Bu eser, onlarca kitap ve dergi, yüzlerce gazete ve çeşitli basılı kaynaklardan, yıllar süren titizlikle derlenerek hazırlanmış, yoğun bir çalışma ürünüdür. İçerikte konu, tür ve çeşitlilik zenginliği sağlama amacıyla olaylar ve diyaloglar, devlet adamından ünlü komutanlara, sanatçı ve bilim insanından şair ve filozofa, geniş bir yelpazede toplanmıştır. Ayrıca, Tarih Boyunca tanımı yapılmasına rağmen, bu çalışmaya katı bir tarihi kimlik kazandırmama amacıyla kronolojik bir sıralama yapılmamış, dün ve bugün

Bu kitapla sizi Şanlıurfa'dan başlayarak Mardin, Batman, Şırnak, Hakkari, Yüksekova, Van, Muş, Bingöl, Tunceli, Elazığ ve Diyarbakır hattında bir yolculuğa çıkaracağız. Televizyonlarda flaş, olay,son dakika diye verilen, molotofların atıldığı, gaz bombalarından sislerin yükseldiği caddelerde dolaştık. 39 gazeteciyle söyleşi yaptık. Biz onların yaşadıkları yerde olan biteni televizyondan izleyip gazetelerden okurken onlar hem orada yaşayıp hem de haberi yapanlardı. Onlar, ceset ve kemik topladıkları yerde

Bir Türk'ün yavrusunun adının Türkçe olmasının benimsemesi, ad olarak ona Türkçe olanı seçmesi, ana-babaların bir görev bilinci olduğunun göstergesidir. Türk tarihi kendi öz adlarını unuttuğu için utanç içindedir. Türk ulularının Türkçe adları da büyük alçak gönüllülük içinde tarihin yapraklarında uyuyup kalmıştır. Bu yaprakları kaldırıp, bu büyük adları çocuklarımıza vermek, Türk yaratılmamız nedeniyle görevlerimizin başında gelmektedir. Türk adlarını bırakarak yabancı adları benimsememiz, başka kıyıl

Ahmaklık, en çaresiz hastalıktır! Bir gün Meryem oğlu İsa (as); sanki arkasında bir aslan varmış da, kendisini kovalıyormuş gibi koşarak dağlara doğru uzaklaşıyordu. Birisi yetişerek sordu: "Hayrola?!.. Peşinde kimseler yok, neden böyle kuş gibi uçuyorsun?" Hz. İsa öyle hızlı gidiyordu ki, acelesinden cevap bile vermiyordu. Adam merakından bir müddet peşinden kovalıyor, ardını bırakmayıp şöyle bağırıyordu: "Allah rızası için, bir an olsun dur! Merak ettim, niçin kaçıyorsun? Arkandan gelen ne bir düşman, ne

"Yeni İstiklal Savaşı", son zamanlarda Sn. Recep T. Erdoğan'ın sıkça kullandığı bir kavramdı. Aslında gerçeği yansıtmaktaydı ve evet, Türkiyemizin bu çok yönlü kuşatılmışlık çemberini kıracak tarihi bir atılıma ihtiyacı vardı. Ancak Sn. Başbakan bu olguyu hedefinden saptırmak, -Allah korusun- çözülüş ve çöküş sürecini hızlandıracak adımları; "Kurtuluş açılımları ve şahlanış planları" gibi sunmak ve istismar edebiyatıyla halkı oyalayıp avutmak için bu sloganları kullanmaktaydı. Oysa, ahlaki kültürden ekonomi

Bugün "ak" dediğine, yarın rahatlıkla "kara" diyebilen Recep Tayyip Erdoğan'ın çelişkilerle dolu seyir defterini kendi söylemlerinden kelime kelime, tarih tarih derledik. Erdoğan'ın Refah Partisi İstanbul İl Başkanı olarak yaptığı konuşmaları, Büyükşehir Belediye Başkanlığı dönemindeki açıklamaları ile AKP'nin kuruluşu öncesi ve sonrası 13 yıllık iktidarı döneminde kendi kendine çelişen açıklamalarını tek tek toplayarak "Hangi Tayyip?" kitabında bir araya getirdik. Bu kitabı okuduktan sonra çok farklı bir

Uzun süren meşakkatli ve çok dikkatli gayretler sonucu ortaya çıkan bu kitap, din taciri ve rantiyeci Cemaat ile Hükümetin ruh röntgenini ve bunların arkasındaki Siyonist güçlerin şeytani niyetlerini; güncel gelişmeler ve belgeli gerçeklerle anlatmaktadır! Ahmet Akgül gibi bilge ve cesur bir araştırmacının Türkiye üzerindeki oyunları, piyonları ve dış patronları açığa çıkarmasıdır. Şimdi, varlığımızın ve Türk Milletinin son kalesi, bağımsızlık ve bekamı-zın kalbi aziz yurdumuzu, milli onur ve huzurumuzu k

Din istismarı yapanlar ve dünyalık kazanmak için kutsalını pazarlayanlar parasıyla fuhuş yapan kadınlardan ve karısını kızını satanlardan daha aşağı ve bayağı mahluklardır. Açıkca Dine ve İlahi düzene düşmanlık yapanlar ise insan suretli şeytanlardır.Hz. İsa A.S.

Bu kitapta; MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve Afet Güneş'in PKK yöneticileriyle gerçekleştirdiği "Oslo Görüşmeleri"nin ses kayıt dökümünü, Başta Başbakan Erdoğan olmak üzere birçok dinleme skandallarını, Aziz Yıldırım ve şike operasyonunun perde arkasını, Görüntü ve dinleme kasetlerinin havada uçuştuğu bir dönemde, İstanbul Emniyet Bilgi İşlem Şube Müdürü'nün Beykoz'da hayatını kaybettiği helikopter kazasını, Emniyet'i emniyetsizleştirme operasyonlarını, Emniyet, yargı ve yüksek yargıdaki AKP-Cemaat çatışması v

Dersimiz tarih... Büyük Kürdistan'a uzanan gaflet yolunun haritasını, idam edilmeyip hayatta bırakılan Abdullah Öcalan, nam-ı diğer Apo çizdi ve sınırları da belirledi. Büyük Kürdistan'a doğru adım adım yol alıyor. Apo şimdi T.C. devleti karşısında Büyük Kürdistan'ın baş temsilcisi ve Büyük Kürdistan'ın müstakbel Başkanı ileride de Meclis'e girdiğinde Başbakan eğer başkanlık gelirse Başkan Yardımcısı! Ve belki de Nobel Barış Ödülü'nü alacak. Daha ne söylemeli? Binlerce insanımıza, şehitlerimize mi yanalım,

Ülkemizde bir bütünüz. Doğu ya da Batı. Aslolan ilgisiz ve sevgisiz bırakmamak. Bu topraklar bizim, bu insanlar bizim. Hepimiz kardeşiz ve kardeştir bizim çocuklarımız.