Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 29 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Eğitim, "Ülke çocuklarının birlikte ve eşit olarak almak zorunda oldukları bilim ve kültürdür." Mustafa Kemal Atatürk, 1 Mart 1923 gibi çok erken bir tarihte, "eğitimden beklentilerini" işte böyle tarif etmiştir. Bundan bir yıl sonra da şunları söyler: "Korkuya dayalı ahlâk, bir erdem olmadıktan başka güvenilir de değildir." Genç Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucu kadroları, yüzyılların biriktirdiği toplumsal eşitsizliklerle, geri kalmışlıkla ve bağnazlıkla mücadeleye giriştiklerinde, ellerindeki en güçlü silah
Tükendi
Bir sultan bir ressamı davet ederek ülkesinin kaderini değiştirebilir mi? Bir ülkenin tarihinde ilk kez perspektif ve anatomi resmiyle tanışıyor olması ne anlama geliyor? Venedik'ten 1479 yılının Eylül ayında Konstantiniyye'ye gelen Gentile Bellini'nin, şehirde kaldığı on altı ay süresince yaptığı resimlerden hiçbirinin Türkiye'de kalmamış olması bu soruları daha da ilginç hale getiriyor. Üstelik tarihçilerin bu konuda detaylı bir araştırma yapmamış olması diğer soruları tetikliyor. Belini on altı ay çalışt
Tükendi
Üç ayda bir dönemsel olarak yayımlanan Pathos, adından da anlaşılacağı gibi, günümüzde pek de dikkate alınmayan, hakir görülen "duygu"yu kendisine rehber edinen bir edebiyat, sanat ve felsefe yayınıdır. Duyguyu öne çıkarmasının nedeni bunun en insani yanımız olduğuna dair inancıdır ve günümüzde bin parçaya bölünmüş olan öznenin yeniden var olmasına yönelik arzusunu dışa vurmaktadır. Pathos'un sadece bir edebiyat yayını olmamasının nedeni sanatlararası ilişkinin yeniden inşa edilmesi amacını gütmesidir; bu ş
Tükendi
Ülkemizde pek örneği görülmez ama Batılı ülkelerde,özellikle Fransa'da, tarihin dönüm noktalarında, önemli toplumsal olaylar karşısında sanatçılar, yazarlar, şairler, aydınlar gündeme müdahale ederler. Ama bu müdahalelerini kendi kimliklerini koruyarak, gündelik siyaset dilinin tuzaklarına düşmeden özgün bir şekilde yaparlar. Aydınların ve sanatçıların siyasete angaje olsunlar ya da olmasınlar böylesi kriz dönemlerinde sorumluluk alarak ülkelerinde yaşananlar üzerine itirazlarını dile getirmeleri, zorbalığa
Tükendi
"Sen şimdi ihanet etmedin bana. Çok daha önceden ihanet etmiştin. Daha biz tanışmadan önce bütün hayatını bu ihanetin gerçekleşmesi için yaşamıştın. Aslına bakarsan ben de öyle. Sen bana ihanet etmek için doğmuştun doğduğunda. Ben de senin bana ihanet etmen için doğdum. Aslında sen daha doğmadan, ben doğduğumda bu ihanetin gerçekleşmesi zorunlu hale gelmişti. Hatta bu ihanet öylesine zorunluydu ki, ben senden önce doğduğuma göre, ihanet edilmek için doğmuştum ben. Sen yalnızca bu ihaneti gerçekleştirmek içi
Tükendi
Sozopol'de Sonyaz" arka planını entelektüel kaygı ve arayışların oluşturduğu, zaman içinde derin bir romantizme evrilen, neşeli ve fakat aynı zamanda hicranlı bir aşk hikâyesi. Eserde, mimar entelektüellerin, hüzünlü ve sapa bir Bulgaristan sahil kasabasında toplandığı bir kongre sırasında yaşanan imkansız bir aşkın hikayesi anlatılıyor.
Tükendi
"İnsanlarla köpekler arasındaki en büyük fark, ilkinin dayak bittiği zaman bunun tadını çıkarmayı bilmemesidir. "İnsanlarla köpekler arasında bir büyük fark daha var. İnsanların ruh hali, kurnaz bir tavşanın zırt pırt yön değiştirmesi gibi an be an değişebiliyor. Aksine bir köpeğin ruh halini değiştirebilmesi için çok önemli bir şey olması gerekir. Argo bazen mutludur ve herkesi sever. Kuyruğuyla havayı kamçılar çünkü içinde kuşkuya yer yoktur ve onun savunmasız tarafından yararlanacak birisi olmadığını da
Tükendi
"Tanrı aşkına tüm bu curcuna da nedir? Hangi sebeple kendilerinin ve diğer insanların hayatlarını zorlaştırmaktadırlar? Bir adamın yılda üç makale mi yoksa otuz makale mi yayınlaması gerektiği, bir başka adamın alegorik olan muhteşem resmini bitirip bitirmemesi gerektiği vb. sorular dünyayı çok az ilgilendirir. Hayatın bütün kademeleri doludur ve bin kişilik yer açılsa bile her zaman bu boşluğu dolduracak birileri vardır. Doğa "tek bir yaşama hiç de dikkat etmezken" biz niye kendisine istisnai önem atfetti
Tükendi
"... Gitmek gerek Kaybolmayacak lekeyi kazıyorum İyileşmeyi yanlış anlayan kalbimden Gitmem gerek Uzağa şirk koşan ayaklarımın mahcubiyetini anla ne olur Sana olan müsaitliğimi bozmam gerek Gitmek gerek Biliyorum ki kimse bilmeyecek O evden geyiğin mi avcının mı çıktığını"
Tükendi
Gırgır dergisinin efsanevi çizgi kahramanı Gaddar Davut geri döndü. Dizinin ilk kitabı iki maceradan oluşan "Makineli tüfen icat oldu mertlik bozuldu & Çulsuz'un aşkı" ve ikinci kitabı "Hünkar Olimpiyatları"nda sonra Gaddar Kahramanımız "Sultanın Kutusu" adlı serüveniyle sizlerle... "Hayatta hiçbir şey olamadı Gaddar Davut, bu yüzden kahraman oldu."
Tükendi
"Mustafa Kemal Atatürk'ün ifadesiyle, "geçmiş asırların gevşetici zihniyeti"nin etkisi altında perişanlaşmış, cepheden cepheye sürülmüş halkımızın büyük fedakarlıklarla kurduğu Cumhuriyet'in, aradan sadece on yıl geçmişken katettiği mesafenin ve yürümekte olduğu çağdaş uygarlık yolunun en özlü biçimde ifade edildiği 10. Yıl Nutku, kuşkusuz Cumhuriyet tarihinin en değerli belgelerinden birisidir. Atatürk'ün bu kısa söylevinde bile defalarca dile getirdiği; çağdaş uygarlığa, bilime ve güzel sanatlara bağlılı
Tükendi
Gırgır dergisinin efsanevi çizgi kahramanı Gaddar Davut geri döndü. Daha önce yayımlanmamış ek sayfalarla birlikte iki macera ilk kez bir kitapta çizgi roman ve Gaddarseverlerle buluşuyor. Devamı gelecek. "Hayatta hiçbir şey olamadı Gaddar Davut, bu yüzden kahraman oldu."
Tükendi
"Shakespeareciler, Shakespeare'in eserlerini Shakespeare'in yazdığını; Baconcılar Francis Bacon'ın yazdığını bilir; Brontozorcular ise hangisinin bu eserleri yazdığını gerçekte bilmez, ancak oldukça sakin ve rahat bir şekilde Shakespeare'in yazmadığından emindir ve Bacon'ın yazdığı konusunda da fazlasıyla şüphe duyar. Hepimiz epey fazla varsayımda bulunmak durumundayız ancak her tür durumda Baconcı varsayımcıların Shakespearecilerden daha avantajlı olduklarını hatırlayabildiğimden oldukça eminim. Her iki ta
Tükendi
Bazen büyük bir düşünür, insanı gülümseten saçma laflar eder ve bunlar bilimsel araştırmaları asırlar boyunca yolundan saptırabilir. Filozof bazen bir kuşu, köpeği ya da kurdu tasvir ederken; ötekiyle ilişki, farklılık, özgürlük, utanç, iktidar, dini inanış ve kötülük gibi konularda felsefenin binlerce kavram kullanarak söylediği şeylerin özünü birkaç cümlede, bir meselde dile getiriverir. Bir hayvan, bir filozof, içerdiği otuz altı başlıkta, filozofların farklı hayvanlar hakkındaki ilginç ve çarpıcı düşünc
Tükendi
"Bir aforizma yazmak için ara verir ve sonra devam eder: ‘Diyordum ki evladım, sağduyulu kişilerle fazla temas etme çünkü hiç saçmalamayan birisi, yemin olsun sana, aptalın önde gidenidir. Özel bir şırıngayla herkesin şakaklarından kanına dört paradoks, üç kaos ve bir ütopyadan oluşan bir serum zerk edebilsek kurtulurduk. Cehalet mutluluğundan kaç. İhtiyarların tecrübe dedikleri şeye inanma, günde yüz kere dua eden bir mübarek, yıllarca dua etmeyenden, dua ettiği için daha iyi biliyor değildir. Ayrıca, sade
Tükendi
"Dünyada olanaksız hiçbir şey yoktur. Hele hele gerçekten seven bir âşık için beklenti sonsuza kadar sürer. Eğer bir gün Elsa okyanustaki bu şişeye rastlarsa; o zaman şu geçkin ve demode yazarın kalbine de dokunacaktır. Ve işte o zaman, o benim gerçek Elsa'm olacaktır. Hatıralar ve umutlar... Onlar biz gerçekten aşık olanlar yaşadıkça var olacaktır. Okyanuslar, içine romanslar konmuş şişelerle dolacaktır... Elsa bir romansa dokunduğunda şu yorgun ve kederli kalp belki de yeniden bahtiyar olacaktır... Elsa
Tükendi
Kadınların yazdığı kitapların büyük çoğunluğunda hep rastlamaya alıştığımız şey, hiçbir yüksek standardın bulunmayışından yeşeren sözde yeteneğin o gelişigüzel türü ve en küçük bir özeleştirinin gerçeği karşısında aniden çölleşiveren, sakil derlemelerle veya kötü taklitlerle ortaya konan verimin o randımansız halidir; tıpkı müzik kulağı hiç gelişmemiş kişilerin şarkılarını yanlış seslerle söylerken, onlarınkinden bir basamak daha yukarıda bir ses duyarlılığının bu sesleri susturmaya yeterli olduğu durumlard
Tükendi
Bir yanda büyük Amerikan devriminin dalından henüz koparılmış, en taze meyvesi: Pandora. Kendi kendine olgunlaşmış zeki ve alımlı bir kız. Diğer yanda, kıymeti gün geçtikçe azalan Avrupa'dan yeni dünyaya dışişleri sekreteri olarak atanan genç Alman Kontu Otto Vogelstein. Aşk mümkün olacak mı acaba? "Pandora'yı bir dahaki gün yine görüşmeye çağırdı ve akşamları da Washington dünyasının davetlerinde rastlaştılar. Bayan Dangerfield'ın tembihlerini, kendi kendisine telkinlerini unutmaya başlamıştı. Aşkın pen
Tükendi
"Sadece Aghios'a dokunaklı geldi bu hal. İnsanın kendisini yolculuğun içinde göremiyor olmasının acısını biliyordu. Trenin o tarlaların arasından yılan gibi süzüldüğünü ve motorunun oflaya puflaya çalıştığını görebilse yolculuktan aldığı keyif bambaşka olurdu. İnsanın manzarayı, kendisini ve treni aynı anda görebilmesi - işte yolculuk diye buna denirdi!"
Tükendi
"İsimsiz. Geçmişin ismine dair hiçbir anı, bugünün ismine ve yarına dair. İsimden kastımız; dışarıdan bize yüklenen her türlü kavramsa; ismimiz yokken bu kavramlardan yoksunsak ve o zaman içimizdeki şeyler körleşiyorsa, tanımlanamıyor ve ayırt edilemiyorsa; bu ismi anmakta ısrar edenler mezar kitabeme kazısınlar, ön tarafına ve sonra da o ismi bir daha anmayıp çekip gitsinler ki rahat edeyim. Bu ölülere uygun bir davranış. Defteri dürülmüşler için. Ben yaşıyorum ve defterim dürülmedi daha. Hayatım bitmedi.
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 29 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1