Tema ve Değerler Sevgi Kavramlar ve Çağrışımlar Zaman Mekân Issız bir adada 28 Yıl.Vahşi doğa, yamyamlar ve korsanlar. Çocukluktan Gençliğe Geçenlere Baş Döndürücü Maceralar. Unutamayacakları Kitaplar

" Hayatta bazı şeyler istediğimiz gibi gitmeyebilir. Hayata hep umut dolu bakarsak sonunda kazanan biz oluruz...." Çocukluktan Gençliğe Geçenlere Baş Döndürücü Maceralar.... Unutamayacakları Kitaplar Eleanor H. Porter E. H. Porter, 1868 yılında New Hampshire'de doğdu. Sağlığının bozulması üzerine küçük yaşta okulunu terk etmek zorunda kaldı. Bir süre New England Konservatuvan'nda müzik öğrenimi gördü. Hiç kuşkusuz müzik, onun dünyaya bakışına bir yumuşaklık ve duyarlılık kazandırdı. 24 yaşındayken John L

Gençlik Dizisi, Dünya Edebiyatının En Büyük 30 Eseri Tema ve Değerler • Sevgi • Kavramlar ve Çağrışımlar • Zaman Mekan Dünya edebiyatının seçkin kalemlerinin kitapları, bu dizimizde bir araya geldi. Bazen meraklandıran, bazen hüzünlendiren, bazen güldüren, bazen heyacanlandıran bu kitapları, gençlerimiz ellerinden bırakmak istemeyecekler. Set İçeriği: 1-Düşünür / Anton Çehov 2-Büyük Macera / Charles Dıckens 3-Üç silahşör / Alexandre Dumas 4-Macbeht / W. Shakespeare 5-Siyah İnci / Anna Sewell 6-Onbeş Yaşın

Tema ve Değerler Macera Farklılıklar Fedakarlık Sevgi Hayalle gerçeğin bir arada harmanlandığı " Binbir Gece Masalları " okunmadan geçecek bir çocukluk düşünemiyoruz. Bu amaçtan hareketle açık, anlaşılır ve sürükleyici bir dille düzenlenmiş, farklı bir çizim tekniği kullanılarak resimlendirilmiştir. Düşler Dünyasının Özgür Kahramanı Olmaya Hazır Mısın ? Set İçeriği: Balıkçının Açgözlü Karısı Dilaver'in Aklı Kaz ile Aslan Yavrusu Mutluluk Anahtarları Nartanesi ile Şehzade Peri Kızı Şehzade ile Kaplumbağa

23 Mart 1875'te Çermik'te doğdu. Eğitimine doğduğu yer olan Diyarbakır'da başladı. 1886'da Mektebi Rüştiye-i Askeriyye'ye (Askeri Lise) girdi; özgürlük düşüncesini ilk defa bu okuldaki hocası Kolağası (Önyüzbaşı) İsmail Hakkı Bey aşıladı. 1891'de Diyarbakır'da İdadi Mülkiye'nin (Sivil Lise) ikinci sınıfına kaydoldu. Son sınıfta öğrenci iken "Padişahım Çok Yaşa" yerine "Milletim Çok Yaşa" diye bağırması, hakkında soruşturma açılmasına yol açtı. Liseden ayrıldıktan sonra amcasından Arapça ve Farsça dersleri a

Osmanlı İmparatorluğu'nun dağılma sürecinde yetişmiş devrimci, ulusçu, hümanist bir şairdi. Servet-i Fünun Edebiyat Topluluğu'nun lideriydi. Fikirleri, devrin aydınlarını etkilemişti. Devrimci ve idealist kişiliği ile etkiledikleri arasında Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal de vardı. Çağma göre ileri düşünceleri nedeniyle, yaşadığı zaman dilimini sonraki dönemlere taşıyan bir isim olmuştu. Türk edebiyatının batılılaşmasında büyük pay sahibi bir şairdi. Manzum öykü biçiminde kaleme aldığı eserle

Sözlü halk edebiyatımızın en etkin türlerinden biri olan bilmeceler. Türk edebiyatının başlangıcına kadar dayanır. Uzun kış gecelerinin eğlencesi ve çocukların, gençlerin eğlenerek bilgi edinmelerinin en etkili yollarından biridir. Bilmeceler, genellikle çağrışım ve benzetme öğeleri kullanılarak söylenir. Geçmişten günümüze gelen bilmeceler olduğu gibi, aile meslek ya da okul gibi ortamlarda kişilerin var olan durumdan esinlenerek ürettiği ve güncel özellik taşıyan bilmecelere de rastlanır. Bilmecelerde ön

Fransız romancı, 1802 yılında doğdu. Romanları konu zenginliği bakımından önem taşır. Küçük yaşta babası ölünce, öğrenimini çabucak bitirmek zorunda kaldı. Yirmi yaşındayken, cebinde yirmi frankla Paris'e gitti. 1826 da küçük bir hikaye kitabı yayınlayarak yazı hayatına başladı. Uç yıl sonra "3. Henry ve Sarayı" adlı tarihi bir piyes yazdı. Bu eser ona ün kazandırmaya yetti. Eserlerinde sadece ilgi çekici olayları anlattı. Kahramanları hakkında, konuşma yoluyla fikirler vermeye çalıştı. 1870 yılında ölen ya

Uzun kış gecelerinin vazgeçilmez eğlencelerinden olan tekerlemeler, aynı zamanda bilimsel dil çalışmalarında da önemli yer tutar. Gerek tiyatral etkinliklerde, gerekse güzel ve kusursuz konuşma çalışmalarında temel olarak tekerleme egzersizlerine yer verilir. Bu nedenle tekerlemeler, bir yönüyle geleneksel Türk edebiyatının ana öğelerinden birini oluştururken, bir yönüyle de yeni yetişen kuşakların güzel konuşma becerilerini geliştirme yolunda önemli bir işlev üstlenir.

Bay ve Bayan Darling'in birbirinden güzel üç çocukları vardı. Bunlar Wanday, John, Michael idi. Sevimli bir de köpekleri vardı. İsmi Nana idi. O zamanlarda çocukların düşlerini süsleyen bir isim vardı: Peter Pan. Bütün çocuklar ondan oldukça sık bahsediyordu. Bayan Darling çocuklardan hergün Peter Pan ile ilgili bir sürü olay dinliyordu. Çocukların anlattıklarına inanmak oldukça zordu. Peter Pan'ın yaşadığı düşler ülkesi her çocuğun olmasını istediği gibi oluyordu. Bunu Peter Pan sağlıyordu. Her gece Wandy

Akşam karanlığı, yemyeşil ormanın üzerine çökmek üzereydi. Çok sık olan ağaçların altındaki keçi yolundan ilerleyen küçük asker taburu, karanlığa gömülmüştü bile. Taburun önünde bir koruyucu yürüyordu. Yanında at süren, yirmisinde bir delikanlıydı. Delikanlı, iç geçirerek arkadaşlarından gelen arabaya baktı. O anda arabanın perdesi aralandı. Önce beyaz bir eldiven, sonra da sapsarı kıvırcık saçların çerçevelediği çocuksu bir yüz göründü. Genç kız, arabadan sarkarak buyurur bir sesle: - Quentin!

"Acı deyimler bir adamı uslandırabilir, fakat toplumun aklını başına getirmez." "Acı yara odur ki içinden kan değil gözyaşı akar." "Acıkan için lokanta vitrini en güzel manzaradır." "Balıklar kuşkusuz evren denizdir, derler. Bizim bilgimiz de belki o kadardır." "Canı sıkılınca hayvan uyur, insan kötü şeyler düşünür." "Hülya ile yola çıkan menzile elleri boş gider." "İnsanların kusurlarını görme! Tek gözü olanlara tek gözünün olduğu taraftan bak." "Beni korkutan ölümden sonra cehenneme gitmek değil, hiçbir y

1864'te İstanbul'da, Fatih'in Sarı güzel mahallesinde dünyaya geldi. Kendine özgü bir üslupla kaleme aldığı eserleri,geniş bir okur kitlesi tarafından okunan, Mutlakiyet, Meşrutiyet ve Cumhuriyet dönemlerine tanıklık etmiş bir yazardır. 50 yılı bulan yazı hayatında farklı edebi türlerde ve çok sayıda eser verdi. Dönemin İstanbul hayatının ayrıntıları üzerinde durduğu fıkralarıyla tanındı. 3. ve 4. Dönem TBMM'de İstanbul milletvekili olarak yer aldı. Gazete köşe yazarlığının üstadı olarak kabul edilen Ahmet

• Birey ve Toplum • Değerlerimiz • Hayal Gücü ve Gizemler Nasrettin Hoca Hikâyeleri Yazıya geçirilmiş ilk Nasrettin Hoca hikâyesi, 1480 tarihli, Sarı Saltuk'un hayatını anlatan Ebu'l Hayr Rumi'nin Saltuknamesi'nde bulunmaktadır. Fatih Sultan Mehmet'in oğlu Cem Sultan'ın şehzadeliği sırasında verdiği talimat üzerine Ebu'l Hayr Rumi tarafından " Saltukname " yedi yıllık bir çalışma sonucunda, Türk sözlü geleneğinden toplanarak 1480 yılında tamamlanmıştır. Nasreddin Hoca, insanlara doğru yolu gösteren, iyilik

Neva Caddesi'nde romantik bir hayalci ile kaba bir maceracının neşeli öyküsü....." Çocukluktan Gençliğe Geçenlere, Baş Döndürücü Maceralar.... Unutamayacakları Kitaplar. Tema ve Değerler • Sevgi • Kavramlar ve Çağrışımlar • Zaman Mekân

İngiliz romancısı. Portsmouth kentinde, 1812 yılında doğdu. 1870 yılında Gadshill'de öldü. Çocukluğu sıkıntı içinde geçti. Geliri az olan babası, borç içinde yaşıyordu. Aile, Londra'ya taşındı. Uzak bir semtteki eski bir eve yerleştiler. Dickens, okuyup yazmayı annesinden öğrendi. Bir yandan da fabrikada çalışıyordu. Bu sırada çektiği zorlukları, karşılaştığı kimseleri sonradan romanlarında anlattı. Ailesinin geliri biraz yoluna girince, iki yıl için okula gönderildi ama yeniden beliren para sıkıntısı yüzü

" Sevgi, şefkat, yardımlaşma, merhamet ve acıma gibi duygular insanı insan yapan değerlerdendir. Roman intikam duygusunun insanı insan yapan özelliklerini kaybettirdiği gerçeğini anlatan bir öyküdür..."

Ortalık çok sessizdi. Bu, Tom'un bir şeyler çevirdiğinin işareteiydi. Teyzesi, bu durumdan kuşkulanmaya başladı. Yavaşça koltuğundan kalkıp evin içinde Tom'u aramaya başladı: - Tom!.. - Neredesin Tom? - Tom! Nereye gitti bu çocuk, bilmem ki!... Tommm!... Yaşlı kadın, önce gözlüklerinin üzerinden bakarak odayı gözden geçirdi. Sonra da altından bakarak etrafı araştırdı. Onun için gözlükleri çok değerliydi. Onlarla gururlanıyor ve bir işe yaramaktan çok, şıklık olsun diye kullanıyordu.