İçerisinde yaşadığımız şu kainatın tek sakinleri insanlar değildir. Yaratılışları farklı farklı da olsa birbirleriyle irtibatları bulunan ve görülmeyen birtakım varlıkların da mevcut olduğunu inkar edemeyiz. Bunlardan insanlarla en çok ilgi ve alakası olanlar üç ana grupta toplanmıştır. (Arka Kapak)

Kur'ân-ı Kerim harfleri sağdan sola doğru yazılır ve öylece okunur. Bu kitabda yazılı kelime, cümle, âyet ve sûreler de buna göre yazılmıştır. Kur'ân-ı Kerîm harfleri (28) harften ibarettir. Görüleceği gibi, gerek bu harflerin ve gerek bazı kelimelerin altlarında Türkçe harf lerle isim ve okunuşları her ne kadar gösterilmiş ise de bu, Kur'ân-ı Kerîm'i kendi harfleriyle okumayı öğrenmeye çalışanlara bir kolaylık olsun içindir. Yoksa yeni harflerle yazılan bu telâffuzlar hiç bir zaman tıpkı Arapçası gibidir,

İsmail MÜFTÜOĞLU bu hatıralarında; rahle-i tedrisinde ve sohbetlerinde bulunduğu Ehli hal ve Erbabı-ı Hâl ile hemhal olduğu, gönül ehli zatların; manevi ve siyasi alanda aydınlattıkları yolda yürüme gayretini anlatmaya çalıştı Bu kitapta şimdiye kadar gizli kalmış bazı gerçekler gün ışığına çıkmaktadır Kitapta yer alan bölümlerden bazıları şunlardır: İz bırakanlar Göremediklerimizi görenler var Kuran hizmetine adanan ömürler. Mahmut Sami Ramazanoğlunun kalp gözüyle gördüğü Seyyid Abdulhakim Hüseynînin g

Tarih boyunca insanlar geçmişlerini araştırma, kendilerinin ve ailelerinin tarihlerine ulaşma arzusunu hep taşımışlardır. Bilhassa yazılı belgelere dayandırılan aile şecereleri bazı toplumlarda itibarlı olmanın gereği sayılmıştır. İnsanlar yaratılış gereği mensubiyetlerinde hep asalet ya da soyluluk araya gelmişlerdir. Bu vesile ile insanoğlunun tarih arama veya kökünün derinliklerine inme isteği, her tabakadan insanın peşinden koştuğu bir gaye olmuştur. Ancak bu hususta yapılan çalışmalarda kullanılabile

Renkleri sese, sesi ahenge, ahengi sevdaya, sevdayı umuda, umudu vuslata yönlendiren sazın adıdır gönül. Bazen gitar, bazen kemençe, bazen ud sesi verir gönül sazı Notalarına göre ne ad alırlarsa alsınlar, gönül sazının göğsüne gerili tellerin adı umut telidir, firak telidir, vuslat telidir, hayat telidir Ama bir tel var ki, cümle teller bu telin sesine ayarlanır. Bu tel Nevâ Telidir Gerilmeye gelmez nevâ teli. Nefes kadar nârindir. Üzeri can ibrişimiyle sarmallı olan o tel koparsa; â

İsmail MÜFTÜOĞLU bu çalışmasında, araştırmaları ve gözlemleriyle ulaştığı sonuçları yeni nesillerin anlayabileceği şekilde islâmla zamanın yorumlanmasını yapmakta; İslâmın sistem olarak algılanmasını,hukuki ve siyasi yönünü de ele almaktadır. Okuyacağınız bu kitapta günümüzün önemli sorunlarından biri olan İSLÂM ve SİYASET konusunda farklı yorumlarla ilginç yaklaşımlarda bulunuyor.

Her şehidin bir hikâyesi vardır... Sarıkamış'ta muharebelerinde kaç kişi öldü? Allahuekber dağlarında kaç yiğit kaldı? Kaç acı düştü buzdan yüreklere? Titretmedi, yakmadı yıllarca insanları. Anılmadı, unutturuldu zamana. Kaç gözden kaç damla gözyaşı düşebildi toprağa? Düşemedi yoksa göz çukurlarında, yanaklarda, sakallar da mı dondu kaldı? Düşemedi toprağa çünkü toprak dondu, zaman donmuştu? Analar bir Sarıkamış uğruna doksan bin fidan kırıldı diye ağıtlar yaktılar. Kumandanlar altmış bin dediler, akad

Meslek hayatımın 30 yılı Cerrahpaşa Psikiyatri Kliniği'nde geçti. Bilhassa genç insanlarımızın bunalımları içimi sızlatıyordu. Bunların büyük çoğunluğu "apartman çocuğu" idi. Genellikle ana-babadan uzak, ailenin sıcak ilgisinden ve içlerini ısıtacak, onlara sağlam karakter kazandıracak ve toplum içinde kendi ayakları üzerinde durabilmelerini sağlayacak bir durumda değil, ailelerinin sevgisinden ve şefkatinden uzak idiler.Maddi-manevi her türlü istenmeyen akibetlere düşmemenin bizce tek çaresi "eğitim" olmal

Kâbe'ye ridâ götüren sürre alayının kumandanının yiğit oğlunun orada gördüğü kabile reisinin kızı Leylâ'ya gönlünü kaptırıp, Leylâ'yı ararken Mevlâ'yı buluşunun hazin ve ibret dolu hikâyesi. Mecnûn'un dilinden yakarış şiirleriyle sarsılacaksınız...

"Yıl 2050 Birden, yüksek titreşimli bir sesle ürperdiler... Tiz bir ıslık gibi kulaklarda çınlayan ses yaklaştı, yaklaştı... Kendi çevresinde hızla dönen ışıktan bir top, renkten renge girerek sesle birlikte büyüdü, büyüdü, büyüdü... Çocuklar, şaşkınlıktan biribirlerine sokulup titrediler. Tiz ses, yavaş yavaş etkisini azaltırken; renkten renge bürünen ışık topu da küçüldü ve çalıların arasına iniverdi... Ansızın, ışıktan topun indiği yerde biri belirdi. Başı kasklı, üzerindeki giyimi zırh gibi olan bu

Bu kitapta: Mehmet AKİFin hayatı ve kişiliği, şiiri ve sanatı, İştiklâl Marşı ve açıklaması, analizi Çanakkale Şehitleri şiiri ve açıklaması Bülbül şiiri ve açıklaması, Günümüz gençliğinin Mehmet AKİF ile yaptığı bir kurgu söyleşi Yer almaktadır.

Keşiş kızı Siranus'un sevdanın aslı olduğu yerde yanar Kerem. Bir beş oğludur. Karşı karşı gezer Anadolu'yu. Özellikle Van, Bitlis, Mardin, Diyarbakır eksenine uzayan yolunda buralara yaptığı övgü şiirleri aklınızdan çıkmayacak. Allah aşkıyla yanan Kerem, Aslı'ya da ilham olur. Derin bir göğüs geçiren Aslı da bir top ışık gibi balkıyarak gaiblere karışır...

Nereden nereye uzanan yollar. Aşkın kudreti, kaderin cilvesi, hasretin dayanılmazlığı bu kitapta... Nice güzellerin aşkını reddeden yiğidin aşka sadâkati ve Elif'i gördükten sonra Mahmut'a kardeş diyen dilberlerin yiğitliği bu kitapta sizleri sürükleyip götürecek. Aşka âşık olacaksınız okudukça...

Garip bir delikanlıdır Garip. Yetim büyümüştür. Yanıktır yüreği. Yanık yüreğini bir Senem serinletir günün birinde. Senem bir sırdır. Ara ki bulasın... Düşer yollara Garip. Âşık edebiyatındaki türlerin "dudakdeğmez"den "muamma"ya kadar çeşitlerini sunar gittiği her kahvede. Siz neden gitmiyorsunuz o kahveye?..

Dayanılmaz bir hasretin vuslata ulaşan yolu... Bir yiğidin sevdiği uğruna katlanabileceği acıların doruk noktası... Arzu'ya karşı duyulan dayanılmaz arzunun sabırla mecelleşmesi. Gerçek bir aşk...

İşte aşk bu, sadakat bu dedirtecek bir sevdâ hikâyesi. Kaybolup gideceksiniz gönül enginliğiniz içinde. Kiminiz Mihrimâh, kiminiz Hurşit ile özdeşleşecek, yolun doğrusunu bulanların huzuruyla aydınlanacak içiniz. Kahramanlığın türküsünü dinleyecek, burçtan burca dalgalanacaksınız...

Erzurum, Erzincan dolaylarında bir Osmanlı paıası ve yine o yörelerde zengin bir aşa. İki gencin aşkı önüne dikilen akıl almaz engeller. Engel tanımayan aşkın, bu setleri birer birer yıkışı ile ulaşılan mutlu son... Okuyunca, işte aşk bu, yiğitlik bu diyecek, bu kitabı defalarca okuyacaksınız...