Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 183 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Kant'ın eleştiri öncesi yapıtlarının en önemlilerinden biri olan Evrensel Doğa Tarihi ve Gökler Kuramı, aynı zamanda astronomi ve kozmoloji tarihinde bir kilometre taşı niteliğindedir. Bu yapıtın bilim tarihindeki yerinin yanı sıra Kant'ın zihinsel gelişimindeki yerini görerek bir sonuca varmamız açısından yapıtın incelenmesi bugün için bile değer taşımaktadır... Kozmolojik spekülasyonun Kant düşüncesindeki rolüne gereken önemi vermediğimiz sürece onun felsefi çalışmalarını kavrayamayız. Kant, ünlü bir s
İnsan tini, bir nevi tarihin kumaşıdır, insanın duygu ve düşüncesinden çıkmış ve tarihsellik kazanmış olan her şeydir. Ancak bu tin kendisini öylece açığa vurmaz; taşlarda, jestlerde, sözcüklerde ve eylemlerde, açımlanmayı yani yorumlanmayı beklemektedir. Bu nedenledir ki Dilthey hermeneutiği veya yorumbilimi, ‘filolojik virtüözlük’ olarak tanımlar. Anlama ve açımlama daima bizzat yaşamdan etkilenir ve yaşamı etkiler. Örneğin sanat, yaşam deneyimine dayanır; hem cenneti hem cehennemi, yaşam gerçekliğinin re
İnsanın hakikati nedir? Özlem duyduğu mutlak, gerçek tutkularıyla örtüşür mü? Doğal enerjisini yitirmiş bugünün insanı robottan farklı bir şey midir? İhtiyaçların şekillendirdiği bir kültür yerine arzuların inşa ettiği bir kültürü yaratmamız gerekmez mi? Başka bir tene açılmamızı sağlayan nedir? Yalnızca yerküreyi değil, içsel ağlarımızı örgütleyen de elementlerdir. Örneğin ateş her şeyden öte arzuyla ilgilidir. Çiçeklenebilmemiz, insanlığımızı paylaşabilmemiz için kabullenmemiz ve beslememiz gereken enerji
Bu kitap, İtalyan düşünür Benedetto Croce’nin edebiyat üzerine denemelerinden oluşmaktadır. Croce, çağdaş estetik tarihini biçimlendiren en önemli isimlerden olmakla birlikte, edebiyat kuramı ve tarihi alanında oldukça değerli eserler vermiştir. Croce bu kitapta, Terentius, Lucretius, Virgilius, Dante, Petrarca, Ariosto, Shakespeare, Corneille, Goethe, Poe, Hopkins ve Proust gibi edebiyat tarihinin büyük isimlerini gündemine alıyor. Bu kanonik isimlerin nasıl anlaşılması gerektiği hususunda derin içgörüler
Platon dünyayı görünenler ve düşünülenler olmak üzere ikiye ayırdığında, tarihin ve tarihselliğin, hakikat arayışının önünde bir engel olarak görülmesinin de yolunu açmıştı. Nietzsche, filozofları ‘tarih duygusu’ndan yoksun oldukları gerekçesiyle kıyasıya eleştirirken, tarihe karşı kemikleşmiş önyargılarını yıkmaları, ‘değerlerini yeniden değerlendirmeleri’ için bu yüzden çağrıda bulunuyordu. Alman filozof Erich Rothacker’in ölümünden önce kaleme aldığı bu son kitap, onun Nietzsche’nin bu çağrısına verdiği
Cepçiler, çorcular, yankesiciler, düzenbazlar, ayan ablalar, silkeleyiciler, çeteler, işbitiriciler, patronlar, namuslu ve namussuz aynasızlar, savcılar, hâkimler, enayiler ve organize işler: Hırsızlık, mülkiyet kadar eski bir olgu. Hatta bugün ‘çalıyor ama çalışıyor’ denilerek siyasetçilerin olağan faaliyetinin bir parçası haline bile getirilmiş durumda. 20 yüzyılın en etkili kriminologlarından sayılan Edwin Sutherland’in, Şikago’da hırsızlık mesleğini yürüten ünlü Chic Conwell’le yaptığı işbirliğinin ürün
Yalnızca bilgi felsefesi ve etik değil, estetiğin kurucu isimleri de Antik Yunan filozoflarıdır. Aristoteles, Platon ve Plotinos’un güzellik teorilerini sunan bu kitap, estetiğe tarihsel bir giriş sunmaktadır. Güzel nedir? Antik Yunan’da güzel ve iyinin aynılığı ne anlama geliyor? Platon’da ‘kendiliğinden güzel’ olan ile ‘tek tek güzeller’ arasındaki fark nedir? Taklit ve yaratım olarak sanat ne anlama gelir? Aristoteles ve Platon poetikasında sanat ve devlet ilişkisi nasıl konumlandırılır? Plotinos’un
Filozof, psikanalist ve dilbilimci Luce Irigaray bu kitabında dil ve söylem bağlamında Antik Yunan ustalarından günümüze dek kadının unutuluşunu ele alıyor. Başlangıçta hakikate ilham veren dişi iken, ‘usta’ bunu gizli tutar. Böylece dilin evi, bir tür mezara dönüşür. Beslendiği Tanrıçayı, doğayı, kadını unutan erkeğin oluşturduğu ‘bilgelik’ söylemi, insanlığın sürgün edilişi hâline gelir. Erkek dille yeni bir ev kurar. Ama orada kim ikamet edecek? Kelimeler, hakikatleri ve gizemleri onları terk etmiştir. D
• Kurbağalardan elektrik elde edilebilir mi? • Çömlekler fare doğurabilir mi? • Marslılar gezegenlerini su kanallarıyla mı donatmışlardır? • Kanat takıp kuşlar gibi uçabilir miyiz? • Madenleri kaynatırsak altın elde edebilir miyiz? “Olmaz öyle şey!” deyip bu sorulara gülüp geçiyorsunuz belki ama bilimin böyle acayip fikirlerden doğduğunu biliyor muydunuz? Üstelik bu fikirleri savunanlar arasında pek parlak bilim insanları da vardı! Bizden duymuş olmayın, bilimsel gaflar dünyayı değiştirebilir: Odanız
Einstein’ın 20 yüzyılın başında ortaya attığı görelilik kuramı çığır açıp modern fizik biliminin çehresini sonsuza dek değiştirdi. Bu dâhiyane ve yenilikçi kuram, bilim insanları arasında ilk andan itibaren heyecanla karşılandıysa da felsefi içermeleri nedeniyle dönemin felsefecileri arasında kuşkuya, hatta infiale neden olacaktı: Uzay ve zamanı aynı potada eritiyor, zamanı uzay cinsinden ifade etmeye izin veriyor, böylece evrenin dokusunu kökten değiştiriyordu. Bu kuramın felsefe açısından barındırdığı teh
Bu kitap, modern felsefenin büyük düşünürlerinden Henri Bergson’un Antik felsefe üzerine verdiği derslerden oluşuyor. Bu derslerde Bergson, Sokrates öncesi filozofların varlık, doğa ve insana dair kurgulamalarını ele alıyor. Stoa, Elea ve İskenderiye okullarının savundukları görüşleri değerlendiriyor. Varlığın özüne sayıları yerleştiren Pythagorasçıların ve her şeyin ateşten gelip ateşe döndüğünü savunan, hareketi öne çıkaran Herakleitos’un fikirlerinin içermelerini serimliyor. Erdemin öğretilebileceğini sa
Fransız edebiyatçı ve filozof Marquis de Sade’ın bu kitabı, Tanrı’yı özgün ve benzersiz bir durumdan yola çıkarak düşünmektir. Ona göre ateizm, şiddetli ve çelişik bir fetihtir; çocukluğumuzun korkunç oyuncaklarının insanlığın yüreğinden ve belleğinden tamamen sökülüp atılmasıdır. Ne Tanrı ne de din varsa evreni yöneten kimdir? Maddenin sürekli hareketi her şeyi açıklar mı? Bir Tanrı varsa bile, bizim saygı ve sevgimize layık bir varlık mıdır? ‘Doğamız gereği’ ölümsüz olmayı arzulamamız sonsuzluğun bir kanı
Dil bir mucizedir; içimizde doğup, bedenin bariyerlerini parçalayan bir çığlık gibidir. Şeylerin imgelerini yeniden üreterek, onları ışığa, yani varoluşa çağırır. Dilin doğuşu bir dünyanın doğuşudur; kendisine karşı duran yine de onu aydınlatan başkasını anlamamızı sağlayan da bu dünyadır. Şiirsel dilde görüldüğü gibi, her dil gerçekten bir büyüdür. Kelime içeri girmemize imkân tanıyan tılsım gibidir; her telaffuz edildiğinde ânın dar penceresinden sonsuzluğu bize yeniden keşfettirir. Yazmak ise kendini
Elinizdeki kitap, 20 yüzyıl düşüncesinin iki büyük ismi Levinas ve Lacan’a, öteki, iyi, arzu ve yüceltim başlıkları üzerinden karşılaştırmalı bir okuma sunmaktadır. Bu, hem psikanaliz ile etiğin, trajedi ile metafiziğin bir araya geldiği bir yeniden düşünme olanağı hem de Hegel, Freud, Heidegger, Derrida ve Irıgaray’ı birlikte okuma imkânı sunan bir karşılaşmadır. İnsan arzusu ile ötekilik arasında nasıl bir ilişki vardır? İnsan deneyimi bağlamında kökensel olanın kaybı ne anlama gelmektedir? Kişisel tarihi
Felsefe nedir? Nasıl felsefe yapmalıyız? Felsefenin bir özü var mı? Bu soruları sorarak ‘metafelsefe’ye, yani ‘felsefenin felsefesi’ne adım atmış oluyoruz. Günümüzde felsefe, kafa karıştırıcı ve göz korkutucu bir dizi felsefi yöntem ve yaklaşımla kuşatılmış durumda. Peki bunlar ne kadar ‘felsefe’? Frege, Carnap, Husserl, Heidegger ve Derrida için felsefenin neliği tartışması Sokrates ile Sofistlerden beri süregelen bir çatışmanın ürünü müdür? Analitik ve Kıta felsefesi ayrımı neye dayanıyor? Fenomenoloji, b
Schopenhauer kimdir? Belki de kendi çağının en büyük felsefe yazarıdır; Kant ile birlikte bir metafizikçi olarak rakipsizdir. Platon ve Buda’nın öğrencisi, Goethe’nin dostu, Nietzsche, Freud ve Wittgenstein’ın manevi hocasıdır. Varoluşun sıkıntısını ilk elden duyumsayan birisi olarak, doğuştan gelen bir kötümserliğe sahipti. Dünyada hiçbir kalıcı tatmin sağlamayan arzu nesnelerinin peşinden koşmayı beyhude bir gayret olarak görürdü; ve bu görüş bize bir ‘kurtuluş felsefesi’ olarak miras kaldı. Bu kitap Scho
İngiliz filozof Samuel Alexander’ın bu kitabı,John Locke’un hayatı ve felsefesine giriş yapmaktadır. Locke’un etik, siyaset ve din felsefesi yanında, bilgi teorisini sade ve anlaşılır bir dille sunmaktadır. Zihin boş bir levha mıdır? Birincil ve ikincil nitelikler ne anlama gelir? İyi ve kötünün, haz ve acı ile bağlantısı nedir? Sivil toplum, hükümet ve dinî kurumların sınırlarını nasıl çizmeliyiz? Vahyi akıl karşısında nasıl konumlandırmalıyız? Entelektüel bir biyografi niteliğinde olan bu kısa giriş, aynı
Dünya tarihi bir bakıma büyük insanların tarihidir. Bu kitap, bilimin tarihini büyük mimarları üzerinden ele alıyor. Arşimet’ten Öklid’e, Leoanardo’dan Kopernik’e, Darwin’den Newton’a, Einstein’dan Heisenberg’e bilimin görkemli yolculuğuna katılmaya davet ediyor. Kitap, bilim etkinliğinin anlam ve yöntemine ilişkin sağlam bir kavrayış oluşturma yanında, bu etkinliği çalışmalarıyla örnekleyen öncü bilim insanlarının özgün yanlarını ve bilim tarihindeki yerlerini göstermeyi amaçlıyor.
Üçüncü Dünya ülkelerindeki çocuk işçilerin hâli, bundan iki yüzyıl önce yurtlarından zorla kaçırılan köle akranlarınınkinden pek farklı değil: ‘Ecel tezgâhlarında’ karın tokluğuna tükeniyor, sakatlanıyor, ölüyorlar. Eğlence sektöründe istismar edilip Körfez ülkelerinde deve jokeyleri olarak çalıştırılmak üzere kaçırılıyorlar. Cinsel tacize uğrayıp satılıyor, kapatılıyorlar. Charles Dickens’ın betimlediği kasvetli ve hoyrat Britanya manzaralarını, başka bir güneşin, başka renklerin hâkim olduğu, başka bir dü
Varlık, düşünce ve dil arasındaki bağlantıları ‘haritalandırmak’ felsefenin başlıca hedeflerinden biri olagelmiştir. Yirminci yüzyılın istikrarsız, yeniliklere ve değişimlere gebe düşünsel coğrafyasında böyle bir harita çıkarmanın öncelikle güvenilir ve istikrarlı düşünme araçlarına sahip olmaktan geçtiği düşüncesi, yüzyılın ilk yarısından itibaren mantık ve bilgi teorisinin felsefede öne çıkması ve rağbet görmesi için yeterli olmuştur. İstanbul Üniversitesi Felsefe Bölümünde on iki yıl (1936-1948) boyunca
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 183 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1