Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 20 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Gözlerin yürüdü gönül haneme Tutuştu can evim, küle dönmüşüm. İşlendin ruhuma, boyandım aşka Akar gözyaşlarım, sele dönmüşüm. Düşlerimin ufku aştı surları Kaleme, kâğıda sardım sırları İçimde büyütün sen ağrıları Bir adı yasaklı ile dönmüşüm. Aldın yüreğimi, taşa çaldırdın Ruhumdaki gizi, söküp kaldırdın Sinemi bin türlü dertle doldurdun Aşkın Kâbe'sinde ele dönmüşüm. Sevmişim, sevdadan yana tüterim Virane bağlarda garip öterim Mehmet Ali'm, Kerem'den de beterim Dikene sarılı güle dönmüşüm. * * * * * *
Tükendi
Kitap Tanıtım Yazısı : (KİTAP ARKA KAPAĞINDAN) Kadın Selim'in sözleri karşısında, kendini kamçılanan at gibi hissetmiş, daha da hırçın hâle gelmişti. Elleriyle tekrar kavradı adamın ellerini. Acayip bir güç oluşmuştu, Selim'in mücadelesine karşı koyuyor, ısrar ediyordu hareketleriyle. Adam karşılık vermeden acılar içinde tepkisini sürdürmeye çalışıyordu. Kendini tecavüze uğruyormuş gibi hissetti bir ân. Anlatsa kimse inanmazdı. Melis, iyice azgın bir kadın hüviyetine bürünmüştü. Burnundan sık nefes alıp v
Tükendi
Sen Irmak Tanrısı Osopos'un Güzeller güzeli asil kızı Sinope Ben Saim'den ve Sündüs'ten doğma Kalyon aralığında dünyaya gelen melâike Sen Zeus'un deli divane âşık olduğu Aklını başından çalan, gönlünü çelen kadın Ben hayata taş merdivenlerden başlayan Sinoplu Mehmet Ebülüdağ'ın torunu: Melek Kumsala uzanmış kadın gibi güzeldir Sinop Senin tahtına Karadeniz'in yemyeşil kıyıları Benim bahtıma tersaneler, tekneler, balıkçılar Yalı kahvesindeki tabureler, küfürler türküler Fışkıran çeşmesinde başlayan su aşkı d
Tükendi
Kitap Tanıtım Yazısı : (KİTAP ARKA KAPAĞINDAN) Kaptan, iki kızını ve mahallenin çocuklarını sinemaya götürürdü; öperdi koklardı, kızlarına harçlıklar verirdi. Vakit hiç geçsin istemezdi; vaktin geçmesi demek özlemdi, hasretti, kaptanın burun direklerinin sızlamasıydı; çocukların aklının babada, sinemada kalması demekti... Doyamazdı gözlerine, bakıp bakıp yeniden öperdi. Kızlardan büyük olanı bilirdi ki; babası gemiyle yeniden gidecek ve kim bilir kaç ay sonra dönecekti. Bu yüzden üçüncü olan sinemayı hiç se
Tükendi
Bakara Suresi, 159. Ayet: İndirdiğimiz açık delilleri ve hidayeti, biz kitapta insanlara açıkça belirttikten sonra gizleyenler var ya onlara Allah da lanet eder, lanet edebilen herkes de lanet eder. * Kur'an'ın tek harfini gizlemek, yerini değiştirmek, lanetlenmiş ve Peygambere bile böyle bir yetki verilmemişken; Muaviye ve onun takipçileri, Kur'an'ın surelerini baştan aşağı değiştirme yetkisini kimden almışlardır? * Ne Kur'an'da, ne Hz. Muhammed döneminde, ne de dört halife döneminde "cami" isimli bir i
Tükendi
Alevilik, uçsuz bucaksız, engin bir "sevgi denizi"dir. Bu deniz'i oluşturan damlalar, birbirinin öz kardeşidir. Aralarında 'tevhit' (birlik) vardır. Tevhit demek; Hakk'ın ve halkın tek vücut oluşu, aralarında ikilik olmaması demektir. Alevilik, dürüstlüğün, namus ve iffetin, zararsız bir insan olabilmenin okuludur. Bu okulda pir'ler, taliplerine edep-erkân eğitimi verirler. Alevilik, bir şereftir, bir kazançtır. Çünkü ırk, renk, cins, dil, din, servet farkı gözetmeden, el ele vererek, buram buram özgürlük k
Tükendi
Köyün gerçek kurucusu bugün aynı topraklarda yatan, velayet sırrına ermiş ve evliya makamına yükselmiş bulunan Hıdır Abdal Sultan'dır. Bu zatın 13. asırda Horasan'dan göç edip Suluca Karahöyük'de yerleşmiş Hacı Bektaş Veli ile aynı asırda yaşadığı, Karacaahmet evlatlarından olduğu bilinmektedir. Adına "Hıdır Abdal Sultan Ocağı" denilen bu köyün ünü, o günden bu güne bir inanç merkezi olarak anılmaktadır. Nedir gönül ter ket bu ahu zarı Hıdır Abdal gibi sultanımız var, Dert için dünya da kılma efkarı, Der
Tükendi
Dağlar, bulutlar, nehirler, nemleriyle Uçan kuşlar, böcekler doğurdu Toprak Kadim bereketler sundu Şükrettiler atalarımız Kanlanan mızraklarıyla Güneş misali Kızarmış yarıklardan geçtiler Doldurdular dünyanın beşiğini Siteler kurdular, kuleler yaptılar
Tükendi
Hasret ömrümüze, küskün bulutların rengi Ne kadar çok uzaklaştık birbirimizden Bu kentler aşağıladı bizi Her ayrılık, kendi mezarına bir beden Arayışında Şavksız gece, gamlı bulutlar Kapanır acılar, kederde mavişlenir, çiçek açar Sen benim ruhumsun Tanrı gökte, sen yerdesin.
Tükendi
Yusuf'un evi yüksekçe damdır İçi hicrandır, gamdır. Yusuf'un kanlı gömleğini yüzüne çaldı Yakup
Tükendi
Bilirim Telli Senem kızacak Sıraya girecek Zal, Rüstem Şahmurat Suyu kanlanacak Şubat cücesi cemreyi doğuracak Başucumda kelebek kozası Biraz'dan çoğalacağız
Tükendi
Ayın uzandığı bir gecede Düşmüş yanılgılardan kara kız İzi kalmış ısırığın Vazgeçtim söylemekten Utandım da vay, Kaşların karası İçimden geçen yorgun masallar Sana nasıl kıydılar kara kız Bir öğleden sonra Su başında, yorgun ağaç gölgesinde Vay, kara kız Vay,
Tükendi
Fevzi Ekinci; 1945 yılında Karsa bağlı Selim Laloğlu Köyünde doğdu. İlkokulu köyünde, ortaokul ve liseyi de Erzurum Yapı Enstitüsünde okudu. Geceleri bir taraftan İstanbulda mühendislik okurken diğer taraftan gündüzleri de Bayındırlık Bakanlığı Yapı İşleri 1. Bölge Müdürlüğünde sekiz yıl çalıştı. Eşi Hediye ile 1972 yılında tanıştı. 1974 yılında İnşaat Mühendisi oldu.Askerliğini de asteğmen rütbesi ile Erzincan 59. Topçu Tugayında yaptı. Kâğıthane Belediyesi ve İstanbul Büyükşehir Belediyesinde görev yaptı.
Tükendi
Bu kitap, Şah İsmail'in hayatını, "Mezhepler Tarihi" çerçevesi içinde ele alıyor. Bu noktadan sonra olup bitenler ise tarihtir. "Sultan Selim Anadolu'da binlerce Alevi halkı öldürttükten sonra İsmail'e birbiri ardınca düşmanca mektuplar yazdı." "1514'te Osmanlılar, iyi eğitilmiş ve ateşli tüfek ve toplarla donanmış ordularıyla, Kuzeybatı İran'ı zapt ettiler." "İsmail, sefere çıkmış bulunduğu Orta Asya'dan, zapt olunma tehlikesi içinde kalan başşehri Tebriz'e yardım için aceleyle geri döndü."
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 20 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1