Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 732 kayıt bulunmuştur Gösterilen 688-704 / Aktif Sayfa : 44
Kurân-ı mubîn/apaçık bir kitaptır. O, hayatı düzenlemek için gelmiştir. Bu nedenle onun, her dönemde ve şartta söyleyecek sözü mutlaka vardır. O, insanı muhatap alır. Bu nedenle onun gerek kendisi gerekse ilk muhatapları açısından bir anlaşılma sorunu yoktur. Ancak Kurânın nâzil olmasından sonraki dönemde insanların kendi özel şartlarından dolayı Kurânı anlama sorunları söz konusudur. Bu, Arapça bilip bilmemenin ötesinde, insanın bilgi birikiminden, yetişme tarzından, yaşadığı çevreden kaynaklanan bir so
Tanınmış biliminsanı Bruce Lawrence, bu kısa kitapta Kuran neden İslam'dır sorusunu yanıtlıyor. Yedinci yüzyıl Arabistanı'nda inancın köklerini tarif ediyor ve Kuran'ın neden inananları tarafından ezberlenip okunması gerektiğini anlatıyor. Aynı zamanda, Kettonlu keşiş Robert'tan şair-filozof Muhammed İkbal'e kadar Kuran'dan kuşkulananlarla Kuran yorumcularını tartışıyor ve bunların günümüz toplum ve siyasetindeki etkilerini değerlendiriyor. Tüm bunların üzerindeyse, Lawrence, Kuran'ın mesajı tek olmayan bir
Kur´ani terim ve kavramlar daha önce yayınlanan birçok eserde ele alındığı halde, bu sahada hâlâ sistemli ve özlü bir tetkike ihtiyaç duyulmaktadır. Bu kitap işte bu ihtiyacı karşılamaya yönelik hazırlanmıştır. Bu çalışmayla, İslam´a ve bilhassa Kurân´a ilgi duyan genel okuyucu hedeflenmişse de, ilahiyat öğrencileri ve onların yanısıra bu sahalarda çalışan ilim adamlarının da istifadesi ümit edilmektedir.
Tükendi
Sözlü kültürden yazılı kültüre geçişle birlikte Kuranın belli bir dönüşüm kazandığı açıktır. Özellikle Kuranın sözlü ve yazılı kültür arasında geçişi sağlayan ayırıcı bir metin olmasından dolayı, oluşum sürecinin dikkate alınması daha bir önem kazanmaktadır. Çünkü Kuranın oluşum sürecinde kullanılan dil, sözlü kültüre ait özellikler taşıyan hitabi bir dildir. Muhataplarına seslendiği bu dil, daha sonraları yazıya geçirilerek mushaf halini almıştır. Muhatapların farklılaşması sonucu veya başka bir deyişle Ku
1995 Ramazan'ında başlayıp her yıl periyodik olarak devam eden Kur'an Sempozyumlarının artık geleneksel hale gelmesi sevindirici bir durumdur. Gerek bugüne kadar gerçekleştirilen, gerekse önümüzdeki yıllarda, farklı konularla başka vilayetlerde gerçekleştirilecek bu sempozyumlar, Türk halkının derin ve uzun soluklu bilimsel/kültürel programları kaldırabilecek bir düzeye gelmiş olmasının işaretlerini vermektedir.
Hiçbir kutsal kitap, insana Kurân kadar kâinat ve tabiattan bahsetmez. Kurân, insana kâinatın nasıl yaratıldığı, niçin yaratıldığı, ondaki çeşitli varlıkların yapısı hakkında çok çeşitli genel bilgiler verdiği gibi, insanın onunla nasıl bir irtibat ve ilişki içerisinde olması gerektiği hakkında da rehberlik edip ona yol göstermektedir. Allah, hayvanlar ve bitkiler dahil olmak üzere tüm çevreyi, tabiatı belli bir nizam ve intizam içerisinde yaratmıştır. Bunu korumakla görevli olan insanoğlu, zaman zaman ceh
Kur'ân'da Kıyâmet sahneleri, tasvîrin en açık şekilde yapıldığı yerlerdir. Kur'ân, Kıyâmet sahneleriyle, ölümden sonra dirilişi, hesabı, nimet ve azâbı hedeflemektedir. Bu yüzden, yaşadığımız şu âlemden sonra insânlara va'dettiği âhiret âlemini sadece tavsîf ederek bırakmamış, bilâkis tasavvur edilebilir, hissedilebilir, canlı, hareketli, bâriz ve müşahhas olarak zikretmiştir. Kur'ân-ı Kerîm'de Âhiret âlemi, çok basittir ve İslâm akîdesi gibi apaçıktır: Ölüm, ölümden sonra diriliş, nimet ve azab. Fakat bu
Peygamberimiz (asm) "Ümmetimin en hayırlı ibadeti, yüzüne bakarak Kur'ân okumaktır" buyurur. Kur'ân'ı herkes okusun diye, okumaya geçişi kolaylaştırdık. On derste artık hem Kur'an okumayı, hem de Tecvidi kolay bir şekilde öğrenebilirsiniz.
Tükendi
Kur'an'da kalp konusunu ele alan ilk iki kitabımız, kalbi anlamak için özellikle yöntem bağlamında bir temel oluşturma mahiyetindeydi. Bu üçüncü kitabımız da ayetlerin (doğa da dâhil) kalbe nasıl indirileceğini ele almaktadır. İlim ve teknolojiyle dış dünyaya olan yolculuğumuz (beyin de dâhil) her geçen gün artarak devam ederken, aynı gelişmeyi iç dünyamızın merkezinde yer alan kalbimizin anlaşılmasında gösteremiyoruz. Kalbi en iyi anlatabilecek olan doğal olarak onu yaratanın gönderdiği/indirdiği Kur'a
Tükendi
Yahudilerin Kur'an'la teması, Hz. Muhammed'in Medine'ye hicretiyle başlamaktadır. Kur'an'ın iniş sürecinde islam Peygamberi'yle dini-siyasi kavgalara giren Yahudilerin, Kur'an'ın içeriği ve islam'ın siyasi anlamda şekillenmesi konusunda da önemli bir yer tuttukları görülmektedir. Böyle olunca Yahudiler, Kur'an'ın en temel konuları arasında yer almışlardır. Bunun yanında güçlü yazılı ve sözlü kültürleri, İslam geleneğine birçok konuda malzeme sunarak İsrailiyat denen bilgi havuzunun oluşmasına sebep olmuştur
Fert ve topluma az veya çok maddi veya manevi isabet eden musibetlerin niçin isabet ettiği, musibetlerin gelmesinde kulların etkisi, nimet ve musibetler karşısında fert ve toplumun ne yapması gerektiği konularında, ayet ve hadislerln ışığında cevaplar bulunmaya çalışılmıştır.
Tükendi
Kur´an ve Çocuk adlı bu kitapta ağırlıklı olarak Kur´an okumak ve Kur´an´a göre yaşamanın önemini anlatan hikaye ve şiirler yer almaktadır. Elinizdeki kitapta çeşitli hikaye ve şiirler bulacaksınız. Bunlarda ağırlıklı olarak Kur´an öğrenmenin ve Kur´an´a göre yaşamanın önemini anlatmaya çalıştık. Aramızda Kur´an okumayı bilenler mutlaka vardır. Bilmeyenler de Allah´ın izniyle birkaç haftada kolayca öğrenebilirler ve hatta bilmeyen büyüklerine de öğretebilirler. Ne diyordu sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed
Tükendi
1995 Ramazan´ında başlayıp her yıl periyodik olarak devam eden Kur´an Sempozyumlarının artık geleneksel hale gelmesi sevindirici bir durumdur. Gerek bugüne kadar gerçekleştirilen, gerekse önümüzdeki yıllarda, farklı konularla başka vilayetlerde gerçekleştirilecek bu sempozyumlar, Türk halkının derin ve uzun soluklu bilimsel/kültürel programları kaldırabilecek bir düzeye gelmiş olmasının işaretlerini vermektedir.
Hikmet Kurana ehil olanlara bu bir ilham azimdir ki, ahir zaman Peygamberimiz Hazreti Muhammedin Miraçı nasıl ki Tanrı-teala ile kendi arasında gece ve tenhadır; namaz kılan müminin ve müminatın niyaz ve namaz ve ibadetleri de aynı surette Hak-teala ile sadece kendileri arasındadır. Bu müspet deliller şöyle dursun akıl ve mantığın kabulü de böyledir. Böyle olduğu için Alevilerde ezanla halkı namaza davet etmek yoktur...
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 732 kayıt bulunmuştur Gösterilen 688-704 / Aktif Sayfa : 44