Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 27 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Anlatmak istediklerini kısa ve öz bir şekilde aktaran, anlaşılması kolay ve bilgilendirici bir çalışma olan Vegan Etik bize şefkatin bölünebilir bir kavram olmadığını, bizim aktivizmimizin de bölünebilir olmaması gerektiğini hatırlatıyor. Mark Hawthorne'un cesaret verici kitabı, okuyucuyu birlikte hareket edip, kendimize ve başkalarına şefkat ve saygı ile yaklaşarak toplumsal adaleti neden ve nasıl elde edebileceğimizi anlama yolunda keşfe çıkarıyor. (Yararlı soru-cevap bölümünü de okumamazlık etmeyin!) -
Tükendi
Her nerede olursa olsun psikiyatri zulmüne karşı direnen insanlar için, Psikiyatri tarafından öldürülen ve intihara sürüklenen insanların anısına. Özgürlük ve eşitlik, adalet ve hakikat için. "Psikiyatri Öldürür" "Sorununun ne olduğunu çok iyi biliyorsun... Akıl hastasısın. Kusurlu bir hafızan var. Gerçek olayları hatırlayamıyorsun ve aslında olmayan olayları hatırladığına kendini ikna ediyorsun. Neyse ki sorunun tedavi edilebilir... Şu an bile... Bir erdem olduğu intibasına kapılıp hastalığına tutunuyo
Tükendi
Tekinsiz ve Temsil, öncelikle sanatta ve diğer medyalarda temsil konusunu tekinsiz teması ile düşünmek için yola çıkan ve Romantizm'den Modernizm'e nihayetinde de Postmodernizm'e kadarki süreçte seçmiş olduğu örneklerle bunu gerçekleştirmeye çalışan bir kitap. Tekinsizi teorik açıdan Sigmund Freud ve Freud'a dönüş savunusunda olan Jacques Lacan'ın psikanalizi ile estetik açıdan yücelik, komedi ve tiksinti ile kuran çalışma, temsillerin kaygı ve tedirgin ediciliği nasıl taklit ettiğini değil, ayrıca onların
Tükendi
Devletin varlığını, gücünü ve temel ilkelerini topluma kabul ettirebilmek için kullandığı önemli ideolojik araç, okuldur. Okul eğitimi, tek yönlü ve devlet/toplum tarafından içi doldurulan amaçlı bir girişimdir. Bu girişimde bireyin arzu, düşünce, ilgi ve yeteneklerine sınırlı bir şekilde yer verilmektedir. Türkiye Cumhuriyeti, eğitim eşittir okul formülasyonunu getirerek okulu "sağlıklı" eğitim vereceği düşüncesiyle kutsamış, kendini/ideolojisini okul aracılığıyla formüle etmiş, eğitime yüklenen anlam da b
Tükendi
Halkla ilişkiler perspektifinden sivil toplumu değerlendirirken, STK'ların doğuşu, yapısı, oluşumu, tarihçesi, bu kapsamda diğer bazı ülkelerde ve Türkiye'deki gelişimi, son derece önem taşıyan konulardır. Bu sebeple kitap çalışmamızın ilk bölümlerini yoğunluklu olarak sivil toplum kavramı, dünyada ve Türkiye'de sivil toplumun gelişimi gibi temalar oluşturmaktadır. Bu bölümlerde, sivil toplum hareketleri ve bunların oluşturduğu sivil toplum kuruluşlarının kavramsal, kuramsal ve uygulamaya dönük olarak ortay
2016 yılında 25, 2017'de ise 17 yapım ile Türk sinemasında nicel olarak hatırı sayılır bir yer edinen Türk korku sinemasının bu iki yıl içerisindeki türe ait tüm filmlerin yer aldığı "Türk Korku Sineması Kronolojisi – II. Cilt (2016-2017)"; akademisyenlerin, sinema severlerin ve bu alanda araştırma yapmak isteyecek herkesin arayacağı tüm bilgileri içermektedir. Kronolojinin ilk cildinde olduğu gibi bu ciltte de yapımların yanı sıra; filmlerdeki korku unsurları, kullanılan nesneler ve mekânlar, din-bilim çat
Tükendi
Hoş geldiniz. Birlikte gece şehrini keşfetmek üzereyiz. Her şey heyecen verici ve baştan çıkarıcı, hele bir de elimizi uzattığımızda neredeyse yakalayacakmışız gibi olduğunda, geceleri şehirlerde yürümek, etrafımızdaki şehri yeniden hissetmeye, onunla bağlantı kurmaya ve onun üzerine düşünmeye olanak sağlar. Gece şehrinin kalın karanlığına girmek, kısıtlanmış önyargıları arkada bırakmaktır. Dünyaya ait olma duygumuz ve zamanımızın erozyonuyla parçalamasına bir mola. Metalaştırılmış ve fazlasıyla yapılan
Tükendi
Sevgili Seher Şeylan'ın, yüreğini avucuna alarak gerçekleştirdiği son derece etkileyici bu çalışma, insana üç soyut kavramı sorgulatıyor: Gerçek, doğru ve zaman. ‘Gerçek'le ‘doğru' aynı anlamda iki sözcük gibi gelse de insana, aslında ne kadar farklı olduklarını biliriz. ‘Doğru' göreceli ve değişkendir, ‘gerçek' ise tektir ve mutlaktır; yok sayılabilir, görmezden gelinebilir, üzeri örtülebilir ama değiştirilemez ve yok edilemez. "Neye göre, kime göre doğru?" sorusu sorulabilir "Neye göre, kime göre gerçek?
Hepimizin bildiği meşhur bir fıkra vardır. Meraklı biri, herhangi bir ruh ve sinir hastalıkları hastanesinin penceresine varır ve içerdekilerden birine, "Hastanede kaç kişisiniz?" diye sorar. Aldığı yanıt, "Sen bizi bırak, siz dışarıda kaç kişisiniz?" olur. Bu bir fıkra kuşkusuz. Ancak hızla seyreden yaşam akışının gözlerimizden kaçırdığı çok önemli bir varoluşsal soruna parmak basıyor. "Türkiye'de kaç hastane ve bu hastanelerde kaç hasta var?" sorusuna, hastalardan herhangi birisi, "Siz dışarıdakiler kaç k
Tükendi
"Başkalarıyla benim aramda korkunç bir uçurum var, anladım," der Sadık Hidayet yazdıklarında... Doğu'nun mistik atmosferi satır aralarında gösterir kendini. İran Tarihi'ne olan merakı onu araştırmalara yöneltir... Kaynakları okuyabilmek için Pehlevi dilini öğrenir, araştırmaları için gittiği Hindistan'da. Aynı dönemde Kör Baykuş'u kaleme alır ve yayınlatır. Hemen sonrasında ülkesinde yasaklanır. Sadık Hidayet'i daha iyi anlamak için Kör Baykuş iyi bir başlangıç sayılır. Diğer yazdıklarıyla bir arada değerl
Tükendi
Ahmet İhsan Tokgöz, çevirilerinin ve telif romanlarının yanında anı ve seyahatname türünde eserler de vermiştir. Batıdaki matbaacılık tekniklerine yer verdiği Avrupa'da Ne Gördüm(1891) ve Tuna nehri üzerinde yaptığı geziyi anlattığı Tuna'da Bir Hafta (1911) tanınmış seyahatnameleridir. Ancak Ahmet İnsan Tokgöz'ün "Seyyah Kami" adında hayali bir kişiliğe ait imzayla yayımladığı Asya-i Şarkiye Seyahat ve Altı Hafta Nil'de Seyahat adlı kitaplar, kendisiyle ilgili akademik eserlerde bile ıskalanmıştır. Altı Haf
Ahmet İhsan Tokgöz, çevirilerinin ve telif romanlarının yanında anı ve seyahatname türünde eserler de vermiştir. Batıdaki matbaacılık tekniklerine yer verdiği Avrupa'da Ne Gördüm (1891) ve Tuna nehri üzerinde yaptığı geziyi anlattığı Tuna'da Bir Hafta (1911) tanınmış seyahatnameleridir. Ancak Ahmet İnsan Tokgöz'ün "Seyyah Kami" adında hayali bir kişiliğe ait imzayla yayımladığı Asya-i Şarkiye Seyahat ve Altı Hafta Nil'de Seyahat adlı kitaplar, kendisiyle ilgili akademik eserlerde bile ıskalanmıştır. Altı H
2015 yılında filmi de yapılmış olan "Tımarhanede On Gün" kitabı, yayımlandığı dönem temel alınarak değerlendirilmelidir. Zira yayımlandığı bölgede ses getiren çalışmanın toplumsal dönüşüme katkı sağlamış olduğu düşünülebilir. Kadına yüklenen sıfatların toplumda oluşturduğu algı, onun sadece ev işleriyle ilgilenmesi gerektiği ve çocuklarına bakmakla yükümlü olduğu yönündedir. Bu şekilde pasifize edilmiş bir birey olan kadın, erkek hegemonyası tarafından istenildiği takdirde "‘akıl hastası"' yaftasıyla tımar
Bir sanat dalı olarak sinema, her sanat dalında olduğu gibi bir dünya görüşünü, yaşantı biçimini, farklı kültürleri ve ideolojileri yansıtmaktadır. Sinemaya diğer sanatlardan farklı kılan yan, onun hem gçrsel hem de işitsel özellikleri bir arada taşımasıdır.
Tükendi
Yabancılaşma sadece felsefeyi değil; aynı zamanda psikoloji, sosyoloji, antropolojiyi ilgilendiren bilgiler-arası bir fenomendir. Varoluşçu filozoflardan J. P. Sartre hareket noktası olan yabancılaşmayı, tek başına değil; diğer kavramlarla birlikte ele almıştır. Sartre'da bireyden yola çıkarak topluma uzanan yabancılaşma söz konusudur, ‘Bulantı' adlı yapıtında bunu şöyle dile getirmektedir: "Şu an ‘ben' derken garip bir boşluk var içimde, nedir ‘ben'? Kendimi eskisi gibi hissedemiyorum, öylesine unutulmuşum
Tükendi
Filistinli kadınların yaşamlarında yer almış olan geniş çaplı sosyal değişiklikler, annelerin ve kız çocuklarının anıları ve hayallerinin bağlantısıyla vurgulandı. Cezayirli akranları gibi işgal ordularının önünü kesmek için evlerini ve yüreklerini bırakan kadınlardı onlar. Filistinli kadınlar hala, çoğunlukla, sessiz kalıyorlardı. Bütün bunlara rağmen, bu son zamanlarda yazılan Filistinli kadınların hikâyelerinin içinde en iyisi oldu. Bizim toplumumuzda doğan çoğu kadının hikâyesi birbirine benzerdir ya
Tükendi
1960-70 döneminde Türk sinemasının da toplumsal olaylardan ve gelişmelerden etkilenen, toplumsal yapıyı olumlayan ya da eleştiren, ülkenin değişen koşulları içinde insanın ve insan ilişkilerinin durumunu ortaya koyan önemli bir iletişim aracı olarak toplumsal yaşamda yer aldığı görülmektedir. 1960 ihtilali ile birlikte toplumdaki yeni oluşumların yorumlanıp, yansıtılmasıyla bir bakıma sinemada Türk toplumsal gerçekçiliğinin ilk örnekleri bu dönemde verilmiştir. Sanayileşmenin ve köyden kente göç akımının
Tükendi
Modern kent ve sinema aynı zaman diliminde, 19. Yüzyılın sonunda kentsel bir keşif olarak ortaya çıktı ve kentsel deneyimleri hızlı bir biçimde değiştirmeye başladı. Bu durum sadece Paris, Berlin, Viyana gibi "modernliğin başkentleri"yle sınırlı olmadı. Sinema, Bombay, İskenderiye, Kahire, İstanbul gibi kentlerin deneyimlerine de yön verdi. Modern çağı önce tanımaya, sonra anlamaya ve en sonunda da onu eleştirmeye yönelen pek çok önemli düşünür ve sanatçı sinemaya bu nedenle ilgisiz kalamadı. "Sinema geldi
Tükendi
Küresel kapitalist sistemlerin işleyişi tüketimin sürekliliğine bağlıdır. Bireyler kapitalist toplumlarda tüketici olarak değerlidir. Serbest piyasa ekonomisinin hakimiyetindeki tüm alanlarda pazarlama ve reklam faaliyetleri göstergeler aracılığıyla arzuları kışkırtır. İnsanlar ekonomik sistemden kaynaklanan hoşnutsuzlukları ve gündelik hayatın gerginliklerini yine tüketim yaparak hafifletebileceklerini düşünürler. Aynı zamanda kendilerini ifade etmek ve karşısındakileri anlamak için tüketim tercihlerini re
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 27 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1