Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 363 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Türkiye bir zamanların yükselen yıldızıydı. Ancak son 20 yılda hemen her alanda geriledi. Tüm ekonomik göstergeler düşmeye başladı. Eğitimden sağlığa, yargıdan yasamaya her alanda ivme kaybetti. Eskiden yabancılar gelmek isterdi, şimdi yerliler kaçmak istiyor. Ülkenin artık o ayrıcalıklı, demokratik, laik, Müslüman ülke olmadığına dair şüpheler var. Komşularıyla anlaşmazlıkları olan, kavgacı bir imaja sahip. Dünya gözünde, demokrasi liginden düşen koskoca bir “gazeteci hapishanesi”. Gazeteci yazar Doğan Sat
“Babam 30 yıldır bu fabrikada çalıştığından şans melekleri benim yanımda. Her şey iyi gidiyordu, ta ki müdür şunu diyene kadar: ‘Buraya oyun oynamaya gelinmediğini tahmin ediyorsunuzdur?’ 15 gün sonra fabrikadan telefon geldi; işe alınmıştım.” Rüzgâr ters yönden estiğinde, kendisini keskin kükürt kokusuyla mutlaka hissettiren, bacalarında dumanı her daim tüten Québec Hamur ve Kâğıt Fabrikası... Çok genç bir adam olan Guy, henüz ergenlik yıllarını sürmektedir. Babasının yıllardan beri çalıştığı kâğıt fabrika
Tükendi
“Okuduğum en iyi grafik romanlardan biri. Muhteşem çizimlere sahip bu baba-oğul hikâyesi, acımasız bir şiddet ve sürekli artan duygusal bir yoğunluk barındırıyor. Cormac McCarthy’nin en iyi eserlerini çağrıştıran ve insanın elini ayağını titreten yıkıcı bir deneyim.” -SCOTT DERRICKSON, Dr. Strange filminin yönetmeni “Erkekliğin ve ergenliğin yarattığı panik havası bile yeterli olurmuş; görsellerdeki hareket ve şiddetin atmosferik etkisi de. Ama ikisinin birleşimi, Tarla Kuşu’nu efsanevi bir seviyeye yükselt
Tükendi
“Mahallemizde solun bütün renkleri vardı. Karşı mahallede ise sağın tek rengi hâkimdi. Havanın kurşun gibi ağır olduğu günlerdi. Hepsi yirmili yaşlarda, kendi düşüncesinde; ilkeli, idealist ve dürüsttü. Renkli mahalle daha eşit, daha özgür, daha mutlu bir ülke istiyordu. Karşı mahallede şu düşünce hâkimdi: ‘Komünizm bu bahar geldi gelecek, bu renkli mahallenin gençleri var ya onlar getirecek. Ölürüz de buna izin vermeyiz’ diyorlardı. Yıllar geçti ne komünizm geldi ne de başka bir şey. 12 Eylül 1980’de, soka
“Orta çağların Şabbat keçisi Doğuluydu. Muhtemelen Babil kökenliydi. Avrupa’daki cadı âlemlerinde bulunan ve akabinde yazılan büyü kitaplarını bir araya getirenler şeytanın kendilerine keçi şeklinde göründüğünü ve ona bu suretle tapındıklarını beyan ettiler. 15 yüzyılda yapılan Şabbat toplantılarının merkezinde insan çehresi olan bir keçi/iblis vardı ve Almanya’da ve İskoçya’da da buna benzer bir iblise tapılırdı.” Zeynep Şebnem Suri’nin çevirisiyle kitap, Babil Mitolojisi’nin temel yapıtaşlarını ve kendind
Bahtsız Bedevi, Münkir Münafık, Gönül Adamı, Sabah Şekersizi, Vefa Abidesi... 29 harf, 29 toplumsal tipik... Bir de “Yüzeysel Alfabe” elbette! 40 kişiyiz ama birbirimizi tanıdığımız pek söylenemez. Hele şimdi, her şeyin insanları birbirinden uzaklaştırdığı, yalıttığı, internetin ve salgının yalnızlaştırdığı bir zamanda... Uzatmayayım, bir de ben canınızı sıkmayayım, bu çağda işte, az çok belirmiş, hemen hepimizin hakkında bir şeyler bildiği, düşündüğü toplumsal tipiklerimizi yazmayı denedim. Ben de “dışarıd
Tükendi
Bendeki bütün fotoğraflarını sildim. Yani, neredeyse hepsini. Geriye sadece bu kaldı. Şurada, öndesin. Tuileries Bahçesi’ndeyiz, 8 Aralık 2013, saat 17.36. Bana doğru dönmüşsün, bana bakıyorsun, bana gülümsüyorsun… En azından ben öyle sanıyorum.
“Altımda akıp giden yol ve arkamda bırakıp gittiğim yıllar bir sürü günah ve hata saklıyordu. Bizi insan yapan şeyin içimizdeki iyilik olmadığını fark edeli çok uzun seneler olmuştu. Bizi insan yapan şey, içimizdeki şeytandan başkası değildi. O bizi yönlendiriyor ve asla aklımıza gelmeyeceğini sandığımız ilhamlar veriyordu. O bizden ibaretti ve biz de ondan ibaret yaşıyorduk. İyi insan olmak bir yanılsamaydı sadece ve nedense buna kendimizi inandırmak için çabalıyorduk.” Neden bilmiyorum ama dudaklarımdan ş
“Akıllara hayret verecek derecede harikulade vakalar, dünyada misali görülmemiş inceliklerle dolu, şeytani zekâların bütün kuvvetleriyle birbirleriyle çarpıştığı cinayetlere sahne milli romandır.” Anadolu yakasında bir köşk! Güzel, asil ve gizemli: Kırmızı Köşk! İzmirli bir tüccarın eline geçmesiyle birbirini takip eden bir sürü olay patlak veriyor. Cinayetler, hırsızlıklar, işi cinlere, perilere kadar götüren gizemli hadiseler... Bütün bunları aydınlığa kavuşturmak üzere vakayı üzerine alan Müddeiumumi Mua
Tükendi
“Hastalarınıza dokunun. Dokunursanız sevgisini ve güvenini kazanırsınız… Hastanın morali düzelirse iyileşme şansı da artar.” Hekim, akademisyen, yazar, eğitimci ve Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği kurucusu Prof. Dr. Türkan Saylan yaşamı boyunca milyonlarca insanın hayatına dokundu. Türkan Saylan’ın önderliğinde ülkemizde binlerce cüzzam hastası tedavi edildi. Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği ve Kardelenler projesi sayesinde 100 bini aşkın kız çocuğu okudu ve meslek sahibi oldu. “Ben sadece yüreği insan sevg
Tükendi
Parisli genç bir mimarlık öğrencisi olan Pierre, İsviçre’de bir dağın kalbinde bulunan Vals Kaplıcaları’na gider. Aynı zamanda tezinin konusu olan bu yapı, eşsiz çizgileriyle onu büyülemekte ve hayallere daldırmaktadır. Yapının dilden dile dolaşan gizemli bir öyküsü vardır ve Pierre bu öyküye ikna olup gerçeklerin kapısını aralamaya karar verir.
Zekâsı ve çalışkanlığı sayesinde kendi kaderini yazdığına inanan genç bir adam, Bora. Bora’nın kariyerine destek ve kusursuz bir eş olmayı kendine iş edinmiş bir genç kadın, Eda. Hayatın kontrolünün ellerinde olmadığını gösteren bir felaket. Sorduğu sorularla şüphelinin sadece verdiği bilgileri değil, tüm kişiliğini sorgulayan tecrübeli bir başkomiser. Eda, bilge kayınbiraderi, despot kayınvalidesi, yetersiz psikiyatrı, sessiz annesi, patavatsız arkadaşları, umutsuzca dost olmaya çalıştığı komşuları ve
Hiçbir şey hayatımızı dijital devrimden daha fazla değiştirmedi. Ve artık yeni bir çağın tam da içindeyiz: Genç Rönesans Çağı! Yaratma özgürlüğünün zannedilenden daha kısıtlı bir bakış açısıyla ilerlediği bu yeni çağda, değişen argümanlarla beraber genç dijital yaratıcıların hayatta kalması nasıl mümkün olacak? Coca-Cola, L’oreal, Mastercard, Starbucks gibi global markaların reklam ve dijital pazarlama kampanyalarını yöneten; Mubi ve Les Benjamins gibi markaların global direktörlüğünü üstlenen; Türkiye’nin
Bir yanlış anlaşılma sonucunda, birbirini hiç tanımayan iki insanın kendilerini alakadar etmeyen bir düğünde karşı karşıya gelmesinin hikâyesi. Güney İtalya’da, eski bir otelin etrafındaki devasa park, Germano ve Elena’nın birbirine tutunma mekânı oluyor. Kendilerini gecenin kollarına bırakan çift, hayatın anlamıyla yüzleşiyor. Kendinden kaçamayanların kaçamak öyküsü.
Tükendi
Kâmile bir gün, bir Alman kadın arkadaşı ile spor yaptıktan sonra, erkek ve kadınların birlikte girebildikleri bir saunaya gitmiş. Uzanmış tahta banklara sere serpe. Siyah uzun saçları, hafif tombul oluşu ve esmer teninden yola çıkmış olsa gerek bir Alman erkek, Kâmile’nin Türkiyeli, daha doğrusu Müslüman olduğunu düşünmüş. Kısa bir süre sonra kendisiyle ufak ve terletici bir sohbete koyulmuş. Pek gecikmeden de asıl terleten soru gelmiş: “Başörtünüz nerede?” Anadili gibi Almanca konuşan arkadaşım da arkadaş
“Ben bir yol âşığıyım” diyen Arbil Çelen Yuca, dokuz masaldan oluşan bu kitapta, her biri biricik olan masallarının eşsiz kahramanlarının yolculuğuna sizleri de ortak ediyor. Masalların genişledikçe düğümlenen, düğümlendikçe efsunlanan evreninde kaybolmaya, kaybolduğunuz yerden yeniden doğmaya, daimi arayışınıza şifa bulmaya davetlisiniz.
Kanadalı çizgi romancı Guy Delisle, Çin'in en kalabalık şehirlerinden olan Shenzhen'e, bir animasyon stüdyosunu denetlemek üzere yaptığı yolculuğu muhteşem bir dille anlatıyor. Pyongyang, Kudüs, Burma Günlükleri gibi çizgi romanlarıyla bilinen Delisle, bu kitapta soyutlanmış bir başka ülkenin koridorlarında dolaşıyor. Gözlemlediği ince detayları, duru ve eğlenceli bir dille anlatırken; Doğu-Batı kültürleri arasındaki farklılıkları ve tuhaflıkları zekice bir kurguyla sunuyor. Türünün en özel örneklerinden bi
Aşk ilişkileri dendiği zaman çok bilinmeyenli denklemler çıkıyor karşımıza, birçok doğru birbirine karışıyor. Gün geçtikçe karmaşık hale gelen ikili ilişkilerde doğru yolu bulmak için hepimiz bir rehbere ihtiyaç duyuyoruz. Bu kitapta bir ilişkinin başlamadan önceki dönemleri, ilişki içinde yaşanacak evreler ve ilişki sonrasında yaşanacaklar ile ilgili üç ana bölüm bulacaksınız. Bu bölümlerde sosyal medya etkilerinin, ilişkilerin ve ayrılık acısının yönetimine yapılan vurguları görüp bakış açınızı değiştireb
Bu metni bir sahaf gezisine borçluyuz. Üsküdar’da bir sahafta küçük bir sandık içerisinde karşımıza çıkan, elyazısıyla yazılmış sayfalar, müsveddeler, not kâğıtları, defterlerden oluşan “evrak-ı metruke” ve bazı eşyalar bizi sıra dışı bir yolculuğa çıkardı... Ya genel çerçevesi iyi düşünülmüş, gerçekle hayalin iç içe geçtiği “fantastik” bir anlatıyla karşı karşıyayız ya da inanılması güç görünse de kazı yapmayı gerektirecek kadar önemli doğaüstü bir vakanın ipuçlarıyla…
Tükendi
“Hepimizin gündelik hayatta eleştirdiği, değişmesini istediği pek çok şey var. Ancak bunları istemek kendi başına değişimi getirmez, sorumluluk almak ve çözümün parçası olmak gerekir. Benim siyasete girme motivasyonum işte bu noktada başladı.” Siyasete giriş niteliğindeki bu kitapta Yavuz Saltık, tecrübeleriyle sınanmış bilgilerini oldukça yalın ve uygulanabilir biçimde okura sunuyor. Daha iyisini yapma motivasyonuyla siyasete atıldığını dile getiren Saltık, başlangıç yapmak isteyenler için hem rehberlik ya
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 363 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1