Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 976-992 / Aktif Sayfa : 62
Bu kitap Avusturya'dan Mısır'a ve İstanbul'a uzanan bir tekstil ve hazır giyim ailesinin öyküsü. Mayer Firması 1830'lara, o zamanlar Pressburg adını taşıyan günümüzün Bratislava'sındaki bir Yahudi gettosuna dayanıyor. Seyyar satıcı Salomon Mayer'in o yıllarda kurduğu küçük kumaş firması asıl gelişimini Mısır'daki faaliyeti sırasında sağlıyor, çok erken bir tarihte 1882'de İstanbul'da Mısır Çarşısının yanındaki dükkanlarını açıyorlar. Bunu Karaköy ve Beyoğlu'ndaki mağazalar izliyor. Bu mağazaların en uzun öm
Kıyı Anadolu'nun kültürel bir öğesi olan deve güreşleri yaklaşık iki yüz yıllık bir geçmişe sahiptir. Türklerin ata mirası olan devecilik ve devecilik kültürü yaşamlarının da önemli bir parçasını oluşturmaktadır. Yörük kültürünün ayrılmaz bir unsuru olan deve, konar-göçer yaşamın vazgeçilmezlerindendir. Yörük kültürü ile Orta Asya'dan Anadolu'ya gelen develer zaman içerisinde taşımacılıkta kullanılırken aynı zamanda güreş kültürünü de hazırlamıştır. Kervanların taşımacılıkta konakladıkları yerlerde develeri
Tükendi
"Onlar bizim ne yaşadığımızı bilmiyorlar. Bizi diğer anneler gibi düşünüyorlar, ama bizim gizli bir hikâyemiz var. O gizli hikâyeyi çocuklarımız bilmeli. İçinde ne varsa... Ama buna hazır oldukları zaman öğrenmeliler." "Aslında birçok şey de yaşanmadan anlatılmıyor. Düşün küçücük yaşta yaşadıklarını; sürgün, sürgünden dağa, dağdan buraya, buradan anneliğe... Bu kadar şeyi, hepsini bir hayata sığdırmak..." Dağlarda başlayan hikâyeleri Güney Kürdistan'a, İsviçre'ye, Almanya'ya, Belçika'ya uzanan kadınlar...
Tükendi
Antropologlar, alan çalışması sırasında yaşadıkları çeşitli kişisel deneyimleri arkadaş sohbetlerinde sık sık dillendirirler. Ama nitel çalışmalar kâğıda dökülürken "önemsiz detaylar", "terslikler", hatta "başarısızlıklar" olarak görülen bu deneyimler genellikle yansıtılmaz. Oysa araştırmacının sahada karşılaştığı ya da dahil olduğu kimi durumlar (kimlik çatışmaları, bürokratik ve ideolojik engeller gibi), araştırmanın ilerleyişini etkilediği gibi, yönünü dahi değiştirebilir. Etnografik Hikâyeler, işte bu k
Tükendi
Halkbilimci, araştrmacı, yazar ve oyun yazarı Sedat Veyis Örnek 1929 yılında Zara'da doğdu. 1953 yılında Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakltesi'ni bitirdi. Dinler tarihi ve etnoloji dalında Almanya'da Tübingen Üniversitesi'nde doktorasını verdi. A. Ü. Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Etnoloji Kürsüsüne 1961 yılında asistan olarak girdi ve 1971'de profesörlüğe yükseldi. Folklor üzerine incelemeler yaptı, hikaye ve oyunlar yazdı. Varlık, Değişim, Su ve Türk Dili dergilerinde öykü, eleştiri, kısa oyun ve çeviril
Tükendi
"İlkel dünyayı doğal olmayan bir dünya olarak düşünememesine karşın Hobbes, savaşın Devletsiz düşünülemeyeceğini, bu ikisini bir karşılıklı dışarıda bırakma ilişkisi içinde düşünmek gerektiğini ilk fark eden olmuştur. Ona göre, insanlar arasındaki toplumsal bağ şu "herkesi hizaya getiren ortak iktidar" sayesinde kurulur: Yani, Devlet savaşa karşıdır. Peki bunun karşısında ilkel toplum, daimi savaşın sosyolojik alanı olarak bize ne söylüyor? İlkel toplum, Hobbes'un söylemini ters çevirerek tekrar ediyor; dağ
Tükendi
Dr. Mehmet Hasgüler ve Dr. Mehmet B. Uludağ tarafından hazırlanarak üçüncü baskısı yapılan bu çalışma ciddi bir boşluğu doldurmaktadır. Uluslararası örgütlenmenin süreç içerisindeki gelişimini veren yazarlar, bu örgütlenmenin klasik örnekleri olan hükümetler-arası kuruluşları küresel ve bölgesel örnekleriyle ele almakta ve günümüzde önemleri giderek artan hükümetler-dışı örgütlerin sergilenişini ortaya koymaktadırlar. Küresel ve bölgesel nitelikli hükümetler-arası kuruluşların analizlerinde donuk, sadece ku
Tükendi
?Hep başkalarınca üzerime vazife görülmeyen işlerle uğraşırken buldum kendimi. ?Sen mi kurtaracaksın?' diye dalga geçenler de oluyor, ?Sana mı kaldı?' diyenler de. Ben de, ?Evet bana kaldı,' diyorum. En azından pek çok insan gibi ikiyüzlü değilim. Doğrularımın peşinden koşuyorum. İçim rahat." Doğrularının peşinden gitmekten asla vazgeçmeyen Avukat Feyza Altun Meriç, bir ilki gerçekleştirerek duruşmaya yedi aylık oğlu Ali Yiğit'le birlikte girdi. ?Helal olsun," diyen de oldu, ?Madem çocuğunu bırakacak kimse
Egemenliği içeren modern devlet, XVI. yüzyıl sonlarından başlayarak XVII. yüzyıl boyunca çeşitli kuramcıların katkılarıyla düşünülebilir bir olgu haline gelir. Egemenliği tek kişinin, kralın kişiliğinde somutlaştığı bu devlet, Hobbes'un deyişiyle karşı konulamaz büyük bir gücü temsil eden Leviathan gibidir; hatta ölümsüz Tanrı'dan sonra, yeryüzünde kendisiyle kıyaslanabilecek bir gücün bulunmadığı ölümlü bir Tanrı'dır.
"Yöntemi bulmak ve bilimi oluşturmak gerekir" diye yazan Jean-Paul Sartre, kanımızca, bilimsel yöntemin önemini ve önceliğini vurgulamak bakımından en özlü sözlerinden birini söylemiştir. Daha önceleri de Hegel, "Tanımak, bilmek değildir" diyerek insan biliminin yöntembilimsel ilk ilkesini koymuştu. Yöntem "Nasıl?" sorusuna cevap verir. Ve bilimler yöntemleriyle tanımlanırlar. "Nasıl" sorusuna en iyi cevabı bulabilmek için en sağlam, en güvenilir, en verimli yöntemi bulmak gerekir. Bilimsel bilgiyi başka tü
Tükendi
19. Yüzyıl'ın modern toplumun süregelen sorunlarının temellerinin atıldığı veya sağlamlaştırıldığınbir yüzyıl olduğu söylenebilir. 21. Yüzyıl'da da hala bu temel sorunlar devam etmektedir. 21. Yüzyıl'a miras kalan sorunları o zamandan analiz eden Marx hala güncelliğini korumaktadır. Bundan dolayıMarx'ı yeniden düşünmemiz gerekmektedir. Özgür bir toplumun ön koşulu ne olabilir? Bir birey kendini gerçekleştirirken bu aynı zamanda toplumun tüm bireylerinin kendini gerçekleştirmesine nasıl olanak tanır? Daha da
Tükendi
Yeşil büyüme, var olan küresel ısınma ve küresel eşitsizlikleri hafifletecek, dünyayı daha yaşanabilir bir yer haline getirecek, potansiyel olarak geleceğe dönük, insanoğluna yeni fırsatlar sunan yeni bir büyüme paradigmasıdır. Bu nedenle gelecekte dünyada siyasetçilerin bu yeni büyüme paradigmasını anlamaya ve içselleştirmeye çalışması gerekmektedir.
Tükendi
Karşılaştırmalı-tarihsel sosyoloji alanındaki aşikâr canlanmada Max Weber'in katkısının epeyce ihmal edildiği tespitinden hareketle Kahlberg, bu yapıtında, Weber'i ‘karşı konulamaz bürokratikleşme', ‘evrensel rasyonelleşme' ve gündelik hayatın rutini içerisinde karizmanın ‘devrimci gücünün' dönüşümü gibi kapsamlı ve evrensel kavramlardan çok daha fazlasını üreten bir sosyal bilimci olarak resmediyor. Sadece kavramsal üretimin enginliğini değil ustalıklı araştırma stratejilerinin niteliğini de gözler önüne s
Tükendi
Şimdi sosyoloji bir yol ayrımında! Gündelik tüketimin sıradan "call center"ını yetiştiren bir rol mü üstlenecek, çıkar gruplarının ajanı mı olacak, yoksa siyasal aklın mezesi mi? Bunların hepsinin katkısına varım, fakat sosyoloji medeniyetimizin epistemolojisi olmayacaksa ben bu oyunda yoğum.İşte ben bu makalelerle birçok sorunu medeniyetimizin ve gerçeklerimizin kesişim kümesinde yeni bir kavramlaştırma ve sistemlileştirmeye gitme çabasında oldum.
Zygmunt Bauman ve Stanislaw Obirek, dünyaya ve kendilerine dair bu sohbetlerinde parçalanmış, bireyselleşmiş bir toplumun sakinlerinin yüz yüze kaldığı sorulara, sorunlara ve karşılaşmalara kendi kişisel tarihlerinden devşirdikleri bilgelik ve deneyimle, üstelik bu karşılaşmaların nasıl dönüştürücü olabileceğinin ipuçlarını da vererek bakıyor. Yola farklı yerlerden çıksalar da –belki de aslında tam da bu nedenle- ikisinin de rotasını çizen, sorularına ve cevaplarına ışık tutan hep aynı kaygı: Sahici
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 976-992 / Aktif Sayfa : 62