1969 yılında Silivri'de doğdu. İlk, orta ve liseyi Silivri'de okudu. 1986 yılında İTÜ Sakarya MYO Turizm Otelcilik İşletmesi okudu ve AÖF Uluslararası İlişkiler Bölümünü bitirdi. Silivri'de Klassis Hotel'de iş hayatına adım attı. 10 yıl uluslararası bir otelde kat hizmetlerinde orta kademe yöneticilik ve bölümünün eğitim koordinatörlüğünü üstlendi. 2001 yılında kat hizmetleri yöneticiliği deneyimini İtalyan Hastanesi'nde edindi. Ardından değişik alanları kapsayan hizmet sektörüyle ilgili çalıştığı işlerde

Artık hayatın giderek daha hızlı ve daha karmaşık bir görünüm sergilediği günümüzde başarılı olmak ve fark yaratmak isteyen insanın, öncelikle zamanı ve stresi doğru yöneterek hayatta başarılı ve mutlu olmak isteyenler için yazıldı. Bu kitapta yer alan bilgiler Kişisel Gelişim seminerlerindeki sunumlarımızın bir özeti olup, konular anlatılırken , bir örnek olay belirtilmesi veya hayata dair bir pratik açıklama yapılması gereken durumlarda, literatürde çok bilinen ve tekrarlanan batı kaynaklı örneklerle mümk

Yarış atının gözlerinde öldü insanlık... Hedefe koşarken öğrendi insanoğlunun aklın önüne geçen hırsını... Kızmadı, darılmadı insanlara, ödüller getirdi... Karşılığında bir tutam sevgi, bir tutam vefa istedi. Karşılık beklemeden sırtını okşayan birine sevdalandı. Güçten, kuvvetten düşünce öğrendi, zalimi, vicdansızı... Siyah gözlerinde saklıydı kazandığı yarışların hikayesi... uzun kirpiklerinde asılı kaldı ‘Kahpe Veda...' Sara Gül Turan'ın bu eşsiz eseri 2015 yılında yayınlandıktan hemen sonra, başka bir j

Kişisel Gelişim kitapları serimizin elinizde bulunan üçüncüsünde Liderlik ve Motivasyon konusunu inceliyoruz. Bu kitabın ağırlıklı bölümünü Liderlik konusu oluşturuyor. Liderlik ile ilgili bölümde de doğal olarak lider tanımına, lider özelliklerine ve liderliği bilinen örnek kişilere yer veriliyor ama tüm bu anlatımların temel amacı, bu bilgileri harekete geçirerek içinizdeki lideri keşfedip, ortaya çıkarmanıza yardımcı olmaktır. Bu kitabı, kendi liderlik özelliklerini keşfedip geliştirerek, hayata dair m

Karanlığın içinde şarkı söyler rüzgar Hüzünlü bir öykü var şarkısında Sükuneti yırtar çığlıkları Kahrolur sevginin tutsaklığına

Kahramanımızın biri köyden çıkalı yıllar olmuştur. Bir gün karşısına çıkan dayanılmaz bakışlarıyla kendine çeken bir delikanlıyla tanışır.Aşkına kavuşabilmek için ailesini ve her şeyini geride bırakmak uğruna, hayalini kurduğu aşkı doyasıya yaşamanın peşine düşer. Diğer kahramanımız ise tam aşkına kavuşmuşken ne yazık ki aşkı elinden kayıp gider. Onu ömür boyu unutamaz. İkisi de delice aşıktır. İkisinin de yolu İstanbul'dan geçer. Sadece hikayeleri birbirinden farklıdır. Biri sevdiğine özlem duyar onun acı

Uzun uzun son on günün muhasebesini yaptı yine. Böyle bir şey aklının köşesinden geçmezdi. Birden uzun zamandır "Ben iyiyim" diyerek kandırdığı annesi ve babası geldi aklına. Duyduklarında nasıl da yıkılacaklardı. Daireden arkadaşları onu çok iyi tanır böyle bir şeye asla inanmazlardı. Ama polisler çok ciddi şekilde inanıyor olmalıydılar katil olduğuna. O bunları düşünürken az önce Alper'in çıplak ayağına botuyla basan komiser, bu defa onun ayağına basmaya başlamıştı. İğrenç bir tipi yokmuş gibi birde yüz

Gözlerimize iliştirilenin hepsini okumaktan, dilimizin ne denli bozulduğunu anlayamadık yüzyıllarca. Bu çalışma olabildiğince Türkçemizin başka türetilmiş kelimelerden arındırılmış sonucudur. Dört kurgu öyküden oluşan kitabımıza Türkçe sözlük hazırlamak; anne ile konuşmak için dilmaç aramaya benziyor. Şaşılacak bir durum değil mi?

Yine cemreler yürüdü Havadan sudan karadan Mevsim Aşka hazırlanıyor şimdi...

Sevda, elektronik postayı üç dört kere okudu. Bu bir şakaydı galiba. Coşku ile yaklaşık bir senelik ilişkileri vardı ve her ikisi de bu ilişkide aradıklarını bulmuşlardı. Şu ana kadar aralarında en ufak bir sorun yaşamamışlar ve ilişkilerinde tutkuları hiç bitmemişti. Coşku'nun onu aldatacağına asla inanmazdı, bu konuda O'na çok inanmıştı, ama elektronik posta canını sıkmıştı. İki gün önceki İtalya olayı doğruydu, Coşku iş için İtalya'ya gitmiş ve bir gece kalmıştı. Gece telefonda uzun uzun konuşmuşlardı.

Sevgili çocuklar, siz daha doğmadan yüz yıl önce ülkemizi padişahlar yönetiyordu. Padişah yurdumuzu iyi yönetemediği için vatanımızı düşmanlar ele geçirmiş, büyüklerinize, akrabalarınıza ve komşularınıza zarar vermeye başlamışlardı. Halk hastalık ve fakirlikle zor mücadele ederken birde düşmanlar gelmiş onlara eziyet etmeye başlamıştı. İşte böyle bir süreçte Büyük Atatürk ve onun örgütlediği bir grup vatansever arkadaşları düşmanları yurdumuzdan atmış, sonra da babadan oğula geçen padişahlık yönetimi yerin

Büyük Atatürk'ün kurtuluş mücadelesi ve sonrasında yaptığı devrimler, dünyada bir çok millete yol haritası olmuştur. Her ne kadar insanlarını padişaha kul olmaktan, devletini emperyalistlere esir olmaktan kurtardığı kendi ülkesinde yeteri kadar kıymeti anlaşılamasada, Büyük Atatürk, dünyada birazcık siyaset ve tarih okuyan / izleyen uyruğuna bakılmaksızın ortalama bir dünya vatandaşının yaptıkları karşısında saygıyla eğildiği bilgili, görgülü, kabiliyetli eşsiz bir liderdir. Tarafsız gözlemcilerin ifadesi

Büyük Atatürk'ün verdiği mücadele ve yaptığı devrimler bir çok ulus için örnek oluşturmuştur. Hiç şüphesiz, Büyük Atatürk kazandığı bütün savaşları, elde ettiği bütün başarıları bilgisine, bildiği her şeyi okuduğu kitaplara borçluydu. Büyük Atatürk'ün Kurtuluş Savaşı, öncesi ve sonrasını anlattığı Nutuk ise sadece bir kitap değil, bir dönemin bütün ayrıntılarıyla anlatıldığı bir belgedir. O'nun büyük zorluklarla kurduğu Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni emanet ettiği siz sevgili gençlerin bu kitabı okuması b

Esma babaannemin anısına, Bu kitapta, gerçek aşkın savaştan bile üstün olduğu anlatılmaktadır... Yıl 1919'dur. Anadolu, yokluk içindedir. Emperyalizm bu coğrafyayı sömürge yapabilmek için tüm gücü ile saldırmaktadır. Korkunç bir savaştan Anadolu'nun içlerine kaçmak zorunda olan Esma, istemeden de olsa savaş sırasında ölmüş ve adı yine Esma olan başka bir kızın yerine geçmek zorunda kalır. Bir ailenin yanında tarlada patates ekerek askerlere yardım eder. Günlerden bir gün Esma'ya cepheden bir aşk mektubu

düş k(c)oştu peşinden aşkın deli divane tuttu sarmaladı kesildi nefesi gözleri kapalıydı bir daha koştu bir daha... bir... ...

unuttuğumu sandığım keşkeler ıslanıp ıslanıp kuruyor yüreğimde peş peşe biterken sigaralarım eşlik ediyor bana kırık kadehler sarhoş kafayla kırıyorum eylülün kalemini çıkarıp onu seneden on bir aya mahkum ediyorum hayatı

Alı Yıldız Araştırmacı-Yazar 1949 yılında Antalya - Gazipaşa'nın Seyfe Köyünde doğdu. İlkokulu köyünde, Ortaokulu, Antalya Erkek Sanat Enstitüsünde okudu. Liseyi Edirne Erkek Sanat Enstitüsünde bitirdi. 1970'te Ankara Erkek Teknik Yüksek Öğretmen Okulundan mezun oldu. Öğretmenlikte geçen 10 yılın ardında, meslekten ayrılarak, özel sektörde 22 yıl Teknik Eleman olarak çalıştı. Antalya-Kepez Belediyesinde 2001 yılında Başkan Yardımcısı olarak başladığı aktif çalışma hayatını, 2014 Ağustos ayında emekli olar

Dr. Ali Sırtlı 16 Mart 1944 tarihinde, Rize'nin Çayeli İlçesine bağlı Aşıklar Köyünde doğdu. Sırayla Aşıklar İlkokulu, Çayeli Ortaokulu, Rize Lisesini bitirdi. İstanbul Orman Fakültesini 1969, Devlet Lisan Okulunu 1977, Harp Akademileri-Milli Güvenlik Akademisini 1978, A.i.t.i Akademisi Yönetim Bilimleri Enstitüsü'nü 1982 yılında bitirerek, Orman Yüksek Mühendisi ve Yönetim Bilimleri Uzmanı ve Biyoloji doktoru ünvanını aldı. 1969'dan itibaren Orman Bölge Şefliği, Müdür, Daire Başkanı, Bölge Müdürü, Genel

İlginç, bir o kadar kötü geçen bir çocukluk... İmkansızlıklar içinde kendisini aşmayı başaran gençlik... Yobaz anlayış, feodal anlayış ile mücadele ederek devam eden bir hayat. İmam Ali, dil bilen, bağlama çalan, çağdaş dünya ile ilişkileri sağlam, Atatürk ve onun "devletin tüm inançlara eşit mesafede durması" anlamında kullandığı Laiklik anlayışının yılmaz savunucusu olan bir Türk Aydını. Bakalım onun genellikle köy kahvesinde verdiği fetvalar size kimi çağrıştıracak?kazasında can verdiler. Oysa henüz hay

Diyelim henüz evlendiniz ama etrafınızda gelişen çeşitli olaylar nedeniyle dünyaya bir çocuk getirmeye korkuyorsunuz. Bu ve benzeri kaygılar "araba çarpar" düşüncesiyle sokağa çıkmamak, "uyurda bir daha uyanamam" düşüncesiyle geceyi ayakta geçirmek gibidir. O nedenle çocuk sahibi olmaktan korkmayın. Dünyaya getirdiğiniz çocuğa sahip çıkamamaktan, onların yanlış insanlarla arkadaş olmasından korkun. Küçük Reis, yaşanmış olaylardan hareket ederek yaşanmaması gereken olumsuzluklara dikkat çekiyor. İlgiyle oku