Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 21 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
“Eğer ekolojik bir yaşama arzu duyuyorsanız, ekip biçmekten, özde bir yaşamdan bahsediyorsanız; sevmekten, kabulden, birlikten ve toprakta bitmiş özgür gönüllerden öğreneceğiniz kocaman bir dünyadan bahsediyorsunuz.”Bu kocaman dünyadan ve birbirine bağlı hikâyelerden oluşan Kazdağları Öyküleri, Bayramiç’in sıcak iklimini bir ılık rüzgârla taşıyor bizlere. Kalplerimizi yeniden Anadolu insanının cömertliği, dürüstlüğü ve misafirperverliği ile dolduruyor. İnsanın doğanın ayrılmaz bir parçası, bir bütünün iki p
Maden arayacağım diye dağlarımızı yok ediyorlar. Altın diyorlar, kömür diyorlar, sayısız ağacın canına kıyıyorlar. Dereler, göller kuruyor; yaylalar, vadiler yaşanmaz hale geliyor. Bugün sancısı hepimizi sarmasa da çok yakında bu bela, şimdiki çocukların yaşamını zehir edecek. Yeni İnsan Yayınevi olarak her yaştan çocuğun her türlü yaşantıyla kitaplarda karşılaşmasını değerli buluyoruz. Çocuk yaştaki okurlarımızın zekasına hürmet gösteriyoruz. Onlarla bütün dertlerimizi bir bir paylaşıyoruz.Dağları yiyip yu
Tükendi
Zaman tünelinde yolculuk yaptığımız gibi, bu duygu tünelinde de yolculuk yaparken, her türlü anılarınızı hatırlayacak ve sizi hislerden hislere sokacak, bambaşka bir yol alacaksınız...Bazı satırlarda kendinizi bulacak, bazılarında ise acıyı paylaşacak, belki de hayata bakış açınızı değiştireceksiniz.Her gönül bekleyemez...Sevdası büyük olan, yüreğine kazıyıp taşır bir ömür sevdiğini.Sen her gece okuduğum masalımsın!...
Tükendi
“Gazeteye başladığından beri sadece yerini bildiği ama hiç içeri girmediği odaya neden çağırılmış olabilirdi? Belki uzun zamandır beklediği terfi gerçekleşecekti. Dosyayı yanımda götüreyim mi diye bir an tereddüt geçirirken, şefin hemen gel dediğini hatırladı. Demek dosya ile alakalı bir durum olamazdı. O zaman tahmin edemeyeceği bir başka neden vardı. Ceketini ve saçlarını düzeltti masanın üzerindeki cep telefonunu alarak sessize aldı ve genel yayın yönetmeninin bir üst kattaki odasına doğru y
Tükendi
Bu kitapta dünyadaki tarihçiliğin son yirmi yılı, köklü tarihçilik geleneklerine sahip olan, günümüz dünya tarihçiliğine de katkı sağladığı söylenebilecek ABD, İngiltere, Fransa, Almanya, İspanya, Mısır, İran, Çin, Japonya ve Rusya gibi ülkeler üzerinden inceleniyor. On ayrı ülkedeki tarihçiliğin son yirmi yılını inceleyen bu çalışmadaki her bir tarihçi yazarımız, ilgili ülkelerde doktora ya da post doktorasını yapmış akademisyenlerdir. Böylelikle ilgili ülkenin dili ve kültürüne nüfuz etmiş tarihçilerin in
İstanbul Boğazı yüzyıllardır binlerce masala ve hikâyeye ev sahipliği yaptı. Denizi, kuşları, balıkları ve kıyısında yaşayan sakinleri ona sevdayla bağlandı. Gün geldi korsanlar bastı, gün geldi fırtınalar yaktı yıktı.Boğazda meltemin estiği, martıların uçuştuğu, balıkçıların koşturduğu yine sıradan bir gün. Fakat o da ne? Yolunda gitmeyen bir şeyler var. Bir gemi kaza yapmış! Gemideki bütün çöp denize saçılıyor. Boğazın balıkları şaşkın ve çaresiz. Derken levreğin aklına insanlarla işbirliği yapm
Çocukluğumun belki en garip hâtırası, bu seyahatin sonucudur. Teşrinievvele (Ekim 1916) doğru Antalya’ya doğru gelirken, denizi ilk gördüğümüz yerde, ailece her zaman yaptığımız gibi, arabadan inmiştik. Ben sevincimi göstermek için havaya bir el revolver sıktım. Annemin ölümünü bir türlü unutamayan ve yıllarca bize yanında gülmeyi meneden babam, beni tokatladı. Hakkı da vardı. Ben gerçekten, bu yolculukta gördüklerimin, duyduklarımın hepsini, Akdeniz iklimini, denizi görmüştüm…Ahmet Hamdi TanpınarAntalya’nı
“Gece yarısından sonra tek başıma karanlık ve dar sokakların içinden geçerek yürüyordum. Bir kız çocuğunun korktuğu zaman aklından geçen şeyler sıradan olsa da şaşırtıcıydı. Gündelik şeyler; kızarmış muz tarifi gibi... Un, şeker, tereyağı, yumurta… muzlar! Un, şeker, tereyağı, yumurta… muzlar! Tarifi aklımda bir ilahi gibi tekrarladım çünkü beni neşelendiriyor ve güm güm atan kalbimin sesini bastırıyordu.”Güney Denizinin Kızı, yazar olma hayali kuran, on dört yaşındaki Jakartalı Nia’nın hikâyesi. Ancak ona
Tükendi
“Yazar yorumlamamalıdır. Ama neden ve nasıl yazdığını anlatabilir.”Umberto Eco’nun bu cümlelerini okuduğumda, Roman Hayattır’ın ilk beş bölümünü yazmayı tamamlamıştım. Kimseye ders vermeden, yazar adaylarını yönlendirmeden ve tabiri caizse ahkâm kesmeden romanlarımı nasıl yazdığımı anlatmak istiyordum.Romanlarımı okuyanlar, her karşılaşmamızda sordukları soruların yanıtlarını alabilecek, roman yazmak isteyenlerse dokuz romanı yayımlanmış bir yazarın yazma serüvenini öğrenecek ve kendi yollarında daha güvenl
Tükendi
Seyahat etmek hem tutku hem ihtiyaç. Çekici coğrafyaları ve kültürleri tanımak, tarih ile sanata engin bir perspektiften bakan insanı zenginleşmekle kalmaz, derinlik de kazandırır. Önünüze yeni rotalar koyduğunuzda başınızı hiç görmediğiniz bir gökyüzüne çevirirsiniz. Kulaklarınız aşina olmadığı bir dile açılır. Dimağınız yepyeni bilgilerle dolar. Böylelikle tazelenirsiniz. Bu eşsiz deneyimi yaşarken elinizden sevdiğiniz birilerinin tutmasını istersiniz: Bir hayat arkadaşı, bir dost, çocuklarınız… Çünkü bil
Tükendi
Her çocuğun doğuştan getirdiği mizacı, yetenekleri vardır ve biriciktir. Her çocuk bize gelen kocaman bir hediye paketidir. Bu hediye paketi istediğimiz özellikleri de hiç beklemediğimiz sürprizleri de beraberinde getirir. İyi ve kötü yönleriyle o bizim çocuğumuzdur. İyi anne- baba olmanın ilk şartı da gelen hediye paketini iyisiyle, kötüsüyle olduğu gibi kabul etmektir. Umarız bu kitabı okuyan anne-babalar, çocuklarını daha iyi tanıyabilir, onların sınırlarını anlayabilir ve onlara hem ihtiyaç duydukları k
Tükendi
Bütün çocukların belki de hayatlarında hiç unutamayacakları gün, okula ilk gittikleri gündür. Kalpleri heyecanla çarpar, avuç içleri terler ve onu okula götüren büyüğünün elini sımsıkı kavrar. Ne heyecanlı bir andır kapıdan bahçeye atılan ilk adım. Okul binası dev gibi gelir, öğretmenler büyülü bir dünyanın bekçileri gibidir; çocukların gözlerinde büyürler düşündükçe. Mutlu, okula ilk gideceği günün sabahında buna benzer duygularla kalkar yatağından. Ne var ki kahvaltı masasına oturduğunda dünya başka bir
Ayşe Sıdıka, bu toprakların eğitim tarihinin gelenekten moderne uzanan sürecinin simgelerindendir. Onu bu konuma getiren iki önemli etmen vardır: Ayşe Sıdıka, ataerkil hegemonya içinde sözünü duyurmuş bir kadındır ve eğitim biliminin rasyonelleşmesine büyük katkı sağlamıştır. 19. yüzyıl boyunca kadınlar için açılan okulların öğretmen ihtiyacı çoğunlukla yaşlı erkek öğretmenlerle giderilmeye çalışıldığından bu okulların yetersizliği sık sık gündeme gelmiştir. Ayşe Sıdıka bu sorunu resmî kurumlara yaptığı kat
Tükendi
Savaşların ve ırkçılığın kol gezdiği bir dünyada çocuk oldu Max. Doğum gününde çok sevdiği evinden ve kırmızı renkli, sarı pulları olan balığından ayrılmak zorunda kaldı. Ne annesinin üniformasına diktiği altın rengi yıldıza ne de sadece Yahudi olduğu için onunla alay eden sınıf arkadaşlarına anlam verebildi. Onun dünyası babasından öğrendiği resim sanatından, balıklarından, doğum gününde üfleyeceği mumlarından ve bahçesinde koşup oynayacağı okulundan ibaretti; o dünya, sevgi dolu bir yerdi... Max'in Balıkl
Tükendi
Bilindik sularda yüzmek, yeni ve hâkim olmadığımız alanlarda çalışmaktan daha güvenlidir. Bu güven duygusu tek bir disiplin içinde kalmanın konforu ve tanıdıklar arasında olmanın rahatlığından kaynaklanır. Buna bir nevi araştırmacı ve hatta tarihçi muhafazakârlığı da denebilir. Belli bir konuya yaklaşım biçimlerimizi illaki tek bir disiplin çerçevesinden takip etmek zorunda olmadığımızı bilmeliyiz. Çoklu imkanlar üzerinden düşünme pratiklerini oluşturacak ve farklı disiplinlerin yardımı ile daha kompleks a
Tükendi
Elli sekiz yıldır Türkiye'de yaşayan Ayşe Reisoğlu, geçmiş yıllarla ilgili hatıralarını, evliliğini, ilerleyen yıllarda profesör olan eşinin akademik hayatını, Türkiye'deki yaşamı, kültürü artık Türkleşmiş bir Alman'ın gözünden anlatıyor. Kısacası bu kitap mutlu bir Türk-Alman evliliğinin hikayesi, Almanya ve Türkiye'nin bir kadın gözünden yakın tarihi... Arkadaş grubumuzdakilerin hepsi Alman değildi, yurt dışından Almanca öğrenmek için gelenler de vardı. Hatta yeni gelen birinden bahsediyorlardı. Kendisi
Bazen biten bir aşk, bazen mahallenin meczubu, bazen de çocukluğun dinmez görüntüleri var öykülerde. Arka plan hüzünlü ama umutlu, düşsel ama gerçek, geçmiş ama gelecek dolu. Üç bölümlü ayrışma içinde belki tümden gelecek, belki de bir evin duvarındaki resimlerden tüme varacaksınız. "Sokaklarda yaşıyordu. Varlığı, içimi acıtıyordu. İki çöp kutusunun arasında kartondan bir kulübesi vardı. Mahalledeki kızlar, yanından geçerken korkar kaçardı. Kızları kenara sıkıştırdığına ve tecavüz etmeye çalıştığına dair h
Geçen hafta pişirdiğini, brokolinin kalanı hüG dolapta mı duruyor? Bu hafta yaptığınız mutfak alışverişinden kalan, bozulmaya yüz tutmuş meyve ve sebzeler dolabı her aoğınızda üzgün üzgün size mi bakıyor? Yalnız değilsiniz. Yemek yaparken atık üretmeme konusunda ne kadar hassas davranırsak davranalım, çoğu zaman bunu başaramıyoruz. Marketteki ürünler belli porsiyonlarda paketlendiği için, pişireceğimiz yemeğin gerektirdiğinden daha fazla ürünle eve dönmek zorunda kalabiliyoruz. Ayrıca yemeğin ev halkı taraf
Tükendi
Sürdürülebilirlik, kentleşme ve modern yaşamın getirdiği kolaylıklar karşısında bozulan doğal dengenin yeniden inşasına yönelik bir etkileşim hareketidir. Artan nüfusun taleplerinin karşısında sınırlı varlıkların bilinçli insanları çözüm yolları aramaya itmiş; bu da ekonomik, çevresel dayanağı olan bir sosyal bilimin doğmasını sağlamıştır. Kirlenen hava ve su varlıkları, iklim krizi, gerçek gıdaya ulaşılabilirlik, her bireye eşit eğitim, iş ve sağlık hizmetleri hepsi sürdürülebilirlik kavramının içindedir.
Tükendi
Kant, Saf Aklın Eleştirisi'nde şöyle diyordu: "a priori bilginin ilkeleri olarak duyusal görünün iki saf biçimi vardır: mekân ve zaman". Deleuze, Kant'ın bu kavramsallaştırmasını, "beliren her şey zaman ve mekânın koşulları altında belirir" diye aktarır. Yalın bir deyişle, sanat nesnesinin de, zamansal ve mekânsal olmak üzere iki farklı gerçeklik tanımladığını söyleyebiliriz. Yapısal bir çözümleme, zamansal olanın, öğelerin zaman içindeki peş peşeliğine dayandığını, mekânsallığın ise öğelerin eşzamanlılığıy
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 21 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1