Ya başarı mutlulukla eşit değilse? Birçoğumuz hayatımızı, bir başkası tarafından bizim için yaratılmış tek bir başarı fikrinin peşinden giderek harcarız. Söz hakkı bile olmaması gerekenlere oy verip, kendimizi daha da geride bıraksak bile, daha hızlı ve daha da hızlı gitmeye çalışırız. Madalyaları kovalarız, tüm kutucukları işaretleriz, sınırları zorlarız ama yine de tamamlanmamış hissederiz. Bu başarısızlık hakkında bir hikâye değil, ama olabilir de. Başarıyı kendi terimlerimizle tanımlamadığımızda, amac

Bu romanda Beste ile Erol' un aşkı var, macera var, uzay var; bu romanda içinde olacağın interaktif bir sonbile var. Ama en önemlisi, çok hızlı bir şekilde yaklaşan geleceğimiz var. Yapay zeka, biyoteknoloji, dijitalleşme ve veri devrimi; toplumları, kültürleri, insanları; kısacası hayatın her alanını dönüşü olmayan bir şekilde değiştirmeye başladı bile. Yaşanacak değişimlere en hızlı adapte olanlar başarılı olabilir, en akıllı Ya da en güçlü olanlar değil. Bu romanda Geleceğin aşkı var, Geleceğin iş ha

Yaşanmış olaylar ve tarihsel gerçeklerden ilham alınarak yazılmış hikâyelerin harmanlandığı bu kitap, her türlü ayrımcılığın giderek şiddetlendiği bir dünyada, bir arada ve barış içinde yaşamanın önemine az da olsa bir katkı sunmak amacıyla okuyucularla buluşuyor. Kitap, 1821 Yunan Bağımsızlık Savaşı sırasında yaşamı sarsılan, Yahudilikten Müslümanlığa geçmiş Sefarad bir aileyi, 1934 Trakya Olayları'nda acı bir şekilde İstanbul'a göçe zorlanan Yahudi bir aileyi, Struma Olayı'nı ve Varlık Vergisi nedeniy

"Ben yiyiciyim. Hani şu önüne ne konsa tabak tabak yiyenlerden. Yekbu ise önleyici. O, yediğini seçenlerden ve sağlıklı beslenmeyi başkalarına da öğretenlerden. Birlikte oturduğumuz dost sofralarında buna defalarca tanık oldum. Yani, Yekbu söylediği gibi yaşayan, yaşadığını anlatan bir diyet uzmanı. Bu yüzden siz benim gibi olmayın, bu kitabı okuyun, Yekbu gibi olun." Mehmet Çoşkundeniz (Gazeteci-Yazar) "Modern dünyanın en büyük salgını obezite. Hepimizin, bedenimizi iyileştirecek, ona iyi bakmamızı ve tü

Kağıda dökülenlerden anladım! Etrafı gözlemlerken içinde olmadığım hayatlar, tanıma­dığım insanlar da etkilemiş beni. Her neredeysem, in­sanları seyrederken farkında olmadan hayaller vasıtasıy­la girdiğim başka hayatlar, başka vücutlar, yolda bekleyen sevgili, ruhunu teslim eden kadın, çocuklarını bekleyen adam, dilenci ve bazen de bir hamalın sırtındaki yük. Bazense ‘‘kendim'' oldum yazarken. Tek başına uzaklarda gibi ama yakın, bir odada duvarları seyrederken, kendi içinde kaybolmuş ve kendini arayan, d

Arka Kapak Yazısı (Tanıtım Bülteninden) " Siz de anne veya babanızın gittiği ilkokula mı devam ettiniz?" Eğer bu soruya verdiğiniz yanıt, "Hayır!" ise muhtemelen biricik evladınızı, anneanne veya babaanne desteğinden çok da faydalanamadan büyütmek durumundasınız demektir. Geçmiş yıllarda, aileye katılan çocuğun büyüme ve gelişme aşamalarında yaşanabilecek sorunlar konusunda çözüm basitti: Çocuk nasıl beslenecek, nasıl uyutulacak, hangi oyuncaklar alınacak, okul ödevleri nasıl yaptırılacak, gençlik dönem

Evliliği İyileştirebilmek Sorunlu bir evliliği olup da hayatından memnun olan birini bulmanız çok zordur. Evlilik ve ailenin vermiş olduğu huzuru, mutluluğu ve güveni hiçbir şey veremez. Eşlerin aile içindeki duygusal süreçleri, beklentileri, uyum becerileri, kriz yönetimleri, bağlılıkları, birey olabilmeleri ve evliliğe yükledikleri anlam konusunda bilgi ve beceri sahibi olmaları evliliğin sağlığı için bir gerekliliktir. Hepsi, sizin için hazırlanan, " Geçinmeye Niyetin Var Mı? " kitabının içinde. Bu k

Evliliklerde yaşanan sorunlarda, suç ya da çözüm neden hep karşı tarafta veya üçüncü kişilerde aranır? Neden mutsuz bir ilişki kader sayılır? Umutla kurulan yuvalar, nasıl bir cezaevine dönüşür? Ya da o büyülü evlilikler sonu gelmez bir çileye? Bu kitap, ilişkinizde veya evliliğinizde karşılaştığınız sorunlarda yalnız olmadığınızı anlamanız için yazıldı. Tüm sorulara bir cevap bulabileceğinizi ve onlara ulaşmak için ‘bir mucize' beklemek zorunda olmadığınızı fark etmeniz için... Yazanın yaşadıkları, gördükl

Evlilik, bugün birçok ülkede kendisine yatırım yapanların neredeyse yarısını hayal kırıklığına uğratan ve iflas ettiren bir kurumdur. Başka bir deyişle istatistikler, birçok ülkede iki evlilikten birinin boşanma ile sonuçlandığını göstermektedir. Eğer bu istatistikler, yapacağınız evlilikle ilgili değil de bir iş ortaklığı ile ilgili olsaydı, yani istatistiklerine çok güvendiğiniz bir arkadaşınız, yapacağınız iş ortaklığınızın yürüme şansının yalnızca yüzde 50 olduğunu söyleseydi tüm varlığınızı hala bu ort

Berlin'li komiser Nils Trojan zor bir dönemden geçiyordur. Boşanmıştır, bir kızı vardır ve geçirdiği panik ataklar yüzünden haftada bir kez Psikolog Jana Michels'e gidiyordur. Bunu gizlice yapmaktadır, çünkü cinayet masasının komiseri olarak asla güçsüz görünmemelidir. Bir sabah Berlin Kreuzberg'te girdiği evde neredeyse soluksuz kalır: Bir kadın vahşice öldürülmüştür, saçları kazınmış, kuş tüyleriyle süslenmiştir. Yarılmış vücudunun içinde ölü bir kuş vardır. Trojan henüz bir neticeye varamamışken Tüy Ada

Bazen, hayat daha zordur. Yakanıza yapışan bir el, sizi durmadan sarsarak ne kadar çaresiz, umutsuz, tükenmiş ve yorgun olduğunuzu hatırlatır durur. Bazen, zihninizi dolduran soruların cevapları sizde yoktur. "Neden? Acaba? Keşke..." ile başlayan cümleleriniz çoktur; oysa hepsi gerçekleri örten birer buluttur. Bazen ihtiyaç duyduğunuz yardım, düşündüğünüz kadar uzakta değil, göremediğiniz ama aslında size en yakın yoldur. İçinde, son elli yıldır bilim adamlarının deneysel olarak kanıtladığı yöntemlerin ve

Ben bundan 5 sene önce öldüm. Asla öyle kolay bir ölüm de olmadı benimkisi, kan kusarak acılar içinde yavaş yavaş can verdim. Feryadımı duyup yardımıma koşan kimselerim olmadı. Ben de babam üzülmesin diye yaşıyormuş gibi davrandım. Yemek yediğim, kıyafetimi giyebildiğim ve ara sıra tebessüm edebildiğim için de yaşayan ölüler aralarına kabul ettiler beni. Oysa o kadar çok isterdim ki öldüğümün bilinmesini, anlaşılmasını ve celladımın tanınmasını... Bunların hiçbiri olmadı, yaşarken ölmeyi kolay iş sandılar.

Bu kitap sana hazır mutluluk tanımları sunup arasından uygun bulduğunu seç demeyecek. Istiyorsan yanlış almışım diyerek şimdi bırak okumayı. Hayat senin hayatın, istediğini seçmekte özgürsün. Tek koşul var: Sonuçlarına katlanmak. Belki haklısın, doğduğundan bu yana her şeyi o kadar önüne hazır koymuş ya da dayatmışlardır ki doğuştan getirdiğin yaratıcılığın ve üretkenliğin uçup gitmiştir. Şimdi hakikatine dönme, varlığının potansiyelini hatırlama zamanı. Al Sana Mutluluk diyorum ama bu kitap, senin mutluluk

Newton fiziği bize, bir şeyin ya öyle ya da böyle olması gerektiğini söyler. Ya madde ya ruh. Ya ben ya sen. Ya zenginlik ya erdem. Ya kadın ya erkek. Ya para ya aşk. Ya bu dünya ya öte dünya. Bu durum bizim kafamızda ve kişiliğimizde büyük yarılmalara yol açar. Iki farkı durumu aynı anda yapmaya çalışırız. Labirentte yolunu bulamayan fareler nasıl stresten erken yaşlanırsa, biz de öyle oluruz. Stres, sıkıntı, ıstırap, fakirlik ve hastalık...kaçınılmaz kaderimiz olur. Oysa Kuantum Fiziği bu ayrışmayı ve çel

Stuart Font yeni taşındığı dairesinde bir tanışma partisi vermeye karar verdiğinde, tüm apartman sakinlerini davet eder. Hatta üzerine biraz düşündükten sonra sevimsiz apartman görevlisi ve onun karısını da davetlilerin arasına dahil eder. Davetli lisstesinde birkaç arkadaşı daha vardır ama kız arkadaşı Claudia'yı eklemek istememektedir çünkü bu, onun kocasını da davet etmesini gerektirecektir. Parti hiç kimsenin unutamayacağı bir partiye dönüşecek, sonrasında ise Lichfield Apartmanı'nın tüm sakinlerinin ha

Ben Güneş Peki bu aynada gördüğüm kim? Sen kimsin? Senden nefret ediyorum, seni sevmiyorum! Yaşlı ve çirkinsin! Bir zamanlar güzeldin sanırım ama şimdi gözlerinin etrafında halkalar ve kırışıklıklar var, kilolu ve çirkinsin! Bedenin de ruhun da eski! Sen yaşlısın ve ben seni sevmiyorum. Estetik cerrahı ve güzellik uzmanı da işe yaramadı. Artık dolgulu ve botokslu ama hala yaşlısın! Bir akşam elime tesadüfen geçen o kitabın ve yazarı Şebnem Işılay'ın hayatımı tamamen değiştireceğini asla tahmin edemezdim. Vi

Maddeninenerjiye, düşünceningerçeğedönüştüğübiralanabakmakheyecanvericibirduygu. Atomaltıdünyanınfotunlarısizinemirlerinizibekliyor. Bolluk, heyecan, aşkvesevgidolubiryaşamiçindüşünmeyiyenidenöğrenmekkeyiflibirserüven. Çokkatlıveçokboyutluinsanbilincinin tam kapasitekullanımındanegibisonuçlarortayaçıkacağınıyavaşyavaşgörüyoruzartık. Kuantumdüşüncetekniğibasitbir?düşünveeldeet!"esasınadayanmaz. BununlabirliktevedahaçokEvrenselilkelerleuyumlanmanınyollarını da sunarbize. Kuantumdüşüncetekniğitamamenuy

Evren Tanrının OL emriyle sürekli titreşmekte. Bu emrin açılımı sevgi kelimesiyle özetlenebilir. Dağlar, ağaçlar, denizler hep bu emrin titresimiyle var oluyorlar. Ve tabi insan da bizim varliğimiz sevgi frekansiyla var oluyor. Yani bizim fitratimiz sevgi. Bunun dinsel anlamda karsiligi da İslam. Yani fıtratımız İslam. Gercek manasiyla İslam. Sorun şu; kendi Asli varligimiza dönüp var mi olacagiz. Yoksa fıtratimizdan uzaklasip yok mu olacağiz?

Bu kitabın yazarı bir uyumsuz. Yıllardır televizyonda, dünyanın en sıkıcı işini, ekonomiyi izleyicinin kafasına terlik atarak ve atarlanarak anlatıyor. Kıl olduğu şeyler var. O yapıyor ben de yaparım diyenlere kıl mesela. Dansöz gibi kıvıranlara, kendini akıllı, karşısındakini aptal sananlara. En çok da bunu ranta çevirmeye çalışanlara. O yüzden bu kitap, belki de okuduğunuz en tuhaf ekonomi içerikli kitap. Bu uyumsuzun dertleri var. Gereksiz tüketimle derdi var mesela. Kredi kartını böldürüp böldürüp harca

Hayatınızda memnun olmadığınız şeylerin değişmesi için başkalarından yardım beklemeyin. Bu kitapta anlatılan kendi kendine telkin tekniğini uygulayarak, sorunlarınızı kendiniz çözün: Kilo sorunu, İlişkilerde başarısızlık, Sigara ve diğer bağımlılıklar, Suçluluk duygusu, Affedememek, Değersiz hissetmek, Odaklanamamak, Kendini kader kurbanı gibi hissetmek, Sürekli olumsuz düşünmek, Eleştiren iç ses gibi faktörlerin bugününüzü ve geleceğinizi karartmasına izin vermeyin. Olmak istediğiniz SİZ'i ve hayatın