Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 40 kayıt bulunmuştur Gösterilen 20-40 / Aktif Sayfa : 2
Bir yanda, bir türlü içinden çıkamadığımız bir 90'lar algısı var. İki kutuplu dünya fikrinden beslendiği kadar, belki ondan da fazla, söz konusu polarizasyonun neoliberalizm lehine çözülmesinin şaşkınlığını üzerinden atamamış bir algı bu. Kavgaları, hırsları, hayalleri bu dolayımda sürüyor. Neye sevindiğini bilmeden, karşısındaki güldüğü için gülen bir çocuğun ruh haline benzetilebilir. Öte yanda, 2010'lu yılların 90'lara kıyasla kökten değişmiş dünyası duruyor. Onda da çocukça bir telaş bulmak mümkün. Tekn
Panayır, Adnan Özyalçıner'in öykülerini gerçekçi bir görüşle yeni anlatım olanaklarından yararlanarak kaleme aldığı ilk kitabıdır. Çağımızı, çağımızda insanın içinde bulunduğu çıkmazları betimler, yaşadığımız dünyayı anlatır; bütün umutsuzlukları ve umutlarıyla... Geçmişten günümüze insanın serüvenini konu alır. "Ama bitmemiş bir şarkıdır bu yüzyıllardır kaldırımlarında sokakların bitmeyecek yarım söylenecek (...)"
Kıştı. Güllü, yanan ormana pencereden baktı, kesme odunlardan yapılmış bir barakanın penceresinden. Dışarıdaki alevlerin içerisini ısıttığını düşündü. Kıvılcımlar, arkasından dolaşıp sırtını sıvazlıyordu sanki. Ateş ona da sarılıyordu, kolları uzadı dumanın, sarmaladı. Gözlerine kadar kaçtı ama yanmadı bakışları. Çünkü bu acıyı kendisi istemişti..! Beklediği bir yangındı. Olsundu. Kütükler çatırdasındı. Yeşil çam dalları zor tutuşurdu.
bir imkânla ırmağı düşün. Suyun kitaplarda akan damarını, düğümün çözülme isteğini birkaç rengin sesidir dediğim yazı reddederek bahara teşebbüs et bazı yorgun adımlarla
Tükendi
Pazartesi Sendromu günümüz edebiyatına iki önemli pozisyondan bakıyor: İlk olarak, beyaz yakalı olarak anılan, kas gücü yerine fikir gücü ile emek üreten, çoğu üniversite mezunu ve ofis işlerinde çalışan orta sınıfın dünyasını içkin bir bakışla ele alıyor. Onun kendi ürettiği ilişkilerin ne kadarına hakim olduğunun, dolayısıyla kendine, doğaya ve dünyaya nasıl yabancılaştığının izini içeriden sürüyor. İkinci olaraksa, bunu yapar ve güçlü edebi karakterler üretirken teknik olarak klişelerin öykülerine sızmas
Tükendi
50 Kuşağı öykücülerinden Adnan Özyalçıner hayat arkadaşı Sennur Sezer'le birlikte geçirdiği yılların izini sürüyor "konuşmalar"ında. 49 yılı birlikte geçiren çiftin yaşadıkları, özlemleri, gençlik yılları, flört zamanları, çocukları, edebiyat hayatı ve mücadele tarihi gizli sayfalarda. Sennur Sezer hayattayken, bir bahar sabahı, yazmaya başladığı satırları şairin hayata veda etmesinden sonra da devam ettirmiş Adnan Özyalçıner. Bazen bir yalnızlık duygusuyla, bazen özlem silsilesiyle, bazen hiç ayrı kalmamı
Bilebilmenin Mutluluğu: Bilgiye yaslanan eleştiri Göksel Aymaz'ın popüler kültürün yakın döneminde iz bırakan olayları ve kişileri eleştirinin gözüyle tartıştığı kitabı Bilebilmenin Mutluluğu, Manos Kitap tarafından okura sunuldu... Popüler kültürün 'insana ve topluma dair' olduğunu bilerek ve 'hepimizin aynı toplumda yaşadığımızı unutmadan' derdini anlatmaya çalışan Aymaz, kitabını daha önce farklı mecralarda yayınlanmış makalelerini üç başlıkta toplayarak kurmuş. Bölyece içerdiği yazıların, tek tek yayı
Tükendi
Gıda-İş Sendikası ve Manos Kitap ortaklığıyla bu yıl üçüncüsü düzenlenen "Sennur Sezer Emek-Direniş Öykü ve Şiir Ödülleri"nde öykü dalında birincilik Kaybolanın Hikâyesi adlı dosyasıyla Cem Kertiş'in oldu. 27 öykünün toplamından oluşan Kaybolanın Hikâyesi, Manos Kitap etiketiyle yayımlandı. "Yürüdüm nereye gittiğimi bilmeden. Sokak sokak, insan insan dolaştım şehri. Bahçesinde limon ağaçları olan bir meyhane bulamayacağımı bile bile aradım... İçinde oyunlar oynanan parkları, hırsla değil de şefkatle büyüt
Tükendi
Gıda-İş Sendikası ve Manos Kitap ortaklığıyla bu yıl üçüncüsü düzenlenen "Sennur Sezer Emek-Direniş Öykü ve Şiir Ödülleri"nde şiir dalında birincilik Güle Batır Öfkeni adlı dosyasıyla layık görülen Özge Sönmez yeni bir okumaya davet ediyor şiirleriyle. Bazen hınzır bir dize sizi telef etmek üzere karşınıza dikilirken bazen de bir kadının sesindeki lirizm aşka dair kırgınlığı dile getiriyor. Yaşadığımız günler soluk alıyor Manos Kitap tarafından yayımlanan Güle Batır Öfkeni dizelerinde. Kitap boyunca bir kad
Tükendi
Eleştirinin özeleştirisi olur mu? Elbette olur, çünkü eleştirinin öz'üne doğru yapılacak yolculuktur söz konusu olan. Dergilerde, gazetelerde eleştiri ve edebiyat yazıları yayımlanan, bu yazılarla edebiyat dünyasında ses getiren tartışmaları konu edinen Ayşegül Tözeren'in ilk kitabı ‘'Edebiyatta ‘Eleştirinin Eleştirisi'' adıyla Manos Kitap'tan çıktı. Tözeren, edebiyatta eleştirel bir kaynak oluşturacak kitabında daha önce gidilmemiş yönlere gidiyor, keşfedilmemiş olan detayları keşfediyor, eleştiride öz'e
Tükendi
Kusan değil susan, bağıran değil fısıldayan bir söyleyiş; yerine göre yapıbozuma ve/veya yapıçözüme yaslanan özgün dize kurulumu; içerikle biçemin birbirini var ettiği bütünlük... Çağdaş Türkçe şiirin yetkin ve ayrıksı şiir işçilerinden Cevahir Bedel, yeni şiir kitabıyla Manos'un ellerine ekliyor parmak izlerini. Aynı umutla adımlamak için insanlığın binlerce yıllık sızısını, aynı dirençle... Yola revan oluyor. Hem dışarı çıkmanın hem içe çekilmenin şiiri, Dünyanın Kısa Avlusu; bir başkası olup kendi varlı
Tükendi
Aykırı soruların şairi Tevfik Taş, hayata karşı seyirci kalmayanların seyir defterini yazmaya devam ediyor. Kaptanı seyrettiği güverteden dünyanın denizlerine potkal bırakan şair zamana ve aşka dair şiirleriyle aramızda bir kez daha. O sızılı boşluk Eylül'ün sokaklarında çağ yangınına dönüştüğünde kente hırçın ve hatta kente bela oluyor şair. Caddeler boyu biriken suskunluğu yüklenip onunla hesaplaşması gerekiyor ki bunu yaparken yeni bir şey söylemenin ağırlığı da oturuyor omuzlarına. Kelebek ve ipekle ö
"Günün ilk dakikalarında dikilen bir fidan gibi Bir Ege türküsüyle yan yana olmak gibi Bir intihar girişiminden sonraki ilk duyuş gibi Bir çift dudağın dokunuşuyla iyileşir kimi yaralar Hatta zona!.." C. Hakkı Zariç'in yeni şiir kitabı "Zona", "insan neleri susmuyor ki" diyor. "Zona"daki şiirler bir hesaplaşma sayılabilir, kendiyle, dünyayla, iktidarla... "Saklanmam mümkün değil, yakama sözcük asmışım" ile başlayıp "Saklanmam mümkün değil, aile albümünde hâlâ Lenin!.." diye devam ediyor. Müzikli, gizemli
"Eskiden sözcüklere kulaç attırarak ışıl ışıl bir denizde yüzdürüyordum onları. Pervasızca. Şimdiyse fırtınalı bir denizde kimileri kara bir geminin bordasına çarpıp parçalanıyor, kimileri de küçük bir adacığın kumsalında soluk soluğa can veriyor. Yerlerini benim istemediğim onların istedikleri sözcüklere bırakmamı söylüyorlar. Üsteleyerek, olmadı baskıyla zorbalıkla. Hepsini salabileceğimi/salabileceğimizi hiç düşünmeden. Özgürce." Adnan Özyalçıner, "bakmak yerine görmek" olarak tanımladığı "değinmeler"ini
5 Eylül 1994 günü bir şair İstiklal Caddesi'ni kesen Başağa Sokak'ın 13 numaralı evin bodrum katında hayatına son verdi. Soysal Ekinci 1983 yılında girdiği hapishaneden 6 yıl siyasi tutsak olarak yatıp çıktıktan sonra da şiir yazmaya devam etti. Hapishanede başladığı uzun soluklu, uzun dizeler ve sayfalar dolusu devam eden şiirlerine ara vermeden yazdı. Doğup büyüdüğü ilçenin yerel sözcüklerini de kullandı şiirlerinde, Türkiye'nin ve dünyanın acılarını da göğüsledi. Halk edebiyatından da yararlandı yazarke
"Son on yılda, altı eyalette 42 işte çalıştım. 30'undan istifa ettim, 9'undan kovuldum, kalan üçünün hatırası biraz bulanık. (...) Ne olduğunu anlamadan, baktım ben bir ameleye dönmüşüm." Kendisini "Gazap Üzümleri"nin kahramanıyla kıyaslıyor yazar. "Tom Joad'un günümüz şubesi olmuşum. Gerçi arada farklar da var. Tom Joad'a ne iş yaptığını sorsalar, 'ırgatım' derdi, 'ameleyim' derdi. Bana sorsalar, ne derim bilmiyorum. Bir fark daha var; herhalde Tom Joad edebiyat diplomasına 40 bin dolar gömmedi." İş ilanla
Tükendi
"Adım diye demiyorum, bağırsan bağırmaya yakışır fısıldasan fısıldamaya. İsmimi taşıyan cisim, dertliye çare, bunluya neşedir. Gizli derdine derman arayan, "Bir arkadaşım var, adı Ayşe," diye girer lafa. Bizim muhabbet kuşu bile, her şeyden önce "Ayşe" demeyi öğrendi. Gelip geçtiğim şu dünyada, bir devletimiz sevmedi beni." Özgün bir dilin duyarlığıyla kaleme aldığı "Kamçılanma Mesafesi" adlı ilk öykü kitabında Zeynep Uzunbay hayatın eril yüzünü sorguluyor. Öykülerdeki kadınları belki yıllardır tanıyor gib
Tükendi
"büyük şeylerden bahsetmek için küçük kelimeler kullanacağım küçücük kelimeler kibrit sesinden göğüs dekoltesinden daha fazla ertelenemeyen sorudan konuşmanın vakti geldi" Yaprak Damla Yıldırım'ın kadın hikâyeleri anlattığı şiir kitabı "Ezmira" Manos Kitap tarafından yayımlandı. Şair, ilk kitabında "bağırın beyler bağırın baba yadigarı çığlıklarınızı" diyor ve şöyle sesleniyor: "takip ettiğim salyangozdan gördüm beyler / kadın olmanın edebini // ışık az / yüzüm ıslak / şiirim kirli". "Kirpik", "Ateş" ve "L
50 Kuşağı'nın öykücülerinden Adnan Özyalçıner, İstanbul'un geniş caddelerinde, kalabalık mahallelerinde ve dar sokaklarında dolaştırıyor okuru. Yazar, yeni kitabı "Torik Akını"nda bir dönemin karanlığına tanıklık ediyor. Geriye doğru baktığında karatma gecelerinin ve vardiya sirenlerinin sesi çoğalıyor bir dönemin öykülerinde. Arada tanıdığımız, sokakta görsek koluna gireceğimiz, şurdan burdan konuşacağımız simalar konuk oluyor sayfalar arasında. Karşımıza birden Orhan Kemal çıkıyor. Deniz Gezmiş gür sesiy
Tükendi
Doğumda öldü de dağ gibi kızlar, Dal gibi kızlar işkencede dayandı - Ağrımasa bilir miydim Yüreğimin yerini?" Usta şair Sennur Sezer'in ilk şiirini yayınladığı 1958 yılından bu yana yazdığı tüm şiirler tek bir kitapta buluştu. "Bütün Şiirleri Direnç" adını taşıyan kitap, 1964'te yayınlanan ilk kitabı "Gecekondu"nun yanı sıra "Yasak", "Direnç", "Sesimi Arıyorum", "Bu Resimde Kimler Var", "Afiş", "Kirlenmiş Kâğıtlar", "Dilsiz Dengbêj", "Akşam Haberleri" ve "İzi Kalsın" kitaplarını içeriyor. Ayrıca, özenli bi
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 40 kayıt bulunmuştur Gösterilen 20-40 / Aktif Sayfa : 2