Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 18 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
"Elinin ayarı...", "Onun eli...", "Dokunsun yeter...", "Annem işte..." Yemek, hazırlığından yapılışına, yapılışından servis edilişine kadar, her şeyden önce bir emek işi. Türkiye'nin tanınmış yemek bloglarından www.kevserinmutfagi.com'un kurucusu Kevser D. Türkdoğan, yılların deneyimini küçük dokunuşlara, anne eline dönüştürüyor bu kitabında. İşte size, yemek yapmaya başlamadan bilmeniz gerekenler, mutfakta hayatınızı kolaylaştıracak pratik bilgiler ve püf noktaları... Neden ev yemeği? Güvenilir yemek t
Tükendi
Salâh Birsel, "Şiiri seversen mutlu olursun" der. Cemal Süreya, mutluluğun şiirinin yazılamayacağını öne sürer. Hermann Hesse'e göre sevebilen mutludur; Aragon'a göreyse mutlu aşk yoktur... Sylvia Plath meydan okur mutluluğa. Rosa Luxemburg lanet olası bir özlem duyar ona. Tezer Özlü kaçmakta bulur onu... John Berger'e göre mutluluk rastlantısaldır. Fernando Pessoa mutluluğu, mutluluğun dışında arar. Paul Lafargue tembellik hakkında... Nâzım Hikmet, "Sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin." diye sora
Tükendi
Herşey sevgi ile başlar, sevgi ile büyür ve gelişir. Sevgili çocuklar bu kitabın öyküsünü, resimlerine bakarak siz anlatacaksınız. En güzel, en içten öyküleri oluşturacağınızdan hiç kuşkumuz yok.
İlayda'nın hediye paketinden bir şapka çıkmıştı. Ne ilginç değil mi? Şapkanın içinden de... Gerisini siz tamamlar mısınız çocuklar? Sevgili çocuklar bu kitabın öyküsünü, resimlerine bakarak siz anlatacaksınız. En güzel, en içten öyküleri sizlerin oluşturacağından hiç kuşkumuz yok.
Sonbaharda bir akşamüstü, bir küçük beyaz bulut pembeleşerek uzaklaşır gökyüzünde. Güneşin son ışıklarıyla, masalsı bir ormana benzer uzaklardaki ağaçlar... Sonbaharda bir akşamüstü ...
Tükendi
"Daha önce hiç böyle bir kardan adam görmemiştim..." diye mırıldanıyor kedi. Ya siz? Hadi, çevirelim sayfaları.
Tükendi
"İlkbahar pembe, beyaz çiçeklerle geldi ağaçlara... Kırlar gelinciklerle, beyaz papatyalarla şenlendi..."
Tükendi
Maya uyuyamıyordu. Gülümseyerek gökyüzüne baktı. Acaba Maya ne olmasını istiyordu? Sevgili çocuklar bu kitabın öyküsünü, resimlerine bakarak siz anlatacaksınız. En güzel, en içten öyküleri sizlerin oluşturacağından hiç kuşkumuz yok.
Tükendi
Gece Evde herkes uyuyor. Kedicik miyavlıyor! Maması Bitmiş. Mama bulmalı ama nasıl Önce.. Sevgili çocuklar bu kitabın öyküsünü, resimlerine bakarak siz anlatacaksınız. En güzel, en içten öyküleri sizlerin oluşturacağından hiç kuşkumuz yok.
Tükendi
Küçük top sıkılmış... Kendisiyle oynayacak kimse yokmuş. Zıplayarak evin içinde dolaşmaya başlamış. Sonra neler olmuş? Siz yazar mısınız? Sevgili çocuklar bu kitabın öyküsünü, resimlerine bakarak siz anlatacaksınız. En güzel, en içten öyküleri sizlerin oluşturacağından hiç kuşkumuz yok.
Tükendi
Uğur Kökden gezinen bir anlatıcı. Denemelerinde diller kültürler arasında gezinen biri. Öyle ki; kendini yeryüzünün keşfine çıkaran bilinci/bakışında bu merak ve ilgi yatar. Yazınımızda denemenin kuruluşundan günümüze uzanan süreçlerine yeni bir halka ekleyebilmiş ender yazarlardan biridir o. Umut İçin Senfoni onun yazın evreninin neredeyse tüm özelliklerini içeren bir deneme birikimini sunar bize. Yazıda yolculuğun, yazarların dünyasına bakışın izlerine döndürür bizi Kökden. Bir yapıttan bir yazara, bir
Tükendi
"... Kentte herkes bu çılgın ve akıl dışı gösteriyi konuşuyor, Dr. Harubi'nin kentin bir köşesinde kurduğu gösteri çadırı günler öncesinden rezervasyonlarla doluyordu. İzleyenler, gösterinin etkisinden günlerce kurtulamıyordu. Bir gün ailecek bu muhteşem gösteriye gittik. Ben hâlâ hayal dünyası geniş, içimde binbir sır taşıyan, çekingen bir çocuktum. Dr. Harubi izleyenlerin gözlerinin içine bakıyor ve birazdan oturanların içini okuyarak inanılmaz bir gösteri yapacağını söylüyordu. Beni bir korku sardı. Beni
Tükendi
Özkan Mert, çağına tanıklık eden, çağının yürek atışlarını yakalayan, renkli ve yarına açık bir şiirin izini sürerken, çok sesli, çok kültürlü, renkli imgelerle dolu, her sözcüğü yaşamdan kotarılmış uzun soluklu bir şiirin de öncüsü oldu. Çin'den Afrika'ya, Akdeniz'den Baltık'a uzanan bir coğrafyada insanı ve onun dramını ele alan şair, şiirlerini ateşten sözcüklerle yazdı; anlam dünyasını tersyüz etti. Şiirin dünyaya karşı bir protesto; kurulu düzene, geleneklere, kalıplara karşı sürekli bir devinim olduğu
Tükendi
Yaşam, sonu olan ya da olmayan bir okyanussa eğer, bütün limanlardan bütün bağlarını koparmış, palamarı kendi direğine dolamış bir küçük teknenin adıdır ?Yalnız Kalem". Bir kalemin yalnızlığında ve yalnız onunla, kuşkusuz hiç aşamayacağı, sonunu görmek istemediği denizlerdeki yolculuğunda tuttuğu bir günlüktür yazarın. Karşılaştığı küçük ya da büyük tekneler, ama hep bir yerlere demir atacak, palamarı bağlayacak tekneler hakkında düşündüklerini yazmıştır bu kitapta. Kimine eğlenerek, kimine öfkelenerek, her
Tükendi
?Dünya keşfedilmişti. Harflerin şifresi çözülmüştü. Anahtar kelimeler bulunmuştu. Beşerin hafızasındaki boş kareler doldurulmuştu. Ünlem ve soru işaretlerine ihtiyaç yoktu artık. Artık coğrafyacılara kimse itibar etmiyordu. Nehirler geçilmişti. Göllere girilmişti. Çöller aşılmıştı. Dağlara çıkılmıştı. Yazıtlar okunmuştu. Otların sükûtu bozulmuştu. Haşhaşı çocuklar bile çiğniyordu Afganistan'da, Patagonya'da. Asya baştan aşağı fethedilmişti. İpek ve Baharat yolu sürülmüştü, haritalardan silinmişti. Avrupa ve
Tükendi
Feridun Andaç Bir Güz Güneşi Gibi adını verdiği bu kitabıyla, yazıda biriken bir dünyanın dilini kuran yazarlara dönüyor yüzünü. Modern edebiyatın kurucuları olarak adlandırabileceğimiz kimliklerin yaşamda ve yazıdaki tanıklıklarını, kuşaklar arası yolculuklarını bizlere gösterirken, başlı başına bir edebiyat okuma kitabı sunuyor. Her bir yazarın yazı/yaşam deneyimlerinden süzülüp gelenlerin izlerinde usta bir anlatıcının yorumu/bakışı Bir Güz Güneşi Gibi'nin dokusunu oluşturuyor. Yazının geleceğini kurma
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 18 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1