Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 24 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Biyolojinin son yüzyıldaki gelişimi nefes kesici bir hızla ilerliyor. Evrimden epigenetiğe uzanan bu göz alıcı gelişim sürecine önemli katkılar sağlayan başarılı biyolog Denis Noble "Yaşam nedir?" sorusuyla yola koyuluyor. Biyoloji alanındaki popüler ve yaygın ‘Genetik program' yaklaşımını eleştiriyor, yer yer ters yüz ediyor ve bize yaşamın kitabını okumayı değil yaşamın müziğini dinlemeyi öneriyor. Yazarın anlaşılır bir dille sunduğu bu bilimsel hikayenin en çarpıcı yönü ise ‘sistem biyolojisi' gibi karma
Tükendi
"Bir melodi, bir yüz, esen rüzgârın sesi, hanımelinin kokusu, bir elin dokunuşu... Tüm bunları zihnimizin gözüyle algılayabiliriz. Görürüz, işitiriz, hissederiz, hatırlarız, farkındayızdır. Fakat "Bir şeyin farkındayız." derken tam olarak ne demek isteriz? Bilinç dediğimiz aynı anda hem oldukça aşikâr hem de şaşırtıcı derecede gizemli olan bu durum nedir? Altında yatan mekanizma nedir?" -Werner R. Loewenstein- Dünya çapında tanınan biyofizikçi Werner R. Loewenstein; zihnin, algıların, duyuların, hatıral
Tükendi
Bir anlam varlığıdır insan; yeryüzünde de ancak anlamlandırabildiği ölçüde vardır. Anlamlandırmak ise büyük oranda çevremizde olup bitenleri açıklamak, çözümlemek ve anlamak-ile mümkündür. Açıklayamadığımız ve çözümleyemediğimiz olgu ve olayları anlayamayız; anlayamadıklarımızı da anlamlandıramayız; anlamlandıramadığımız için de ad yani sınır koyamayız; sınır koyamadığımız için de tanımlamayız; tanımlayamadığımız için de idrâk edemeyiz, yani olgu ve olayları kendi süreçleri ve örüntüleri içinde yakalayamayı
Tükendi
1200 yılı dolaylarında Hasankeyf Artukluları döneminde yaşamış olan Cezeri, elliden fazla dahice makine ve aracın teknolojik tasarımlarını yapmış ve bu makineleri teorik planda bırakmayıp üretmiş ve çalıştırmıştır. Bunların 50 tanesini de Artuklu Sultanı Nasuriddin Mahmud'un isteği üzerine ünlü eserinde açıklamıştır. Bu eserinde Cezeri'nin alçak gönüllü, gülümseyen mizahi üslubuyla ve birçoğu sanat eseri olan göz kamaştırıcı rengarenk resimleriyle karşılaşıyoruz. Elinizdeki bu kitap ise, Cezeri'nin eserini
Tükendi
İslam medeniyetinde tarihi süreç içinde, siyasi iktidarların değişmesine karşın ulemanın yüklendiği bir ilmi süreklilik söz konusudur. Söz konusu ilmi süreklilik İslam medeniyetindeki hem hayat görüşü hem de dünya resmi kavramlarındaki sürekliliğin de temelini oluşturur. Ancak derin-yapıdaki bu süreklilik, aynı zamanda nazari ve istidlali yöntemlerle üretilen kavram ve yargılardaki değişim ve oluşumların da nedenidir. Değişik zamanlarda kaleme alınan bu çalışma, hem İslam-Türk felsefe-bilim tarihindeki deri
Tükendi
İnsan bir kendilik arayışıdır. Kendilik-bilincine ermiş insan, çağdaş dünyada anlamın yitimini (dis-enchanment) en derinden yaşamış birey ve tür olarak varlığını korumak için var oluşunu, var olmayı ve hayatı yeniden anlamlı kılmalıdır (re-enchantment). Nasıl? Kendi olmuş, kendilik bilincine ermiş, ferdiyetini kazanmış kişioğlunun alamet-i farikası ?amentu bi..." diyerek iyi, doğru ve güzel/yüce ile bağını en sahih biçimde kurmak; bir meta-fizik var olan olarak kendini yani emaneti yani akletmeyi yüklenmek
Tükendi
Sergüzeşt, hürriyetin veyahut esaretin ne demek olduğunu ve bu topraklardaki karşılıklarının zamanla nasıl ve ne yönde değiştiğini düşünmemizi mümkün kılıyor. Eser, 'diğerlerinin algılarına riayet etmek' ile 'insanın yüksek hisleri' arasındaki sıkıntılı ilişkinin mahiyetini derinlemesine bir dil kuvvetiyle mütalaa etmekte ve bu suretle okuru hislerin, anıların ve düşüncenin arasında deveran ettirmektedir.
Tükendi
Bir aşk hikayesi demekle yetinilemeyecek kadar başka meseleler ve hikâyeler barındırmakta olan eser Osmanlı harflerinde ilk roman örneği de sayılmaktadır. Şaşırtıcı ilişkiler, olaylar ve karakterlerle örülü olan bu eser; dramatik diyemeyeceğimiz, melankolik de olmayan bir mahiyete sahip. Tam da bu yüzden insan üzerinde fazlasıyla tesir bırakabilir ağırlıkta. Şemseddin Sami eserinde, değişmeye başlayan bir toplumun karakterler ve hikayeleriyle okunabilmesinin ipuçlarını da veriyor. Aşk ve modernleşme tarihi
Tükendi
Alaturka/alafranga ikilemi, Türkiye'de tartışıldığı kelimeler değişse de canlılığını kaybetmemiş bir mesele. Hâlâ sürüyor ve kendini hayatın tüm alanlarında hissettiriyor. Yazar, ilk roman denemelerinden biri sayılan bu roman vesilesiyle; hayatiyetini koruyan bir soru olarak ?Biz Kimiz?" sorusunun köklerine doğru bir yolculuğa çıkıyor. Kuvvetli mizahı ve hoş bir akışı olan kitap, zamanın İstanbulu'nda gündelik hayatın nasıl olduğuna dair sahnelerle örülü olmasının yanı sıra Osmanlı'da köle/cariye algısına d
Tükendi
Bu kitabın amacı İslâm-Osmanlı-Türk entelektüel tarihine ilişkin bir okumanın nasıl yapılabileceğini bir beyit üzerinden göstermeye çalışmak ve bu beyit edebî ve meşhur olduğu için de elden geldiğince geniş bir kesimle irtibat kurabilmektir. Söz konusu amacın gerçekleştirilmesi için "mahsûs olmadan Doğa üzerine, ma'kul olmadan Tanrı üzerine, menkûl olmadan Din üzerine, mısdâk olmadan Kavram üzerine konuşulmaz" ilkesi benimsendiğinden, öncelikle mefhumların dünyasına kısa bir seyahat gerçekleştirildi, daha
Tükendi
Avrupa'nın üstünde dolaşan hayaletin musallat olduğu mahallelerin başını Paris çekmekteydi. Ve Balzac Paris'te bu hayalet karşısında alınacak tavrın hatlarını, yani yeni bir hayat tarzının kendine mahsus dağınıklığının tanzimini Goriot Baba'nın hayatının detaylarına nakşetmişti. Kehanete öykünen basiretiyle Goriot Baba, yaklaşmakta olan bu fırtınanın ilk habercisidir. Yaşanmış hadiseler ve yaşanan hâlin insanları mecbur ettiği Avrupaî adab-ı muaşeret yasaları için buyrun okumaya...
Tükendi
Bu topraklarda bizim mensup olduğumuz kültür nasıl bir nazarî düşünce tecrübesi yaşamıştır? Bu kültüre mensup insanlar ne düşünüyorlardı, nasıl düşünüyorlardı, niçin düşünüyorlardı? Başka bir deyişle, ne tür soru ve sorunlara sahiplerdi; dertleri ne idi; bu sorunları, dertleri nasıl kavramsallaştırıyorlardı; hangi yöntemleri kullanıyorlardı ve çözümlerini üretirken ne tür bir kendilik bilincinin içinde hareket ediyorlardı? Muhtelif zamanlarda kaleme alınmış altı makaleden oluşan bu kitap işte bu soruların y
Tükendi
İnsan başlangıç ile son arasında bu-ara-da seyrettiği, kendiyle başlayıp yine kendiyle bitirdiği hayat yolculuğunda kendi olmak, kendi kalmak, kendi ölmek için ne yapabilir? Kendilikiyle sımsıkı bağlı bilgiye erişmek, edindiği bilgiyle eylemek onu nereye taşıyabilir? Vahşi kapitalist dünya; duyu, duygu, düşünceden mürekkep insanın hangi zaafları üzerinde yükselir? Din, felsefe, bilim ve sanat insan olmaklıka nerede, ne zaman ve nasıl hizmet eder? Bu deneme tüm bu sorular ile 21. yüzyılın muzdarip ikliminde
Tükendi
İnsan ihanet edebilen bir varlıktır ve bu ihanetin sayısız çeşitleri vardır... Peki insan, sadece ?kötü" olduğu için mi ihanet eder, yoksa ihanet dediğimiz şey aslında; insanın farklı hâller, hisler ve düşüncelerle yanılıp, aldanıp, mağlup olması mıdır? Mehmet Rauf bu derin sulara dalıyor, birbirinden girift soru ve cevapları izaha çalışıyor; samimi olmaktan korkmadan, insan ruhunun derinliklerine doğru uzanıyor. Her seferinde farklı bir gözle okunacak bir roman...
Tükendi
Litvinof "duman" olmuştu. Litvinof'u bekleyen, Çarlık Rusyası'nın dumanlar arasından belirip, yaklaşan sonunun getirdiği yeni hayattı. Duman, Rusluk ve Rusya'nın akıbetinin ne olacağını yoğun olarak tartışmaya açarken; Litvinof'un hayatının da bir türlü yoluna girmemesinin sebeplerine dair sorular soruyor. Litvinof'u bekleyen soruları okumaya buyrun...
Tükendi
Cemil Süleyman, Türk hikâyeciliğinin gölgede kalmış önemli isimlerinden biri. Osmanlı Devleti'nin dağılmaya yüz tuttuğu zamanlardan Cumhuriyet'e kadar, yaşadığı devirlerin insan portrelerini kelimelerle resmediyor bize. Büyükada'nın çam kokulu sahillerinden, Şam'ın egzotik sokaklarına, bir çocuğun rüyalarından bir hammalın aşkına, kimi iç burkan, kimi gülümseten, kimi şaşırtan hilâyeleriyle bir büyülü âleme çıkarıyor okurunu. İlk kez bir araya getirilmiş bu hikâyelerde, bir uçtan bir uca koca bir memleket v
Tükendi
İnsanın kendisini ve kendinden gayrısını yeni bir bakışla görmeye başlamasının ağır kırılmalarına ve hissiyatına bizi şahit kılan yüce bir anıttır Tolstoy. Derin ve daha da derinlere talip bir ruhun bu dünyadaki salınışlarını, gelgitlerini resmederken yeni bir anlayışın mahiyetine de işaret eder. Dünyaya bakarken aslında kendi içine de bakmış olduğunu fark eden görkemli ve genç Prens'i anlatır. Prens Ba?sü Ba?de'l-mevt'te, bilmenin ağırlığı ve inanmanın hem tabii hem mecburi neticesi olarak hayat[ıy]la muha
Tükendi
Bazı çıkmaz sokaklarında kapılar bulunan, eve girercesine sokaklarına girilen İstanbul mahallelerinin; arabaların akışına ve hızına mukavemet eden bir tavrı ve tarzı vardı bir zamanlar. Bir tür eşiklik vasfı taşıyan bu mahalleler ve çıkmaz sokaklar, sanki sonu bir yere varmayan ?medenî' patikalar, ?şehirli' labirentler gibiydiler... Doğaya meydan okuyup dağ başlarına açılan yolların sahibi arabalar otoban ve çıkar sokakların önünü açıyordu. Hız ve yeni hayat, şehrin sokaklarında bir sürtünmeye takılmadan
Tükendi
Varlığıyla ilgili basit ama aynı zamanda zor olan soruların peşinden koşarken kendini "serhoş ve karanlıklar içre" bulan Raci'nin bu arayışları onu Aynalı Baba'ya erdirir. Sonrası ise masaldan hikmete, hayalden hayrete, varlıktan yokluğa kadar uzanan nice tecrübelerdir. Varlığı anlamak isteyenin yolu mecburen yokluktan geçiyor ve insanın dünyadaki bu hakikat endişesi, onu ağırlığıyla yorarken aynı zamanda kendini inşa etmesini mümkün kılıyor. Değeri defalarca takdir edilmiş olan bu eser, insanı zaman ve mek
Tükendi
Her insanın içinde mevcut bulunan "iyi" ve "kötü" birbiriyle mücadele halinde akıp gitmekte ve bu akış, hayatın ta kendisine işaret etmektedir. Fatma Aliye Hanım'ın dildeki hakimiyetini hissettiğimiz bu tercümesinde; insanın aşk ile süfliyet, ümit ile mahviyet, kendisi ile diğerleri arasındaki türlü türlü hâlleri, farklı suretlere bürünerek 19. Yüzyıl Fransası'nda tüm canlılığıyla karşımızda duruyor.
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 24 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1