Emin Yarımoğlu, Adana'da Basmacılar'ın torunları ile de görüştü ve çok başarılı çalışmalar yaptı. Böyle bir imkânı Özbekistan'da bulunan öğrencilerimiz elde edememişlerdir. Bütün bu sebeplerden tezin bilimsel çalışmalara kuvvetli bir adım olduğunu rahatlıkla ifâde edebiliriz! İlk bölüm XIX. yüzyılda Türkistan'da Rus yayılmacılığını; takip eden bölümler ise XX. yüzyıl vahşeti ve buna karşı oluşan Milli Mücâdele'yi çok güzel bir üslûpla ortaya koymuştur. Bunun ötesinde Basmacılık- Korbaşılık hareketinin sonra

Sık sık şu soruyu da sordum kendime: "Hilkatten gelen insan olmak kimliği, neden yetmiyor bana? Neden ruhumu özgür bırakmak yerine sınırlandırmaya çalışıyorum? Novgorod, Granada, Cape Tawn veya Montreal'de yaşayan herhangi biri ile birçok ortak özelliğe sahipken neden daha özel kimlikler, daha özel aidiyetler arıyorum?" Arıyorum, çünkü yaratılıştan kaynaklanan, istesem bile değiştiremeyeceğim, sarf-ı nazar edemeyeceğim, yok sayamayacağım insan olmanın dışında bir kimliğim daha var; Türk olmak.

1944-1945 yıllarındaki Irkçılık – Turancılık Davası'nın sanıklarından Nejdet Sançar, 07 Eylül 1944 tarihinden itibaren duruşmaların seyrini, mahkemenin safhalarını, savcı ve hâkimlerin sorularını, sanıkların cevap ve savunmalarını, küçük boy defterlere eski harflerle yazmıştır. Olayların ve duruşmaların kahramanlarından biri ve doğrudan doğruya şahidi olan Nejdet Sançar'ın günü gününe tuttuğu notlar, Cumhuriyet tarihinin önemli bir safhası için belge niteliğindedir. Türk milliyetçiliği tarihinde "Irkçılık

Bana çocukluğumdan kalan beni ben yapan ve ilk aşısı bin yılın ötelerine doğru uzanan Ötüken ormanlarında, Orkun ırmağının kıyılarında Şaman yakarışları ile mayalanan günlere kadar gider dayanır. Bu aşının çocuklarıma da, çocuklarımın çocuklarına da, daha ötelere de gitmesi dileği ile, umudu ile biçimlendirdim. Güzel Türkçemin sözcükleri ile seslendirdim. Her satırı Oğuz Hanımızın, Dede Korkut Atamızın ruhlarını okşayacak sıcaklıkta geçmişimize uzanan yağışlı yaz günlerinin sonunda beliren gökkuşağı güzelli

O gün yargı başladı ve bu tiyatro günlerce sürdü. İddialar dinlenmiş gibi yapıldı, tanıklar konuşturulmuş gibi oldu, tapınakta canlandırma yapıldı. Hatta büyücüler kuşların kanatlarına ve yıldızların ışığına bakarak fal bile okudular. Aslına bakarsan bütün bunlar zaten verilmiş olan bir kararın Abakaylar'a hazmettirilmesinden başka şey değildi. Sorgunun sonucu ne olursa olsun Ning-kuo öldürülecekti. Anlayacağın; Lo-yang koskoca bir tiyatro sahnesine dönmüştü.

Titiz bir çalışma sonrasında herkesin faydalanabilmesi amacıyla bir devre adını altın harflerle kazıyan büyük Türkçü Nihâl Atsız'ı hayatı süresince konu alan gazete haberlerini bulacağınız bu eserde; dönemin gazetelerinde Atsız ve arkadaşlarına karşı yürütülen çirkin kampanyaları tüm yönleriyle görecek, türlü iftirâlara ve baskılara rağmen yıkılmak bir kenara dursun, eğilmediğini görerek o'na olan inancınızı tazeleyeceksiniz.