Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 86 kayıt bulunmuştur Gösterilen 40-60 / Aktif Sayfa : 3
Çanakkale, bir savaştan çok binlerin aşkı, şahâdet şerbeti içme arzusunda olan yiğitlerin asıl yurduydu. Ay yıldızlı bayrağa kefen diye sarılmış binler, Peygamberinin (s.a.v) davasına sevdalanmış yiğit dedeler: Sizler o gün, analarımızın, bacılarımızın ve İslam coğrafyasındaki bütün Müslümanların namusu için, çileler içerisinde olmanıza rağmen şükrün selametiyle şahâdete yürüdünüz. Savaşın başlayıp yayıldığı gün, düşman çizmelerinin Müslüman beldelere girmesine engel olup analarımızın namusunu canınız paha
Yeryüzüne hayat veren iki güzellik; gül ve deniz! Bağrına gülün destanı yazılmış, ağlama gül, deniz! Öyle bir yaşa ki, bıraktığın ayak değil, olsun gülden iz! Biz; ottan çöpten, etten kemikten değil, GÜLDENİZ! Sözlerim, ne Allah'ın (c.c.) ne de Rasûlü'nün (s.a.v.) sevgisini anlatmaya kâfi gelemez elbette. Yazdıklarımla da bu sevgiyi ifade edebildiğimi söyleyemem; fakat içinde Allah (c.c.) ve Rasûlü (s.a.v.) olduğu için kelimeler, cümleler, satırlar, şiirler, yazılar güzelleşiyor... Rabbim (c.c.), son nefes
Tükendi
Huşuya dalmak, huşu içinde Rabb'in kapısına varmak zordur. Yük ister, güç ister. Yüreğinin her çarpışında "Allah" demek, temiz bir gönül ister. Bilmek yetmez, hissedip yanmak gerekir bu yolda. Oysa nefis yanmak istemez, susmaz, uslanmaz, doymaz. Yol, Rabb'ine giden yol olunca, zincire vurulmuş ve sükûta ermiş bir nefse sahip olmalısın. Ancak bu şekilde yaklaşırsın Allah'a. Gönlünün perdeleri bir bir açılacak, sırtından dünyalık yüklerin dökülecek. Hafifleyeceksin, korkma! Bir kelebeğin kanadında uçuyor gi
Aşktan gayri mevcut aranmaz, Senden gayri güzel bulunmaz, Varlıkta senden başkası bilinmez, Gel gönül, gidelim aşk ellerine. Veysel Karani Hazretleri, yeryüzündeki gelmiş geçmiş en büyük aşk ehli insanlardan biridir. Tüm hayatını Hz. Muhammed aşkını yaşayarak geçirmiştir. Daha Hz. Muhammed (s.a.v.) annesinden doğmadan önce Hz. Muhammed'e (s.a.v.) âşık olmuştur. Bu eserimizde Veysel Karani Hazretleri'nin aşk yolculuğunu anlatmaya çalıştık. Bu kitap, kalbi Hz. Muhammed'in (s.a.v.) aşkıyla yanıp tutuşan i
Tükendi
İnsana ait her söz ve yazı zaman içinde eskir, zayıflar ve etkisini kaybeder. Kur'an ise her geçen gün yenilenir, güçlenir. Geçen zaman içerisinde, emirleri daima ileriye hükmeder. Yani Kur'an'ın indirildiği devirde anlaşılmamış olan birçok hükümler, yeni yeni anlaşılmaktadır. Böylece Kur'an, yeryüzünde her türlü kavgalı ve kargaşalı düşünceye tek başına karşı koymuş, canlılığını, bütünlüğünü ve yerini korumuştur. Nasıl okunursa okunsun, nasıl vasıflandırılırsa vasıflandırılsın Kur'an, Allah kelamıdır, A
Tükendi
Selam kuşlar ağaçlar, Gökkuşağı yağmurlar, Daima birlikte uçup, Pike yapan kırlangıçlar. Selam arkadaşım selam, Yerdeki karıncalar, Gökyüzünde yıldızlar, Çocuklar size selam.
Tükendi
Bir insan nasıl olur da bir canavara dönüşür? Tertemiz ve pâk olarak dünyaya gelen o masum çocuklar, büyüdüklerinde neden birer suçlu olurlar? Suçlu ya da asosyal diye etiketlenen insanların, çocukluklarında neler olmuştur ki, o masum çocuklar, acımasız yetişkinlere dönüşmüşlerdir? Toplumun suçladığı ve dışladığı kişilerin bu hâle gelmelerinde toplum kadar, o toplumun ana çekirdeği olan ana-babaların veballeri ne kadardır? Yazar, anne ve babası tarafından dışlanmış ve hatta terk edilmiş olan o iyimser ve ma
Tükendi
Ne eksilttik ne de kattık. Aşk zaten tamdı. Bize düşen, bu olgunluğa yakışır eylemlerde bulunmaktı; Sevmek gibi Özlemek gibi Kavuşmak gibi Gün oldu aşk bir bedende vücuda geldi. Bunu kimse garipsemedi. Bir kadın bir adamı özledi. Bu da tuhaf değildi. Bir adam bir kadına sarıldı, işte bu en güzeliydi. Öyleyse denebilir ki milyarda biri bulup denk getirmek, sevmek sevdirmektir aşk... Karşılıksız olması, birinden kopmadan ötekine ait olmasıdır. Yani ne kendinden vazgeçmektir aşk ne de bir başkasına köle olmakt
Ah benim gönlümün bahtsız bülbülü Kokmayan güle figan yakılır mı? Her gönlün bir sevda kuşu varmış. O kuş diyar diyar gezer, başka bir gönle abayı yakarmış. Konduğu gönlün kuşu ile beraber adına aşk denilen bir ülkenin topraklarına göçer, oralarda uçuşur, oralarda yaşarlarmış. Aşk ülkesinin güzelliği ile keyfeder, çiçek bahçelerinde ötüşürlermiş. Lakin hazanın yellerine, aşkın hallerine dayanamayıp ikisi de günün birinde kopuvermişler birbirlerinden. Ne sevda kalmış orta da ne de gönül kuşu. Aslında gönül,
Tükendi
Zaman geçiyor, devran dönüyor... Gün doğuyor, gün batıyor... İnsanlar doğuyor, insanlar ölüyor... Ve kâinat, nefes alan devasa bir canlıymış gibi yaşamını sürdürmeye devam ediyor... Bu öyle devasa bir canlı ki; bir yüzü yazı, diğer yüzü tura olan madeni para sanki... Tura tarafı, O'nun zatı; yazı tarafı da O'nun tecelliyatı, yani zahiri... Bu ikisinin birliğine de, bilenler "vahdet-i vücut" diyorlarmış. Başka bir deyişle veliler diyor ki, "Bu kâinat iki satırdan ibarettir. Nur-u Ebyaz ve Nur-u Ahtar... Yani
Tükendi
Evlenirken sadece ?eş" almayın! Bir ömür secdeye birlikte varacağınız ?secdedaş" alın. Buluşma adresiniz, ?secde" olsun. Günde beş vakit buluşun. Aralara teheccüd ve kuşluk vakitlerini de sıkıştırın. Dua edin, şükredin, Yaradan'a (c.c.) hamd mesajları gönderin. Bir demlikte demlenen çay misali, ömrünüzü birlikte demleyin. Birbirinize sadece eş değil, ?secdedaş" olmanız duası ile...
Tükendi
Bugün günlerden aşk, vakitlerden hüzün... Burnumda yağmur serinliğinde bir sen, halimi bir görebilsen... Gelir misin sevdiceğim? Şu divane gönlümü teselli edercesine dokundurur musun mis kokulu ellerini yüreğime? Benim halimle hallenir misin? Her halden anlayan yumuşak gönüllüm, sevdamın manası, yaşamaya ümidim, her anıma sebebim, gecemi aydınlatan nurum, gündüzlerimi sıcaklığında saran ateşim, benliğimde azizleştirdiğim suyum, beni uçsuz bucaksız rahmetine aldığın okyanusum, yıkılmayan dağım, ağlayan yağmu
Tükendi
Rahman ve Rahim olan ALLAH'ın adı ile... Ey kendisine hakkı ile hamdetmekten aciz, günahkar tövbekar, hiddetlenen, sinirlenen, nankörlük içinde olduğumu ve dua ederken bile sabretmeyip isyan yoluna başvurduğumu bilen ALLAH'ım... Senden, Sana hamdedenlerin en kamili hakkı için ona öyle bir salat selamını istiyorum ki; bu salat ve selam, onun enfes varlığında Senin en kutsi kemaline layık olsun, o ki Sen ona kendi isimlerin ESMA-İ HÜSNA'nın hakikatlerini ve yine kendi zatının teceliyatını açmıştın da GAYB (bi
Elif Kervanı'nda bir âşık seyyah olmak birçok kişinin gönlünde kaynayan bir dilek olsa da, bu aşk yoluna revan olmanın bir bedeli, bir külfeti, bir zahhmeti var ve elbette herşeyden evvel bunda kişinin nasibi olmalı! Hulusi Eryılmaz; Söz'ün, Söz Ötesi'ndeki anlamına, bu anlamın yükünü sırtlanmaya davet ederken uyarıyor bizleri: "Bir bak kendine! Harflerden önce yüreğin taşıyabilir mi bu sıkleti?" diyerek... Zira asıl maharet, kelimelerin zâhiri anlamından öte, derûni anlamının yüklerine kalbinin kantarını
Tükendi
?O zaman Rabb'imizin bize ihsan ettiği bu gücü kullanalım. Benim sahip olduğum güç, Makedonyalı İskender'den daha mı az? Babam ve dedem, bu şehri almak için benim kadar bir ordu ve teçhizat getirebildi mi? Elbette getiremediler. Peki, ben bu kadar müsait şartlar altında İstanbul'u fethedemezsem, bırakalım babam ve dedemi, kutlu müjdenin sahibi Peygamberim Hz. Muhammed'in (sav) mübarek yüzüne nasıl bakarım?" 21. yüzyıldan fethin görkemli günlerine giden bir lise öğrencisi Fatih'in adaşı Osmanlı Sultanı II.
Tükendi
Umut, bir insanı hayata bağlayan, ayakta tutan tek bağdır. Umut; insanın, Rabb'ine en büyük duasıdır. Umut duaya, dua umuda sımsıkı bağlıdır. Tıpkı sudaki hidrojen ve oksijen gibi... Nasıl ki biri olmadan hayatın devamını sağlayan ?su" olmuyorsa umut da aynen öyledir. Umut yoksa hayat da yok demektir. Umudun bir yakını olan yalnızlık ise çok derindir. Bazen yalnızlık, insanı umuttan uzaklaştırmaya çalışsa da her yalnız kimse için geçerli değildir bu. Mesela; yağmur... Yağmur, kendisini dünyanın en yalnı
Tükendi
Hiçbir günahım sebepsiz değildi. Hiçbir sebep de günahlarıma bahane olmadı. Allah çok şey istemiyordu hâlbuki. Sayısız nimetlere bir teşekkür, Yaptığım onca kusur içinde bir özür... Ve ben bunları çok gördüm, günah dolu ömrüme. Ayağım dünyada yaptıklarıma takıldı ve ben cehenneme düştüm. Hani hep derdin ya: ?Allah senden razı olsun." ALLAH BENDEN RAZI OLMADI ANNE!
Hayata baktığımız pencere ve bakarken durduğumuz açıdır geleceğimizi şekillendiren. Bakarken görüyoruz ama gördüklerimiz dışında bir de göremediklerimiz var... İşte bunun için biraz kıpırdamaya, sağa sola, geriye ileriye, yaşamla dans edercesine salınmaya var mısınız? Haydi, sınırlarınızın buğuladığı pencerenin camına, hayallerinizin resmini çizin önce ve sonra kedinizle yüzleşin yansımanızda... Şimdi bütün ön yargılarınızı affedin ve gökyüzüne salın, pencerenizi ardına kadar açın ve sayfa sayfa soluyun bu
Tükendi
Evlilik, iki cinsin aile yuvası kurmak ve neslin devamını sağlamak için meşru yollarla bir araya gelmesidir. Allah'ın emri, Peygamberin sünneti olarak insanın korunması ve neslin devamı için gereklidir. Evlilik kutsal bir beraberliktir. Allah adına söz vererek ?evet" demektir. Başlangıçtan itibaren evlilik, kutsallığına gölge düşürülmeyecek şekilde kurulmalı; nişanlar, nikâhlar ve düğünler inancımıza kültürümüze, ahlâk ve edebe uygun biçimde yapılmalıdır. Evlilik dinin bir emridir. Nisa Suresi'nin 3. ayetin
Tükendi
Yaradan'ı tanımak şöyle olur: ALLAH birdir. Tektir. Hiçbir varlığa ihtiyaç duymaz. Herkes O'na muhtaçtır. Doğmamış ve doğurulmamıştır. O'nun hiçbir dengi yoktur. Hiçbir şey O'na benzemez. O işiten ve görendir. Hiçbir yardımcısı ve destekçisi yoktur, ortağı ve veziri yoktur. Cisim değildir, kendisine dokunulamaz. Cevher değildir algılanamaz. Araz değildir, yani varlığı başka bir şeyin varlığına bağlı değildir. Son bulmaz. Parçalardan oluşmuş değildir. Kullandığı herhangi bir alet yoktur. O'nun hakkında en, b
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 86 kayıt bulunmuştur Gösterilen 40-60 / Aktif Sayfa : 3