Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 682 kayıt bulunmuştur Gösterilen 60-80 / Aktif Sayfa : 4
İslâm ümmetinin azametli günlerine yeniden dönmesinin yollarını araştırmak amacıyla Müslümanlar yaklaşık iki asırdır çözümler üretmeye gayret etmektedirler. Bu bağlamda bazıları, sorunların kökeninde hadisleri görmekte ve ümmeti bir araya getirmek için iki kapak arasındaki Kur'an ile yetinmenin yeterli olacağını öne sürmektedir. Bunu derken de hadislerin tefrikaya sebebiyet verdiğini ve güvenilir olmadığını iddia etmektedirler. Bu kitap hadis ve sünnet olmadan dinin asla yaşanamayacağını ortaya koymaktadır.
Türkiye'nin son yüzyılında yaşanan gelişmeler, bir zamanların görkemli isimlerini ve devasa düşünce ekollerini unutturdu. Bir zamanlar sadece Anadolu'da değil Balkanlardan Hind Altkıtası'na kadar İslam coğrafyasında Fahreddîn Râzî, Seyyid Şerif Cürcânî, Sadeddin Teftazânî, Molla Fenârî gibi düşünürlerin adını duymadan ve görüşlerini bilmeden medreseden mezun olmak imkânsızdı. Son yüzyılda bu isimler önce sıradanlaştı, sonra sırlandı, ardından da sırlandıkları camlar, arkasını hiç göstermeyen ve bakanın
Mişkâtü'l-Envâr, İslâmî ilimler ve İslâm düşüncesi tarihinde bir dönüm noktası teşkil eden Gazzâlî'nin, Nûr Sûresi'nin 35 âyetine yazdığı bir nevi tefsirdir. Bu eser, tasavvufî ve felsefî bir bakış açısını bir ayetin tefsirinde birleştirmesi ve tüm varoluşu nûr-zulmet ayrımına dayanan bir metafizikle temellendirmesi açısından yazıldığı tarihten itibaren çok etkili olmuş, İşrâkîliğin kurucusu Sühreverdî başta olmak üzere İslâm düşüncesinin üç büyük ekolü olan tasavvuf, kela
Tecrîd-i Sarih, İmam Buhârî Hazretlerinin hazırladığı "Sahîh-i Buhârî" isimli şaheserin muhtasarı olup DİB tarafından "Sahîh-i Buhârî Muhtasarı Tecrîd-i Sarîh Tercümesi ve Şerhi" ismiyle basılmıştır. 8 cilt olarak yeniden basılan bu kıymetli eser Kur'an'ın ve Sünnet'in anlaşılmasında büyük bir görev ifa etmektedir.
Tükendi
Bu çalışma, İslam'ın çağlar üstü ve insanlığa ufuk çizen temel öğretilerini dikkate alarak, kadının izzet ve haysiyet sahibi bir insan olarak kimliğini, kulluğunu, aile ve toplum hayatında var oluşunu Kur'an ve sünnet perspektifinde ortaya koymayı he- deflemiş, birleştirici ve hikmetli bir üslubu ilke edinmiştir. Ele alınan konular her biri alanında uzman isimler tarafından, bütüncül bir bakış açısıyla, günceli de göz ardı etmeyen hassasiyetle işlenmeye çalışılmıştır.
El-Muvafakat, usûl-i fıkıh alanında yazılmış başlıca eserlerden biridir. Şeriat’ın gâyeleri konusuna özel bir önem verir. İhtilafları büyütmek yerine uzlaştırmaya çalışır. Bu sözler İmam Şâtıbî’ye aittir: “Taassub pınarından sakın içme, konunun hakikatı anlaşıldığında onu kabul edip teslim olmaktan çekinme...” Prof. Dr. Mehmed Erdoğan’ın uzun ve titiz bir çalışma sonucu Türkçe’ye kazandırdığı bu eser, İz Yayıncılık’ın ilim ve kültür dünyamıza yaptığı en önemli katkılardan biri sayılmalıdır. Eserin dördüncü
Tükendi
Said Nursi'nin "kutsal' da dahil olmak üzere her şeyi akla tespit ettirme vurgusu, insanın yüzünü dini metinlerden doğaya çevirmesi, doğa yasalarını doğruluk ölçüsü olarak belirlemesi, modern cağı insanlığın yetişkinlik dönemi olarak nitelendirmesi, muhataplarını ergin oluşla aydınlanma ve özgürlüğe çağırması onun zamanını okuyan bir kişiliğe sahip olduğunu gösterir. Yaşamının her döneminde çok etkin bir şekilde Müslümanlar arasında aklın önünü açmaya çalışan Said Nursi, aklı atıl bırakan şekilsellikten de
Tükendi
Sultan II. Abdülhamid ve Vahîdüddîn'in yâverlerinden Mirlivâ Ahmed Hamdi Paşa (1871-1935)'nın, Yemen'de görevlendirildiği 1911 yılında tuttuğu notlar arasına eklediği isim listesinden hareketle hazırlanan elinizdeki kitap, İstanbul'dan Balkanlar'a, Musul'dan Endonezya'ya, Şam'dan Sûdan'a, Mısır'dan Yemen'e kadar Osmanlılara bağlı ada, ülke ve şehirleri kapsayan; kimisinde siyâsî, kimisinde dînî, kimisinde ise ilmî yönün ağır bastığı keşif gezilerini gerçekleştiren 45 oryantalistin hayat, faaliyet ve eserler
- Asr-ı Saâdette Ticaret ve Tüccar Sahâbîler eseri ticaret ile uğraşan her bireyin mutlaka okuması gereken bir eserdir. Ayrıca bir tüccarın meşru dairede ticaret yapabilmesi, başkaları ile rekabet halinde nasıl olması gerektiğini öğreten vazgeçilmez bir eserdir. Eser bir giriş ve dört ana bölümden müteşekkildir. • 1- Bölüm: Cahiliye Dönemi'nden Asr-ı Saâdett'e Ticarî Hayat • 2- Bölüm: Tüccar Peygamber (sas) • 3- Bölüm: Tüccar Sahâbîler • 4- Bölüm: Asr-ı Saâdet'teki Ticaretin Bilinmeyenleri gibi konular yer
Modern zamanlarda Ümmet olarak maruz kaldığımız işgal ve istila, yerine göre toprağı, yerine göre yeraltı ve yerüstü kaynaklarını hedefliyor. Bu durumun yol açtığı yıkımın telafisi hiç şüphesiz kolay olmayacak. Ancak Ümmet'in maruz kaldığı "zihnî kuşatma"nın yol açtığı tahribatın yol açtığı yıkım diğerlerine kıyasla çok daha derin ve kalıcı... Bu işgale direnmek, diğer işgal türlerine mukavemetle kıyaslandığında çok daha zor. Zira herşeyden önce onu "fark etmek" başlı başına bir çaba istiyor. "Pirincimizin
Tükendi
Çalışmalarını İslâm-Arap entelektüel tarihi üstünde yoğunlaştırmış bulunan Muhammed Âbid el-Câbirî'nin bu eseri, İslâm-Arap siyasî düşüncesinin sosyal-siyasal olayları değerlendirme ve gerçekleştirme biçimlerini ele alır. Bu iki özelliği belirtmek için "siyasal akıl" sözcüklerine çok özel bir vurgu yapar. Sık sık günümüzdeki durumlara ve gelişmelere de, bu çerçevede göndermelerde bulunur. Yapısalcı yöntemi izleyen yazar, konusunu gerçekten vukufla işlemiştir. Kimi yorum, değerlendirme ve önerileri elbette t
Müslüman alimlerin Hıristiyanlığa reddiye olarak yazdığı eserler arasında önemli bir yere sahip olan İzharü'l-hak, 1854 'te misyoner Pfader ile yaptığı ilmi tartışmayla ün kazanan Rahmetullah el-Hindi tarafından kaleme alınmıştır. Sultan Abdülaziz'in arzusu üzerine yazılan eserde Ahd-i Atik ve Ahd-i Cedid'i teşkil eden kitapların durumu, Tevrat ve İncil'in tahrifi, Musevi ve Hıristiyan şeriatlarında neshin mevcudiyeti, akli delillerle ve Hz. İsa'nın sözleriyle teslisin mümkün olamayacağı, Kur'an'ın Allah ke
Tükendi
Erken İslâm'da Mizah, esas olarak Hicri II./Miladi VIII. Yüzyıl'da yaşadığı sanılan ünlü bir Arap mizahçısı Eş'eb hakkında kaleme alınmış bir monografi denemesidir. İslâm araştırmalarının bilhassa İkinci Dünya Savaş'ından sonra Amerikan üniversitelerinde yaygınlaşmasına öncülük eden Franz Rosenthal, ayrıca bu kitaba, İslâm mizahına ait çalışmaların bugünkü durumunu incelediği bir bölümü ve Eş'eb'e mal edilen 161 hikâyeyi içeren bir metin çevirisi bölümü eklemiştir. Bilhassa Orta Çağ İslâm medeniyetinin daha
"... İdeal manada kurban, Allah ile olan gönül ilişkisinin bir göstergesi ve kulluk şuurunun zenginleştirilmesidir; Hz. İbrahim örneğinde olduğu gibi, "Allah değil biricik oğlumu, canımı isteseydi onu da seve seve verirdim" şeklindeki fedakarlığın; Hz. İsmail örneğinde olduğu gibi, "Babacığım! Allah sana nasıl emrediyorsa öyle yap, inşallah beni sabredenlerden bulacaksın" şeklindeki teslimiyetin en güzel ifadesidir. Hz. Musa döneminden itibaren M.S. 70`te ikinci mabedin yıkılışına kadar geçen süre içer
Tükendi
İslami ailede kızların eğitimine ilişkin bu çalışma önsöz, yedi bölüm ve günlük hayatımıza dair dualar adlı müstakil fasıldan oluşmaktadır. İlk bölümün konuları; eğitim, İslam toplumu ve eğitimde ailenin rolüdür. İkinci bölüm ise kızlarımızın örnek alarak yetişmelerini arzuladığımız müslüman kadının özelliklerini ele alıyor. "Kızlarımız ve okul" başlığı altında üçüncü bölümde; kızların akli eğitimleri, dördüncü bölümde; çocukluktan itibaren kızların örtüye alıştınlması anlatılıyor. Beşinci bölümde ergenlik
Fatma Hanım Sık Sık Rüyalarında Aksakallı, Nur Yüzlü, Mübarek Bir Yaşlı İnsan Görüyormuş. Bu Aksakallı Kişi Fatma Hanım'ı Elinden Tutup Bir Irmağın Üzerinde Bulunan, Tahtadan Yapılmış Ve Neredeyse Tamamen Çürümüş, Daracık Bir Köprüden Karşıya Geçiriyormuş. Fatma Hanım Köprüden Geçerken Çok Korkuyor, Korkudan Nefes Bile Alamıyormuş. Fakat Köprüyü Geçince Derin Bir Nefes Alıp Rahatlıyormuş. Her Uyandığında İse ‘Ey Ulu Allah'ım Sana Hamdolsun. İnşallah Kurtuluşumuz Yakın,' Diyormuş...
Tükendi
SÖZÜN ÇAĞRISI Sözün dürüst, çıkarsız ve anlaşılır olmasına özlem duyulduğu; dinî düşüncenin kendini tekrara ve küflenmiş malumat deposuna dönüştüğü bağlamda FITRATNAME; bir İslam rönesansı için işaret fişeği olarak görülebilecek metinlerden oluşuyor. Kitap; hanif dine, tevhide ve fıtrata güçlü bir çağrı içeriyor. Ayrıca bu kitapta Murat SAYIMLAR; "Bizde felsefi düşünce doğacaksa ancak şiirden/edebiyattan doğar." diyenleri şaşırtacak biçimde, açıklama ve tanımlamanın ötesine geçerek yepyeni bir dayanak çerçe
Kur'an'ın Anlaşılmasında Kıraat Farklılıklarının Rolü
Tükendi
İslam medeniyeti, Orta Asya'da, Türk ve İran; Mağrib'de ise Berberi kültürle karşılaşarak en ciddi nüvelerini üretti. Bu karşılaşma, her coğrafyanın kendi karakterini yansıtan düşünme biçimlerini ortaya çıkardı. Semerkand, Buhara, Taşkent gibi kültür merkezlerini içinde barındıran Maveraünnehir bölgesindeki düşünce hareketliliği ve ilmi tedrisin yoğunluğu da kendi geleneğini oluşturdu. Bilginin sistematik bir formda yeniden inşa edildiği bu dönemin en önemli isimlerinden biri, kendinden sonraki âlimlerin ‘
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 682 kayıt bulunmuştur Gösterilen 60-80 / Aktif Sayfa : 4