Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 104 kayıt bulunmuştur Gösterilen 60-80 / Aktif Sayfa : 4
Tıpkı holocaust gibi, atom bombası da 2. Dünya Savaşı'nın yeni barbarlıklarındandır. İnsanlıktarihinin gördüğü en büyük imha aracıdır ve ilk defa bu savaşta kullanılmıştır. Elinizdeki kitap bu bombanın atıldığı kentten sağ kurtulan altı insanın yaşadıklarını betimliyor. Şüphesiz savaş, savaşın betimlenmesinden başka bir şeydir, yaşananın özünü hiçbir betimleme hakkıyla kavrayamaz, ve ifade edemez. Herşey bu ifade edilemez olan'ın peşinde. Şunu söyleyebilirim, okurken büyük bir ihtimalle gözleriniz yaşaracak
Tükendi
Doğuştan beyin felçli olan Christy Brown, konuşmasını ve hareketlerini kontrol edemiyordu. Ama zekâsı ve cesareti onun okuma ve yazmayı, resim yapmayı ve daktilo kullanmayı öğrenebilmesini, hatta bu kitabı yazabilmesini sağladı. Christy Brown, kendi yaşam öyküsünü kaleme aldığı bu kitabında bütün bunları öğrenebilmek için sol ayağını kullanarak nasıl büyük bir mücadele verdiğini ve hayata nasıl tutunduğunu anlatıyor. Yazarın, bu kitabın devamı niteliğinde sayılabilecek "Her Gün Hüzün" adlı başka bir kitab
Şüphesiz, sadece yirminci yüzyılın değil, tüm edebiyat tarihinin en büyük yazarı Kafka'dır. Hangi ölçüye başvurursak vuralım bu böyledir! İnsan aklının ve muhayyilesinin sınırlarını böylesine genişleten ve insan olmanın anlamını böylesine güçlü bir biçimde sorgulayan bir başka yazar yoktur. Başyapıtı olan "Dönüşüm"le selamlıyoruz Kafka'yı. İyi okumalar...
Tükendi
Bartleby, hayatla, insanlık durumuyla bu karşılaşmasından çıkarımı sonucu "Yapmamayı tercih ederim" demeyi akıl edebilmiştir; akıl etmekle kalmamış, bu tavrını sivil itaatsizlik eylemine dönüştürebilmiştir. Bu yüzden de Bartleby bir sanatçıdır, bir şair kadar değerlidir. "Şairler çayırlarda ya da tavan arasında hoşa giden yaratıklar olabilirler, ama montaj hattına sokulan bir çomaktırlar." Yusuf Eradam Yapmak insanı özgürleştirmez, köleler de yaparlardı, ama yapmayı reddedemezlerdi; özgür olmak bir şey y
Tükendi
Büyük Rus yazar Nikolay Gogol, ‘küçük insanların' hikâyelerinin peşindedir çoğu zaman; muhteşem bir mizah duygusu ve gözlem yeteneğiyle, uçsuz bucaksız Rusya'nın kasvetli şehirlerinde hayata tutunmaya çalışan güçsüz, kırılgan insanları anlatısının merkezine taşır. Rusçanın bu eşsiz yazarını, Mehmet Özgül'ün çevirisiyle yeniden okura sunmaktan büyük kıvanç duyuyoruz. "Yılda dört yüz ruble geliriyle, yazgısından fazla sızlanmadan, kendi yağıyla kavrulan bu adamın yaşamı huzur içinde geçiyordu. Kimseyle didi
"İlk aşktan bu yana değişen bir şey yok!" Adem ile Havva'nın Güncesi, mizahın Amerikalı babası Mark Twain'den ilk aşka ve ilk kayba dair komik ve dokunaklı bir hikâye. Mark Twain bu kısacık kitapta, edebiyat kariyerinde ilk kez yürek burkucu bir üslup benimsemekle kalmıyor, ilk ve son defa kadın bakış açısından bir metin kaleme alıyor. "Yeni yaratık kendisinin nesne ya da hayvan değil, dişi olduğunu öne sürüyor. Şüpheli bir durum aslında bu; hepsi benim için aynı çünkü. Lakin başımdan gitse ve konuşmasa,
Baktıkları aslında fil yutmuş bir boa yılanının resmiydi, ama gördükleri sadece bir şapkaydı. Tuhaf bir dünyaydı büyüklerin dünyası. Küçük Prens, yalnızca çocuklar için değil, "büyükler" için de yazılmış bir kitap. Ona kulak verin... "Büyükler böyledir. Onlara kızmamak lazım. Çocuklar büyüklere müthiş bir hoşgörüyle yaklaşmalıdır."
Tükendi
İyivekötünedir? İnsanıntamameniyiya da tamamenkötüolmasımümkünmüdür? Tanıdığınızbirinintanımadığınızyüzleriolabilir mi? Dr. Jekyll ve Mr. Hyde'ınhikâyesi, busorularıncevabınıbulmanızayardımcıolacak. "Bu, banakalırsa, karşılaştığımızbütüninsanlarıniyilikvekötülüğünbirbileşimiolmalarındankaynaklanıyordu; Edward Hyde iseinsanlığıniçindepürkötülüktenoluşantekörnekti."
Tükendi
Ertuğrul Uzun, kendisine saygısı olan hukukçuların yapmayı aklından geçiremeyeceği, geçirse de asla cüret edemeyeceği bir işe imza attığı Hukuk Göstergebilimi'nde meslektaşlarına basit bir şeyi hatırlatıyor: Kendi alanınızın sınırları içinde kalarak hukuku anlayamazsınız! Maalesef bu anlamda Türkiye'de bir ilk olan ve pek çok parlak sosyal bilimler öğrencisine kendisini aşmanın yollarını ilham eden Hukuk Göstergebilimi, hukuk felsefesi, linguistik, semiyotik ve hermenötik gibi alanların sınırında koyulduğu
Define Adası'nagitmeküzerebaşlayanyolculukta, Jim vedostlarınınbaşınagelenleri Jim'inağzındandinleyin. "Bir ocakayısabahıydı, dahaçokerkendi –insanınetiniçimdikleyendondurucubirsoğukvardı–, koyubaştanaşağıgriyeçalanbirkırağıtabakasıkaplamıştı; küçücükdalgalaryumuşakçataşlaravurupvurupçekiliyordu, henüzyükselmemişgüneşinışıklarıtepelereancakdokunuyorvedenizedoğruyayılıyordu. Kaptan her zamankindenerkenuyanmışveeskimaviceketinineteklerininaltındansallananpalası, koltuğununaltındakidürbünü, başındayanayatmışş
Tükendi
Aykırı İskoç yazar Irvine Welsh, Düzgün Muamele'de Edinburgh'un arka sokaklarının, gizli tünellerinin, yeraltı karakterlerinin ve anlatılmayan hikâyelerinin peşine düşüyor. Welsh okurlarını, seks manyaklığı, uyuşturucu satıcılığı, porno oyunculuğu ve taksi şoförlüğü gibi pek çok ‘meziyeti' şahsında bir araya getiren ‘Şerbet' Terry Lawson'ın izinde, Kafakoparan kasırgasının kasıp kavurduğu Edinburgh sokaklarında şok edici bir yolculuğa çağırıyor. Düzgün Muamele bazı eleştirmenlere göre Welsh'in "şimdiye kada
Tükendi
Doğuştan beyin felçli olan Christy Brown, konuşmasını ve hareketlerini kontrol edemiyordu. Ama zekâsı ve cesareti onun okuma ve yazmayı, resim yapmayı ve daktilo kullanmayı öğrenebilmesini, hatta bu kitabı yazabilmesini sağladı. Christy Brown, kendi yaşam öyküsünü kaleme aldığı bu kitabında bütün bunları öğrenebilmek için sol ayağını kullanarak nasıl büyük bir mücadele verdiğini ve hayata nasıl tutunduğunu anlatıyor. Yazarın, bu kitabın devamı niteliğinde sayılabilecek "Her Gün Hüzün" adlı başka bir kitab
Başlangıçta deniz vardı. Her şey karanlıktaydı. Ne güneş vardı, ne ay; ne insan, ne hayvan, ne de bitki... Deniz her yerdeydi ve her şeydi. Deniz Ana'ydı. Ana kadın değildi; varlık da değildi, yokluk da. Gelecek olanın ruhuydu o; fikir ve bellekti. Kolombiyalı romancı TomásGonzález, şehrin boğucu keşmekeşinden ve insan ilişkilerinin sahteliğinden bunalıp Karayip kıyısında, medeniyetten uzak sakin bir koyda, yeni bir hayat kurmaya karar veren Elena ve J.'nin dramatik (aynı zamanda gerçek) hikâyesi üzerinden
Tükendi
Teyzesitarafındanbüyütülen Tom, köyünyaramazçocuklarındanbiridir. Meraklıolduğukadar, tehlikelimaceralaraatılacakkadarcesurdur da... Aslındadurmadankurallarızorlayanveböylecebüyüyentümçocuklarınengüzelörneklerindenbiridir Tom Sawyer. Onunlabirliktebirmacerayaatılmayavarmısınız? "Tom kendikendinedünya o kadar da boşdeğilmiş, dedi. Farkındaolmadaninsanıhareketegeçirenyasalardanbirinikeşfetmişti: Bir adamınya da çocuğunbirşeyiçokistemesinisağlamakiçinonuulaşılmazkılmakgerekiyordu. Tom da, bukitabınyazarıgibib
Tükendi
JackLondon, Beyaz Diş'te sert ve zorlu doğal hayatın ortasında hayatta kalmak için verilen vahşi mücadelenin izlerini sürüyor. Kurt kırması Beyaz Diş'in gözünden kuzey ormanlarında insan ve hayvan dünyasının gerçek doğasına doğru yapılan bir yolculuktur Beyaz Diş; merhametsizliği olduğu kadar sevgiyi, dostluğu ve güveni de anlatır. Beyaz Diş, usta bir yazarın elinden çıkma gerçek bir başyapıt. "Arazinin içinde bir kahkaha saklıydı sanki; Sfenks'in tebessümü kadar neşesiz, herhangi bir kederli kahkahadan da
Tükendi
Şayetbirinsanherkesindüşündüğübiçimdedüşünmektenveherkesinyaptığışeyleriyapmaktanvazgeçerse ne olur? Muhtemelenküçükkarabalığınmacerasınaçokbenzeyenharikabirmacerayaşar... Denemeyevarmısınız? "Hayır, anne. Ben artıkbugezintilerdensıkıldım.Başkayerlerdenelerolduğunugörmekistiyorum.Bu laflarıbanabirisininöğrettiğinisanmasakın, ben uzunzamandırbunlarıdüşünüyordum.Tabiikibaşkalarından da bazışeyleröğrendim... Gerçektenyaşamdenenşeysadeceküçükbiryerdedolanıpdurduktansonrayaşlanmakmı, yoksabudünyadabaşkatürlü de
Tükendi
Aşağı, aşağı, dahaaşağı! Alice'inolağanüstümaceraları, tavşanınpeşinedüşmesiylebaşlar.Gerçi Cheshire kedisiyletanıştıktan, Şapkacıve Mart Tavşanı'nınçaypartisinekatıldıktan, Kraliçe'ninbahçesindekriketoynadıktansonra, Alice için "olağanüstü" diyebirşeykalmayacaktır. "...tavşanyelekcebindençıkardığısaatineaceleylebakınca Alice yerindenhopladı; dahaönceyelekli, hattayeleğindensaatçıkarıpbakanbirtavşangörmemişti.Büyükbirmeraklatavşanınarkasındankoştuve son andabirçitinaltındakibüyükçebirtavşandeliğinegirdiğini
Mrs. Dalloway bütün büyük romanlar gibi bir çöküşün romanıdır! Yüz yıl önce yayınlanan bu muhteşem yapıt, aristokrasinin, bürokrasinin, burjuvazinin, parlamenter demokrasinin, emperyalizmin ve bunların taşıyıcısı olan insanların ekonomik, siyasi, etik, ahlaki ve estetik çöküşünü, yozlaşmışlığını resmeder. Dâhiyane bir biçimde tek bir günün, bir ülkenin, bir toplumun içinde bütünü tasvir eder... Artık evrensel hale gelmiş olan bu kokuşmuş yapıyı hem içerden hem de dışardan ifşa eder Woolf, olağanüstü öngörü
Tükendi
"Dinleyin!.. Kulak verin, şimdi küçük şeftali ağacı konuşmak istiyor. Gürültü çıkarmayın, bakalım bize neler söyleyecek..." Dalından kopmuş pespembe, güzeller güzeli bir şeftali, yolculuğunu kendi dilinden anlatıyor. Şeftalinin en yakın arkadaşları Polat ve Sahibali de bize bu hikâyede eşlik edecek. Yeni yaşamlar düşleyen, düşledikçe büyüyen bir şeftalinin hikâyesi bu... "Bahar gelince tüm kuvvetimle uyanıp doğrulacak, filizlenip topraktan çıkacaktım. Sahibali ve Polat için bol meyveli bir ağaç olacaktım.
Tükendi
Bu kitaptaki beş hikâyeden öyle çok şey öğreneceksiniz ki... Mutlu Prens ile Kırlangıç arasındaki sevgi bağını, Bülbül'ün fedakârlığını, Dev'in bencillikten vazgeçişini ve daha başka hikâyeleri okurken sevgi ve arkadaşlığın önemine, bencillik ve kibrin insanın başına neler açabileceğine şahit olacaksınız. Prensin omzuna son bir kez konmak için uçacak gücü zor buldu kendinde. "Hoşçakal sevgili Prens," diye mırıldadı, "Elini öpebilir miyim?" "Sonunda Mısır'a gidiyor olmana sevindim, küçük Kırlangıç," dedi
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 104 kayıt bulunmuştur Gösterilen 60-80 / Aktif Sayfa : 4