Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 77 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Zıpzıplar Ormanı’nda yağmur yağıyordu Uçan Sincap Dofi odasında oturmuş kış için biriktirdiği bademleri sayıyordu. Ağabeyi Dogi, Dofi’den biraz badem istedi. Dofi bundan hiç hoşlanmadı. Biriktirdiği bademler yalnızca onun mu? Ormanda çıktığı yolculukta Dofi’yi neler bekliyor? Haydi paylaşmanın izini sür ve gülümse…
Uçan Sincap Dofi ormanda oynarken bisiklet Süren bir sincap gördü. Mali adlı sincap bisikletinin üstünde Adeta rüzgar gibi uçuyordu. Dofi de babasından bir Bisiklet istedi. Babası Dofi’ye bisiklet alacak mı? Dofi de rüzgar gibi ormanda uçacak mı? Yoksa onu bambaşka bir sürpriz mi bekliyor? Dofi’nin merakı seni de sarsın. Sürpriz sayfaların arasında. Hadi aç da bak…
Uçan Sincap Dofi ormanda oynarken Bir ağlama sesi duyar. Yavru Maymun Mami yolunu kaybetmiştir. Dofi yavru maymuna yardım için ne yapmalı? Mami evini nasıl bulacak? Sen de onlara katılmak ister misin? Evi birlikte aramaya ne dersin?
Uçan Sincap Dofi ve en iyi arkadaşı Mopi ormanda oynarken kayboldu. İkisi de çok korktular. Peki eve dönmek için ne yapmaları lazım? Yolu bulabilecekler mi? Sen de satırların arasında kaybolmak ister misin? Yolun sincaplarla kesişsin!
Zıpzıplar ormanında hava çok sıcaktı. Ormandaki çiçekler boynunu bükmüş, göldeki balıklar susuz kalmak üzereydi. Uçan Sincap Dofi ve arkadaşları buna bir çözüm bulmak için harekete geçtiler. Biraz su nasıl bulunur? Orman kurumaktan nasıl kurtulur? Kahramanlarımızı bekleyen macera sayfaların arasında. Su gibi aç ve oku…
Babası Uçan Sincap Dofi’ye ormanda bir salıncak kurdu. Dofi salıncağında sallanmayı çok sevdi. Arkadaşları da burada sallanmak istediler. Dofi salıncağını arkadaşlarıyla paylaştı mı? Canlarını sıkan şey de ne? Peki Dofi ve arkadaşları sorunu çözmek için ne yaptı? Haydi peşlerine düş hem eğlen hem de öğren.
Derdini dünyaya sığdıramazsın, Dünyayı kalplere sığdıranlar var… Söylediklerimden hiç anlamazsın, Bütün canlılarla konuşanlar var… Her şeyin sahibi Hak’tır bilesin, Tek istediğim budur kenden gelesin. Dönüşü olmayan yere gidersin: Ahirette olup yaşayanlar var… Ah bir yunus olsam deryaya dalsam, Boş bir dünya bilmem nasıl anlatsam, Yolum çok uzundur menzile varsam: Oturduğu yerde gidenlerde var...
Dokunaklıdır koruyarak sevmeler Kimi kayıp şehirler Karıncalara öykünür Öngörüler ilkeldir hep bu yüzden Efsanevi duyguların insafında Körüklenirken kordan yalaz Tüten dumanın Savrulduğu Çekip gittiği O yer Rüzgâr dağlarının burçları Nefes kesici ve büyüleyici manzara Öyle ki Yer çekimsiz
Uçan Sincap Dofi’nin en iyi arkadaşı Mopi’dir. Birlikte ormanda oynamaya bayılırlar. Fakat bu kez iki arkadaş birlikte oynamıyor. Çünkü Mopi’nin bir misafiri var. Onu görünce en iyi arkadaşını unuttu. Dofi çok yalnız ve üzgün. İkisi yeniden oynayacak mı? Hepsi sayfaların arasında. Haydi çevir de oku.
Uçan Sincap Dofi’ye babası bir trampet aldı. Dofi bütün gün ormanda trampet çalıyor… Tam ta ta tam tam ta ta tam… Ormandaki herkes gürültüden şikâyetçi. Peki ama Dofi oyuncağıyla nerede oynasın? Haydi sayfaları çevir, Uçan Sincap’ı takip et.
Uçan Sincap Dofi, ailesiyle birlikte Zıpzıplar Ormanı’nda yaşıyor. Evin en küçüğü olduğu için biraz canı sıkkın. Çünkü o da ağabeyi gibi okula gitmek istiyor. Bunun için de büyümesi gerekli. Ama büyümeden de yapacağı bir şeyler olabilir mi? Sevimli Uçan Sincap’ın kışın evde nasıl zaman geçirdiğini bilmek istiyorsan Dofi’yle tanış. Büyümenin öyküsünü okurken hem eğlen hem de öğren.
Uçan Sincap Dofi baharın gelişiyle çok mutlu. Karlı kış günleri geride kaldı. Artık daldan dala zıplama, nehirde yüzme zamanı. Dofi ve ağabeyi Mogi baharın gelişini kutlamak için ormanda gezintiye çıkıyor. Sıcacık güneşin altında, nehirde güzel bir gün geçiriyorlar. Peki sonrasında Dofi neden doktora gitti? Bir terslik mi var? Ya o şuruplar! Baharda neler mi olmuş? Dofi’nin şurup öyküsü sayfaların arasında.
Sevgili küçük dostum! Yeter ki çevremize bir bilim insanı gibi bakalım. Bu sayede etrafımızdaki her şeyin ama her şeyin bize bir şeyler söylediğini, bir şeyler öğrettiğini göreceksin. Limon ağacının da sana neler söyleyeceğini ve sana neleri öğreteceğini merak ediyorsan, hemen kitabı al ve okumaya başla. Yunus Hata; Eğitimci- Yazar Fidan dikerek çocuklarımıza sağlıklı bir gelecek bırakmak hepimizin görevi olmalı diyor, yazarımıza başarılar diliyorum… Rasim Balaban; Mustafakemalpaşa TEMA Vakfı Sorumlusu ve S
Onun büyük fetihleri, hayatı herkes tarafından az çok biliniyor. Bilinmesi gereken ruh dünyasında neler yaşadığı. Dinin erkânını yüceltmeye çalışırken aldığı güç ve arkasındaki sır. Çağ açıp çağ kapayan o ışığın, bir sultanın dünyasında nasıl yandığının görülmesi. Yüreğinde yanan ateşin nasıl parlayıp patladığı ve onun bilinmeyen sırları, aşkları, şehzadeleri ve onların hayatları. O, bileğinin gücü yüreğinin gücüyle birleştiğinde derinleşen, derinleştikçe çoğalan bir sultandı. Hayatını tahtın yumuşak minder
Yüreğinin buz bağlamış bağından, sanki günden güne buharlar fışkırıyordu. Damar içlerinden bedenine doğru kan kaynıyor, bir süre sonra avuç içlerinden taşıyordu. Ağzının içinde patlıyordu kan parçaları, külleri içinde kalıyordu. Ruhsuz bedenlerden çekilen her nefes sarkıtlara, dikitlere dönüşüyordu. Külleri batıyor, içindeki yaralar canını acıtıyordu. Her geçen gün bir ateş bekliyordu o karartının içinde yeniden yanması için. Olmuyordu. Saray’ın entrikaları içinde validesinin baskısı altında Rüstem’in kıska
‘’Bu kitap üç arkadaşın öyküsünü, devlet rejimlerinde korkunun oynadığı rol ve din konusunun toplumsal psikoloji üzerindeki etkileri ile çok yönlü düşünülmesi gereken Sünni-Alevi çatışmalarının başlangıcını anlatan konularla doludur. Kitapta Ömer Hayyam ve Nizâmülmülk konuları da geniş olarak ele alınmıştır. Hasan Sabbah’ın öldüğü 1134 yılına değin Alamut Kalesi kalkanında, saldırılarını sürdüren Nizâri örgütü 1256’da Hülâgu Han’ın Alamut Kalesi’ni patlatması sonucu yıkılarak, bütün Batınilerin kılıçtan
‘'İyilik yalnızca iyilerin anladığı dildir. Her iyilik başlı başınadır, tektir. Tekrarı yoktur. İyilik bir kez dokunduğunda dünya değişir. İyilik tekrar dokunduğunda dünya değiştiği için başkadır. Bu sebeple tekrar değildir.''
Mutlu aileler hep birbirinin aynıdır. Mutluluğu kaybeden ailelerin de kendilerine göre bir mutsuzluğu vardır. Oblonskiler de mutluluğunu kaybetmek üzereydi. Bayan Oblonski, kocasının, kendisini bir zamanlar evlerinde hizmet etmiş eski bir Fransız dadı ile aldattığını öğrenmiş, kocasına bundan sonra aynı çatı altında yaşayamayacaklarını söylemişti. Karı koca üç günden beri birbirleriyle ilişkilerini koparmış, bu durum ev halkına yansımıştı. Evde artık tam bir cehennem azabı yaşanıyor, kimsenin yüzü gülmüyord
Onu ilk kez, 20 Temmuz 1866'da Governor Higginson isimli gemi, Avustralya açıklarında gördü. Kalküta'dan kalkan Kaptan Baker yönetimindeki başka bir gemi de, onu haritalarda olmayan bir kum seti sandı. Ancak yaklaştıklarında; iki su sütunu aynı anda fışkırmaya başlayınca, kum seti olmadığını anladılar. Metrelerce yükseğe fışkıran suları görünce Kaptan Baker: — Eğer bu, sıcak su püskürten bir kaynak değilse, bilinmeyen bir deniz canlısı olmalı, dedi. Şaşkınlık ve korku gözlerinden okunuyordu. Bu ilgi
Oturanlar, Bayan Campbell'in dayıları Sam ve Sib kardeşlerdi -vaftiz adlarıyla söylersek Samuel ile Sebastian.- Atadan İskoçyalı, Yukarı İskoçya'nın en eski soylarından birinin torunları olan bu iki kardeşin yaşlarının toplamı yüz on ikiydi, ağabey Sam ile küçük kardeş Sib arasında on beş yaş vardı. Onurun, iyi yürekliliğin, Tanrı'ya adanmışlığın canlı simgesi bu iki kardeşi şöyle birkaç çizgiyle anlatmak gerekirse, bütün yaşamlarını yeğenlerine adadıklarını söylemek yeterlidir. Onlar, Campbell&
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 77 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1