Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 29 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
2017 yılının 29 Ocak günü milyonlarca genç, sosyal medya fenomeni Kaan Kolpa'nın ölümüyle sarsıldı. Parkta yapılan ilk incelemeler, Kaan'ın son nefesini 09:00 sularında verdiğini gösteriyordu. Ensesinin iki parmak üzerinden saplanan bir mermi, beyinciğine hasar vererek kolayca ölmesini sağlamıştı. Cinayeti çözmekle görevlendirilen polis memuru Samet Çetinkol, işinin hiç kolay olmayacağını hemen anlamıştı. Zira gerçek dünyadan sanal dünyaya uzanan esrarengiz ipuçları, onun akli hudutlarını aşıyordu. Sıradan
Tully kirli geçmişi yüzünden ailesiyle birlikte hayatında bir türlü düzen sağlayamamış, hayatla sorunları olan biridir. Kendisini terk eden kardeşi Jessica'nın dönüşü ile hayata yeniden merhaba diyecek ve tüm zorluklar karşısında daha da güçlenecektir. Unutmayın, her gün geceyi sonlandıran bir güneş doğar. Kanada'nın Ontario şehrinde hayatla mücadele eden Tully'nin hikâyesini keyifle okumanız dileğiyle...
Onu aramaktan korkmasaydım kimsesizlikten artık kabuk bağlayan şimdilerde acısını bile hissetmediğim çocukluğumda, şöyle demek isterdim: Ağlama sevgilim sevgisizliğe, insanlar seni ne kadar sevmeze o kadar sev kendini ama en çok ruhun boğuldukça batan bu kayıp aşkınla tek ait olduğun kıyıya, ruhuma gelmeyi sev. Bak ben buradayım, gülmediğin kadar ve seni sevdiğim kadar buradayım. O da şayet bana cevap vermek isteseydi eğer, şöyle derdi: Aramaktan vazgeçilmeyen bir aşkın unutulmaya çalışılan bir sevgisizlikl
Bir kuğu bir piyanistin parmağını ısırırsa ne olmaz? Bir kozalak size ne anlatabilir? Bu sevda ne renk idi acaba? Tüm aşklar 0'ın altında yaşar mı? 4 farklı ülke... 4 farklı mevsim... 4 farklı aşk masalı... "Hangi ülkeden olursan ol, hangi dili konuşursan konuş, insanlar hep aynı şeyi istiyordu: Anlaşılmak
Tükendi
Merak nerelere sürükler insanı? Gerçeği bulmak için düşülen yol uzun gelir mi insana? Peki ya gerçekle değil kendinle karşılaşırsan o yolda? O zaman ne olur? Güneşin zaman zaman göz kırpmak dışında dönüp bakmadığı, yüzünü göstermekten pek çok zaman kaçındığı şehir, ruhsuz insanların yüzündeki rengi andıran gri bulutlarla çevriliydi. Bulutlar öğlene doğru dağılıyordu belki ama Anadolu insanın alıştığı yaz sabahı buralara hiç uğramıyordu. Aydınlık değildi çoğu zaman sabahlar. Belki de bu yüzden uykusundan uya
Vera, babasına bir söz vermiştir. Onu öldüren kurşunlarda güller yetiştirecektir. Yıllar sonra öğretmen olunca olayların hiçbir zaman dinmediği Cizre'de göreve başlar ve bu sözünü tutmaya çalışır. Ancak üzerine atılan iftiralar ve sancılı bir aşkın rüzgârında kendini ispatlama çabası içinde bulur kendini. Çok önem verdiği öğrencilerinin hayatını korumak isterken bir yandan da kendine yeni bir yol çizmek zorundadır. Ancak olaylar her seferinde daha da içinden çıkılmaz bir hâl alır. Yazar ve ressam Delal Asla
Hayatın yaptığımız seçimlerimizden ibaret olduğu söylenirdi. Eğer böyleyse herkes gerçekten hak ettiğini mi yaşardı? Yoksa bu sadece hak ettiğini sandığı hayatı kabullenmek miydi? Doğru ya da yanlış... İki seçenekten mi ibaretti hayat? Bunu henüz bilmiyordu kadın. Soğukta kalmak nedir, bilmiyordu. Hayatın dört mevsimle sınırlı olmadığını acı bir şekilde tecrübe edecekti. Zehra, bir gecede Zühre'ye dönüşürken kaybetmeyi iliklerine kadar hissedecekti. Bu hayatın ondan neler aldığını ve karşılığında ne verdiği
"Seni kendime benzetiyorum. Dimdik ayakta durmaya çalışsan da biliyorum ki benim gibi yorgunsun. Kolay değil, asırların ağırlaşmış şahitliği var üstünde, belki kitaplara bile konu olmayan. Ama değişmeyen tek şey güzelliğin. Ne çok âşığın, ne çok peşinde koşanın oldu. Sense kimseye yüz vermeyen çekici ve ulaşılamayan kadın rolünü oynamayı hiç bırakmadın. Ama bak işte gün geldi, senin de kalbini biri fethetti..." Sorulardan çok cevapların bilinmezi doğurduğu, çözdükçe düğümlenen, açmaya çalıştıkça birbirine
Tükendi
Baloncu Dayı serisinin bu ilk kitabının hem miniklere hem de büyüklere ögretecegi çok şey var... Haydi şimdi sizler de bu maceradaki yerinizi alın!
Tükendi
Dünyaya her gelen bir heybeyle gelir, her giden bir heybeyle gider. Her insan evladının dünyaya gelirken heybesinde getirdiği aynı üç şeydir: Çocukluk, masumiyet, sevgi. Heybende ne götüreceğinse sana kalmış.
Annesinin hüküm giymesi sebebiyle hapishanede doğup büyüyen Hayat sonunda özgürlüğünü elde eder ve bir avukat olarak yepyeni bir hayata yelken açar. Ancak geçmiş dediğimiz şeyin bir gölge misali sahibini asla bırakmayacağından habersizdir. Kendini bulduğu aşk üçgeni içerisinde vereceği kararlara paralel geçmişiyle yüzleşecek ve annesi Kader'in izinden gidip gitmeyeceği, onun izinden istemeyerek de olsa gitmiş, daha doğrusu buna mecbur bırakılmış diğer mahkûm kadınların yaşam öyküleri neticesinde şekillenec
Allah, "Allah'ın sizi bağışlamasını istemez misiniz? Öyleyse siz de bağışlayıcı olun." diye buyurur. Peki gerçekten her kul bu bilgeliği gösterebilir mi? Her hata affedilir mi örneğin? Koca ömürlerin yitip gitmesine sebep olmuş hataları affedecek kadar yürekli ve inançlı kullar var mıdır şu dünyada? Gerçeğin Gölgesinde, gizem ve sırlarla başlayarak tahmin dahi edilemeyecek kadar büyük bir drama dönüşen acıklı bir aile hikâyesi... Her sayfasında "Ben olsaydım ne yapardım?" diye sorduran, Emine ile Zehra'nı
Tek bir sesle aydınlandı içimdeki bitmek bilmeyen o gece. Işıklar içinde şimdi dünyadaki kimsesizliğim, annesizliğim, babasızlığım, kardeşsizliğim, memleketsizliğim ve çaresizliğim... Bu ses babamın "Hadi oğlum" demesi gibi döşeğimin yanı başında, elleri saçlarımda. Bu ses annemin bir işe başlarken zikrettiği "Bismillah" gibi her daim abdestli ağzıyla. Bu ses abimin tel örgüler ardında "Sus ana yalvarırım" derken titreyen sesi gibi. Bu ses beyaz, bu ses bembeyaz... Bu ses şimdi tüm kimsesizliğiyle kimsesizl
Tükendi
Gençlik, her şeyin geçeceğine inandırıldığımız, asıl mücadelenin sonrasında başlayacağı söylenen bir dönem. Peki sahiden öyle mi? İçimizi yakan o ilk aşkın ateşi zamanla söner mi mesela? Çabucak unutulur mu yaşanan acılar? Daha mı kolay iyileşir gençken yaralar? "Önünde çok uzun bir yol var." Sırtında ise hayal kırıklıkları, vedalar ve kayıplar... Bunca yükle gidebilecek misin o yolun sonuna kadar? "Tam yaşayacak gibi oluyorum, karşımda hayatı buluyorum. Hayalle bile dağılmayan ruh sıkışıklığının çaresiz
Tükendi
Günümüzden yıllarca önce, yağmurlu bir sonbahar günü, öğleden sonra... Dişi bir insan yavrusu olarak geldim Dünya'ya. Şimdi ise hafif serin bir yaz gecesinde, sessizliğin hüküm sürdüğü bu kumsalda dalga seslerini dinlerken gökteki yıldızları izliyorum. Ve bir gün uzaktan baktığım o yıldızlara, yani gerçek yuvama döneceğim, biliyorum. Bilinenle bilinmeyen, görünenle görünmeyen kucaklaşıyor. Biliyorum, bildiğimin ötesi de var. Görüyorum, gördüğümün ötesi de var. Ve Dünya döndükçe umut hep var. Merhaba Dünyalı
Çocukların daha yürümeden dans ettikleri Kolombiya'nın Karayipler kıyısındaki Barranquila'da doğdum. 10 yaşımdan beri çalışıyorum. ‘Çıplak Ayaklar' çok çalışmanın, asla vazgeçmemenin ve hayallerine inanmanın sonucudur. Başarı bir sonuç olabilir ama asla bir neden olmamalıdır. Müzik, insanlarla iletişim kurmak için harika bir enstrüman. Şu bir gerçek ki eğer söyleyecek sözünüz varsa, söylemelisiniz. Çok sık kim olduğuma, nereden geldiğime dönüp bakarım. Ve kendimi ülkem olan Kolombiya'ya adadım hep. İlk sebe
Annesini, onu hatırlayamayacağı yaşta kaybeden minik Tuğrul, annesi yerine koyduğu babaannesi tarafından fazla korumacı bir şekilde yetiştirilir. Bu hassasiyet minik Tuğrul'un akranlarından uzak, yalnız ve kırılgan büyümesine yol açar. Pek çok oyuncağı vardır Tuğrul'un, oysa onun tek istediği arkadaş edinmektir. Bir gün bu aileye herkesin hayatını değiştirecek Güneş katılır. Babasının yeni eşi Güneş, oldukça genç ve güzel bir kadındır. Tuğrul'un ablasından bile küçük yaşta olan Güneş zaman içerisinde Tuğrul
Hiçbir yere, hiçbir mekâna, hiçbir gruba, hiçbir tanıma ait değilim. Kimsenin beklentisi ya da hayal kırıklığı değilim. Kimsenin neşesi de değilim kederi de değilim. Kimsenin derdi de değilim devası da değilim. Hem hiç kimseyim hem de herkesim. Bütünün içinde hiç, hiçliğin ortasında biriciğim. Birçok konuda cahilim ama hiçbir konuda bilge değilim. Çaldığım her kapıda misafirim, kapattığım her kapının ardında güvendeyim. Ne istediğimi çoğu zaman bilsem de insanım; yanılırım, hata yapmaya meyilliyim. Eksikler
Öyle harfler, kelimeler ve cümleler vardır ki daha siz derdinizi anlatmadan, "Konuyu biliyorum." der, şefkatle sarar, yolunuzu aydınlatır ve dermanınız olur. Şifa kitabının da en önemli varoluş sebebi okuyucusunun gönlüne teselli olmasıdır. Zihninizde sabır ve şükür farkındalığını oluşturarak kaldırılamayacak yüklerinizi hafifletir. Geçmişin olumsuzluklarını ve geleceğin kaygılarını bir kenara bırakarak sessiz ve sakin bir şekilde düşünmenize olanak sağlar. Kün fe Yekün'ün sahibini hatırlatarak çaresizliği
Tükendi
« İnsanı insan eden duyguların sırtta bir kambur misali taşınan yük olarak görüldüğü, tamamen tüketime ve ‘sıradaki'ne dayalı şu dijital çağda şiirin, bizi bize hatırlatmak adına büyük bir sorumluluk üstlendiğini hep düşünmüşümdür. Ancak bu sorumluluğu günümüzde kimin devralacağına dair endişelerim hep baki kalmıştır. İşte bu noktada Özgür Kınay'ın kalemi ile tanışmam, bu anlamda edebiyat ile ilişkisini masum ve kıymetli tutmayı başarmış herkes gibi benim de yüreğime su serpiyor. Olan bitene genel geçer bir
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 29 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1