Osmanlı İmparatorluğu'nun Birinci Dünya Savaşından yenik çıkmasının ardından ayrılıkçı Ermeniler, İstanbul'un düşman işgali altında bulunmasının da verdiği cüretle harekete geçerek, önce hain diye nitelendirdikleri Türk Devletine sadık kalmış diğer Ermenilere, ardından da İttihat ve Terakki Partisinin sürgündeki liderlerine karşı intikam kampanyasına giriştiler. O sıralar İstanbul'da yayınlanmakta olan ve Taşnak Partisinin resmi yayın organı niteliğindeki Djagadamard gazetesinin bürosunda toplanan bu partin

Bir toplum oluşurken, yerleşimi nedeniyle coğrafyası zamanla tarihleşir. O tarih böylece bir coğrafya kazanmış? olur. Oysa coğrafya-tarih ilişkisi içinde yerleşikleri daha derinden etkileyen ve genelde sözlü kültür içinde var olan bir şeyler vardır. İşte o şey halkın "evvel zaman" dediği şeydir. Simgeler ve kavramlar yoluyla algılanan, biriktirilen, yorumlama aracı ve yaşamsal alanda bizi dik tutacak öğreniden söz etmek istiyorum. Gizilden söz ederken; büyük inisiyeleri kurmuş, ayakta tutmuş, yaymış olan p

Sadrazam Topal Osman Paşa, II. Sultan Mustafa Han, Sultan III. Ahmet Han dönemlerinde önce çeşitli görevlerde, sonra vezirlikte bulunduktan sonra, Sultan I. Mahmut Han döneminde sadrazam olmuştur. Sadrazam Topal Osman Paşa, Bağdat'a saldıran İran'daki Sasani Türk Devleti'nin hükümdarı Nadir Şah'ı Bağdat'ta yenip Bağdat'ı tekrar Osmanlı Türk topraklarına katarak Osmanlı tarihinde önemli bir yer edinmiştir. Konyalı Bekir Ağa'nın oğlu olan, 1663'te İstanbul'da doğan Osman Paşa yabancı kaynaklarda hakkında en

1974 yılında Bolu Komando Tugayı' nda Asteğmen olarak vatani hizmetimi yaparken, 20 temmuz 1974 " Kıbrıs Barış Harekatı"nda 2'nci Tabur 2' nci Bölük, 3' ncü Takım Komutanı olarak, harekatın ilk gününden sonuna kadar tanık olduğum yaşananlar ile Kıbrıs'lı Türklerin maruz kaldıkları acı ve ızdıraplarını, direnişlerini kaleme almak istedim. Askerlikte hassasiyeti ve tecrübeleri ile her zaman örnek teşkil etmiş olan Tugay komutanımız Tuğgeneral Sabri Demirbağ'ın emir ve komutasında savaş sırasında Takım Komutan

Alman Ordusunun büyük Feldmareşali Rommel'in asıl adı Erwin Johannes Eugen Rommel'dir. I. Dünya Savaşı'nda Fransa'da, Romanya'da ve İtalya'da cephelerde savaşır. Savaşlarda üç kez yaralandığı için I. ve II. dereceden ?Demir Haç Madalyası" ile ödüllendirilir. 1917 yılında Capoetto Taarruzuna katılan Rommel, Prusya'nın en yüksek madalyası olan ?Pour le Mérite'i" kazanan en genç subay olur. 1937 yılına kadar sıra ile terfi etmiş artık Albay rütbesine ulaşmıştır. Savaş Akademisi Komutanlığı yapar ve ?Piyade Hüc

3'ncü komondo bölüğü, Kıbrıs Barış Harekatı'nda Kıbrıs Adası'na ayak bastığı andan itibaren sıcak savaşın en ön mevzilerinde 'Barış için Savaşın' nasıl yapıldığını gösteren muharebe yeteneğine sahip kahramanlıklarla dolu olan Mustafa Başel, emir-komuta ettiği bölüğü ile "Harekatın 41 sıcak gününü'' kapsayan olayları, her günün öncesi ve sonrasındaki gelişmeleri, süreçte sevinç ve üzüntüleri, yaşadıklarını "3'ncü KOMANDO BÖLÜK KIBRIS'TA-BENİ BIRAKMA KOMUTANIM'' isimli bu eserde anlatmaktadır.

Çanakkale Muharebeleri, 500.000 askerin çok dar bir alanda 9 ay boyunca ölüm kalım mücadelesi vermiş olduğu ve ayak izlerinin bulunduğu bir muharebedir. Dikkati çeken konu, muharebeleri anlatan hiçbir eser gerçek anlamda olayları tam olarak ortaya koyamaz. Çünkü her muharebenin kendine özgü bilgi olarak ulaşılmayacak karanlık noktaları vardır. Dünya'da yaşananlara baktığımızda, 21'nci Yüzyılın bir ölüm kalım yüzyılı olacağına dair kuvvetli kanıtlar mevcuttur. Biz üzerinde yaşadığımız coğrafyanın bedelini

Bir jet pilotu olmanın zevkini ve heyecanını yaşatan (E.)Tümgeneral İrfan Sarp'ın havacılık anılarını. Uçuş anılarınızı büyük bir heyecanla okurken, sanki kokpitin içinde ben de uçuyorum! Güner Kurtuluş, Emekli Hava Pilot Kurmay Albay Komutanım, havacılık tarihimize ışık tutan anılarınız, havacılığı hem sevdiriyor hem de özendiriyor. Ercan Çetinerler, Emekli Hava Kıdemli Başçavuş Anılarınızı zevkle okuyorum. Bu havacılık anıları, Hava Kuvvetlerimizin tarihçesi açısından ilerde ciddi araştırmalar yapacakla

Birinci Harekât boyunca birliği ile Ada'nın kilidini oluşturan SAİNT HİLERİON Muharebelerine 1'nci Komando Taburu emrinde Takım'ı ile katılan Üsteğmen Gürpınar daha sonra İkinci Harekât'a 230'ncu Piyade Alayı 3'ncü Bölük Komutanı olarak düşman cephesini yarmak, Magosa'ya ilerlemek ve oradaki Türklerle birleşmek, bölgeyi düşmandan temizlemek görevlerini almıştır. Daha sonra GAZİLER Köyü bölgesinde cephe görevinde ; düşmana başarı ile direnen AKINCILAR Köyü'ne giren ilk Türk subayı olmuştur.

Her şey 24 Kasım 1955'de başladı.Sonra inişler ve çıkışlarla dolu dolu geçen hayatın yeniden teyitlerini yaşadım. Gençlik yıllarım, Deniz Ağabey'im (Deniz Gezmiş) ve arkadaşlarından geriye, şimdi küllerinde savrulduğum anılarım. 1982 Anayasası'nın antidemokratik uygulamalarından 4. Maddenin referanduma taşınışı, HP ve SODEP'i birleştirip siyasi yelpaze SHP adını aldırmasını çalışmalarım. Gazetecilik ve siyaset yıllarım, 163. maddeye meydan okuyarak çaba sarf edişim, 141 ve 142. Maddeler. Gördüğüm hapisli

Askerler savaşta hangi sıkıntılarla karşılaşırlar ve bunlarla nasıl başa çıkarlar? Askerleri karşı koymaya ve bilerek tehlikeye atılmaya yönelten nedir? Askerler gerçekte ne için savaşırlar? Sonuç olarak, çok karmaşık olan konu dört temel faktöre indirgenmektedir. Bunlar, hedefe yönelik grup dayanışması, en yakın komutanın yetenekleri, davanın haklılığı ve Silahlı Kuvvetler'in harekat yeteneğidir. Bu faktörlerin güven olgusu ile sıkı bir ilişkisi vardır. Motivasyon Muharebe Değeri ?Askerin Savaştaki Davra

1877-78 Osmanlı Rus Savaşı (93 Harbi) ve Balkan Savaşı, Türk milletinin yaşadığı ve kalbinde duyduğu en acı olayları kapsayan harplerdir. Ancak 93 Harbi'ndeki Osmanlı Ordusu ile Balkan Savaşı'ndaki Osmanlı Ordusu arasında fark vardır. 93 Harbi'nin sevk ve idaresinde emir ve komuta birliği sağlanmamasına rağmen Padişah Abdülaziz'in genç ve azimli subayları komutanlık makamına getirmesidir. Abdülhamit döneminde ise II. Meşrutiyet öncesi eğitim ve atışların yasaklanması, Balkan Savaşı'na katılan subayların pas

"Savaşta her zaman kaybeden taraf suçludur haklı olsa bile. Benim felsefi doktrinim dünyayı tekrar mutlu bir şekilde yaşatacak güce sahiptir. Böyle bir idealde elbette ki geçici anlaşmalara yer yoktur. Şeref ve namustan yoksun milletler er geç hürriyet ve bağımsızlıklarını kaybederler. Yalan ne kadar büyükse, inananı da o kadar çok olur. Milletler hayasızlıklarla değil, fedakarlıklarla kurtarılır" diyen bir insanı ADOLF HİTLER'i her yönüyle anlatan eser.

Köhne Yenipazar'ın Bor Cami'nin yıpranmış kilimleri üzerinde dizilmiş olan Sancaklı gençler Çanakkale'de Türk saflarında savaşmak için her seye rağmen ısrarla yola çıkmak istiyorlardı. Geleceği ve varlığı belirsizlikle dolu 500 yıllık Osmanlı toprağı olan Sancak bölgesini, ailelerini, sevdiklerini geride bırakarak Sultan'ın cağrısına karşılık veriyorlardı. Kendilerinin tek vatanı olarak Bosna'dan koparılmış 1878 Berlin Antlaşması'na göre özerk olması gereken Sancak Bölgesi'nin Sırbistan ile Karadağ'ın hükü

Kafkasya, Doğuda Hazar Denizi'nden başlayarak, batıda Azak Denizi ve Karadeniz'e kadar uzanan ve kuzeyini Rus bozkırlarının, güneyini ise Kafkas Sıradağları ve Karadeniz'in oluşturduğu kıta koridorudur. Doğudan batıya doğru Dağıstan, Çeçenistan, İnguşetya, Osetya, Kabardey-Balkar, Karaçay-Çerkes, Abhazya ve Adige Cumhuriyetlerinden oluşan. "Kafkasya" Adige dilinde bir anlam ifade eder, başka dillerde anlamı yoktur. "KAEF KAES" "Takip et, Ulaş" anlamındadır. Kırım'ın 1783'de Ruslar tarafından işgali ve ilha

Bu kitap hem politik gerilla savaşlarını, hem de büyük savaşların yan cephelerini olan akıcı operasyonlarını anlatmaktadır. Gerilla mücadelesi ile bunun kaçınılmaz sonucu olan gerillaya karşı savaş yöntemlerini tarih boyunca nasıl geliştiği ise çalışmanın en ağırlıklı konusunu teşkil ediyor, veya Dünya nüfusunun yarısından fazlasının kentlerde yaşamakta olduğu günümüz dünyasında savaşların biçimi değişmekte, düzensiz veya gayrinizami savaş adını verdiğimiz uzun yıpratma mücadeleleri giderek öne çıkmaktadır.

"Bütün bildiklerimi yazdım Daha fazla bilen varsa buyursun o da yazsın" Boşnak tarihini konu alan en önemli belge eserlerden biri de 1900 yılında Savfet Beg Başagiç tarafından 1900 yılında yazılmış olan "Boşnak Tarihi; 1463-1850" isimli eserdir Savfet Beğ Başaşgiç; "Her ne kadar veri noksanılığı ile karşı karşıya kalmış olsam da arşivimde bulunan az sayıda belgeyi dikkatle düzenleyerek Türk ve yerli kaynakları büyük bir gayret içersinde inceleyip rahmetli Muvekit'in kronolojisine göre sıralayarak oluml

Osmanlı İmparatorluğu'nun çöküş süreci boyunca, Avrupa ve Rusya'nın en büyük emeli İstanbul ve Boğazlara sahip olmaktı. Bu iş Viyana Kuşatması'ndan beri giderek gerilemekte olan devletin durumu göz önünde alındığında, oldukça kolay görünüyordu. Bu hedefe ulaşmak için ilk önce Ruslar, Tuna nehrini aşarak Plevne'ye saldırdılar. Osman Paşa'nın başarılı direnişi, bu hayalin gerçekleşme ihtimalini 30 yıl kadar geciktirdi. 18 Mart 1915'de bu seferde İngiliz ve Fransız müttefik kuvvetleri Çanakkale Boğazı'ndan geç