dilek uğruna çıktığı bu yolculukta cadılardan porselen insanlara türlü türlü yaratık,

Üşütük Dünya - Yamuk Prenses

Leonard, uyku zamanının gelmesinden pek hoşlanmazdı. Özellikle de beş burunlu, yedi kuyruklu, on bir elli, allı pullu bir canavar yatak odasının bir köşesinde saklanıyorsa... Leonard bir daha hiç uyuyamayacağını düşünüyordu. Ta ki o çok gizemli kitabı keşfedene kadar: CANAVARLAR NASIL KORKUTULUR?

Okurlarının kalbinde Küçük Prens’le birlikte ölümsüz bir yer edinen Antoine de Saint-Exupéry, Gece Uçuşu’nda kahraman pilotların yaşamına yer veriyor. Gece uçuşlarının kahramanlarına ve idealist bir idareciye… Kıtanın güneyinden gelip Patagonya postasını Buenos Aires’e götüren pilot Fabien, sakin bir limanı andıran bazı belirtilerden akşamın yaklaştığını anlıyordu; sakin bulutların gökyüzünde bıraktığı belli belirsiz çizgiler ve göğün durgunluğu. Mutlu ve büyük bir koya girmek üzereydi. Onun gibi, yükler

“Acaba hangi mısırın altına saklandın?” sorusunun peşinden elinde merceği düştü yola Çiftçi Mürteza. Gece demedi gündüz demedi aradı mısırları kıkır kıkır güldürenleri. Neler oluyordu mısır tarlasında? Çiftçi Mürteza’nın macerası için sayfaları çevirmeye hazır mısın? Hazırsan haydi başlayalım!

CILIP Carnegie Madalyası finalisti İnsan yapımı bir sihirli dilek gibi gökyüzüne yükseldi uçak. Ama orada uzun süre kalmayacak. Fred küçücük uçağın penceresinden, altından gelip geçen gizemli Amazon ormanlarını izliyordu. En büyük hayali kâşif olup tarihe geçmek olan bir çocuk için âdeta hayallerinin üstünde uçmak gibi bir şeydi bu. Birazdan olacakları nereden bilebilirdi? O ve diğer üç çocuk ağaçların arasına çakılan uçaktan sağ çıkmayı başardı ama orman fazlasıyla büyük ve vahşi. Kurtarılma umudu yok, eve

Eren, Cunda Adası'nda , büyükannesiyle dedesinin yanından döneceği gün , küçük bir kasabaya taşınacaklarını öğrenir. Bu haber onu hiç mutlu etmez ama annesinin işi için gitmek zorundadır. Okulundan , öğretmenlerinden , ablasından ve ne önemlisi de Ada ve BErk'ten ayrı kalacaktır. Kasabaya taşındıktan bir kaç ay sonra yan komşularında ve kendisinde bir gariplik olduğunu fark eder.Ortada bu sefer de gizemli bir oda vardır.Eren , Ada ve Berk'inde yardımıyla bu gizemleri çözmeye koyulur.

Bir hayalet düşünün, aniden karşına çıkıp "Böhh!" demeyen, korkutmadan düşündüren bir hayalet. Hayalet olup olmadığı belli değil zaten. Bir de birbirleriyle hiç alakası olmayan dört seçilmiş çocuk düşünün, neden seçildiklerini bile bilmeyen. Yoo öyle süper güçleri falan da yok. Herkes kadar sıradan ve olabildiğince özeller. Kendilerine gelen gizemli bir notla kendilerini maceranın içinde buldular bir anda. Ne tür bir hayalet bu dörtlünün yakasını bırakmıyor olabilir? Bu alakasız dörtlü nasıl Hayalet K

Bir hayalet düşünün, aniden karşına çıkıp "Böhh!" demeyen, korkutmadan düşündüren bir hayalet. Hayalet olup olmadığı belli değil zaten. Bir de birbirleriyle hiç alakası olmayan dört seçilmiş çocuk düşünün, neden seçildiklerini bile bilmeyen. Yoo öyle süper güçleri falan da yok. Herkes kadar sıradan ve olabildiğince özeller. Kendilerine gelen gizemli bir notla kendilerini maceranın içinde buldular bir anda. Ne tür bir hayalet bu dörtlünün yakasını bırakmıyor olabilir? Bu alakasız dörtlü nasıl Hayalet K

Bir hayalet düşünün, aniden karşına çıkıp "Böhh!" demeyen, korkutmadan düşündüren bir hayalet. Hayalet olup olmadığı belli değil zaten. Bir de birbirleriyle hiç alakası olmayan dört seçilmiş çocuk düşünün, neden seçildiklerini bile bilmeyen. Yoo öyle süper güçleri falan da yok. Herkes kadar sıradan ve olabildiğince özeller. Kendilerine gelen gizemli bir notla kendilerini maceranın içinde buldular bir anda. Ne tür bir hayalet bu dörtlünün yakasını bırakmıyor olabilir? Bu alakasız dörtlü nasıl Hayalet K

Bir hayalet düşünün, aniden karşına çıkıp "Böhh!" demeyen, korkutmadan düşündüren bir hayalet. Hayalet olup olmadığı belli değil zaten. Bir de birbirleriyle hiç alakası olmayan dört seçilmiş çocuk düşünün, neden seçildiklerini bile bilmeyen. Yoo öyle süper güçleri falan da yok. Herkes kadar sıradan ve olabildiğince özeller. Kendilerine gelen gizemli bir notla kendilerini maceranın içinde buldular bir anda. Ne tür bir hayalet bu dörtlünün yakasını bırakmıyor olabilir? Bu alakasız dörtlü nasıl Hayalet K

Kırmızı ve Arni, doğdukları günden beridir doğal yaşam parkında yaşıyorlardı. Kırmızı sevimli bir maymundu, Arni ise minik bir sinap. Bu iki dost, park dışındaki hayatı çok merak ediyorlardı. Bir gün parktan kaçmaya ve dışarıdaki hayatın nasıl olduğunu öğrenmeye karar verdiler. Ancak bu kaçamakları hiç de tahmin ettikleri gibi gitmeyecekti. Ayaz isminde bir köpek dost kazanırken, parkta asla karşılaşamayacakları heyecanlar yaşayacaklardı.

Tibo'yu kurtarmak için ne yapmalı? Bir hediye alan Tibo'nun hayatı değişir... Tibo hediye tabletine yapışmış gibidir. Dersiniz bir heykel! Gözünü tabletinden ayıramaz haldedir. Bu durum arkadaşlarının canını sıkar. Ne yapıp edip onu kurtarmaları gerekmektedir. Görkem Kantar Arsoy'un yazdığı, Melis Gökçen'in resimlediği Tibo Tabletine Yapıştı! kitabı bütün ebeveynlerin üzerinde düşünmesi gereken bir tür bağımlılığa dikkat çekmesi bakımından da önem taşıyor.