Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 21 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
“Kemanın, kâinatın sırlarına vakıf olma çabası ile yankılanan sesleri yükselirken varlığı bedenden kurtulup saf bir ruha dönüştü. En azılı kâbusların hüküm sürdüğü, ölüm meleklerinin kokusunun sindiği mağaranın dibinde debelenirken işitti Miryam. İşitti ve hissetti, hissetti ve hatırladı.”
"Otuzumu geçtim, bu yaşa kadar hayatın içinde bir yol almıştım. Birden bu yol bitti. Kumaş keser gibi makasla kestiler. Kesenler için kolay tabii, kesileni düşünseler belki tereddüt ederler. Ama düşündükleri yok, çünkü kendi yollarının bir gün kesileceğini akıllarına hiç getirmezler. Tıpkı yalan yanlış ceza veren yargıçlar gibi. O yargıç, adalete muhtaç olacağını hiç düşünmez. Bundan sonra geçmişe kahrederek yaşayamam. Yeni... Yeni..."
"Sessiz çoğunluk tüm farklı kimlik ya da tercihlerine rağmen ortak bir çatıda buluşturulabilir mi? Bu buluşmanın siyasetteki zemini ‘hak temelli' bir dünya görüşü olacaksa bu temel ve kolonları hangi yöntem ve ölçülerle inşa edilebilir? Siyasal çalışmaların diğer toplumsal çabalarla ilişkisi nasıl kurgulanırsa ortak çatı altında buluşma kolaylaşır? Eski ezberlerimiz, kurtuluş reçetelerimiz bu çatının kurulmasında ne anlam ifade etmektedir? Eski alışkanlıklarımızla yüzleşmeden, hatta hesaplaşmadan yeni bir g
Kemal Abi; öğretmen, sendikacı, avukat ve yazar olarak Kemal Kırlangıç'ın çarpıcı bir biyografisi, sıra dışı kurgu ve anlatımıyla sürükleyici bir belgesel roman... "Kemal Kırlangıç'ın hem öğretmen, hem de Avukat olarak biyografisinin ilgimi çekmesi normaldi. Daha çocukken, ailesinin ve köyünün neredeyse bütün erkek ve kadınlarının gelecekte öğretmen olacağı bir köyde doğmuş olmam, böyle bir yaşam öyküsüne ilgisiz kalmamam için yeterliydi. Yaşı daha kemale ermeden, talihsiz bir biçimde, bu kitapta yığınla ö
Araştırmaya dayalı bu sosyolojik çalışmanın konusu Kurmancların(Kürt Alevilerin) dili ve kültürüdür. Son yıllarda toplum temsilcileri ve akademisyenler, Kurmancların anadillerini yavaş yavaş kaybettiklerini kabul etmektedirler. Bunun nedeni, tarihin belli bir döneminden günümüze kadar kesintisiz Kurmancların yaşadıklarıyla ilgilidir. Kitapta bunun nedenleri ve çözüm yolları üzerinde durulmuştur.
"Anna adı konulmamış bir dehşete kapıldı. Kemal Bey'in anlattıklarına inanmak istemiyordu. Kemal Bey anlatırken o yaşananları bir film sahnesi gibi aklında canlandırmıştı. Siyah yüzlü, korkunç gülüşlü şeytanlar, kafalarının iki yanında uzanan boynuzları ve arkalarından sarkan kuyruklarıyla ellerindeki kürekleri yukarıya kaldırmış bağırıyorlardı. Bedrettin'in mezarına küreklerini savurmak için gerideki şeytanlar öndeki şeytanlarla kavga ediyorlardı. Birden onları insan şeklinde hayal etmediğinin farkına vard
Tükendi
"Yazacağım anıların bu konuda yaşanan eksikliği gideremeyeceğini biliyorum. Yine de bir katkı, tarihin üzerine düşen küçük bir not olur düşüncesiyle böyle bir çalışmanın içine girdim. Bakalım sözcükler bizi nereye götürecek, yaşadığımız hikâyelerin içinde nasıl bir gezintiye çıkartacak." - Rasim Öztaş "Bazen biri... Kim diyordu hatırlamaya çalışıyorum. Ha, Zeynel Metin ‘Hüseyin İnan geldi' diyordu, hemen herkes toparlanıyordu. Hüseyin İnan'da kısaydı, ama liderdi... Deryaydı... Hepsi birbirinden değerliyd
Tükendi
Bu kitap 2015 yılında Bursa'da patlak veren metal işçilerinin büyük isyanını konu alıyor. Onun canlı ve anlaşılır bir tablosunu sunmayı, işçi sınıfının tarihsel belleğine aktarmayı hedefliyor. Bu isyanın "Metal Fırtına" olarak adlandırılması boşuna değil. Çünkü tanık olduğumuz hareket Türkiye işçi sınıfı tarihinde eşi az bulunur çapta bir olaydı. Bursa'da Renault fabrikasında 14 Nisan günü tabak dövme olarak ortaya çıkan ilk hareket günler içerisinde pek çok fabrikayı içerisine alan büyük bir isyan dalgası
Tükendi
"Öncelikle şunu belirtmeliyim ki bu hikâyenin asıl kahramanı ben değilim. Hatta bırakın bu hikâyeyi, sıkıcı hayatım, sıradan düşüncelerim, çevremde olan olaylara verdiğim öğretilmiş tepkilerim ve kontrol altına alınmış duygularımla kendi hikâyemin kahramanı bile değilim. Yani değilmişim. Bunu onunla tanıştıktan sonra anladım. Kimden mi bahsediyorum? Bana muhteşem hikâyesini anlatırken beni yavaş yavaş geliştiren, dönüştüren ve en sonunda da tepeden tırnağa değiştiren o kadından. O gerçek bir kahraman; kendi
Tükendi
Mucizeyi Beklerken; 70'li yıllarda Hilvan'da başlayıp İzmir İnciraltı'na, oradan Diyarbakır 5 Nolu cezaevine uzanan hayatların ve biri Kürt diğeri Çerkes iki gencin aşkı etrafındaşekillenen olaylar örgüsünün dönemsel-belgesel romanıdır.
Tükendi
"Çin'in küresel bir ekonomik güç olarak yükselişi kendi işçi sınıfı içinde artan bir mücadeleciliğe paralel olarak gerçekleşti. Ortaya çıkan bu süreçte, işçiler grev yapmak ve kazanmak için gerekli güven, deneyim ve kararlılığı edindiler. Ülkeyi yöneten Çin Komünist Partisi'nin uyguladığı sansür ve siyasi baskı bu mücadelelerin özellikle İngilizce olarak ilk ağızdan anlatımlara ulaşılmasını çok zorlaştırmaktadır. Grevdeki Çin, bu boşluğu Çin'in yeni kuşak işçi militanları ve grev liderlerinin ufuk açan ve m
Tükendi
Edebiyatımızın gerçekçilik öncülerinden Sadri Ertem'in bu romanı, üzerinden geçen bir asra yakın zamana karşı hâlâ dimdik ayakta. Gelişen endüstriyel kapitalizmin fabrikasyon mamulleri bütün dünyanın olduğu gibi Anadolu'nun da en ücra şehirlerine, kasabalarına ve köylerine ulaşmaya başlamıştır fakat geleneksel yerli zanaatkârların zararına işleyecek şekilde. Fabrikalarda üretilmiş daha ucuz mallar, Osmanlı'nın yerli eşraf ve tüccarlarının dahil olduğu ticaret zincirleriyle her tarafı istila ederken, bel
"Doğal afet gibi gösterilmek istenenin bile, aslında siyasal çürümeye sessiz kalmaktan kaynaklı bir toplumsal felaket alarmı olduğunu görmemiz gerekiyor. Dolayısıyla sorun toplumsallaştığında, çözümün de toplumsal silkelenmeye bağlı olarak gelişmesi kaçınılmazdır. Toplumun kendi varoluş ya da yok oluş mücadelesini tetikleyebilecek muharrik güç yani harekete geçirici irade siyaset ise siyasete yönelik umudu ve güveni yeniden diriltecek bir muhalefet tarzının sergilenmesi gerekiyor. Bu, kendine çalışan bir si
Ahmet Güven "Kasabanın Sırrı"nı duyanlardan sadece bir tanesi. Biliyorum,bu sır duyulduğunda iyi gelmez insana. Çürütür, yorar, kanser eder. Sonrasında bünye kendini korur; inkâr eder gerçeği. Sırrın kendisine düşman olur. Çok azımız hikâyedeki katile kızınca iyileşebileceğimizi biliyoruz. Ölülere küfretmenin elimizden aldığı insanlığımızı katillere kızmaktan, bir daha olmasın demekten, adalet istemekten başka bir yöntemle geri alamayacağımızı bilenlerden Ahmet Güven. Okumalıyız bu kitabı... Ahmet için deği
İçeri ne demek? Neresi içeri, neresi dışarı? Kim içerde, kim dışarda? Artık her şey birbirine karışmış durumda. Tam da, "Valla sen neden oradasın?" diye sorulduğu gibi bir olağanlaşmış olağanüstü hali yaşıyoruz. Bu nedenle bulunduğum mekânı değil, düşünce itibarıyla durduğum yeri tarif etmeye çalışacağım. Mevlana'nın en sevdiğim sözlerinden biri; "bir ayağınız pergel gibi sabitken, diğer ayağınızla dünyaya uzanmalısınız" dır. Bir hadiste "İki günü birbirine denk olan bizden değildir" dendiği rivayet edili
Tükendi
"Kahvenin dünyası değişiyor. On sekizinci yüzyılın sonundan beri küresel kahve ticaretindeki baskın temayül çekirdeklerin Güneyden Kuzeye hareketi olmuştu. Çekirdekler kölelik ve sömürgeciliğin uzun, şiddet dolu tarihinin derinliklerinden çıkarak daha yoksul Güneyli ülkelerde (çoğunlukla da eski sömürgelerde) yetiştirilmekte, oradan nakledilmekte ve zengin Kuzeyli ülkelerde (çoğunlukla o günkü ve eski emperyalist güçler) tüketilmekteydi. Kahve çekirdeği üretimi, tropik bölgelerde yetiştirilmek zorunda olan
Tükendi
Elinizdeki çalışma yakın tarihin ve aslında tanıklık ettiklerimizin bir özetini sunuyor. Sadece Kürtlerin yaşadıklarını değil bu topraklarda itirazı olan, muhalefet eden ya da iktidarla yolları bir şekilde ayrı düşen birçok çevrenin hikayesi. Dolayısıyla aslında yeniden gündemleşen iktidar bloku içindeki kırılma ve ayrışma potansiyelinin de ipuçlarını yansıtıyor. Şimdilerde dış politikada yaşanan krizin, özellikle Batı ile ilişkilerin artık yapısal hale gelen karakterine dair de önemli hatırlatmalar yapıyor
?Merakımı yenemedim ve Aynadaki Azazil'i okudum. Zaten bir çırpıda okunuyor. Elden bırakmak kolay değil. Bu romanın ilk olumlu yanı. İkinci olumlu yanı, beni rahatsız etmemesi. Çünkü ?etnik kimlikli" romanlar, genellikle bana yapmacıklı gelir. Bu kez öyle olmadı, beni ağlatabildiğinize göre bu roman farklı, iyi yani! Ben roman eleştirmeni değilim, ayrıca sanatın insandan insana değişen okuyuşları olduğuna inanırım. Birinin beğenmediğini başkası beğenir veya tersi olur. Ben beğendim."
Tükendi
Doğan Göçmen, Modern Felsefenin başlangıçlarından 20. Yüzyıla kadar Aydınlanmacılık düşüncesinin temellerini araştırdığı çalışmalarından bir derleme sunuyor. Göçmen ayrıntılarıyla ve tarihsel bağlantılarıyla ele aldığı felsefi sorunları tartıştığı makaleleriyle, okurunu özellikle değer ve siyaset felsefesi çerçevesinden Modern Dönemden Aydınlanmacılığa/Aydınlanma Dönemine, 19. ve 20. Yüzyıla kadar bir zaman aralığında düşünsel bir yolculuğa çağırıyor. Göçmen'in çalışmalarında araştırmacı titizliği, derin bi
Tükendi
Bu kitap, küresel sistem için hayati derecede önemli olan 'Büyük Ortadoğu' coğrafyasını hedefleyen bölgesel sömürgeleştirme politikalarının arka planını inceliyor. Küresel kapitalist sistemde ekonomik, politik, askeri, kültürel ve toplumsal ilişkilerde çok yönlü değişiklikler yaşanıyor. Kapitalist sistem, kendisini reorganize ederek yeni alanlara açılarak ilerliyor. Kapitalist küreselleşme bir bakıma bölgesel savaşlar üzerinden kendisine yeni sömürü alanları açıyor. Dünya kapitalist sistemi 'Büyük Ortadoğ
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 21 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1