Karşınızda buluşlarıyla bilim dünyasını kendine hayran bırakan, zekâsı testle değil kantarla ölçülebilen, meraklı ve bir o kadar da çatlak; Profesör Çetin Ceviz! Piramitlerden mağaralara, kulelerden saraylara, heykellerden barajlara, durup dinlenmeden dünyanın dört bir köşesine yolculuk yaptı. Daha önce adını hiç duymadığın, duyup da önemsemediğin yapıların özelliklerini Profesör senin için araştırdı. Sen de eğlenerek öğrenmek isteyenlerin takımındaysan; bu kitap tam sana göre! Kitabın içerisinde kullanı

Arap coğrafyasındaki cehalet insanları insanlığından utandıracak noktaya gelmiştir. Her türlü zulüm ve işkence gündelik hayatın bir parçası olmuştur. Merhamet ve adalet, kız çocuklarıyla birlikte toprağa gömülen birer kelimeden ibarettir artık. Tüm bu karanlığın ortasında bir ışık parlamış ve kavurucu çöl sıcaklarına rağmen bir umut yeşermiştir mazlumların yüreğinde. İslam'ın ferahlatan merhamet ve adalet çağrısı yankılanmaktadır kızgın kumların üstünde. Cesur savaşçı Halid de cevap vermiştir bu çağrıya ve

"Hani kocaman bir kış mevsiminden sonra baharın ilk günlerini yaşarsın ya... Kar yağarken seni tir tir titreten soğuk rüzgâr, yılların terbiyesini almış da uslanmış uysal bir çocuk gibi oluverir. O rüzgâr yanaklarını sıyırıp geçer de gözlerini kapatıp derin derin nefes alırken bulursun kendini. En güzel hayallere dalıp gidersin de saatlerce, gözlerini açtığında güneş gülümser yüzüne. Çiçekler olabildiğince renkli, yeşil en candan hâlindedir. İşte tam da o mevsimi yaşıyordu Dilek ömür takviminde..." Okuduğu

Sen bu satırları okurken biz uzaklarda olacağız çünkü eski köye yeni adet getirmeye gidiyoruz! Sen de bizimle aynı kafadansın galiba. Hangi kafa mı? Mucit kafası tabi ki! Nereden mi anladık? Bakışından belli! Merak ve hevesle bakıyor gözlerin. Anlaşılan sen de olayların sebebini sorgulayıp sonuçlarını görmek istiyorsun. Evet, mucitler öyle garip insanlardır ki hep hayretle bakarlar dünyaya. İnsanlar "Yapamazsın!" dediğinde "Başaracağım!"dır onların cevabı. Yeni bir fikir, yeni bir teknik veya yeni bir mak

Doğunun zenginliklerini talan etmek için Avrupa'nın dört bir yanından toplanan altı yüz bin kişilik Haçlı ordusu büyük bir zulümle Kudüs'ü ele geçirmişti. İslam coğrafyasının kalbine hançer gibi saplanan bu işgal tüm Müslümanların gönüllerini dağlamıştı. Parıldamıyordu gözler ümitle ve gülümsemiyordu yüzler neşeyle. Ölü toprağı serpilmişti sanki İslam âleminin üzerine. Binlerce uyuyanı ayağa kaldırmak için bir uyanık yeterdi ve bunun için hazırdı Selahaddin. Gündüz kurduğu Kudüs hayallerine geceleri gördüğü

Karşınızda buluşlarıyla bilim dünyasını kendine hayran bırakan, zekâsı testle değil kantarla ölçülebilen, meraklı ve bir o kadar da çatlak; Profesör Çetin Ceviz! Antik Yunan'dan Orta Çağ Avrupa'sına, Osmanlı'nın yükselişinden Cumhuriyet Türkiye'sine durup dinlenmeden tarihte yolcuk yaptı. Daha önce adını hiç duymadığınız, duyup da önemsemediğiniz insanların özelliklerini Profesör senin için araştırdı. Sen de eğlenerek öğrenmek isteyenlerin takımındaysan; bu kitap tam sana göre!

Danny'nin hayatı, onu dövmek isteyen serserilerden kaçarken gördüğü bir hayaletle bir anda altüst olur. Kuzeni Tom ölmüştür ve kimse onu hatırlamamaktadır. Kuzenini geri getirmek için Danny'nin uzun bir yolculuğa çıkması gerekmektedir. Ancak bu yolculuk, sandığı kadar kolay olmayacaktır. Dünyayı karartan, insanlar ve hayvanları ele geçirip zombileştiren gölgelere karşı amansız bir mücadele onu beklemektedir. Bu son görevde Cath, Barshin ve yeni arkadaşları Ori, Danny'ye yardımcı edecektir. Haydi sen de Dan

Gökdelenlerin ve yüksek binaların istilasından kurtulmayı başarmış tarihî bir mahalle, gören herkesi kendine hayran bırakıyordur. Rengârenk çiçeklerle süslü bahçelerin ortasından yükselen ahşap konaklar, betonlaşmaya karşı kazanılan bir savaşın kahramanları gibi dimdik duruyorlardır. Huzurla yaşadığınız bu mahallenin havası, ucuz atlattığın bir trafik kazasında tanıştığın yeni komşularınızın taşınması ile değişiveriyor. Terk edilmiş bir eski konağın yeni sakini olan ailenin kızıyla sınıf arkadaşı olmanla b

Büyük Hun İmparatorluğu önce bölünmüş sonra da dağılmıştır. Devlet geleneği kazanan Türk boyları yeni bir bayrak altında toplanmak için Balamir'in önderliğinde batıya doğru ilerlemişlerdir. Ancak bu toprakları yurt edinmek hiç kolay olmayacaktır. Barbar kavimler, Doğu ve Batı Roma İmparatorlukları her fırsatta saldırarak yeni komşularını yok edebileceklerini sanmaktadırlar. Avrupa Hun İmparatorluğu'nun kuruluşuna, adaletin Avrupa'da inşasına, azim ve kararlılıkla tarihin yazılışına tanık olman için Attila s

Yüzlerce yıldır dağınık hâlde yaşayan Türk boyları Ötüken'den yükselen bir çağrıya cevap veriyor ve aynı sancak altında toplanıyordur. Birlikten dirlik doğuyor ve ilk Türk devleti olan Hun İmparatorluğu'nun temelleri atılıyordur. Asya'nın en büyük gücü Çin Hanedanı bu durumdan hiç hoşnut değildir. Türlü askerî ve siyasi stratejilerle, henüz fidan olan bu devleti büyük bir çınara dönüşmeden dağıtmak istemektedir. Milletini tek çatı altında toplama hayaliyle yüreği alev alev yanan genç hükümdar Mete Han'ı hi

Selçuklu Devleti yıkılmış, Anadolu, beylikler arasında paylaşılmıştır. Beylikler birbirleriyle didişip dururken, Osmanoğulları kısa sürede büyüyerek devlet olmuş ve adaletin sancaktarı olarak Balkanlarda fetihlere başlamıştır. Onların hızlı yükselişi ve Yıldırım diye anılan genç sultanları Bizans imparatorunun ve Avrupa krallarının uykularını kaçırmaktadır. Topladıkları büyük ordularla, coşkun bir ırmak gibi akın akın gelen Türkleri durduracaklarını sanmaktadırlar. Balkanların bir Türk diyarı oluşuna, Ana

Danny, onu amansız bir maceraya sürükleyen taroyu gömerek normal hayatına geri dönmüştür.Sihir ve gizemi artık arkasında bıraktığını düşünür ama yanıldığını anlaması uzun sürmeyecektir. Fırtınalar Kitabı'nı bulurken Danny'ye yardım eden Tom, karanlık bir gücün esiri olmuştur.Tom'u bulmak ve insanlığı yok etmeye çalışan kötülüğe engel olmak için zaman daralmaktadır.Bu ölümcül görevde Cath isimli tuhaf bir kız Danny'ye eşlik edecektir. Kaldığı yerden devam eden bu fantastik macerada Danny'nin karanlık güçle

Yemyeşil ormanları, bereketli toprakları ve değerli madenleriyle insanlığın doğuşuna ev sahipliği yapan Afrika yüzlerce yıldır sömürülmektedir. Devletlerin otoritesi zayıflamış, halk acımasız çetelerin ve gizli örgütlerin insafına terk edilmiştir. Başarıyla tamamladığın kurtarma operasyonu dönüşü bir sürprizle karşılaşıyorsun. Talihsiz kara kıtanın tam ortasında yer alan Demokratik Kongo Cumhuriyeti'ne giden Türkiye büyükelçisinin yakın koruması olarak atandığını öğreniyorsun. Sorunsuz başlayan yolculuğunu

İnsanlık, üç kıtada sancağı dalgalanan bir cihan imparatorluğunun yükselişine tanık oluyordu. Cesareti ve merhametiyle nam salmış bir milletin adı şükran ve minnetle anılıyordu bir coğrafyada. Ancak durup dinlenmek zamanı değildi. Henüz fethedilecek nice toprak, yelken açılacak nice deniz vardı. Tahta çıktığında ecdadının Söğüt'te yaktığı ateşi cihana yayma hayali vardı Süleyman'ın. Yarım asırlık saltanatında da bunun için mücadele edecekti şüphesiz. Belgrad'ın fethiyle Balkanların Türk diyarı, Preveze za

Polis merkezine getirilen küçük bir kız çocuğu, korku dolu gözlerle öylece donup kalmıştır ve kimseyle konuşmamaktadır. Görgü tanıklarına göre kızın babası maskeli birileri tarafından sürüklenerek götürülmüştür. İlk bakışta basit bir kaçırılma gibi görünen bu olayın ardındaki sır perdesini aralamak hiç de kolay olmayacaktır! Psikolog Yaman Erdem'in Ankara sokaklarına kadar uzanan bu macerasını nefesinizi tutarak okuyacaksınız!

Fırtınalı bir gecenin sabahında evinizin ve bahçenizin darmadağın olduğunu görseniz ne düşünürdünüz? Ya anne ve babanızın evde olmadığını fark etseniz? Böyle kâbus gibi bir manzara karşısında Danny'nin her şeyi yoluna koymak için yapabileceği tek bir şey vardır: Fırtınalar Kitabı'nı bulmak. Bu zorlu yolculukta Danny'ye; her şeyle konuşmasını sağlayan bir dal parçası, komşularının kedisi ve anlattığı hiçbir şeye inanmayan kuzeni Tom eşlik edecek. Bu fantastik macerada Danny'nin karanlık güçle ve karşısına çı

"Kütüphaneler dolusu kitabın anlatamadığı şeyleri bazen iki kelimeyle özetlemek işte bu kadar mümkün... Umarsan; beklenti içindesin demektir. Ve sonra o beklentinin karşılanması için, karşılayacak olana da, karşılanması ihtimal zamana da sımsıkı tutunur insan. Bu durumda Dilek annesine, babasına, kardeşine ve hatta yağmura dahi sımsıkı tutunmuştu..." Okuduğunuz her satırda sahip olduklarınızın ne kadar kıymetli olduğunu bir kez daha anlayacak ve umut etmenin sıcaklığını hissedeceksiniz yüreğinizde... Sizl

İstanbul'un fethi ile birlikte toprak bütünlüğünü sağlayan Osmanlı İmparatorluğu, Balkanlara yönelik seferlerine hız vermişti. Ancak Batı'ya atılan her adımda Doğu'da fitne ateşi körüklenmekteydi. Diri olmak için bir olunmalıydı. Kardeş coğrafyalarla aynı sancak altında toplanmalı ve hep birlikte aynı hedefe doğru koşulmalıydı. Dedesi Fatih Sultan Mehmet gibi fetih aşkıyla yanıp tutuşan torunu, satrançtaki ustalığını saltanatında da konuşturuyordu. Yeni hedef artık Doğu'ydu... Yavuz olup kılıçla nizamın

Türklerin yüzyıllar önce Asya bozkırlarından ayrılarak başlattığı yeni yurt arayışı devam ediyordu. İnsanlık, kabına sığmayan bu cesur millet tarafından kurulan yeni bir devletin tarih sahnesine çıkışına tanık oluyordu. Büyük Selçuklu Devleti ile Horasan'dan parlayan kıvılcım kısa sürede Mezopotamya'ya kadar ulaşmıştı. Geçtiği coğrafyalarda yürekleri ısıtmakta, zulüm altında inleyen insanlara umut olmaktaydı. Bizans İmparatorluğu, 200 bin kişilik ordusuyla bu genç devletin başındaki genç sultana ve Türkle

"Sarı, beyaz, kırmızı, mor... Eşsiz güzellikte yüzlerce lale vardı etrafta. Bu mevsimde toprağa ve yeşile en çok yakışan bu çiçekler; birbirleriyle dans ediyordu adeta. Gerçi zamanı geçmek üzereydi, hepsinin yaprakları düştü düşecekti ama olsun; İstanbul'u İstanbul yapan güzelliklerden biriydi bu manzara. ..." Okuduğunuz her satırda sahip olduklarınızın ne kadar kıymetli olduğunu bir kez daha anlayacak ve umut etmenin sıcaklığını hissedeceksiniz yüreğinizde... Sizleri; sevgi, kardeşlik, dostluk, paylaşma