Pelin henüz 7 yaşında iken işaretlenen seçilmişler arasına dâhil edilmişti. Ancak seçilmişlerin çoğu şu an hayatta değildi ve sayıları da azalmıştı. Pelin bu güne kadar kendi dahi bilmiyordu seçilmiş olduğunu. Ta ki İbrahim Bey'den gelen ve onu çağıran gizemli mektup eline geçinceye kadar... Bay X ve yardımcıları bilinmeyen güçlerini harekete geçirmişti. Bir kısım iyilerin bu karanlık güce karşı koyması gerekiyordu, ancak bu sıradan insanların işi değildi. Yapılabilecek tek şey işaretlenmiş seçilmişleri bi

Oldukça dokunaklı ve bir o kadar da düşündürücü öykülerden oluşan bu kitabında Kurtuluş Çoğun, okuyucularını bambaşka karakterlerin hayatları arasında keyifli bir yolculuğa çıkarıyor. Kişilerin kendi yaşamlarından yansımalar bulacağı, iyi kurgulanmış ve samimi bir dille yazılmış bu öyküleriyle yazar, insanın içini ısıtırken bir yandan da topluma ayna tutuyor ve bir takım değerleri sorguluyor. Yazar alışılmışın dışında ve yenilikçi bir üslubun izlerini taşıyan hikayelerinde sevgiye, aşka ve kadın-erkek ilişk

"İnsanlar neden sadece iyi bir şey olduğunda Tanrıya şükrediyor ve böyle bir kader verdiği için ona mutluluk duyuyor? Başımıza kötü bir şey geldiğinde ise o çok sevdiğimiz Tanrıdan uzaklaşıyor ona yakınıyoruz. Hayır Tanrının bir suçu yok. Seçimleri sen yaptın işte kader böyle ilerliyor." Dindar bir profesörün hayatı mutluluklar ile doluydu. İyi bir ailesi vardı ve Tanrıya inancı. Ama bu hep böyle kalmayacaktı. Başına kötü şeyler geldikçe o çok sevdiği Tanrısından uzaklaşıyordu ve durum o kadar ilerledi ki

"Su gibiydi siyahi kız Buğday saçlı adamla..." Onun, şiirlerinde ne kadar ressamlığı su yüzüne çıksa da, renklerin arkasında görünen hep insandır. Hüznüyle, neşesiyle ve sıradanlığıyla insan... İnsanı farklı renklerin içinde kendi istediği gibi anlatan şair, ona fırçasıyla hafifçe dokunmadan da duramaz: "Gerçi insan olduk da ne oldu? Adımız ‘insan' olmaktan başka." Ama her şiirinde insana farklı bir pencereden baktıkça onun sevgisiyle de içi kıpır kıpır olur: "Gülden de güzel kokar, Karanfilden de..." Veya

Ferhat, dedesinden babasına kalan köstekli saatini arkadaşlarına göstermek için okuluna götürür ve eve geldiğinde saati bulamaz. Annesi ve babasının kendisine çok kırıldığına emindir. Babasına yeni bir saat alabilmek için planlar yapar. Kumbarasındaki parası yetersizdir. Ferhat bu sorunu halledebilmek için hangi yollara başvuracak? Ailesine söylediği yalanlar onu kurtarabilecek mi? Kardeşi sırrını saklayabilecek mi? Kimler ona yol gösterecek? Azim ve çalışkanlık onu amacına ulaştıracak mı? Ferhat'ı tü

Çok tatlar bıraktı doğduğumuz toprak Iğdır hayatımızda... Sevdada... Arkadaşlıkta... Dostlukta... Akrabalıkta... Ama çok hüzünlü boşluklar da bıraktı içimizde... Bir türlü dolduramadığımız... Hep boşlukta kalan... Hep sızı veren bu boş kalan yanlarımız nedense Iğdır akşamlarında birer hüzün damlası olup düşer hep yüreğimize... Ah Iğdır'ımızın çınar insanları... Ah ne güzel insanlardı hepsi... Ah ne de güzel günlerdi... Şimdi onların hepsi Iğdır akşamlarına karıştı, arkalarında yüzlerce insanlık örneği bır

Cami minaresinden yayılıp insanları sessizliğe boğan sela bir Müslümanın Allah'ın rahmetine kavuştuğunun haberini veriyordu. Günlerden Cuma olmadığına göre başka ne olabilirdi ki? Selayı işiten ahali merak ve endişe ile müezzinin yanık sesine kulak kabartıp piyangonun kime vurduğunu öğrenmek için pür dikkat kesilmişti. Ölenin ismi anons edildiğindeyse hemen her kesin dilinden güzel sözler dökülmeye başlamıştı. Çünkü ölen kişi kasabanın ileri gelenlerinden Hacı Mehmet ağa idi. Hacı Mehmet ağa kasaba halkı t

Siz hiç çaresizliğinize ağladınız mı?Musa Dedei’nin yeni romanı Safiye, bir genç kadının duygu yüklü hayatı simsiyah bir yağmur bulutu olmuş, önce kaderine sonra hayatına bir tufan olup yağmıştır. Bu fırtınalı tufandan kurtulmak için, verdiği zorlu mücadelenin hikâyesidir.

Eskiden ninelerimiz masal anlatır bizler de dinlerdik. Sevgili çocuklarımıza ninelerimizin sesinden dinlediğimiz yedi adet masalı sunuyoruz bu kitapta.