Seni tanımıyorum ama denk geliyorsun işte; sıradan bir kitabın orta sayfasında, bir yoksunluk cümlesinde, bir şiirin en acıyan yerinde, yağmur sonrası gökyüzünde, yalnızlığın yedi renginde... Kitaplarla konuşuyorsun benimle sonra izlediğim bir filmde karşıma çıkıyorsun ansızın. Dedim ya, tanımıyorum seni. Karşımda durup sadece susuyorsun. Nefesinin sıcağını bile bilmezken sessizliğinle üşüyorum!

Anne sütünü artırıcı formüller, annelerden yemek yemeyen çocuklar için öneriler, çocukların inatlaşma döneminde annelerin yapması gerekenler. Bu kitapta, annelerin en çok dert edindiği konularda, onları rahatlatmak amaçlanmıştır. Sütü gelmeyen anneden, doğum sürecindeki anneye… Erken doğum yapan anneden, doğum yapmış anneye… Çocuğuna yemek yedirememekten bezmiş hatta çocuğunun çok yemesinden şikâyet eden anneye… Evdeki büyüklerden dolayı çocuğunu yetiştirmekte zorlanan anneden, korkutarak yetiştirilen çocuk

Aşk; İnanmaktır, ölümden sonra dirilmeye inanmak gibi… Ne küskünlükler, ne dargınlıklar görse de… Bitmek, tükenmek bilmeyen… Huzurdur, mutluluktur, umuttur aşk… En güzel hayaller kurmak, en güzel hayallerinin peşinde koşmaktır… İki farklı bedende, tek bir ruh, aynı amaç için çarpan, tek bir kalp olmaktır. Sıyrılıp bencillikten; empati kurmaktır. Kendin olmak, Kendini bulmaktır aşk… Ne zaman, nasıl, biterse bitsin. Hiçbir zaman nokta konulmamalıdır sonuna, her zaman virgüllerle devam edilmeli, yürekten inanı

Bir seminerimde; ?Hayatta en önemli değerimiz nedir?" diye sorduğumda çok farklı yanıtlar almıştım. Ailemiz, sağlığımız, okulumuz, çocuğum, eşim, annem, dedem, başarı, zenginlik, babam, işim, beyin gücü, ibadetlerim, bayrağımız, arkadaşlarım, derslerim, ben, hayallerim, inancım, vatanım... Yanıtların hepsi de doğruydu bireylerin bakış açısına göre. Tekrar bir soru daha sordum katılımcılara. ?Hayatta bir tanesi var ki eğer o yoksa hiçbir şey yoktur!' dedim. Katılımcılar dikkatle ve merakla bana bakıyorlar

Kendini hiç merak etmiyor musun? Ben kimim diye sormuyor musun hiç kendine? En son ne zaman vakit ayırdın, baş başa kaldın kendinle? Bir çay koyup ya da bir kahve, en son ne zaman baş başa oturup sohbet ettin? En son ne zaman düşündün? Hayatı, insanları, aileni, sevdiklerini... O olmazsa ne yaparım diye, bir sevdiğin hakkında düşündün mü? Planlar yaptın mı yıkılmamak için, önlemler aldın mı mesela birinin yokluğuna... Gerçeklerle kaç kez yüzleştin? Gerçeklerle aran nasıl, muhabbetin, dostluğun nasıl? Akıp g

Önce gözüme; sonra gönlüme düşürdü bir his... Her şeyde onu gördüğüm değişik bir histi bu. Adı; aşkmış. Hangi duygu aşktan yücedir ki? Bir insan kendinden geçer mi? Hep bir ümit diye bekler mi? Sahi, ümit dediğin neydi ki? Ona kavuşmak için yanmak mı gerekirmiş? Tabii ya, yanmadan insanoğlu öğrenemezmiş... Nasıl ki bir mumun etrafını aydınlatmak için yanmaya ihtiyacı varsa gönlünde ışığı için önce yanmaya ihtiyacı varmış. Yol kendinden, sevdiğinden ona varırmış. Tüm yollar, kendinde zahir olana; All

Her sözcük masumdur. Ta ki bizler tarafından sesletilene kadar. Bilinmelidir ki; sözcüklerine hâkim olanlar, dünyaya hâkim olurlar. Siz değerli okurlarımız ile paylaşmamız gereken bir gerçek de şu aslında: Sözcükler ile ahlâk arasında sıkı bir bağ bulunmaktadır. Yazar Erol Börekçi, bu eserinde konuşma ve yazı dili arasındaki farklılıklara dikkat çekmektedir. Ayrıca topluluk önünde konuşma becerileri, konuşma eylemi ile kişilik arasındaki ilişki, sunum ve ikna teknikleri, empatik dinleme, etkili iletişim

Nasıl bir insansınız? Hayatta neyi başarmak istiyorsunuz? Bugününüzü dünden daha iyi yapmak istiyor musunuz? İyiden mükemmele doğru ilerleme yöntemlerini bilseydin bu hayatında neyi değiştirirdi? Neyi faklı yapardın? Nelere evet, nelere hayır derdin yaşamında? Her gün yüzde bir gelişmeye devam etsen yılda yüzde kaç gelişirsin? Güçlü ve meydan okuyan sorular ile zihnin her alanında farklı pencereler açmaya hazır mısın? Maksimum Başarı; iç ve dış kaynaklarının beraberce kullanılmasıdır. Aklınız, öğren

Bilinmeze yolculuklarında hayatın neler getireceğini bilmiyorlardı ama içlerinde kocaman umutları ve önlerinde değiştirebilecekleri bir hayat vardı. Kendilerini güçlü ve inanmış görüyorlardı. Fakat daha güçlü oyun kurucuları olduğu bu dünyada şansları ne kadardı? Hayallerle gerçekler karışınca girdikleri yolda artık dönüşün olmayacağını anlamışlardı. İhanet sevgiden daha güçlü bir hal alabilir mi? Koşullar değiştiğinde veya çok zorda kaldığında insan ihanet içine düşebilir mi? En önemlisi de hayatlar; gazet

Gizemli bir ev, çözülmesi gereken bir sır. Bir insan sır dolu bir evdin içerisinde kendini ne kadar tutabilir? Kendisi ile yüzleşen bir adam, işbirliği yapmak zorunda olduğu vahşi bir yaşam. Doğanın güzü gerçekten insanlşara yardım ediyor mu? İnsan teknolojisi ile doğanın gücü arasındaki ölüm kalım savaşı başlamak üzere. Fantastik bir roman! Doğadaki vahşi yaşam ile insan arasındaki soluksuz geçen bir çarpışma...

"Allah'tan geldik Allah'a gideriz." (Bakara/156) Kulluk bir iman ve aşk yolculuğudur. Aşk yolculuğuna tasavvufun "Aşkullah" zikri ile varılır. Tasavvufta bahsedilen tüm yol mertebeleri, her insanda mevcuttur. Peki, neden bu farkındalığa ulaşamıyoruz? Aşkullah'a ulaşmak ile ulaşmamak arasındaki fark nedir? Buradaki fark, bunların ‘bilincinde olarak yaşamak' ile ‘farkında olmadan yaşamak' arasındaki farktır. Elinizdeki bu kitap "Bütün kitaplar tek bir kitaba açılan kapıdır." düsturunca yüreğinizdeki aşk yolcu

Bu kitabın son sayfası neden yırtık? Beş arkadaş üç günlüğüne bir adaya tatile giderler. Dönecekleri günün sabahında içlerinden birini odasında ölü bulurlar. Olaya dedektif el koyar. Ve okuyucunun macerası başlar... Kitabın başında okuyucuya birkaç ipucu verilir. Bu ipuçlarından bir tanesi "Yırtık Bir Roman Sayfası". Okuyucu son sayfaya baktığında sayfanın yarım diklemesine yırtık olduğunu görecektir. Bu yırtık sayfa aslında bir ipucudur. Okuyucu son sayfaya geldiğinde, bu sayfanın neden yırtık olduğunu ve

Anlaşılamıyorsam ya cümlelerimin hâkimi değilim ya da yüreğimin itirafçısı... Yüreğinin duvarları üstüme yıkılmışsa, bil ki istesem bu çöküşün içinde yok olmazdım. Beni böyle taş duvarlar altına sorgusuzca serdiysen eğer, yüreğimin mezarı sende kalsın istedim diyedir. Ey sevgili! İyi dinle bu sözü! Demem o ki; Ben seni gönlüme rüzgar eyledim. Kavurduğunda sesim çıktımı ki savurduğunda kızayım...

Değdi mi tüm bunlara söyle? Değdi mi bunca üzüntülerin, kederin ve acılarla kıvranışların.. Değdi mi tüm bunlar, kaybettiğin onca zamana? Değdi mi, söyle güzel dost; Kendine layık gördüğün şu yaşananlara? Bil ki; Hiçbir şey karşılık gelemez varlığına.. Hiçbir hazine, biçemez değerini..Ve hiçbir etiket, temsil edemez seni.. Yeter ki inan kendine, yeter ki tanı kendini ve yeter ki sarıl özüne.. Çünkü sen, varlıkların en şereflisi; Sen, gece ve gündüzün sebebi.. Sen ki, kainatın varoluş bahanesi; Şu hayata h

Biz kadınlar, doğduğumuz günden itibaren üzerimize yüklenen birçok yükün altında eziliriz, nefes alamayız, geceler gündüz, gündüzlerimiz gece olur. Dertlerimize ortak ararız, doğru anlaşılmadığımız için yine sürükleniriz. Başkaları için kendi hayatımızı vitrine kaldırırız, bir bakmışız ki yaş almış gitmiş ve bizim yapmak istediklerimiz uçmuş gitmiş. Hayallerimize hasret kalırız. Bir güç ararız, arkamızdan bizi itsin varış noktasına ulaştırsın. Boş şeyler etrafında dolanıp kendimiz için bir karar vermemiz ge

İnandığı doğrular ve milleti için ölümü göze almış genç bir sultan. Kendi hayatını sultanı için düşünmeden feda eden bir veli. Çocukluğunda kaybettiği masumiyeti ve merhameti arayan bir katil. İhtirasları uğruna devletine ihanet eden bir paşa. Kandırılmış bir halk. Ve zerinde, kurumuş kanıyla beraber, şehit sultanın ahını da taşıyan esrarengiz bir gömlek. Tarihini unutmuş bir millet, unutulmaya mahkumdur!"

Okul durumunuz, işiniz, yaşınız ne olursa olsun eğer bu kitap için vakit ayırırsanız anlayarak okuma hızınızı en az 3-5 kat arttırıp maksimum seviyeye çıkarabilirsiniz. Konu ne olursa olsun, okumanızı daha iyi, daha hızlı yapacağınızı ve okuduklarınızdan daha fazlasını aklınızda tutacağınızı göstereceksiniz. Hemen hemen hepimiz okumayı 6-7 yaşlarında ilkokulda öğrendik. Şimdiye kadar maksimum okuma ve algılama için en son ne zaman kendinizi geliştirdiniz? Okudunuz ama nasıl okudunuz? Şimdiki okuma hızını

Her zaman sevmeli. Kimi zaman gökyüzünün derin mavisini, kimi zaman sığ deniz kenarındaki midye kabuklarını. Gözyaşı sadece mutluluktan dökülmeli, hatta mutluluk hiç bitmemeli, hatta ve hatta ağlamak da yasaklanmalı. Filmlerde görülen aşklar gerçekte olmalı, mecnun leylasına kavuşmalı. Ve en önemlisi.! Umudu sevmeliyiz, hayal kurmayı yasaklamalıyız mesela.

Kahramanımız Can ve ailesi, sokakta buldukları küçük köpek Tobi'yi, sahibi bulunana dek evde beslemeye karar verirler. Aslında Tobi sihirli bir köpektir ve peri kral onu kafese kapattığı için "olmayan ülke"den kaçmıştır. Can ve Tobi, kısa sürede çok iyi arkadaş olur. Ama peri kralın maymun askerleri, Tobi'nin saklandığı yeri bulur ve onu kaçırarak olmayan ülkeye geri götürürler. Can da Tobi'yi kurtarmak için peşlerinden sihirli "olmayan ülke"ye gider. Şimdi Can, Tobi'yi kurtarmak için maymun savaşçılardan

Can ve Tobi, dilek perisinin onlara verdiği sihirli kolyeyi yanlışlıkla kullanır ve kendilerini, tanımadıkları bir masal ülkesinde bulurlar. Etrafı tanımaya çalışırken, konuşan bir kurbağa ile tanışırlar. Kurbağa, ülkenin prensidir ve kötü kalpli üvey kardeşi tarafından kurbağaya çevrilmiştir. Can ve Tobi, kurbağaya çevrilen prensi tekrar eski hâline getirmek ve onu öldürmeye çalışan üvey kardeşi ve sarayın kötü kalpli büyücüsünden korumak için elinden geleni yapmak zorundadır. Yaşlı baykuş ve sihirli tavş