"Çocuklar İçin Elif Be" kitabı okul öncesi dönemde Elif Be öğrenen çocukların anlama kapasitelerine göre hazırlanan ve uygulanan doküman ve eğitim materyallerinin derlenmesi ve düzenlenmesi sonucu ortaya çıkmıştır. Hazırlanma aşamasında çocuklara uygulanarak, anlamakta zorlandıkları konuların tespit edilmesi ve mümkün olan en basit şekle indirgenmiş olması kitabın etkinliğini artırmaktadır. Kitabın bazı önemli özellikleri şunlardır:
Harflerin öğretilmesinde görsel hafıza tekniklerinden yararlanılmış ve ezb
Okul öncesi dönem ve ilköğretim dönemi, kişilik
altyapısının ve davranış kalıplarının önemli ölçüde
şekillendiği bir zaman dilimidir. Bu yüzden
çocuklara uygulanacak eğitimin, bilgilendirmekten
ziyade karakter oluşturmaya ve davranış
kazandırmaya yönelik olması gerekmektedir. Bu
dönemde çocuklara ahlaki ve dini eğitim verilmesi,
Kur'ân-ı Kerîm okutulması, hem manevi
dünyalarına katkıda bulunmakta, hem de zihinsel
gelişimlerini desteklemektedir. Özellikle okul
öncesi dönemde Kur'ân-ı Kerîm okumayı öğrenen
ço
Bu kitap gerçek İslam inancı nedir, ne değildir bunu anlatmaktadır. Gerçek İslam akaidinde olmayıp da kendini gerçek İslam inancı üzerinde zanneden insanlar vardır. Bunlar ya batıl bir mezhebin görüşünü, veya bazı yanlış yolda giden tarikatların yanlış görüşlerini, ya da insanların kafasından çıkıp İslam'a aykırı ideolojilerin görüşlerini veyahut da atalarından gelen yanlış, İslam'ın kabul etmediği gelenek ve görenekleri, ırkını kutsamayı, diğer ırkları küçümsemeyi doğru zannederek inanmaktadırlar. Böyle in
"Çocuklar İçin Elif Be Boyama Kitabı", okul öncesi dönem ve ilköğretime yeni başlayan çocuklara Arapça harfleri tanıtmak amacıyla hazırlanmıştır.
Kitapta harflerin klasik eğitim yöntemindeki gibi ELİF, LAM, MİM, NUN şeklinde isimleriyle değil E, LE, ME, NE şeklinde üstünlü okunuşlarıyla öğretilmesi tercih edilmiştir. Böylece eğitim süreci kolaylaştırılmış ve kısaltılmıştır.
Harflerin öğretilmesinde görsel hafıza tekniklerinden yararlanılmış ve ezberlemeye gerek kalmadan kolayca öğrenilmesi amaçlanmıştır.
Hem Hemşinli hem Laz olmak yazıya nasıl yansır merak ediyorsanız, işte size örneği: Olmadı.
Olmadı, öyle güzel bir anlatı ki, insanoğlunun doğayla arasında bir engel olmaksızın yaşaması halinde nasıl bir
kıvama ereceğini de gösteren ama hep o muammanın, yani yaşamın sırrının peşinde koşmanın en güzel yankısı.
Hemşinli Tevfik İleri'nin mektupları ne güzel anlatır! Sevgilisi Vasfiye Hanıma yazdığı o güzelim mektuplar bazen
Buyukana'nın ilencini haklı çıkarırcasına coşkulu/fırtınalıdır, bazen durgun, sessiz, ı
"Sevgili Gençler...
Başkalarından yardım dilemeyin.
Kendinizi, kendi düşüncenizle keşfedin.
Hiç kimseden size yol göstermesini beklemeyin.
Akıl ışığınızı yakıp yürüyeceğiniz yolu kendi çabanızla
belirleyin.
Ziyanı yok, aynı yoldan sizinle birlikte başkaları da
yürüsün.
Ancak başkalarının sizin adınıza yürümesine izin
vermeyin.
Başkaları da sizin adınıza yürümesin.
Kendinize güvenin..."
Okul öncesi dönemde, çocuklara Elif Be eğitimi verilmesi ve Kur'ân-ı Kerîm okutulması, onların hem manevi dünyalarına katkıda bulunmakta, hem de zihinsel gelişimlerini desteklemektedir. Bu dönemde Kur'ân-ı Kerîm okumayı öğrenen çocukların, okul döneminde okuma-yazma öğrenme süreci önemli ölçüde kısalmakta, farklı dersleri anlamaları ve öğrenmeleri kolaylaşmaktadır.
"Okul Öncesi İçin Kuran-ı Kerim" kitabı 3-6 yaş döneminde Kur'ân-ı Kerîm okumaya başlayan çocukların zihinsel yeterlilikleri ve anlama kapasitel
Yakup'un, Yusuf'u bekleyişi gibi
Eyüp'ün sabrı dileyişi gibi
Yunus'un ah! edip inleyişi gibi
Her duada seni bekliyorum
Tükenmiş tüm umutlarla beraber
Yüreği çatlamış soluklarla beraber
Yağmur yüklü bulutlarla beraber
Yağan her damlada seni bekliyorum
Âşıkların mezarından toprak getir
Sevda ağaçlarından yaprak getir
Sar sarmala, seç, temizle pak getir
Doğan her ayda seni bekliyorum
Emin Azeri on yıllara varan yaşam serüveninden damıttığı birçok anı ve hikâyeyi ilginç anekdotlar eşliğinde keyifli bir anlatımla sunuyor okura. Evet, olaylar da anlatımlar da ilginç. Ve bu hikâyeler kendi doğup büyüdüğü toprakların, yani Ardahan ve komşu iller Kars, Artvin, Erzurum, Iğdır ve ilçelerine özgü hikâyeleri olmakla birlikte aslında Anadolu'nun hikâyesidir.
İbni Haldun'un "Coğrafya Kaderdir!" sözünü en çok duyumsadığımız anlar belki de kendi yaşadığımız coğrafyada geçen hikâyeleri duyduğumuz vey
Murat Suyu kalyonun içinden akar, herkes bu suya bakar. Bölge halkının temel ihtiyacı ve doğal hakkı olan sudur. Murat Nehri'nin ana kaynağı bu coğrafyadan çıkmaktadır. Ancak insanlar, hayvanlar ve bitkiler bu suya bakmakla yetinirler. İnsanlar su istiyor! Hayvanlar su istiyor! Bitkiler de su istiyor! Son yıllarda konuşulan bir proje vardı: Murat Barajı Projesi.
Bu barajın üç önemli amacı vardır: Arazileri sulama, enerji elde etme, içme suyu sağlama. Bu proje faaliyete geçtiği takdirde Diyadin ve Taşlıçay i
İslâm bilim tarihine dair derleme niteliği taşıyan bu çalışma, çeşitli deneysel, bilimsel, felsefî, metafizik ve sosyolojik alanlarda araştırma yapmış İslâm bilginleri ve mutasavvıfların, âlim, ârif ve gezginlerin kurucu eserlerini yeni nesillere tanıtma işlevi görüyor.
İnsanlık tarihini köklü ve kalıcı eserleriyle aydınlatan ve İslâm bilim tarihinde iz bırakan bu bilgin şahsiyetleri, Batı'nın bilim heyulası ve tekebbürü dolayısıyla tozlu raflarda veya sis perdesi arkasında bıraktığımız için var olan ilmî
Cihan Buğdaycı'nın bu ilk romanı, engellilerin ruh evrenlerini anlamaya, anlamlandırmaya yönelik bir keşif anlatısı. Engellerin öyle sanıldığı gibi ‘yaşama sanatı'nda bir köstek olmadığını, kişinin inilebilirse eğer, ruh dünyasında derin denizlerle karşılaşılabileceğini, empati yeteneğiyle pekâlâ insanın hâl ve durumlarının anlaşılabileceğini okura temiz duyarlığı ile teklif ediyor.
Varlığımın Kabul Edildiği Gün, bir keşif anlatısının yanında bir teklif romanı da aynı zamanda. Üç engelli karakterin hocalar
ey sonsuz derinlik
sonlu bakışlarımda
aradığım serinlik
ancak İbrahim'edir
ateşin ortasında
ey dil,
kaç kova suyla teselli bulur
kaç karıncaya muhtaç bu gönül
ey ateş,
serin tut sözlerimi
İskenderiye, Kudüs
Bağdat, Halep, Şam
zulmetin kazanında her akşam
kaynıyor ve yanıyor
başkentleri kalbimin
Çandra Gupta...
Etrafına topladığı, gerilla kuvvetleriyle önce Nanda Hanedanlığı'na son verip Magatha Krallığı'nı kurmuş, hemen ardından da Hindistan'ın en ücra köşesinde bile Tanrı olarak nitelenen Büyük İskender''in ölümünden hemen sonra, Pencap'ı da topraklarına katmıştı.
8848 metre yükseklikteki Everest Tepesi'ne ev sahipliği yapan Himalaya Dağları'ndan Kabil Vadisi'ne, Vindhya Sıradağları'ndan Hindistan'ın güney ucuna kadar uzanan; tarihin en büyük yirmi imparatorluğundan biri olan Maurya İmparatorlu
Söze asaletini teslim ediyor Sedat Yılmaz. Asırlık söz geleneğinden devşirilen nezaketli ve incelikli kelimeler ve anlatımlarla şekillenen, içtenlikli ve geleneksel bir sohbet havası ve ikliminde gelişen Asitâne romanına, eski ama eskimeyen zamanlara dair estetik kelâmın sözel bir ziyafeti diyebiliriz. Asitâne boyunca, samimi bir sohbet halkası eşliğinde Söz'ün ve Aşk'ın ruhunuza yansıyan şualarında, latâfet ve zarâfetin serin deryasında, Tasavvuf'un ve Kelâm'ın hikemî mekânlarında ve Dünya içre yaşamınızda
Meal okuyun! Meal okuyun! Meal okuyun!
Kamer. 17.22. Kamer. 32.40 - Yemin olsun ki Biz, Kur'an'ı iyi anlaşılsın diye kolaylaştırdık. Öğüt alan yok mudur?
Rahman.1.2.3.4 - Merhameti çok olan Allah, insanı yarattı, Kur'an'ı ve açıklamayı öğretti.
Bu kitap meal değil, meal gibi Türkçe açıklamadır.
"İlim-irfan yönünde bir Kur'an hâdimi olan Osman Nur'un bu emek mahsulü Türkçe Açıklaması, tüm mazeret sözlerini geçersiz kılıyor desek yeridir. Çünkü Osman Nur'un bu Kur'an Açıklamasının en belirgin niteliği, ‘m
Bir sevda romanıdır Nevbahar...
Çocuk yetiştirme yurtlarında sevgisiz büyümüş içli bir derin kız ile mert ve yiğit genç adam Ahmet'in aşkının
dram yüklü hikâyesidir Nevbahar...
Terör kamplarının insanlık dışı baskısı içinde, iyicil yüreklerinin ışığını kaybetmeyen iki ve aynı anda çarpan
kalplerin yitirişler, ölümler, pusular ve çarpışmalarla sınanan buruk ve içli bir hikâyesidir Nevbahar...
Oğlunu terör kamplarında yaralayan kadere isyan etmeyen, mümin ve mütevekkil annenin, Kübra Ananın
hikâyesidir
?Kendisini Tanımayan İnsan' akıl, irade, düşünce ve vicdan konuları üzerine düşünen bir yazarın
Kur'an'dan anladığı ve anladığını dile getirme denemsidir. İnsanoğlunun ilk insan ve ilk peygamber
Adem (a.s.) dan günümüz dünyasına gelinen süreçte yaşadığı ve tanık olduğu inanç, düşünce ve
yaşantı temelli çıkmazların, Kur'an'ı esas alarak aşılabileceğine olan özgüven ve benlik bilinciyle
kaleme alınan bu kısa ve özlü eserin temel kavramları, insanın ve insanlığın kurtuluşu üzerinde
odaklanır. Bu meyanda, insan
Hudeybiye Anlaşması'nın imzalanmasına çok az bir zaman kalmıştı. Allah Rasulü'nün, Mekke Temsilcisi
Süheyl'in neredeyse bütün isteklerini yerine getirmesi inanılır gibi değildi.
Anlaşma metnini yazan Hz. Ali daha fazla dayanamamış, Süheyl'in inatla reddettiği "Rasulüllah" yazısını
yazdığı yerden silmeyi kabul etmemişti. Allah Rasulü'nün:
"Sil onu ey Ali..." sözüne:
"Olmaz..." diye itiraz etti Ali...
"Sil ya Ali. Sil de Süheyl'in istediği gibi yaz..." diyerek ısrar ettiyse de silmedi, silemedi Ali...
Oturduğ
Sevda Deniz K'nın öyküleri, kimi zaman yaşamın içinde ansızın beliren cam kırıklarına benzer acıları, kimi zaman 'güneşin ışıklarında eriyen' sessizliği, kimi zamansa o aşina olduğumuzu sandığımız yağmur kokusundaki sırrı anlatıyor. Bunu, o kadar sade bir anlatımla yapıyor ki... Birkaç kelimeden oluşan, bazen iki kelimeden, hatta tek sözcükten ibaret cümlelerle muazzam bir dünyayı resmedebiliyor. Büyük kentin insanı nasıl yalnız bıraktığını, insanların birbirine nasıl yabancılaştığını, başkasının derdiyle d
Toplam 41 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 1-20 /
Aktif Sayfa : 1
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.