Yapılan DNA araştırmalarına göre her iki yüz kişiden biri Cengiz Han soyundan gelmektedir. ABD'de yapılan bir başka araştırmaya göre Moğol istilasının sonuçları iklim değişikliğine yol açmıştır... Peki bunlara sebep olan Cengiz Han kimdi? Kurduğu imparatorluk bilinen dünyanın çoğunluğuna nasıl hâkim oldu? Kim en büyük düşmanını en yakın komutanı yapar? Romanın sayfaları arasında gezinirken, Çin, Nayman, Tatar ve Harezmşahlarla olan savaşlara tanık olacak, çıkarsız dostlukları, alçakça ihanetleri göre

Çoban ve köpeği hiç ses çıkarmadan birbirlerinin gözüne bakıyorlardı. Ta içlerine; en derin yerlerine kadar anlaştıkları ve birbirlerine en iptidai*, en köklü bir sevgi ile bağlı oldukları görülüyordu. Çobanın ileri fırlak beyaz dişlerinin arasından çıkan müsterih** bir nefes, hayvanın yüzüne yayılıyor ve onun pembe dili bu nefesi emiyormuş gibi titriyordu. Soldaki tepede ayakta duran ve sürüye nezaret işinin şu anda tek başına kendisinde olduğunu derhal hisseden diğer köpek, birdenbire olduğu yerden fırlad

Koltuğundan kalkmadan elini uzattı. Sokuldum ve teşekkür ettim. Yüzünde, bana iyilik ettiği için, samimi bir memnuniyet vardı. Onun aslında hiç de fena bir insan olmadığını, yalnız mevkiinin icaplarını yaptığını ve bunun da belki hakikaten lüzumlu olabileceğini düşündüm. Fakat dışarı çıkınca koridorda bir müddet durakladım ve bana tarif ettiği odaya gitmekle burayı bırakıp çıkmak arasında bir hayli tereddüt ettim. Sonra ağır ağır, başım önümde, birkaç adım yürüyerek ilk rast geldiğim hademeye mütercim Raif

usuf bir müddet mahallenin işlerine karışmadı. Bir kere eski ve korkunç hatıraları kafasından atabilmiş değildi, ikincisi kendisini burada oldukça yabancı buluyordu. Buranın insanları çok şeyler biliyorlardı; kendisinin hiç bilmediği birtakım şeyler... Ve bu bilgiçlikleri her tavırlarından dökülüyordu. Bu yabani çocuğa evvela ehemmiyet vermediler; fakat asıl ve hakikaten ehemmiyet vermeyenin bu yabani çocuk olduğunu fark edince onunla alay etmek, onu kızdırmak istediler. Yusuf onların bu incelmiş alaylarınd

“Bu işi bana yakıştıramadın değil mi?” diye sordu. Başımı tasdik makamında öyle süratle salladım ki, adam tekrar ve daha çok güldü. Sonra ciddileşerek uzun zaman önüne baktı. Ben de bir şey soramıyor, sarhoş oldukları için artık istenilen şarkıyı söylemeyen ve keyiflerine göre bağırıp oyuna kalkan kadınlara bakıyordum. Arkadaşım da yazmaktan yorulmuş, sırtını bir ağaca verip ayaklarını uzatarak gözlüklerinin arkasından etrafı seyre dalmıştı; serin bir rüzgâr etrafımızdaki birçok derelerin ve şelalelerin ses

“Hele şükür, lodos geliyor... Allah vere de fazla sert olmasa!” dedi. Bunları söylerken gülümsüyor, yüzünün kalın derisi, kısa kesilmiş kır saçlarının dibine kadar kırışıyordu. Yarım saat kadar sonra, deniz oynamaya, ılık, fakat şiddetli bir rüzgâr direklerde ıslık çalmaya başladı. Geminin iskele tarafına vuran dalgalar yükselip güverte yolcularını ıslatıyordu. Ellerinde yastıkları, kilimleri, sepetleri, bavulları ile kuytu bir yer bulmaya uğraşan kalabalık, şuraya buraya koşuyordu. Bütün aralıklar ve ambar

Birbirine paralel 6 ülkede, insanlar gerçekte nasıl bir dünyada yaşadıklarından habersizdirler. Aslında birer küre içinde olduklarını ve aynı zamanı sadece 5 kürenin paylaştığını bilen sadece bir kaç kişidir. Bu sırra sahip olanlar gümüş bir paranın peşindedir, ama bu paradan her kürede yalnzca bir adet vardır ve her para sadece 2 kişiye bilet olabilecektir. 6 kürede de yaşam sona ermek üzeredir ve 7. küreye giriş için insanların o bileti bulmaları gerekmektedir. Farklı ve fantastik kurgusuyla 7.Küre, si

Miyu, Karadeniz'in bir köyünde yaşayan yaşlı Tahsin Bey'in evinde mutlu bir hayat sürmektedir. Tahsin Bey, İstanbul'a oğlunu ziyarete giderken, Miyu'yu da yanında götürür. Tahsin Bey'in gelini kedi sevmediğinden dolayı kedisini bir odada gizlice besler. Tahsin Bey'in çarşıya çıktığı bir gün evin gelini kediyi görür ve kapıcıya kediyi sokağa atmasını söyler. Sokağa bırakılan Miyu yolunu kaybeder ve belediye zabıta ekiplerince yakalanıp hayvan barınağına bırakılır. Böylece Miyu'nun çılgın serüveni başlar...

Zeynep siyah vagona bindirilip götürüldüğünde, Buse ve Burak annesi için çok endişelenmiştir. Ailelerinin yeniden biraraya gelebilmeleri için babaları, onu ne pahasına olursa olsun kurtarmayı deneyecektir. Sevgi, herşeyin üstesinden gelebilecek midir ? Son taşın yerini de öğrenen kafadarlar, geride kalanlarla bir plan yaptıktan sonra taşı almak için yeni bir maceraya atılmak için hazırlanırlar. Peki son taşı da alıp insanlar ve hayvanlar arasındaki dengeyi yeniden sağlayabilecekler midir? Son anahtar taş

Platon, Sokrates’in en parlak öğrencilerinden birisidir. Sokrates’in ölüme mahkûm edilmesinden sonra tüm enerjisini felsefe ve politika arasındaki ilişkiyi araştırmaya, iyi bir insanın nasıl olduğunu ve en iyi devlet biçiminin hangisi olduğunu bulmaya adar. Bu ideal devlet ve insan arayışı onu filozofları öldürmeyecek bir yönetim şeklini Devlet adlı kitabı yazarak anlatmaya iter. Diyaloglardan oluşan bu kitapta Sokrates’i konuşturur ve iyilik, eşitlik, haklılık, güçlülük gibi değerleri göz önünde bulundurar

Dostoyevski’nin 27 yaşında yazmış olduğu bu romantik eseri, hayalci ve yapayalnız bir kahraman üzerine kurgulanmıştır. Kalabalık bir şehirde tek başına yaşayan bu genç, kenti benimsemiş, onunla kaynaşmıştır. Hatta bu kente kişisel özellikler yüklemiştir. Geceleri uzun yürüyüşlere çıkan genç, bir gece köprüde genç bir kızla karşılaşır. O geceden sonra dört gece sürecek hayali bir aşkı düşler. Dostoyevski, bu hayalci kahramanın anlatımıyla, muhteşem gözlem gücünü, duygularını; yalnızlığı, sevme ve sevil

Antoine De Saint Exupéry’nin kaleme aldığı Küçük Prens, dünyada 250’nin üzerinde dile çevrilmiş, milyonlarca baskıya ulaşmıştır. Bir çocuğun gözüyle anlatılan kitabın bu kadar ilgi görmesinin asıl nedeni, okuyan herkesin okuduğu her bölümde kendine göre farklı anlamlar çıkarmasıdır, çünkü yüreğiyle bakanlar gözlerden fazlasını görürler…

Dostoyevski'nin ilk eseri olan bu kitap, Rus yaşamını yansıtan ilk roman olarak anılır. Dönemin Rusya’sında yaşanan çıkmazları, iyi kötü ilişkilerini, tüm çarpıklığı ve çıplaklığı ile yansıtan bu roman, yazarın ustalığını da apaçık ortaya koyan bir yapıttır. Yoksullukla mücadele eden, zar zor geçinen yaşlı bir memurun; kimsesiz genç bir kıza olan aşkını konu alan bu roman, aydın insanlara övgüyle atıf yaparken, fakirliğin insanın hayatını ve duygularını ne derece etkilediğini gözler önüne serer. İki âşık

Kazım Karabekir, Milli Mücadele öncesi, esnası ve sonrası için çok mühim bir askerî şahit, birinci elden kaynak ve hatıralarıyla yakın tarihimizin çok önemli konularına ışık tutan bir şahsiyettir. Bu yakın dönemde yaşananlarla ilgili ve insanımızın merak ettiği birçok konuda çoğu zaman belgelerle ve samimi bir üslupla hiç sakınmadan ve doğru söylemeyi, yazmayı kendisine ilke edinerek yaşamıştır. Askerlik alanındaki kendine has iş ahlakını eserlerinde de görmek mümkündür. Kısaca diyebiliriz ki Kazım Karabeki

Bir yanardağ patlaması sonucu kâbus dolu günler yaşayan kasaba halkı, ansızın kasabaya gelen bir asker sayesinde inanılmaz bir yolculuğa çıkmak zorunda kalır. Bu yolculuk fiziki olduğu kadar ruhani bir yolculuktur. Geçmeleri gereken beş acımasız şehir vardır, bu yolculuğun sonu dünyanın en gizemli ve görkemli yer altı şehrinde sona ermek zorundadır. Kasaba halkıyla birlikte yolculuk etmek durumunda kalan farklı ırk ve türlere mensup yaratıklar, sizlere eşlik etmeye başladığında aslında sizlerin de bu inanıl

Bazen kelimelerin kifayetsiz kaldığı anlar vardır hani, anlatmaya çalıştığınız şeyi seçtiğiniz bütün süslü kelimelere rağmen anlatamazsınız. Bu da öyle bir şey bizim için. Bu kitabın hikayesini, kurgusunu, üslubunu, ve etkileyiciliğini ayrı ayrı ölçüp tarttık ama sizlere bütün bunları anlatabilecek kelimeleri yan yana getiremedik. Öyle havalı cümleler kurup kitabı övebilirdik ama bu yetersiz bir girişim olurdu. Size kitabın içeriğine dair çok şey anlatmamaya ve tercihi size bırakmaya karar verdik. Sadece

Kz kardeşi Amerika’da okumakta olan özel yetiştirilmiş bir asker, bir gün kız kardeşi ile ilgili acı haberi alır. Kardeşine bir askeri araç çarpmş ve onu ölüme terk etmiştir. Bu durumu duyan asker, bir yemin eder ve kız kardeşinin intikamını almak için tam 1000 Amerikan askeri öldürmeye karar verir. Bunu yapabilmesi için Irak’a gitmesi gerekmektedir. Oraya gittiğinde dikkatleri üzerine çekmesi uzun sürmez ve amansz bir oyun başlar. Amerikan askerlerinin korkulu rüyası olmaya başlayan üstün yetenekli bu aske

Yolu biliriz, nasıl yapacağımızı da öyle, cesaretimizde vardır aslında ama hep başlamak için bir şeyler bekleriz. Beklediğimiz şey göklerden gelecek bir işarettir ve Ashina bu işaretin ta kendisidir onun izleri bize gerçek yolu gösterir...

Kimse geleceği düşünmüyor, herkes anı yaşıyordu. Onlar için ilerisi değil, şimdiki zaman önemliydi. Peki şimdi ne olacaktı? Kimse zayıf olmak istemezdi. Biz güçlü olandık. En azından Kaya Erkek Lisesi öyleydi. Zayıflığı tatmamak için savaşacaklardı. Anılarını bu okulla doldurmuşlardı. Geçici bir süreliğine ‘Erkek Lisesi' ne gitmek zorunda olan arkadaşlar, kendilerini bir kapışmanın ortasında bulur... -Okullar arası düşmanlık... -Güç gösterileri... -Ve iki kızdan dayak yiyen, düşman erkek liselileri... ‘'

Hergün sokağınızdan geçen, çöplerinizi kurcalayan insanlar ne kadar masum duruyorlar öyle değil mi ? Ya içlerinden biri sandığınız kadar masum değilse ? Çöpçü Aziz'in sadist ve psikopat bir katil olmasının temel sebebi babasından gördüğü şiddet ve bakıcısının uyguladığı cinsel istismarlardı. Aziz'in çocukluğunu kurtaran Maskeli, geleceğine pranga vurmuştu. Aziz'i bizzat kendisi yetiştirerek acımasız bir seri katil yapıp onu toplumun içine karıştırdı. Aziz'in odunluğuna giren acımasız bir şekilde işkence il