Uzun bir sarı duman halkasını dışarı üfledi. Uyuşturucunun alımı için pipo verimsiz bir düzenekti, özellikle de kreşi bıraktığından beri kolunun üst kısmına yapıştırdığı deri-bandıyla karşılaştırıldığında. Habitatlarda, deri-bantları bir zorunluluktu; hosanın sabit olarak düşük seviyede alınımı olmadan, normal yaşamın hızı, yoğunluğu ve karmaşıklığını anlamak imkansız olurdu. Gelgelelim bu yeni gezegende, bu daha yavaş, yabancı varoluşta, öncelikler değişmişti: Deri-bantları gitmek zorunda kalmıştı, çünkü b

Voodoo Batı Hint Adaları yaşam tarzının bir parçası! Yavaş adımlarla aşağı, karanlığın içine doğru yürüdüler. Beton basamaklarda koyu kahverengi lekeler ve çizgiler vardı; Lex bunların Papa Couleuvreun Zuvembie kölelerinin kanlı, yeni öldürülmüş cesetlerinin merdivenlerden sürüklendiğini, arkasında da kanlı lekeler bıraktığını gözünde canlandırdı. Kendi ayak seslerinden ve giysilerinin hışırtısından başka ses yoktu etrafta. ********** Lex bir ayak sürüme sesi duydu. Hantalca sürüklenen ayakların sesi. Ar

Cade anayolda kalmayı sürdürerek mezarlığı geçip Marina Bulvarına çıktı. Presidio'nun etrafındaki parklar ve banliyöler de en az Sausalito kadar kötü görünüyordu. Evler harabe halindeydi. Ağaçların ve tarlaların yerinde dumanı tüten kapkara tahta parçaları vardı. Etraf kimsenin kaldırmadığı cesetlerle doluydu. Çoğu hastalıktan ölmüş gibi görünüyordu. Sokakta ya da ön balkonlarında kanamadan ölüp, kuruyup kalmışlardı. Ancak bazı cesetler sanki başka şekillerde ölmüş gibilerdi. Özellikle bir tanesi, üst kısmı

New York Times Bestseller Aztek, Kuzey Amerikanın son ve en büyük yerli uygarlığının sıradışı hikayesi. Modern edebiyatın en sağlam ve unutulmaz karakterlerinden Mixtli-Kara Bulutun ağzından anlatılan hikayede Aztek, başkent Tenoktitlanın zirveye ulaştığı tüylü-bayrak ihtişamından Hernan Kortesin ve konkistadorlarının gelmesine ve imparatorluğu yoketmelerine varana kadar bu uygarlığın derinliklerine iniyor. Mixtlinin yaşadıkları Azteklerin yaşadıklarının ta kendisi - kahramanca şerefin ve devasa bir uygarl

Samin parmağı, tetikte büküldü. Minotaur yere eğildi, gergindi. Saldırabilirdi, yapabileceğinin en iyisini yapabilirdi. Bu zırhlı düşmanlar daha önce karşılaştıklarına göre hiçbir şeydi. Onlardan üstün olduğunu biliyordu. Yaşamı boyunca ilk kez gözlerinde yenilgi, yenilginin gölgesi, ölümle bakıyordu. Fakat zayıf bir şekilde teslim olmayacaktı. Canavarın yaradılışı bu değildi. Tethys? dedi Mnemosyne. Elektrikli silahını canavarın iri cüssesine doğrultmuştu. Sam? Neyi bekliyorsun? Bu bizim fırsatımız. Tet

Gideon Coxall iyi bir askerdi ancak askerlik dışında her şeyi berbat ediyordu. Artık İngiliz Ordusu onu istemediği için Valhalla Projesi'ni duyduğunda rüyasının gerçekleşeceği hissine kapılmıştı. İçeriği gizli operasyonlara katılmaları için eski ordu mensuplarına, geçmişlerini sorgulamaksızın muhteşem meblağlar veriyorlardır. Gideon'un arzuladığı son şey ise, kendini Nors Mitolojisi'nden tanrılarla beraber savaşırken bulmaktır. Dünya gelmiş geçmiş en kötü kışlardan birinin pençesindedir ve Sagaların son kav

Geraldine başıyla katlanmış bir battaniyenin üzerinde diz çökmüş haldeki patoloji uzmanının yarı yarıya gizlediği cesedi işaret etti. Daha iyi görebilmek için biraz yana kaydı. Patoloji uzmanı vücudunu ortaya çıkarmak için kurbanın kıyafetlerini kesmişti. Parlak ışıkta ölmüş kızın karnının alt kısmı soluk yeşil bir renk almıştı, burnundan kanlı bir sıvı akmış ve ağzı ve dili ve gözleri hafif açılmıştı. Çıplak ayakları ince ve kanlıydı, ayak bileklerini parlak bir kırmızı iz çevreliyordu. Geraldine kızın el

Bütün dünyayı kasıp kavuran bir bilimkurgu. Chung Kuo artık Türkçede. Dünya Yok Oldu, Yeni Dünya Kuruldu. Geleceğe Hoşgeldiniz Jiang Lei bu fikrini ilk dillendirdiğinden bu yana bu konu üzerinde bolca düşünmüştü ve her seferinde kararının mantığına daha da ikna olmuştu. "Washington'ı çürümeye bıraksak da olur. Ya da aslında içeri sızıp kendi kendilerini yok etmelerine sebep olalım mesela. Eğer ilk oraya saldırırsak, şehir Amerikalılar için bir özgürlük sembolü haline gelir. Birleşip tüm güçleriyle

Yuvanın nüfusu, toplamda yirmiydi. Bazen, yeniler geldiğinde ya da var olan üyeler ayrıldığında, toplam sayı bundan iki üç kişi daha fazla ya da daha az olabiliyordu, fakat genel anlamda rakam yirmi olarak sabitlenmişti. Yirmi, en uygun sayı gibi görünüyordu. Sürdürülebilirdi. Düzenleyici etkenlerden biri, yiyecekti. Etrafta çok fazla yoktu. Fareler, beslenmenin ana kaynağıydı. Onları, sahipsiz kediler ve köprekler; yalnız güvercinler ve yarasalar izliyordu. Yirmi kişinin karnını doyurmak ve susuzluğunu gid

Sen John Redlawsun. Güneşsiz kadını artık alaylı bir mırıltıyla doğrudan kulağının içine konuşuyordu. Redlaw bütün bunların ufak bir oyun, bilinçli ve alaya dayalı bir parodi olduğu hissine kapılmıştı. Bizim türümüz için bir kabus, bir baş belası olarak görülüyorsun. Muhtemelen sen de kendini böyle görüyorsun. Ama şimdi buradasın, o kıymetli yaşamın avucumuzda. Açılmaya hazır bir yılbaşı hediyesi gibi kendini bize teslim ettin. Evet, seni öldürebiliriz. O değersiz yaşamını güzel bir şarapmış gibi son damlas

"Binde bir mi?" diye sormuştu General Hamilton. "Bu kadar zaman sonra elinizdeki en iyi ihtimal bu mu?" Göğsü madalyalarla doluydu. Tüm bu madalyaları kazanacak zamanı nereden bulduğunu merak ettim. Hepimiz, artık fazla zaman kalmadığını biliyorduk. Dünya çapında ölümler milyonlarla ölçülüyordu. Belki de yüz milyonlarca insanın kurtarılma ihtimali yoktu. Sabırsızlığına sinirlenmenin bir manası olmazdı. Ash yine de sinirlenmişti: "Herhangi bir yaşama şansı sunan başka bir proje oldu mu?" Kemerli burnunun ü

Dedektif Geraldine tekrar karşımızda... Miles, cesedin sol şakağında, etrafı geniş bir morlukla çevrili derin bir kesiğe işaret etti. Başının yan tarafına darbe aldı, şuraya. Yarılmış. Suya düştüğünde br yere çarpmış olabilir mi? diye formalite icabı sordu Geraldine. Milesın, kurbanın cinsel organlarının olması gereken yerde püre haline gelmiş iğrenç, kansız et parçalarını göstermesine gerek yoktu... .. Tüm suç-gerilim hayranları için okunması şart bir eser. 5 yıldız! Eileen Thornton, New Books Magazin

Aztek, Kuzey Amerikanın son ve en büyük yerli uygarlığının sıradışı hikayesi. Modern edebiyatın en sağlam ve unutulmaz karakterlerinden Mixtli-Kara Bulutun ağzından anlatılan hikayede Aztek, başkent Tenoktitlanın zirveye ulaştığı tüylü-bayrak ihtişamından Hernán Cortésin ve Konkistadorlarının gelmesine ve imparatorluğu yok etmelerine varana kadar bu uygarlığın derinliklerine iniyor. Mixtlinin yaşadıkları Azteklerin yaşadıklarının ta kendisi; kahramanca şerefin ve devasa bir uygarlığın yükselişinin ve düşüşü

Robert bir açıklığa çıktı, alevler etrafında kuduruyor ama ormanın bu bölümüne dokunmuyordu. Aslında, yanan tek şey, hemen önünde duran insandı. Robert öksürerek havayı içine çekti, ardından tekrar odaklandı. Çok geçmeden hatasını fark etti. Bu kesinlikle Mark değildi; ona hiç ama hiç benzemiyordu. Orada, kendisinden yalnızca birkaç metre uzakta, eski düşmanı duruyordu: De Falaise. Evet, adam tutuşmuştu; sarı ve kırmızı alevler üzerinde dalgalanıyordu ama görünüşe göre, onu yakmıyordu. Robert donakalmıştı.

"Caroline sağlam gözünü açıp kırpıştırdı. Patlamanın küçük odada hâlâ yankılanan şok dalgalarının darbelerinden başını kurtarması zor olmuştu. Duvarlar beyaz boyalıydı, ama caddede bir ateş topu büyüyünce turuncu olmuştu. Kafası bandajla sarılı, kulakları tıkalı, gözleri etkisi geçmeyen anesteziyle bulanık olsa da -bir gözünün kalın bir gazlı bezin altında iyileşmekte olduğu gerçeğini unutmayalım- Caroline birden ne olduğunu anlamıştı. Birileri üsse saldırıyordu. Gece sıcak, pencereyse açıktı. Çerç

Yeni milenyumun ilk on yılında gezegende feci bir salgın baş gösterdi ve kan grubu 0 negatif olanlar dışında herkesi öldürdü. Topluluklar parçalandı, toplum dağıldı ve bunların yerine tiranların yönetimi ve tehlikeli dindar devrimcilerin ön ayak olduğu kültler geldi. Kıyamet Sonrası Günlüklerinin dünyasına hoş geldiniz. Hafif silah mermileri uçağın gövdesini taradığında karaya inmek için düzgün bir yer arayarak araziyi on dakikadır gözlüyordum. Aptal, dikkatsiz ve ahmakça; sanki vurulmak istermişçesine dair

Bütün dünyayı kasıp kavuran bir bilimkurgu. Chung Kuo artık Türkçede. Dünya Yok Oldu, Yeni Dünya Kuruldu. Geleceğe Hoşgeldiniz Yıl 2065. Batı Uygarlığını yok eden ekonomik çöküşün üzerinden yirmi yıl geçti. Gücünü yitirmiş, kentleri yıkılmış Batıda hayat, dağınık topluluklar halinde devam ediyor. Dorset kırsalında, Jake Reed on dört yaşındaki oğluyla ve tabii büyük çöküşün anılarıyla yaşıyor. 2043te genç ve zengin bir vadeli işlemler uzmanıyken, dünya finans piyasaları teknolojik manzarasında çalışıyordu

Psikolojik polisiye romanlar yazmanın nedeni, insanların bende bitmek tükenmek bilmeyen bir merak uyandırmaları. Kurguladığım olaylar serisi hikayelerim merkezini oluştursa da, roman karakterleri benim için oldukça büyük bir önem taşıyor. Bu durumda kahramanlarımı nasıl yarattığım konusunda herhangi bir fikre sahip olmayışımın sözlerimle gerçek bir çelişki yarattığının farkındayım. Tanıştığım veya inceleme fırsatı bulduğum insanların bir birleşimi olduklarını inkar etmesem de, tanıdığım tek bir kişiden ilha

Bugüne değin dünyanın birçok ülkesinde darbe düzenleyerek yönetimi değiştiren ABDde bu kez darbe kendi ülkesinde gerçekleşiyor. Görevi kötüye kullanma suçlaması söz konusu olduğunda ve Vatana İhanet, Rüşvet ya da diğer Ağır ve Hafif Suçlardan dolayı mahkûm olduklarında, Başkan, Başkan Yardımcısı ve Amerika Birleşik Devletlerinin tüm Subaylarının görevlerine son verilmesi gerekir. - Amerika Birleşik Devletleri Anayasası, Madde II, Paragraf 4. General Hessler hoşnutsuz bir şekilde homurdandı ve saatine bakt

Kader, tutku ve açgözlülük Kusanagiyi aramada bir araya geliyor. Her Japon imparatorunun taç giyme töreninde bulunması gereken mücevherlerden biri olan paha biçilemeyen kılıç Kusanagi kayıptır. ABD Deniz Kuvvetleri SEAL üyesi Danny, Japonya sahillerinde antik bir gemi kazası enkazından çıkarılan bir altın külçeyi satmak için görevi dışında Londradadır. Artık işi bırakmış, borsada ustalıklı Jim Evans genç ve olanakların ötesinde zengindir. Danny ile Londradaki antika açık arttırmasında buluşmaları sayesi