Sonra çığlık atıyor, babam.
Her şeyi parçalıyor çığlığı. Ona bir daha hiç
yakın olamayacağım. Bir daha başımı göğsüne
yaslayamayacağım. Tanıştık ve hemen
ayrılmalıyız. Bana hayat vermekten başka bir
şey yapamazdı. Çığlık dudaklarımı kilitliyor; sus
diye bağırmak isteyen dudaklarımı. Beni
korkutuyorsun, büyüyor ağzımda. Şakaklarım
zonkluyor. Göğsümdeki sevgi öfkeye
dönüşüyor.
Ne çok çığlık atıyor, diye düşünüyorum, hemen
kalbine mızrak saplayıp buna bir son vermek
istiyorum. Korkuyorum. Ben daha çocuğum.
Tan
Yalnızlık ikircikli bir hal. Toplum bilincine göre çoğunlukla zoraki ve gönülsüzce katlanılır yalnızlığa.Kimi zaman dışlanma, kimi zamansa bir ceza şeklinde gösterir kendini. Ancak kişilerin her an erişilebilir, çevrimiçi olduğu bir çağda yalnız kalmak büyük b ir nimet.Yıpratıcı günlük hayatlarımızdan biraz olsun uzaklaşıp kendimizle baş başa kalabilmek, hattâ en rutin mahremiyet arayışlarımız bile başlı başına bilinçli bir çaba harcanması gereken küçük başkaldırışlar halini aldı. Fransız filozof Oliver Rem
"Kralın, bilindiği gibi, iki bedeni olur: biri metnin tahta oturtup kutsallaştırdığı ebedf, hanedan soyundan gelen beden, isteğe göre Shakespeare, Joyce, Beckett ya da Bruno, Dante, Vico, Joyce, Beckett denen, ama aslında gelip geçici kılıklara bürünse de hiç değişmeyen ölümsüz beden; bir de ölümlü, işlevsel, göreceli beden, çürüyüp gidecek, adına kâh yalnızca ve yalnızca Dante denen, o zaman yassı burnunun üstüne kafasına küçük bir başlık geçirmiş birininkine, kâh yalnızca Joyce denen, öyle olunca yüzükler
Toplam 3 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 1-20 /
Aktif Sayfa : 1
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.