Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 16 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Devleti devlet yapan veya devleti ayakta tutan nedir? Tıpkı hukukla ilgili “nedir” sorusunda olduğu gibi, devlet hakkındaki “nedir” sorusu da, en nihayetinde buyurgan bir “olmalıdır” sonucuna varmaktan uzak duramaz. “Devlet nedir?” sorusuna verilecek salt betimsel bir cevap, cevabı kabul edenlerce devletin nasıl olması gerektiğine dair bir talimat olarak anlaşılıp insanların devlete karşı tutumlarını belirleme kapasitesine sahiptir. Bunun sonucunda güce dayalı hayli gerçekçi hatta biraz da eleştirel bir açı
Tükendi
Irklar arası ilişkiler Amerikan tarihinin en önemli ve belki de en utanç verici yönlerinden biridir. Gerek kölelik gerekse ırk temelli ayrımcılık, ABD’de uzun süre yasal dayanaklara sahip olması sebebiyle mahkemeler sıklıkla ırkın başrolde olduğu davalara bakmak durumunda kalmıştır. Elinizdeki kitap, ABD’deki hukuk ve ırk ilişkisine ilişkin en önemli davaları konu eden on iki makaleden oluşuyor. Amistad’dan başlayıp O. J. Simpson’a dek giden bu davalara ilişkin kapsamlı incelemeler yoluyla okur, ABD’de beya
Tükendi
Negri’nin tezleri Spinoza’nın felsefesinde politikanın kurucu rolünü gösterir. İlk yapmamız gereken, bu tezlerin kapsamını değerlendirmek ve Negri’nin Spinoza’da ne bulduğunu, Negri’yi neyin derin ve sahici bir Spinozacı yaptığını anlamaktır. — Gilles DeleuzeNegri’de beni özellikle etkileyen şey, onun, tıpkı üçüncü tür bilgiye özgü sürekli yenilenen bir şimşek gibi, Spinozacılığın özünü ortaya çıkaran çarpıcı sezgileridir. Kuşkusuz bunun nedeni, Negri’nin kuramsal düşüncesinin ve pratiğinin, uzun zamandır g
Tükendi
... her despotizmde mutlaka olduğu gibi, bu tür düzenlerin savunucuları, hasımlarının hesabını görmek için hukuku bir karikatüre dönüştürürler. Elbette hukuk hep bir sosyal yapılanmanın hukukudur, otonom değil heteronomdur. Tarih boyunca eşitsizliklerin üstüne oturur. Ancak baskı dönemlerinde bu eşitsizlikler gizlenemez olur. Hukuk genelde ondan beklenen görece otonomiyi bütünüyle kaybeder, meşruiyet perdesi ardındaki güç ve şiddet tüm çıplaklığıyla öne çıkar. O zaman yargılama da, sayısız örneği tarihte gö
Tükendi
Diego Tatián, daha önce Türkçeye çevrilmiş iki kitabı, makale ve öyküleriyle tanınan bir Arjantinli düşünür ve edebiyatçıdır. Yabanın İhtiyatı'nda bu kez, "politikasızlaştırılmış" bir dünyada yepyeni bir politikanın ve yeniliğin engellendiği her durumda da "impolitik" bir direnişin imkânını arıyor. Bu, her türlü yönetim ve hakimiyet arzusuna karşı bir özgürleşme pratiğidir: Hiç deneyimlenmemiş bir ortaklıkta politikacıları ve politika sanatını terk etmektir. Önderlik mantığını merkezsiz, bürokrasisiz, hiyer
İÇERİK TANITIMI: Nazi deneyimi Batı'da, pek çok konuda olduğu gibi, hukuk alanında da teorik tartışmalar tetiklemiştir. Bazı düşünürlere göre bir "Nazi Hukuku"ndan bahsedilemez; çünkü hukuk, Nazi yönetiminin pratiklerini tanımlamak için fazlasıyla değer yüklüdür. Dolayısıyla olsa olsa bir "Nazi Hukuksuzluğu"ndan bahsetmek gerekir. Nitekim bu dönem, kimilerince, Hukuk Devleti'nin karşı kutbundaki Hukuksuzluk veya Haksızlık Devleti olarak görülmüştür. Nazi yönetimi ile hukuksuzluğun bu şekilde ilişkilendirilm
Tükendi
Günümüzü otoriter, despot yönetimler ve oluşturdukları sosyal, siyasal, hukuksal iklim belirliyor. Yaşatmaya dayalı biyopolitikadan, öldürmeye, yok etmeye dayalı nekropolitikaya doğru akan ürkütücü bir zamanın içerisindeyiz. Savaş tekrar kutsanan bir değer oldu ve olağanüstü hali olağanlaştırıp hem içe hem dışa yönelik diktatörce uygulamaları alabildiğine serbest bıraktı. Keyfilik, belirsizlik, kontrolsüzlük, tutarsızlık, tekinsizlik, yeni dünya düzeninin sosyo politik özelliklerine dönüştü. Düşmanlığın ikt
Tükendi
Spinoza'nın yeniden keşfi, "bu" dünyayı, diğer bir deyişle "ideolojilerin sonu"nun ve "tarihin sonu"nun dünyasını, yeniden inşa edilecek bir dünya olarak yaşama olanağını tanır bize. Bu keşif bize, bireylerin ve çokluğun ontolojik uyumunun, yaşamın her tekil belirişine bir direniş ve yaratma eylemi olarak bakma fırsatını sağladığını gösterir. Filozoflar "sevgi" kelimesinden hoşlanmasalar da, postmodernler onun adını solmakta olan bir arzu fikriyle birlikte ansalar da, Etik'i yeniden okumuş ve Spinozacılar t
Tükendi
Zehra Çiğdem Özcan ve Cemal Baki Akal hukuktan sinemaya aralanan aykırı kapıyı açıyorlar. Yasa,yargı, adalet, eşitlik, ifade özgürlüğü, ataerkil baskı, ırkçılık, ayrımcılık, geçmişle yüzleşme... üstüne yoğunlaşarak, ideal bir hukuk anlayışının tökezlediği filmlere öncelik veriyorlar. Özcan’ın deyimiyle, delilsiz gözaltılar, tutuklamalar ve yargılamaları, atomu parçalayan fizikçi ciddiyetiyle bir çocuğu bile güldürecek iddiaları ortaya atanları, sıradan bulguları cinayete, örgüte ve komploya aynı ciddiyetle
Tükendi
Hukukçunun ya da hukuk sosyoloğunun ilgisi çoğu zaman kural ihlallerine, sapkın davranışlara odaklanmıştır. Oysa genellikle çoğu insan, görünen herhangi bir güç olmasa da kurallara uyar. Ama bazı toplumlar özellikle görünür durumdaki otorite figürlerine, bazıları ise özellikle soyut kurallara.Bu kitap insanların neden ama daha çok da nasıl hukuka uyduklarını konu ediniyor. Buna bir cevap bulabilmek için de bir yandan erken modernlikten başlamak üzere kapitalizmle birlikte hukukun değişimini, diğer yandan da
Tükendi
Spinozacı neşe, etiği ve felsefeyi bir mutluluk arayışı ya da mutluluğun inşası olarak algılayan klasik esine sahip çıkarken, halklar ve kültürlerin, onlarla birlikte diller, anlamlar ve dünyaların yok edilişinde, her türlü eziyet, kıyım ve kırımda, nefretin önemli rolünü vurgulayan radikal bir tarihi-siyasi gerçekçilikten uzak durmaz. Spinoza'nın etiği, siyasi Spinozacılık'la aynı biçimde özgürleştiricidir. Kederi, hurafeyi, zulmü, güçsüzlüğü titizlikle eler: İnsan hayatında ve halkların tarihinde varolan
Tükendi
Cemal Bâli Akal Beyaz Perdede Kirli Yargılamalar'da, sonunda hep iyileri aklayıp kötüleri cezalandıran "tatlı su" hukuk filmlerine karşı, "buyurun, adaleti buradan yakın!" diyor. Bazen çok erken bazen de çok geç gelen adaletin bir türlü tecelli edemediği yargılama filmlerinin izini sürüyor. Nasıl alındığı pek akla getirilmeyen "itiraf"la duruşma başlamadan verilmiş karara dayanan ve kamuoyunun önüne attığı günah keçileriyle ellerini temizlemeye çalışan bu "kirli" yargılamalarda; Danton, Jeanne d'Arc, Dreyfu
Tükendi
Hukuk nedir? Cevap fazlasıyla açık ve basit gibi görünüyor. Oysa Cemal Bâli Akal'ı tanıyan okuyucular, bu kitapta "hukuk şudur ya da budur" gibi beylik cevaplara yer verilmediğini tahmin etmiş olmalılar. Bu tahminlerinde de haklılar. Benzer sözcüklerin tarihte hiç değişmeden kalan benzer anlamlara sahip olduklarına ilişkin inancın, insanı kolaycı çözümlere yönelten vahim bir hata olduğunu gösteriyor ve ezberci "bir" hukuk tanımına karşı çıkıyor Akal. Ve yine kendisinden bekleneceği gibi, bir yandan hayatın
Tükendi
Tüm bunlar düşünüldüğünde, hem hatırlayarak hem de unutarak geçmişle baş edilmesine ilişkin araçsallığına bakılmaksızın hukukun, hatırlamaya mı yoksa unutmaya mı içsel olarak daha yakın olduğu sorusu henüz kendini tüketmiş değildir. İster nasyonel-sosyalist geçmişin hatırlanması/unutulması söz konusu olsun, ister komünist ya da cürümler ve suçlarla yüklü başka bir korkunç geçmişin, hatırlama lehine ve unutmayla bilinçdışına itme aleyhine genellikle üç neden ileri sürülür ve bu nedenler öne sürülürken hukuka
Tükendi
Spinoza hukukçuya ne söyler? Hukuk literatürüne göz atılırsa, birkaç istisna hariç, yukarıdaki sorunun cevabı bellidir: Hiçbir şey! Yine de biraz gayretle literatürdeki boşluğun gerçek bir yokluğu karşılamadığı ve Spinoza felsefesinin hukuk kuramında önemli bir yeri, daha doğrusu yerleri olduğu görülebilir. Buna karşılık, felsefeciler de çoğunlukla hukuk konusunda tabii hukukçu bir yol izlerken hukuk kuramcılarına pek ilgi göstermezler. Oysa hukuk kuramı hukuk hakkında idealist yaklaşımlar ya da ezberlerden
Tükendi
Geçmişle Yüzleşme, İmkanlar ve İmkansızlıklar bir yandan aşina olduğumuz, bir yandan da detaylı düşünmekten kaçındığımız "geçmişle yüzleşme" meselesini ele alıyor. Bu kavram, ağır insan hakları ihlalleriyle dolu bir geçmişin gölgeleriyle hesaplaşmayı amaçlıyor ve geçmişte bozulan adaletin sağlanmasını, toplumsal dayanışmanın yeniden kurulmasını ve demokrasinin güçlendirilmesini hedefliyor. Bu önemli hedefler, aynı derecede önemli sorulara yol açıyor: Hasarlı geçmişlerin kitlesel bilançosu içinde, sayısız f
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 16 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1