Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 400 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
İslâm mezheplerinden biri olan İmâmiyye Şîası birçok hususta diğer İslâm mezheplerinden ayrılmaktadır. Zira imâmet düşüncesine bağlı olarak Kur’ân’ın mevsûkiyeti, Kur’ân’da zâhirî/ bâtınî anlam, takiyye, Ehl-i beyt kavramı, ric’at inancı, sahâbenin adalet vasfı vb. hususlara özgün yaklaşım sergilemiştir. Bu kitap, İmâmiyye mezhebine mensup Muhammed Cevâd Muğniyye’nin (öl. 1979) et- Tefsîru’l-kâşif adlı eserim muhteva ve metot açısından ele almıştır. Genelde İslâm mezheplerini, özelde ise Ehl-i Sünnet ve Şîa
Biat, teslimiyet ve taklit kültürü hâkim olduğundan, klasik dönemde eleştiriye pek yer olmadığı zannedilir. Reddiye üzerine kurulu modernleşme sürecinde gelişen bu algının yanlışlığı için sadece tefsir tarihine bakmak yeterlidir. Eleştirilmeyen yahut başkalarını eleştirmeyen bir müfessir bulmak neredeyse imkânsızdır. Nitekim ulemâ, “Müsâdeme-i efkârdan bârika-i hakikat doğar” sözünün gereği olarak birbirini tenkitten sakınmamıştır. Sa’lebî’nin el-Keşf ve’l-Beyân’ına Ahmed er-Râzî el-Aksarâyî’nin Mebâhisü’t-
Bu kitapta, “Benim sünnetime ve Râşit Halifeler’in sünnetine sarılın/ وسنة بسنتي عليكم الراشدين الخلفاء” hadisi çerçevesinde Râşit Halifeler’in uygulamalarının İslam Hukuk ilmine katkıları ele alınmıştır. Râşit Halifeler’den kastın Hz. Ebû Bekir (r.a.), Hz. Ömer (r.a.), Hz. Osman (r.a.) ve Hz. Ali (r.a.) olduğu hususunda görüş birliği sağlanmıştır. ŞerꜤî deliller içinde Râşit Halifeler’in sözleri önemli bir görev icra etmiştir. Râşit Halifeler’in sünneti ifadesi onların sahâbe dönemindeki lider vasıflarına
İnsanların doğru bilgi edinmelerini, Kur’an’ı doğru olarak anlamalarını ve Kur’an’dan doğru bir şekilde yararlanmalarını sağlamak için Kur’an’da geçen Kur’an’la ilgili olduğunu düşündüğümüz ve görebildiğimiz kelimelere dayanan Kur’an’da Kur’an adını verdiğimiz bu çalışmamızı hazırladık. Kelimeler konunun sınırlarını belirliyor, aynı zamanda zihin karışıklığını da önlüyor. Kur’an’da âyetler arasında çok yönlü bir anlam ilişkisi var. İlk anda birbirleriyle hiçbir ilgisi yokmuş gibi duran âyetlerde aynı kökten
Anamız, bacımız, karımız, kızımız, yoldaşımız, yol arkadaşımız kadınlar! Biri olmadan ötekinin hayatını sürdüremeyeceği bir dünyada yermeden, sömürmeden ve yüceltmeden Allah’ın belirlediği sınırlarda kalarak ona hakettiği değeri verebilenlere ne mutlu! Aklımızda olanlar, zihnimize yerleştirilenler veya bize öğretilenler ile doğru bildiklerimiz! İnsanların kendi cinsinden biriyle ilgili, kadınlar hakkında doğru bilgi edinmelerini sağlamak için biz bu çalışmamızı hazırladık. Her erkek bir kadının oğlu, her ka
Elinizdeki kitap okul öncesi dönem manevî eğitimine farklı bir yaklaşım oluşturmak adına yeni bir kapı aralamaktadır. Tasavvufî ahlakı manevî eğitim çatısı altında ele alarak okul öncesi dönemde din eğitimine, ahlâk eğitimine, değerler ve karakter eğitime tasavvufî kavramlar önderliğinde farklı bir açılım yapmaktadır. Eğitimin öze dokunması, hayata geçirilmesi adına kilit bir role sahip olan tasavvufî eğitim ahlâk bazında okul öncesi döneme indirgenebilir. Tasavvuf, bir ahlâk ilmi olarak karşımıza çıkarak a
Safevîlerin İlk Döneminde İktidar-Ulemâ İlişkisi
Kur’ân, yeryüzünde en çok okunduğu halde en az anlaşılan ve hayata en az uygulanan bir kitaptır. Bu açıdan bir kitabı asırlarca okuyup, ancak onu anlamak için bir çaba göstermemek çok köklü bir problemdir. Üstelik bu, Allah’ın bütün insanlığa gönderdiği mesaj niteliğini taşıyan bir kitapsa söz konusu problem daha da derinleşmektedir. Kur’ân’ın bütün insanlığa gönderilmiş olması onun başka dillere çevrilmesini kaçınılmaz bir zorunluluk haline getiren önemli bir faktördür. Arapça inmiş olan Kur’ân, her şeyden
Bu çalışmada, İslam düşüncesini modernleştirmeye yönelik eserleri ile bilinen Tunuslu akademisyen Abdülmecîd eş-Şerefi'nin görüşleri İncelenmektedir. Şerefi doğrudan Tefsir ve Kur'an İlimleri üzerinde çalışma yapan bir bilimadamı değildir. Onun çabası İslami ilimleri modernleştirmeye yöneliktir. Elinizdeki bu eser onun genel olarak bütün görüşlerini değil, Kur'an ve Tefsire dair görüşlerini merkeze alarak meydana getirilmiştir. Yazarın, Şerefi'nin görüşlerine bakışı, eleştirel bir bakıştır. Bununla birlikte
Bu çalışmamızda konular işlenirken, okuyucunun Kur’ân’daki dil yapılarını tanıması için ele alınan konu her neyse ona yönelik yeterli bilgi verilmiş, işâret edilmesi gereken luğavî incelikler dikkate sunulmuştur. Mesela “Hâl ve Zi’l-hâlin Doğru Tespit Edilememesinden Kaynaklı İşkâl” başlığı altında önce hâl nedir, zi’l-hâl nedir, Türkçe’deki hangi dil unsuruna karşılık gelir, yükleme ya da fiile sorulan hangi sorularla bu öğeler tespit edilir gibi birtakım ön bilgiler verilmiş, daha sonra hâlin tespitinde h
Peygamberlerin insanlar arasından seçildiği noktasında gerek mutasavvıflar gerekse Müslüman filozoflar ve mütekellimler fikir birliği içerisindedir. Fakat zaman içerisinde peygamberin beşer oluşuyla bağdaşmayan özelliklerin Hz. Peygamberle atfedilmesi, bunun yanında sadece peygamberlere ait olan ve diğer insanlardan ayırt edilmelerindeki temel niteliklerden olan mucize gösterme ve ismet sıfatına sahip olma gibi özelliklerin peygamberler dışındaki insanlar için de gündeme getirilmesi, gerçeği yansıtmayan, aş
“Tefsîru Kıssati Mûsâ bi’l-Kırâati Enmûzecen” Kur’an Tefsirinde Kıraatlerin Rolü ve Önemi -Musa Kıssası Bağlamında-
Türkçe Anlamlarıyla Kuran-ı Kerim’i Anlama Kılavuzu Bu eser; temel düzey Arapça bilgisine sahip Türk okuyucular için kaleme alınmıştır. Kitapta Kur'an-ı Kerim'in 30 Cüz'ünde yer alan ayetleri oluşturan sözcük, ifade ve cümle yapılarından faydalanarak çeşitli alıştırmalar tertip edilmiştir. Kur'an-ı Kerim'in hedef dil Türkçe'de okuyucu tarafından daha iyi anlaşılmasına katkı sağlamak, kitabın en önemli hedefleri arasındadır. Bir meal çalışmasından öte, kalıcı ve keyifli bir öğrenme sürecine vesile olma maksa
Fıkıh usulünün temel konularından biri olan şer'î/teklîfî hükümler (cumhura göre); vacip, mendub, mubah, mekruh ve haram olmak üzere beşe ayrılmaktadır. Bunlardan mubah, "mükellefin yapma ve terk etme arasında muhayyer olduğu" hukukî serbest alanlar olup diğer şer'î/teklifi hükümlere göre uygulama alanı oldukça geniştir. Klasik fıkıh usulü kaynaklarında genel olarak mubahın dar anlamda tanımı ile yetinilmiş, şartlara ve ihtiyaçlara göre farklı hükümler alabileceği üzerinde ayrıca durulmamıştır. Şâtıbî (ö. 7
Bir ilim dalının teşekkülü, kendisine has yöntemlerle mesele üretmesine bağlıdır. Her ilim dalı, mevcutla yetinmeden kendi bünyesi içerisinde mevcudu geliştirerek farklı boyutlara ulaştırmak ve genişletmelidir. Vakıalar ve önceki nesillerden aktarılan bilgiler, ilimlerin müstakil kimliğinin ortaya çıkması ve gelişimi açısından yeterli değildir. Bu gerçeğin farkında olan fukahâ da varsayıma dayalı meseleler üreterek İslam hukukunun usûl ve füruunun gelişimini sağlamışlardır. İslam hukuk düşüncesinde farazî f
Tefsir disiplininde "Kur'an-Sünnet Bütünlüğü" önemli bir konu olup bu konuda az da olsa bazı çalışmaların yapıldığı bilinmektedir. Bu çalışma benzerlerinden ayrılmaktadır. Şöyle ki diğer çalışmalar Hz. Peygamber'in dindeki yeri üzerinden meseleye yaklaşılırken bu çalışma nesnel olarak Hz. Peygamber'den sadır olmuş söz ve uygulamaların Kur'an'daki izdüşümleri tespit edilerek İlahi kelam olan Kur'an'la ilahi kelamın uygulayıcısı ve örnekliğini oluşturma görevine sahip olan Hz. Peygamber'in söylem ve eylemleri
Kur’ân, Allah’ın muciz kelâmıdır. Kelâmındaki muradı daha iyi anlayabilmek için tefsire olan ihtiyaç aşikardır. İşte bu meyanda tefsir alanında yazılmış kıymetli eserler vardır. Bu eserler, Kur’ân âyetlerinin tefsir ve te’vîlini içermektedirler. Müfessirlerden bazısı eserlerinde hâtimeye yer verirken diğer bazısı sadece tefsirle yetinmişlerdir. Hâtimeler, müfessirlerin Kur’ân âyetlerini tefsir ettikten sonra kaleme aldıkları son sözleridir ki hacim, üslup ve içerik bakımından farklılık arz etmektedir. Dolay
On dokuz ve yirminci yüzyıllar İslâm düşüncesinde yeni arayışların başladığı bir dönemdir. Batı karşısında bilim, teknoloji, toplum ve ekonomiden nazarî bilimlere kadar pek çok sahada geri kalmış Müslüman dünyanın düşünürleri de mevcut duruma çözüm arayışları noktasında ciddî bir mesai içerisine girmişlerdir. İşte İslâmî ilimler bünyesindeki yenilenme ve sorgulama çabalarının bir ürünü de Yeni İlm-i Kelâm adını verdiğimiz dönem ve literatürü olmuştu. Elinizdeki eser, modern dönemlerde eleştirilere konu olmu
İslam Medeniyeti özelinde müsamaha kavramıyla anlaşılabilecek olan hoşgörü, başkasının var olma hakkına saygı duymak şeklinde düşünüldüğünde, farklılıkların normallik haline geldiği modern toplum yapısı için oldukça önemli hale geldiği görülmektedir. Başkasının kendisi olarak var olmasına rıza göstermek, bireyin ötekini bir tehdit olarak değil bir imkân olarak görmesine zemin hazırlayacaktır. İslam medeniyetinin tarihi seyrine bakıldığında bu imkânın bir zenginlik kaynağına dönüştüğü müşahede edilmekte
Tasavvuf, Peygamber Efendimizin örnekliğinde, İslâm’ın zâhir ve bâtın yönleriyle yaşanmasını gaye edinmiş bir ilimdir. Onu hayatlarında tatbik eden mutasavvıflar, Allah’a giden yolda uyguladıkları metotları ve kulluğun inceliklerini eserlerinde anlatırlar. Bundan dolayı tasavvuf, yalnızca müntesiplerinin değil her kesimden insanın bilgi sahibi olması gereken bir disiplindir. Elinizdeki eser de tasavvufu sade bir dille okuyucuya sunmayı amaçlamıştır. Tasavvufun tarihsel gelişimini ve temel kavramlarını içere
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 400 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1